Wolfgang Mozart, 35 yaşında hayata veda ettiğinde 626 eser bestelemişti. Mozart’ın öldüğü gece olan 5 Aralık 1971’de 626. ve son bestesi olan Requiem’i tamamladığı söylenir. Bazılarına göre bu bestede Mozart, ölümünün yaklaştığını hissettiği için barok tarzını klasik müziğin en dramatik haliyle harmanlamıştır. Bu eser Mozart’ın ardından gelen birçok değerli besteciyi etkilemişti. Tıpkı Drazen’in Avrupalı genç basketbolcularda bıraktığı etki gibi…
22 Ekim 1964, Sibenik. ABD’yle sürtüşmeler yaşayan Yugoslavya hükümeti, bütün polis merkezlerine tam gün çalışma emri veriyor. Disipliniyle tanınan memur Jovan Petrovic, bu emre karşı gelmek için özel bir nedene sahip. Zira eşi Biserka, bölge hastanesinde ikinci çocuklarını dünyaya getirmek üzere.
Jovan amirlerinden izin almakta sıkıntı yaşamıyor, hızla hastaneye doğru yol alıyor. Ve ikinci çocukları Drazen’in dünyaya geldiği anda eşinin yanında olmayı başarıyor.
“Petrovic, kariyerinin başından beri çalışmayı bırakmadı. Maçlarda bizi büyüleyen akıl dolu paslarının, üç sayılık atışlardaki güveninin ve saha içindeki liderliğinin ardında inanılmaz bir çalışma var. Her antrenman sonrası 100 üçlük isabeti bulmadan, koşusunu ve ekstra fiziksel antrenmanlarını tamamlamadan salondan ayrılmazdı. Onun hakkında duyduğum güzel bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Cibona Zagreb, Petrovic’in doğum gününe denk gelen önemli bir lig maçında rakibini yeniyor. Petrovic o maçta 40 küsür sayı atmış. Abisi Alexander Petrovic, maçtan sonra hem galibiyeti hem de kardeşinin doğum gününü kutlamak için büyük bir meyhanede parti düzenliyor. Drazen orada birkaç saat kaldıktan sonra erkenden partiden ayrılıyor. Diğer bütün takım ise eğlenmeye devam ediyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde sabaha karşı beşe doğru meyhaneden çıkan takım, Zagreb’te parkta yürürken uzakta adeta Rocky Balboa gibi koşan bir silüet görüyor. Tabii sabahın beşinde koşan birisini gördüklerinde onunla dalga geçiyorlar. Peki, o isim kim dersiniz? Bir önceki günde, doğum günündeki maçta 40 sayı atıp partiden erken ayrılan ve birkaç saat uyuduktan sonra sabahın beşinde koşan Drazen Petrovic…”
Ermal Kuqo (Kurtoğlu) – Eski basketbolcu ve Los Angeles Clippers’ın uluslararası oyuncu gözlemcisi
Maddi anlamda büyük zorluklar yaşamadan büyüyen Drazen, günlerini tek bir şeyle geçiriyor: Abisi Alexander’la birlikte basketbol oynamak. 13 yaşına geldiğinde bu eğlencesi onu yavaş yavaş profesyonelliğe yönlendiriyor. Ardından Sibenka’da bulunan yerel bir kulüpte forma giymeye başlıyor.
Sonrası malum... Cibona’nın oyuncu gözlemleme ekibi, sahadaki performansından büyülendikleri Drazen’i takımlarına katarlar. Ayrıca ekip onu saha dışı yaşamında da araştırdıklarını ve çoğu kişinin Petrovic’i “dünyanın en disiplinli ve çalışkan insanı” olarak tanımladıklarını ifade eder. Drazen, Avrupa arenasında henüz 18’ine geldiğinde çift haneli sayı ve asist ortalamalarına ulaşır. Koraç Kupası’nda ve Adriyatik Ligi’nde adeta bir fırtına etkisi yaratır. Döneminin yavaş ve sert basketbolunu, eserinin notalarını sıralayan besteci gibi, büyük bir esneklikle ve hızla domine eder.
