- Başbakan Erdoğan: (1)
"Açık söylüyorum; Avrupa Birliği, Türkiye'ye verdiği sözleri, altına imza attığı belgeleri unutmaktan ve unutturmaya çalışmaktan artık vazgeçmelidir"
"Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin önüne koyduğu her blokaj, kendi geleceğinin, kendi refah ve huzurunun önüne kurduğu veya koyduğu bir blokajdır"
Türkiye ile Avrupa Komisyonu arasında devam eden vize muafiyet görüşmelerinin, vizelerin tamamen kaldırıldığı bir süreçle neticelenmesini temenni ediyorum. Şu anda bize görüşmeler yaptıklarını söylüyorlar, bu işi müzakere ettiklerini söylüyorlar. Temenni ederim ki kısa bir zaman içerisinde Türkiye artık bu vize uygulamasından kurtulur"
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) Bakanlığınca Swiss Otel'de düzenlenen "Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği İçin Ortak Bir Gelecek" Konferansının açılışında yaptığı konuşmada, konferansın hayırlı olmasını diledi.
Erdoğan, Türkiye-AB ilişkileri tarihinin en kapsamlı konferansının düzenlenmesine öncülük eden AB Bakanlığını, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ı ve çalışma arkadaşlarını tebrik etti.
Türkiye'nin bütün imkanlarıyla, bütün kararlılığıyla AB sürecine, reform sürecine olan bağlılığını sürdürdüğünü belirten Erdoğan, düzenlenen geniş katılımlı konferansın da bu kararlılığın ve samimiyetin bir tezahürü olduğunu söyledi.
Bu mesajların, AB tarafından da doğru şekilde algılandığını ümit ettiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Özellikle, 26 Haziran'da açılacak olan 22 numaralı 'Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu' faslı sürecinin, siyasi engeller bir kenara bırakılarak, olağan seyrinde devam etmesini, ettirilmesini diliyoruz. Bilindiği gibi Türkiye'nin, az önce bakanım da söyledi, Avrupa Birliği'ne ilk fiili başvurusu 1959 yılına kadar gidiyor. O dönemki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşmasını da 1963 yılında imzaladık. Aradan geçen ve yarım yüzyılı aşan süre sonunda ise Türkiye ancak müzakere eden aday ülke statüsünü elde edebildi. Bu hususta biz elbette kendi muhasebemizi yapıyor, kendimizi çek ediyor, çuvaldızı kendimize batırıyoruz. Ancak, aynı özeleştiriyi muhataplarımızdan da bekliyoruz."
"Türkiye asla oyalanacak, kapıda bekletilecek bir ülke değil"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sadece son 10,5 yılda kat ettiği mesafeye bakıldığında, AB sürecinin bu mesafeyle doğru orantılı ilerlemediğini de ifade etmek durumunda olduklarını dile getirdi.
"Peki neden, niçin?" diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Neden Türkiye bunca kazanımına ve avantajına rağmen halen Avrupa Birliği tarafından haksız engellemelerle karşı karşıya kalıyor? Neden sıra bize gelince daha önce başka ülkelere uygulanmayan standartlar, kriterler icat ediliyor? Bu soruların cevaplarının bugün ve yarın gerçekleştirilecek oturumlarda enine boyuna tartışılacağını düşünüyorum. Üyelik sürecimizi adeta yokuşa süren Avrupa Birliği, kendisinin de bu konuda bir samimiyet testiyle karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekir. Birliğin bu sınavda elde edeceği netice, esasen geleceğinin nasıl şekilleneceğiyle ilgili soruların da cevabı olacaktır. Açık söylüyorum; Avrupa Birliği, Türkiye'ye verdiği sözleri, altına imza attığı belgeleri unutmaktan ve unutturmaya çalışmaktan artık vazgeçmelidir."
Erdoğan, Türkiye'nin asla oyalanacak, kapıda bekletilecek bir ülke olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Türkiye, köklü tarihi, geniş kültür ve medeniyet coğrafyası ile çok daha geniş temsil kabiliyeti olan bir ülkedir. Avrupa'yı Avrupa yapan değerlerin önemli bölümünün kökleri bizim coğrafyamızda, bizim sınırlarımız içinde yer alıyor. Türkiye'ye sırtını dönen Avrupa, Türkiye'nin temsil ettiği diğer hususlar yanında, kendi değerlerine, bu değerlerin tarihi ve felsefi temellerine de sırtını dönüyor demektir."
Müzakerelerin başlamasının üzerinden yaklaşık 8 yıl geçmesine rağmen sadece 13 faslı müzakerelere açabildiklerini aktaran Erdoğan, bugün diğer şartlar tamam olduğu halde sadece siyasi ve ideolojik sebeplerle 16 faslın müzakerelerinin ise başlatılmadığını anlattı.
