
TÜSİAD'ın 42. Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Hem siyasi reformlar hem de ekonomik reformlar yaptık. Ancak yargı belki de reform konusunda en geride kaldığımız alan oldu" dedi. Babacan, yargı alanında gerçekleştirmek istediklerinin pek çoğunun bizzat yargı tarafından engellendiğini belirterek, "Kamu vicdanında yer bulmayan, insanların bir türlü ikna olmadığı, aklında ya da kalbinde içine sindiremediği tablolar yaşıyoruz. Mutlaka çözmemiz gerekiyor"
diye konuştu.
TÜSİAD'ın 42. Olağan Genel Kurulu, Çırağan Sarayı'nda toplandı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın onur konuğu olarak katıldığı toplantıda TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu ile TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ve dernek üyeleri hazır bulundu. Toplantıda konuşan Babacan, Türkiye'nin kendi iç gündem maddesi diye bir şey kalmadığını, Türkiye'nin artık çok yakından izlenen ve hakkında çok daha fazla konuşulan bir ülke haline geldiğini söyledi. Babacan, "Özellikle kendi içimizde
yaptıklarımızın çok sayıda ülke açısından ilham kaynağı teşkil ettiğini dikkate aldığımızda bizim üzerimizdeki sorumluluğu aslında çok daha artırıyor. Hem hükümet olarak, hem iş dünyası, hem de tüm sivil inisiyatif olarak yaptığımız her şey artık yakından izleniyor, taklit demesem de örnek alınıyor. Bugün biz artık yeni bir birim kurmuş durumdayız ve bu birim reform sürecinde olan ülkelerin kendi reform çabalarına destek verecek bir birim oldu. Şu anda üç ülke ile çok yakın çalışıyoruz. Tunus, Mısır ve
Libya ile ve bu geçiş dönemlerinde onların hem kendi siyasi reformlarına hem de ekonomik reformlarına destek veriyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgenin çok zor bir dönemden geçtiğinin altını çizen Ali Babacan, şunları söyledi:
"Komşularımızla ilgili sıkıntılı bazı konular var. Ancak özellikle Arap Baharı yaşayan, yani parlamenter demokratik sistemlere geçme çabası yaşayan, daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha iyi bir hukuk düzeni isteyen ülkelerdeki bu süreci biz aslında çok sıhhatli bir süreç olarak görüyoruz. Her geçiş döneminin, her dönüşümün kuşkusuz sıkıntıları, maliyetleri, sancıları olur. Ancak nihayetinde Türkiye'yi kuşatan bu bölgenin daha istikrarlı bir bölge olmasını istiyorsak bu dönüşüme destek vermek
zorundayız. Kapalı rejimlerle böylesine açılan toplumları yönetmeye devam etmek mümkün değil. Biz bu dönüşümün olacağını biliyorduk ve pek çok lideri de uyardık. 'Baskı geliyor, bunu hissediyoruz, değişim mecburen gerçekleşecek. ya bunun liderliğini yapın ya da eğer beklerseniz siz bu değişim rüzgarının önünde sürükleneceksiniz' diyorduk. Bunlar tek tek gerçekleşmeye başladı. Bunun kısa vadeli sıkıntıları olsa da bizim uzun vadede hem Türkiye için hem de bölgemiz için siyasi ve ekonomik istikrara katkıda
bulunacak gelişmeler olarak görüyoruz. Biz bütün bu bölgede artık sınırların, hudutların anlamsızlaşmasını istiyoruz. İnsanların, sermeyenin, ürünlerin, hizmetlerin ve enerjinin rahatça dolaştığı, ülkeden ülkeye rahatça hareket edebildiği bir coğrafya vizyonumuz var. Bunu sadece Kuzey Afrika ve Ortadoğu için değil, aynı zamanda Balkanlar ve Kafkaslar için de söylüyorum. Topyekun kalkınmayı bu bölgede elde edebileceğiz."
Suriye'deki olaylar öncesi Türkiye-Suriye-Ürdün- Lübnan'ı tek bir ekonomik bölge yapmak amacıyla yeni bir yapı kurduklarını hatırlatan Bakan Babacan, Suriye'deki olayların konuyu bir süreliğine askıya almalarına sebep olduğunu söyledi. En kısa zamanda Suriye'de öngörülebilirlik oluştuğu anda o projeye devam edip, genişleteceklerini vurgulayan Babacan, "Bundan hem Türkiye, hem pek çok ülke kazanacak. Şu anda bu bölgede ülkeler arası ticaret dünyadaki benzer yapılara göre en düşük seviyede. Bir Latin
Amerika'ya, bir Avrupa'ya bakın, bölge içindeki ticaret rakamlarına baktığımızda Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da en düşük rakamları görüyoruz. Sınırlar, hudutlar çok kesin bir şekilde ülkeleri birbirinden koparmış durumda. Suni sorunlar, suni ikilemler oluşturulmuş durumda. Etnik ya da mezhep bazında ülkeleri birbirine düşürme, ülkeler içindeki grupları birbirine düşürme çabaları maalesef on yıllarca bu coğrafyada olmuş. Biz artık istiyoruz ki değerleri önceliğen, ortak idealler ve değerler etrafında bütünleşen
siyasi yapılar gerçekleşsin" dedi.