“Drazen o kadar iyi bir basketbol oyuncusu ve insandı ki onu anlatmam için gerçekten de kelimeler yetmez. Petrovic, Cibona’da oynamaya başladığında ben Sırbistan’da basketbolla yeni tanışıyordum. Petrovic gençti ama ileride Yugoslavya efsanesi olacağı belliydi. Real Madrid’de oynarken Koraç Kupası finalinde Caserta’ya karşı sergilediği performansı unutamıyorum. Caserta’dan Oscar Smith maçı 48 sayıyla bitirmişti. Drazen ise adeta Smith’ten daha fazla sayı atmaya yemin etmiş gibiydi. O maçta tam 52 sayıyla oynadı. Şu an NBA’de oynayan Avrupalılar bence Drazen’e çok şey borçlu. 1990’larda o konuma ulaşmak için her şeyden fedakârlık etti…”
Mihailo Uvalin - Basketbol antrenörü ve Sırbistan Milli Takımı eski oyuncusu
Petrovic 1986 yılına gelindiğinde Avrupa’nın önemli oyuncularından birisi olmuştur. Aynı yıl NBA Draftı’nda Portland Trail-Blazers tarafından seçilir. Ancak fiziksel olarak istediği seviyede olmadığı ve ABD’de yaşamaya soğuk baktığı için NBA macerasını erteler. İki sezon daha Cibona’da oynadıktan sonra Real Madrid’le anlaşır. Madrid’de geçirdiği bir sezonun ardından 1989 yazında NBA’e gitmeye karar verir.
O yıl ileride NBA’de fırtınalar estirecek olan Dirk Nowitzki 11, Pau Gasol dokuz, Toney Parker yedi yaşındadır. Luka Doncic ise henüz dünyaya bile gelmemiştir.
“Mozart’ın notalarla ve seslerle yaptığı sihri Drazen basketbol topuyla sahada yapıyordu. Olağanüstü bir profesyoneldi ve doğuştan yetenekliydi. Ancak bu yeteneklerini geliştirmek için her gün çalıştı. NBA’e gittikten sonra biraz zorlandı ama asla pes etmedi ve şimdiki nesle büyük bir idol oldu. Bu ilerleyen yıllarda da böyle olacak.”
Petar Naumoski - Eski basketbolcu
Petrovic çaylak yılında yalnızca 967 dakika forma giyer. Bu durum Yugoslavya’dakileri, sevenlerini ve onu idol olarak kabul etmiş pek çok insanı üzer. O, okyanusun bir ucundaki insanlara bir şeyler kanıtlamak için NBA’e gitmişti. Ama başarısız görünüyordu.
Blazers koçunun dediklerini kabul etmeyip dik kafalı olması Drazen’in New Jersey Nets’e takaslanmasına neden olur. Nets, Petrovic’i 1991-1992 sezonunda ilk beşte oynatmaya başlar. Petrovic de buna maç başına 21 sayıyla oynayarak karşılık verir. Aynı zamanda üçlük isabet oranında %44’e kadar ulaşmayı başarır.
“NBA’deki kısa oyuncular daha güçlü, hızlı ve atlet olduğu için Petrovic’in orada başarılı olamayacağı söyleniyordu. Ancak Petrovic, Avrupa’daki oyun anlayışını biraz daha modernize eden bir oyuncuydu. Özellikle şut konusunda harikalar yaratıyordu. Tabii Blazers’daki ilk senesinde epey bocaladı, takıma uyum sağlayamadı. Nets’e takaslandıktan sonra ise bambaşka bir seviyeye, All Star seviyesine kadar çıktı. Bir anda NBA’in en iyi kısaları arasında gösterilmeye başlandı. Kariyeri boyunca sürekli çalışmasının karşılığını, tavanını aşıp elit bir guard olmakla aldı.”
Kaan Kural - Basketbol yorumcusu ve yazarı
Ertesi sezon oyunun her alanında gelişmişti Drazen. Onun orta mesafe şutlarını savunmak rakip için en zorlu görevlerden birisiydi. Ara pasları göğüs pası rahatlığında atarken no-look asistleriyle bütün Nets tribünlerini ayağa kaldırıyordu. Üç sayılık atışlarda ise artık kaçırdığı zaman gündem oluyordu.
