Türkiye, Gazze'deki gıda ve su erişimini engellemeye çalışıyor

Bakan Yumaklı: İnsanların en temel haklarından yoksun bırakılması kabul edilemez

TARIM ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Filistin'in Gazze şehrinde insanların gıdaya ve suya erişiminin engellenmesine ilişkin, "İnsanların en temel haklarından yoksun bırakılması, hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum değildir. Elbette Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Cumhurbaşkanı'mız başta olmak üzere bütün kurumlarıyla bu hiç kimsenin kabul edemeyeceği durumu engellemek, sona erdirmek için yoğun çaba içerisinde" dedi.

Bakan Yumaklı, Ankara'da Orman Genel Müdürlüğü'nde gerçekleştirilen 'Dünya Gıda Günü' programına katıldı. Programa Yumaklı'nın yanı sıra Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Başkanı Demir Şarman ve aktör Engin Altan Düzyatan katıldı. Yumaklı, insanların gıdaya ulaşma hakkına vurgu yaparak, "Son 10 gündür maalesef bununla ilgili Gazze'de yaşanan ve bırakın insanların gıdaya, suya ulaşmasını; onların en temel hakkı olan hayat hakkı da maalesef ellerinden alınmış durumda. Burada kadınlardan, yaşlılardan ve çocuklardan bahsediyoruz elbette. Orada maalesef bir yaşam mücadelesi söz konusu. İnsanların en temel haklarından yoksun bırakılması, hiçbir şekilde kabul edilebilir bir durum değildir. Elbette Türkiye Cumhuriyeti, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bütün kurumlarıyla bu hiç kimsenin kabul edemeyeceği durumu engellemek, sona erdirmek için yoğun çaba içerisinde. İnşallah çok kısa bir zamanda son bulur" diye konuştu.

'SUYUN YÜZDE 77'SİNİ TARIM SEKTÖRÜ KULLANIYOR'

Tarımsal üretimde ülkenin ihtiyaçlarının bilinmesinin en önemli nokta olduğunu söyleyen Yumaklı, "Özellikle su ekseninde tarımsal üretim planlaması konusunu gündeme getirdik. Bizler bir devlet görevlisi olarak burada rutin cümleler kurabiliriz. Ancak önemli olan ne yaptığını bildikten sonra, elinde bir plan olduktan sonra artık bunu uygulamak. Dolayısıyla Tarım ve Orman Bakanı olarak buradaki mesai arkadaşlarım başta olmak üzere bütün kamu görevlilerine artık ellerimizdeki planları çok daha hızlı uygulamamız gerektiğinin öneminin altını çizmek istiyorum. Neden? İstatistikler de var. Bizler su stresi altında ülkeyiz. Eğer elimizdeki kaynakları olması gerektiği gibi kullanmazsak, izlersek, geciktirirsek 2030 yılından itibaren artık çok daha ciddi bir tabloyla karşı karşıya kalacağız. Suyun yüzde 77'sini tarım sektörü kullanıyor. Su merkezli bir üretim planlamasını eğer hayata geçirmezsek, bu söylediğimiz rakamların, istatistiklerin hiçbir önemi yok. Dolayısıyla tarımsal üretim planlamasının sadece bir jenerik başlıktan ibaret olmadığını, ülkemizin hem gıda güvenliği hem de su ile alakalı bütün alması gereken aksiyonları içerdiğini de buradan belirtmek istiyorum. Elbette hiçbir faaliyet teknolojiden bağımsız geliştirilemez, gerçekleştirilemez. Günümüzde hele teknolojinin çok hızlı ilerlediği, bütün sektörler için çok ciddi fırsatlar açtığı bir dönemde elbette bizler de çağın koşullarına uygun çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Verimli ve ekonomik bir kazanca götürecek olan tahminler ve çalışmalar için TÜBİTAK ve dijital dönüşüm ofisimizde özellikle yapay zeka ve uydu teknolojilerinin kullanımına dönük bir çalışma başlatıldı. İnşallah çok kısa zamanda bunu uygulamaya alacağız" dedi.

'TÜRKİYE'DEKİ SU KAYNAKLARI YÜZDE 25 AZALACAK'

Yumaklı, su kaynaklarının nüfus artışıyla, hızlı ve plansız şehirleşmeyle, tüketim alışkanlıklarındaki değişikliklerle ve iklim değişikliğiyle baskı altında olduğunu işaret ederek, "İklim değişikliğinin olanca şiddetiyle karşımızda olduğu ve bizi etkilemeye devam edeceği gerçeğinden hareketle, su kaynaklarımızın geleceği elbette hepimizin ortak endişe noktası. İklim değişikliğinin yanı sıra 2100 yılına kadar ülkemizdeki su kaynaklarının yüzde 25 daha azalacağı tahmin edilmekte. Suya göre tarım ilkesini işte bu sebeple gündeme getirdik. İşte bu sebeple uygulamak için her seferinde bu hususun altını çiziyoruz. Elbette bizim çok iyi planlar yapmamız, yasal düzenlemeler yapmamız tek başına yeterli değil. Çünkü toplumun algısını ve farkındalığını artıracak çok önemli etkinlikleri de ya da önemli hususları da gündeme getirmek zorundasınız" diye konuştu.