Guardian gazetesinde yayımlanan bir haberde küresel düzeyde artan et talebi nedeniyle giderek daha çok sayıda besi hayvanının dayanılması mümkün olmayan koşullarda taşındığı vurgulanıyor.
Haberde, Avrupa'dan Türkiye ve Ortadoğu ülkelerine karadan hayvan ticaretinin kavşak noktası Kapıkule sınır kapısında bekleyen hayvanların durumuna geniş yer veriliyor.
Guardian Kapıkule'de, Eyes on Animals adındaki Hollanda merkezli bir hayvanlara yardım kuruluşunun kurucusu olan Lesley Moffat'ın tanıklığına başvurmuş.
Haber şu cümlelerle başlıyor: "Türkiye ve Bulgaristan arasındaki sınır kapısında elinde bir not panosu taşıyan Lesley Moffat ilerliyor; canlı sığır ve koyunlarla yüklü park halindeki kamyonların yanından geçiyor. Bazen hayvanlar günlerce kamyonlarda bırakılıyor. Kamyoncular, bürokratlar, ithalatçılar ve ihracatçılar, belgeler ve ücretler üzerinde çalışırken, metal yük konteynerlerinde, güneşe karşı hiçbir koruma olmadan bekliyorlar."
Guardian Muhabiri Borzou Daragahi imzalı haberde sığırların temiz hava almak için kafalarını dışarı çıkarmaya çalıştığı, konteynerlerin sidik ve dışkı dolduğu, içerideki amonyak oranının giderek arttığı belirtiliyor.
Ellerini boşluktan uzatıp hayvanların suyu olup olmadığını kontrol eden Lesley Moffat tıkanan yalağa bakıp, "Saman ve dışkıyla tıkanıyor ve içilmez hale geliyor. Şoförlerin suyu kovalarla vermeleri lazım" diyor.
Moffat, elindeki elektronik termometreyi uzatıp içerideki sıcaklığın 30 derecenin üzerinde olduğunu ölçüyor ve bir hayvanın ağzına su dökerken, "Bunda sıcaklık stresi görülüyor, dili dolanmış" diyor.
'Gölgeli yayılma alanı yıllardır yapılmadı'
Moffat, yetkililerin yıllardır hayvanlara gölge altında bir yayılma alanı yapacaklarını söylediği, planlarını bile gösterdiklerini, ancak henüz böyle bir şeyin yapılmadığını söylüyor ve "Her yıl burada durum aynı. Kamyonlar 30 derecenin üzerinde sıcaklıkta geliyor. Su kaynağı yok, gölge yok, altyapı yok, kamyonlar bütün gün güneşin altında bekliyor" diyor.
Gazete daha sonra, küresel düzeyde ete talebin artışıyla, giderek daha çok sayıda hayvanın çok daha büyük mesafelere taşındığını vurguluyor.
ABD'den atların kesim için Meksika'ya, Kanada'dan domuzların ABD'ye, orta Avrupa'dan besi hayvanlarının Rusya'nın en uzak köşelerine, Avustralya, Uruguay ve Arjantin'den büyükbaş hayvanların haftalar süren deniz yolculuklarıyla Ortadoğu ülkelerine götürüldüğü kaydediliyor.
Canlı hayvan ticaretinin giderek büyüdüğü söylenirken, Sadece AB'den çoğu Türkiye, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya canlı hayvan ticaretinin 2014-2017 arası yüzde 62,5 arttığına dikkat çekiliyor.
'Karlı ticaret' Ürettiğinden fazla et tüketen Türkiye gibi ülkelere canlı hayvan ticaretinin karlı bir faaliyet olduğu, karkas et yerine canlı hayvan ticaretinin pahalı dondurma ekipmanları gerektirmediği söyleniyor.
Ayrıca Müslüman ülkelerdeki tüketicilerin taze kesilmiş hayvan etini tercih ettiği belirtilirken, Avrupa Canlı Hayvan ve Et Ticareti Birliği Genel Sekreteri Jean-Luc Meriaux, "Mesele et tüketim kültürüyle ilgili. Çok taze et istiyorlar. Kesimden sonra derhal yiyorlar. Hayvanları biz vermezsek, başkası verecek. Belki Brezilya, Uruguay veya Avustralya" diyor.
Ancak bu durumun bir etik sorun yarattığına dikkat çeken Guardian şöyle devam ediyor:
"Burada, Türkiye-Bulgaristan sınırında, Türkiye ve Ortadoğu'ya gönderilen çok sayıda hayvanın geçiş noktasında, hayvanların birçoğu yatamayacakları kadar dar bölmelerde taşınıyor. Bazı inekler bağırıyor, olası bir tükenmişlik işareti. Boynuzu sıkıştığı yerde kopan bir inekten kan akıyor".
Eyes on Animals'tan Lesley Moffat'ın kamyon şoförleriyle konuşarak, elinden geldiğince hayvanlara yardımcı olmaya çalıştığı, yolda doğum yapan bir hayvan olduğunda Edirne'den veteriner getirttiği belirtiliyor.
Şoförlerin genelde kendisine yardımcı olduğunu söyleyen Moffat, "Asıl parayı kazananlar onlar değil. Patron onlar değil. Tek başına, uzun mesafeler, saatler boyunca araç kullanmak zorundalar. Bu da yasa dışı ama patronlar tasarruf ediyor" diyor.
Guardian, Kapıkule'nin hayvan hakları savunucularının mücadele ettiği yerlerden sadece biri olduğuna dikkat çekiyor.
İngiltere Çevre Bakanı Michael Gove'un ülkenin AB'den çıkmasının ardından, canlı hayvan ihracatını yasaklamayı planlamayı düşündüğü belirtilirken, Yeni Zelanda'nın bunu 2003'te yaptığı hatırlatılıyor. Sidik ve dışkı dolu konteynerlerde yolculuk
Avustralya'daki hayvan hakları savunucularının da dünyanın dört bir yanına canlı hayvan götüren gemilerdeki kötü mumaleyi belgeleyen görüntülerinin ardından, canlı hayvan taşınmasının yasaklanmasını talep ettikleri ifade ediliyor.
Eylemciler, büyükbaş hayvanların sıcak havada, haftalarca süren yolculuklarda, sidik ve dışkı dolu konteynerlerde tutulduklarını vurguluyor.
Guardian ayrıca hayvan hakları savunucularının canlı hayvan ticaretini "gereksiz" gördüklerini ve hayvanların tüketildikleri yere yakın noktalarda büyütülmesi gerektiğini ya da karkas et ticareti yapılmasını desteklediklerini ifade ediyor.
Gazeteye konuşan Danimarkalı Avrupa Parlamentosu üyesi ve canlı hayvan ticareti rapörtörü Jorn Dohrmann da AB'nin hayvanlara kötü muamelede bulunan ülkelere canlı hayvan ticaretini yasaklaması gerektiğini söylüyor.
Son Dakika › Dünya › Guardian: Kapıkule'deki Canlı Hayvan Ticaretinin Şoke Eden Yüzü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?