Mehmet Bayer - Bir milletin "var olma" çabasının doruk noktasına ulaştığı Çanakkale'de, her yaştan insan, vatanı savunmak için elinden gelen gayreti gösterdi ve bu coğrafyanın geçilmezliğine katkıda bulundu.
Vatan savunması amacıyla cepheye koşanlar arasında okula gitmesi gereken öğrenci ve öğretmenlerle spor kulüplerinden sporcular da vardı.
Başkent Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nevin Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle Çanakkale Kara Savaşları'nın başladığı 25 Nisan 1915 tarihi itibarıyla asker ihtiyacının arttığını, 30 Nisan'a kadar 5 günlük sürede yaralanan er sayısının 9 bin 104'e ulaştığını söyledi.
Çanakkale Cephesinde görevli 5'inci Ordunun çıkarma öncesi 84 bin dolayındaki askeri gücünün büyük bölümünün, şehit ve yaralılar nedeniyle savaş dışı kaldığına dikkati çeken Yazıcı, bunun üzerine diğer birliklerden takviye yapıldığını, gönüllü katılımlar ve askere kabul edilme yaşının düşürülmesiyle cepheye asker sevkinin artığını anlattı.
Yazıcı, The United Press İstanbul muhabirinin, Anafartalar Muharebeleri'nin yaşandığı günlerde Çanakkale'ye asker sevkiyle ilgili, "Gün geçmiyor ki İstanbul'a tren ve gemiler, küçük çapta da olsa imparatorluğun en uzak noktasından yeni insanlar getirmesin. Günde birkaç defa olmasa da her gün düzenli olarak gelen her gruptaki kişi sayısı, 50 veya 100'ü bulmaktaydı" dediğini aktardı.
-Geri dönmemek üzere cepheye koşan öğrenciler-
Yazıcı, Osmanlı Devleti'nin, 3 Ağustos 1914'te seferberlik ilan etmesi üzerine okulların tatil olması nedeniyle binlerce darülfünun (üniversite) talebesinin, askerlik şubelerine başvurduğunu dile getirdi.
Hukuk fakültesi öğrencisi Münim Mustafa'nın, "Bütün münevver Türk gençliği, Harbiye Mektebindeki ihtiyat zabiti (asteğmen) namzetleri talimgahına girmek için koşuyordu. Ne heyecan. Bütün kapılar, avlular ve koridorlar, taptaze, genç Türk çocuklarıyla doluydu. Kalabalık o kadar fazlaydı ki zabitler kayıt muamelesine yetişemiyordu" ifadesini anımsatan Yazıcı, asteğmen olacak gençlerin eğitimlerine vakit geçirilmeden başlandığını belirtti.
Yazıcı, gündüz eğitim yapan, gece de teorik dersler gören gençlerin, kısa sürede eğitimlerini tamamladığını kaydetti.
Harbiye Mektebine sadece İstanbul ve Anadolu'daki gençlerin gelmediğini, Avrupa'daki üniversitelerden Türk gençlerinin de ülkeye dönerek vatan savunmasında görev aldığını vurgulayan Yazıcı, bunların büyük bölümünün silah altına alınmasının ardından sıranın liselilere geldiği bilgisini verdi.
Yazıcı, başlangıçta lise 10, 11 ve 12'inci sınıf öğrencilerinin silah altına alındığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Birçok lise talebesi, gönüllü olarak Çanakkale'ye gitmek için askerlik şubelerine koşmuştur. 1887 yılında eğitim hayatına başlayan Sivas Lisesinin tüm son sınıf öğrencilerinin Çanakkale Savaşı'na gönüllü olarak katılması neticesinde okul, 1915 yılında mezun verememiştir. Aynı şekilde Çanakkale, İstanbul, Galatasaray, Vefa, Bursa, Edirne, Kastamonu, Ankara, Kayseri, Konya, İzmir, Bilecik, Bolu, Kütahya, Denizli, Trabzon liselerinin öğrencilerinin de çoğunun gönüllü olarak savaşa katıldığı ve bunların büyük kısmının cepheden dönemediği bilinmektedir."
-Öğretmen olduktan 12 gün sonra cepheye gittiler-
Yazıcı, seferberliğin başlangıcında öğretmenlerin silah altına alındığı bilgisini vererek, Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) müfettişlerinin raporlarından, bazı ilkokulların, öğretmenlerin silah altına alınmasıyla kapanmak zorunda kaldığının, bir kısmının da birleşerek eğitim faaliyetlerine mevcut öğretmenlerle devam ettiğinin anlaşıldığını söyledi.
Silah altına alınan öğretmenlerin yerinin vekillerle doldurulmaya çalışıldığını, Harbiye Mektebinde ihtiyat zabitliği (teğmen) eğitiminde olan bazı öğretmenlerin, özel izinle okullarındaki görevlerine devam etmelerinin sağlandığını dile getiren Yazıcı, özellikle 20 Şubat 1915'ten itibaren artan ihtiyaç üzerine daha fazla öğretmenin silah altına alındığını ifade etti.
Yazıcı, başta İstanbul'daki okullar olmak üzere memleketin birçok yerinden, Maarif Nezaretine öğretmen eksiğini bildiren telgraf ve yazılar gönderildiğini bildirerek, "1915 yılının yazında mezun olan öğretmen adayı 25 genç, haziran imtihanlarını vererek öğretmen olmalarına rağmen mesleklerini icra edecek vakit bile bulamadan 12 gün sonra silah altına alınmıştır" ifadesini kullandı.
-Üç büyük kulübün "şehit" futbolcuları-
Yazıcı, Çanakkale Savaşları sırasında başta İstanbul olmak üzere memleketin birçok ilinden sporcuların da cepheye koştuğunu anlattı.
Dönemin kulüp mensuplarının büyük çoğunluğunun aktif öğrenci ya da üniversitelerden mezun gençler olduğuna işaret eden Yazıcı, kulüplerin, sporcularının askerde bulunması nedeniyle İstanbul'da 1915 yılında mevcut iki ligdeki futbol karşılaşmalarının düzenli oynanamadığını dile getirdi.
Yazıcı, silah altına alınan gençlerin, birliklerinden izin alarak İstanbul'a maçlara geldiğini, müsabakaların ardından yeniden vatan hizmeti için birliklerine geri döndüğünü belirterek, şunları kaydetti:
" Fenerbahçe'nin futbolcusu deniz teğmeni Kenan Or, takımın sağ beki veteriner üsteğmen Nahit, üsteğmen Ethem, üsteğmen Kamil Rona, cepheden izinle maçlara gelenler arasındadır. Yine Fenerbahçe forması giymiş teğmen Nureddin ise Arıburnu'nda şehit düşmüştür. Çanakkale'de şehit veren kulüplerden biri de Beşiktaş'tır. Beşiktaş'ın kaptanı aynı zamanda şair olan Kazım, Çanakkale'de bir top güllesiyle şehit olmuştur. Beşiktaş'ın diğer şehidi ise Asım'dır."
Cepheye en fazla asker gönderen kulübün, Galatasaray Lisesinden dolayı Galatasaray olduğu bilgisini veren Yazıcı, Hasnun Galip'in, gönüllü olarak gittiği Çanakkale'de şehit düştüğünü sözlerine ekledi.
Yayıncı: Sedat Gök - ÇANAKKALE
Son Dakika › Yerel › Çanakkale'nin 'Öğrenci, Öğretmen ve Futbolcu' Kahramanları - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?