Petrovic yalnızca istatistikleriyle cezbeden bir oyuncu değildi. İsabetli şutlarının ardından son saniye basketi atmış gibi zıplıyor, ellerini yumruk yapıp iki kolunu havaya kaldırıyor ve rakiplerine gözdağı veriyordu. Petrovic, üzerindeki bütün baskıdan kurtulmuştu. Ayrıca Mozart’ın Requiem’le etkilediği besteciler gibi o da Avrupalı genç basketbolcuları tamamıyla etkiliyordu.
“Ben basketbol oynamaya başladığım zaman Drazen, NBA’deki en iyi yılını geçiriyordu. Onu orada izlediğim zaman ileride basketbolcu olmak için gerçekten şansımın olduğunu anladım. Belki bir gün ben de orada oynarım diye düşündüm. Daima ‘Hedefiniz varsa onu gerçekleştirmek için sürekil çalışın. Asla pes etmeyin. Rüyalarınızı gerçeğe dönüştürün.’ derdi. Limitlerini zorla, savaşmayı bırakma ve kendine inan. Bu felsefeyle büyük şeyler başardı. Ancak onun dersi tek bir hedefe ulaşmak veya ünlü olup para kazanmak değildi. Bir hedefi gerçekleştirince bir diğerini oluşturur ve ona odaklanırdı. 2019’dayız ama hâlen daha onun felsefesiyle oyuncu yetiştiriyoruz. Sanırım bu cümle onu tanımlamak için yeterli olacaktır.”
Rok Stipcevic – Fortitudo Bologna ve Hırvatistan Milli Takımı oyuncusu
7 Haziran 1993. Hırvat basketbol takımı, Avrupa Şampiyonası’na hazırlık kapsamında Almanya’da maçını oynamış ve Zagreb’e geri dönecektir. Ancak Drazen, sevgilisi Klara Szalantzy’le zaman geçirmek istemektedir. Zira uzun NBA sezonu nedeniyle Alman sevgilisiyle fazla görüşememektedir. Drazen ve Klara, bir zamanlar Galatasaray basketbol takımında forma giyen Hilal Edebal’ı da alarak Zagreb’e doğru yola çıkarlar.
Hız limitini aşarak giden Klara sis nedeniyle sınırlı bir görüş açısına sahiptir. Ayrıca yağmur nedeniyle yol tutuşunu ayarlamakta zorlanır. O sıralarda bir tır, şoförünün dikkatsizliği nedeniyle şeritte yan yatmıştır. Tırın yolun tamamını kapladığını geç fark eden Klara, paniğin de etkisiyle kontrolü kaybeder ve 17:20’de büyük bir kaza olur.
Klara ve Hilal uzun tedavi süreçlerinin ardından hayatta kalırlar. Ancak her iki ismin ilerleyen yılları oldukça zorlu geçer.
Kaza esnasında uyuyan Petrovic ise ön camdan fırlayıp kafasını sertçe çarpması sonucu hayatını kaybeder. Sol bileğindeki altın saat, kalbiyle beraber durduğunda akrep beşin üzerindedir, yelkovan ise yirmiye henüz yeni gelmiştir. Birbirinin üstünde olan çizgiler artık durmuştur, tıpkı Petrovic’in nabzı gibi...
“Drazen’i çocukluğundan beri tanıyorum. Zorluklara karşı bulduğu çözümler kimsenin aklına gelmez. Ve bunu basketbola yansıtabilmesi onu diğerlerinden ayırıyordu. Ama aramızdan çok erken ayrıldı… Eğer hâlâ yaşıyor olsaydı eminim hem Avrupa hem de NBA basketbolunda olumlu anlamda değişiklikler olurdu. Oyuna bakışı farklıydı; şu anda genç oyuncuları yetiştirdiğimiz scouting yapımızın felsefesi onun başarıları sayesinde şekillendi. Biliyorsunuz, o Basketbolun Mozart’ı ve hep öyle kalacak.”
Alexander Raskovic – Basketbol menajerlik şirketi Wasserman’ın başkanı
Son Dakika › Spor › Requiem: Drazen Petrovic - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?