"YARGI BELKİ DE REFORM KONUSUNDA EN GERİDE KALDIĞIMIZ ALAN OLDU"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin mutlaka ihracat pazarlarını çeşitlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, "Türkiye'nin karşılıklı yatırımlar açısından daha geniş bir coğrafyayla çalışması gerekiyor ve Avrupa'ya olan bağımlılığının da azalması gerekiyor" diye konuştu.
Türkiye'nin bugünkü gündem maddelerine bakıldığında yargının tartışılır bir konu olduğunu ifade eden Babacan, "Ancak geçen seneki, daha doğrusu 2010'daki anayasa değişiklik paketine kadar maalesef bizim yargı konusundaki adımlarımız sınırlı kalmıştır. Yargı alanında gerçekleştirmek istediklerimizin pek çoğu bizzat yargı tarafından engellenmiştir. Ancak 2010 anayasa değişikliğinden sonra yargı konusunda reformların kapısı açılmış oldu ve kararlı adımlarla bu konuda mutlaka Türkiye'yi çok daha yüksek
standartlara ulaştırmamız gerekiyor. Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadıktan sonra ne birinci sınıf demokrasi olabilir ne de hedeflediğimiz dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden birisi olabilir. Keyfiliğin olmadığı, 'illa ben onu tanıyorum, onun için iş yapıyorum' değil, 'bu ülke bir hukuk devletidir, ben o ülkenin sistemine, yargısına, kurallarına güvendiğim için yatırım yapıyorum' diyebileceği bir hale Türkiye gelmedikçe ne demokrasimiz ne de ekonomimiz arzu ettiğimiz noktaya ulaşamayacaktır"
dedi.
"Hem siyasi reformlar hem de ekonomik rRe uyardık. 'Baskı geliyor, bunu hissediyoruz, değişim mecbureeformlar yaptık. Ancak yargı belki de reform konusunda en geride kaldığımız alan oldu" diyen Babacan, şöyle devam etti:
"Gün geçmiyor ki bir başka yeni haberle, bir başka yeni yargı kararıyla uyanıyoruz ve toplumun her kesiminden ciddi tepkiler oluşuyor. Kamu vicdanında yer bulmayan, insanların bir türlü ikna olmadığı, aklında ya da kalbinde içine sindiremediği tablolar yaşıyoruz. Mutlaka çözmemiz gerekiyor. Bu konuda hükümet olarak kararlılığımız tam. Kuşkusuz her reformda olduğu gibi bunda da sancılar olacaktır. Mevcut düzenin bozulmasından rahatsız olanlar kuşkusuz olacaktır. Ama şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki;
bu konudaki kararlılığımız tam. Süre lazım, zaman lazım ama ne yapacağımızı da gayet iyi biliyoruz ve o konuda adımlar atmaya başladık."
Avrupa ekonomisine de değinen Babacan, önümüzdeki dönemde beklentilerin Avrupa'daki büyüme oranlarının Amerika'ya göre daha düşük olacağı yönünde olduğunu belirtti. Babacan, "Avrupa Birliği içerisinde bir ortak politika çevresi oluşturulamaması hem tüketicilerin moralini hem de Avrupa'da iş dünyasının moralini bir şekilde bozmaya devam ediyor. İşsizlik oranları kriz sonrası yükseldiği noktadan aşağıya düşmüyor, pek çok ülkede de yükselmeye devam ediyor. Bugünlerde hemen hemen her akşam haber kanallarını
dolaştığınızda bir Avrupa ülkesinde insanların yollara döküldüğünü görüyorsunuz. Bu tablo gerçekten endişe verici bir tablodur. Euro aslında bu yıl 10'ncu yılını kutlaması gereken bir para birimidir. Euro kullanan ülkeler maliye politikaları ile ortak hareket etmedikleri için kendi aralarında birbirlerini suçlamalar söz konusudur. Bunu bir ulusal egemenlik meselesi yapmamaları gerekiyor. Eğer mesele ulusal egemenlik ise herhalde para basma hakkı en ulusal egemenliklerden biridir. Çünkü siyasi olarak hassas
konular" ifadelerini kullandı.
2012 yılıyla ilgili farklı senaryolar düşünüldüğünü belirten Babacan, 2012 yılında yüzde 4'lük bir büyüme olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Babacan, "Tabii Avrupa'da işler kötüye giderse bu rakamın aşağıya doğru revize edilmesi lazım. Avrupa'da birden bir toparlanma, iyi kararlar alınmaya başlarsa da bu rakamı yukarı doğru revize etmek lazım" dedi. - İSTANBUL
Son Dakika › Ekonomi › Ali Babacan: 'Yargı Belki de Reform Konusunda En Geride Kaldığımız Alan Oldu' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?