Utep Dış Ticaret Komisyonu Başkanı Halis Deniz Bey'in açılış konuşması ile başlayan tören, Türkiye'nin ticari kalkınmasında üretimin ve ihracatın önemine değinirken, üretilen ürünlerin adet başına en az 5ila 10 dolar arasında satılması gerektiğine vurgu yaptı. Utep Kurucu Genel Başkanı Sami Bektaş Bey ile devam etti. Başkan konuşmasında ülke ekonomisine katkı sağlamak ve katma değerli üretim yapmak için Utep'in her geçen gün artan şubeleriyle büyüdüğünü, üretim yapan üyelerimizin katma değerli ticaret yapabilmeleri için bu B2B organizasyonunun çok önemli olduğunu vurguladı. Ülkemizin cari açığını kapatmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak için gece gündüz demeden, büyük bir özveri ile çalıştıklarını ifade etti.
Programa katılan Dış Ekonomik İşler Kurulu Başkanı Nail Olpak "İş dünyası temsilcilerimizle konuşulabilecek çok başlık var. İlk olarak, zaten gündemimizde olan Dijitalleşme, bireysel hayatımızdan iş hayatımıza, özel hukukumuzdan kamu ilişkilerimize kadar, hayatımıza düşündüğümüzden daha fazla ve çok daha hızlı bir şekilde girdi. Dolayısıyla ben bu süreci artık dijitalleşme olarak tanımlamıyorum. Başka sistemlerin yanı sıra, yeni bir ekonomik sistem daha var ve bu sistemin adı, "Dijital Ekonomi". Severiz, eleştiririz, onlar ayrı konu, ama göz ardı edilemeyecek bir gerçek ve eğer sadece bu gerçekten etkilenenler olarak kalmak istemiyorsak, bu gerçeği hem iyi kavrayan ve kullanan, hem de sadece kavrayan ve kullanan değil, sürece yön verenler arasında olmamız gerekiyor. Devamla, bugün geldiğimiz noktada, Lojistik kavramı da anlamını değiştirdi. Eskiden uzaklık ve yakınlık ile ifade edilen Lojistik, artık "ulaşılabilirlik" ile anılmaya başladı. Neden? Çünkü biz, bir ülkeyle ticaret yaparken veya seyahat ederken, ne kadar yakın ya da uzak olduğunu, mal ya da hizmetin ne kadar zamanda oraya ulaştığını düşünür, dikkate alırdık. Bugün ise, artık ikisinin karışımı olan glokalleşmenin dünyasını konuşuyoruz. Covid ve Savaş, bize, tek veya sınırlı kaynağa bağlı olmanın risklerini de, acı bir şekilde öğretti. Çip krizi, bitkisel yağ krizi ve en son tahıl krizi, bunların güncel örnekleridir.
Yaşananların sonunda günümüzde, eskiden odaklandığımız serbest ticaret yanında, güvenli ticareti, "Friend-Shoring"i konuşmaya başladık. Son olarak, önemli bir anlam değişimi de, yeşil mutabakat, ya da benim ifademle yeşil ekonomi'de yaşanıyor. Bu genel tanımdan sonra, sözlerime ekonomik değerlendirmeyle devam edeceğim.
Türkiye olarak küresel ticaretten aldığımız pay 2021 yılında % 1'in üzerine çıktı ve artıyor, hedefimiz %1,5. Bir taraftan üreten ve büyüyen sanayimiz ile ihracatımız dünya ortalamasının üzerinde artarken, diğer taraftan büyüyen nüfusumuz ve ekonomimiz neticesinde artan iç talep, ithalatımızı yukarı çekiyor.
Salgının etkilerinin azalmaya başladığı 2021'de ihracatımız % 33 artarak 225 milyar $ olmuştu. Bu artışın arkasında güçlü bir imalat sanayimiz ve kopartmadığımız tedarik zinciri var. Artan petrol ve emtia fiyatlarıyla birlikte stok yapma arzusunun da etkisiyle, ithalatımız da % 23,6 artarak 271 milyar $ oldu.zzz
2022 yılına küresel yeni risklerle beraber girdik. Yılın başında salgından kaynaklı sorunların azalacağını ve küresel büyümenin ivme kazanacağını bekliyorduk. Ancak Rusya- Ukrayna savaşı, jeopolitik risklere yenilerinin eklenmesine sebep oldu. Artan gıda, enerji ve emtia fiyatları ve bunlara bağlı olarak tüm ülkelerde artan enflasyon, merkez bankalarının parasal sıkılaşmaya gitmesi ve son olarak Çin hükümetinin sıfır Covid-19 politikasıyla karantina tedbirlerini bugünlere kadar sürdürmesi, küresel büyüme ve dış ticarette olumsuz etkileri olabilecek gelişmeler.
Bu konjonktürde ihracatımız ilk 11 ayda %14 oranında artarak 231 milyar $ oldu. İthalatımız ise özellikle enerji ithalatı etkisiyle %36 artışla 331 milyar $'a yükseldi.
Ülkemiz, yılın ilk iki çeyreğinde % 7,5 ve % 7,7 oranında büyüdükten sonra, üçüncü çeyrekte % 3,9 büyüdü. Bahsettiğim senaryolar çerçevesinde son çeyrekte daha küçük bir oranda büyüme gelmesi ve yılı %5 bandında kapatmamız mümkün.
Bu noktada, bir taraftan makina teçhizat yatırımlarında son 8 çeyrektir sürekli artış olduğunu, diğer taraftan hizmet ihracatımızın da yılı muhtemelen 80 milyar $ ile kapatacağını, yurt dışı müteahhitlik alanında da ülkemiz adına fırsatlar olduğunu hatırlatmak isterim.
Dış dünyayla devam edersek; Türkiye olarak açık verdiğimiz dış ticaretimizi dengelememiz gereken bölgelerin başında Asya Pasifik geliyor. Hem büyük ekonomileri hem de yüksek nüfusları ile bu ülkeler bizim radarımızda olacak.
Avrupa'yı iyi izleyelim, dış ticaretimizin %50'sinden fazlasını yaptığımız ortağımızın ticari sağlığı bozulursa, bizi de etkiler. Kuzey Amerika'yı çok çalışmalıyız. ABD ve Kanada gibi iki gelişmiş ülke dahil ihracatımız, Afrika Bölgesi ile neredeyse aynı.
Elbette, henüz mevcut seviyesi Almanya'yla ikili ticaretimizi yakalamasa da, Afrika Kıtası ticaret ve yatırım fırsatı olan bölge.
İlişkilerimizin düzeldiği Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ve zaten kopmasa da durağan devam eden Mısır ile ticaretimiz, hem geçmiş kayıpların telafisi, hem de yeni fırsatlar olarak önümüzde.
Bu arada DEİK olarak yakın zamanda UTEP'in de üyemiz olacağını, gerekli başvurunun yapıldığı bilgisini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Özbekistan cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu adına Başkatip Şerzod Abdunazarov, Belarus Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Başkonsolos Aleksei SHVED beyin ve alıcı heyetlerin katıldığı eğlence gösterilerin yer aldığı B2B organizasyonu açılış töreni devamında şube başkanlarına ve katılımcılara plaket takdimi ve stand ziyaretleri ile sona erdi.
Son Dakika › Ekonomi › Uluslararası Ticari Eşleştirme Platformu 7 ayrı salonda 7 ayrıca ticaret kongresi düzenledi - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?