Erdoğan, üç yıldır atılabilmiş bir adım olmadığını dile getirerek, "İçeriğinde birçok yanlı görüş bulunan Avrupa Birliği'nin 2012 Türkiye İlerleme Raporu'nda dahi Türkiye'nin müzakerelere açılabilecek 33 faslın 32'sinde ilerleme sağladığı itiraf ediliyor. Bu da orada söyleniyor. Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin önüne koyduğu her blokaj, kendi geleceğinin, kendi refah ve huzurunun önüne kurduğu veya koyduğu bir blokajdır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türk vatandaşlarına karşı uygulanan haksız ve artık bir insan hakkı ihlali boyutu da kazanan vize rejiminin, Türkiye'den daha çok Avrupa'ya zarar verir hale geldiğini kaydetti.
Türkiye'nin müzakereci bir ülke olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği'nin içindeyiz. Coğrafi olarak baktığınızda Avrupa sınırları içerisinde de bir ülkeyiz. Ta Latin Amerika ülkeleri kalkıyor bu Şengen vizesinden, bütün bunlardan istifade ediyor ama gel gör ki müzakereci olan Türkiye bundan istifade edemiyor. Bunları neyle izah edeceğiz? Bunun Avrupa Birliği müktesebatı içerisinde yeri var mı, Allah aşkına. Eğer bu müktesebatın içinde bunun yeri varsa bilelim ama ben okudum, böyle bir şeyi göremiyorum, böyle bir şey yok."
"Avrupa Birliği ahde vefa esasına dayalıdır"
Erdoğan, Avrupa Birliği'nin ahde vefa esasına dayalı olduğuna ifade ederek, "Nerede ahde vefa? Ahde vefa da yok" dedi.
"Şimdi demokrasiyi konuşuyoruz da peki demokrasinin ilkeleri bunlar değil mi, niye bunların üzerinde durmuyoruz" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Neden bu istikamette adımlar atılmıyor ve Türkiye'ye bunun gerekçeleri niçin açıklanamıyor? O zaman bize bunun gerekçelerini de açıklasınlar. 'Üç yıldız, biz sizi şu şu şu nedenlerle almıyoruz almadık' Aslında zaman zaman ikili yaptığımız görüşmelerde bunu bize açıkça söylüyorlar. Ancak iş bu noktaya gelince değişiyor. Bakınız 15 ülke Avrupa Birliği üyesiyken şimdi karşımda Verheugen'i de gördüm. O zamanlar liderler zirvesine bizler çağrılıyorduk, sayın Straw da o dönemleri hatırlar, çağrılıyorduk. Ancak daha sonra Fransa'da bir değişiklik oldu. Ne zaman ki Sarkozy göreve geldi o andan itibaren müzakereci ülkeler veya aday ülkeler liderler zirvesine katılamaz oldu, bir anda kesildi."
Erdoğan, anlattıklarını ekranları başındaki izleyicilerin de bilmesini istediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Halkımın bunu bilmesi lazım ve bu süreç niçin bu kadar ağır gidiyor, bunu öğrenmesi lazım. Şimdi Sarkozy gitti, tabii o dönemdeki başkanlardan, devlet başkanlarından da hemen hemen kimse kalmadı onu da söyleyeyim. O 15'ten hemen hemen kimse kalmadı, hepsi hemen hemen değişti. Şu anda bu süreci takip eden sadece benim, bir ben kaldım. Bu bakımdan, Türkiye ile Avrupa Komisyonu arasında devam eden vize muafiyet görüşmelerinin vizelerin tamamen kaldırıldığı bir süreçle neticelenmesini temenni ediyorum. Şu anda bize görüşmeler yaptıklarını söylüyorlar, bu işi müzakere ettiklerini söylüyorlar. Temenni ederim ki kısa bir zaman içerisinde Türkiye artık bu vize uygulamasından kurtulur."
AB üyesi ülkelere Şengen vizesiyle rahat rahat girebilmenin AB üyesi ülkeler için de kazanç olacağını dile getiren Erdoğan, "Zaten biz Avrupa Birliği üyesi ülkelere girmişiz, şu anda 5-6 milyon insanımız var Avrupa Birliği üyesi ülkelerde. Almanya'da 3,5 milyon insanımız var, Fransa'da 600 bin insanımız var, Hollanda'ya git orada Türk'ü görürsün, İsviçre'ye git orada görürsün, Belçika'ya git orada görürsün, yani her yerde bakıyorsunuz ki varız. Biz zaten fiilen girmişiz, gelin işi kolaylayalım da hukuken de girelim bitsin bu iş. Bu trajikomik durumu daha fazla sürdürmenin kimseye faydası olmadığını sanıyorum, artık herkes de bunu görmüş olması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
- İstanbul
Son Dakika › Politika › 'Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve AB İçin Ortak Bir Gelecek' Konferansı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?