GÖKHAN KURTARAN - Öngörüleri nedeniyle "Dr. Kıyamet" olarak bilinen dünyaca ünlü finans uzmanı ve yatırım gurusu Mark Faber, "FED'in açıklamaları biraz abartılıyor. Kısa vadeli bir etkisi olsa da uzun sürmeyeceğine inanıyorum"" dedi.
İstanbul'u ziyaretinde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Faber, Türkiye ekonomisinin ciddi bir ekonomik büyüme kaydettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye ekonomisi gerçekten hızla büyüyor. Ben Türkiye ekonomisi konusunda bir uzman değilim ve sadece izlenimlerimi paylaşıyorum. Bence öncelikle İstanbul'da çok fazla insan yaşıyor. Bu sistemin verimsizleşmesine yol açar. Türkiye'de İstanbul gibi birçok çekim merkezinin oluşturulması gerekiyor. İstanbul'un nüfusunun bugünkünden yüzde 30, hatta yüzde 50 daha az olması gerekiyor.
Türkiye'de yeni ekonomik çekim merkezleri oluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye ekonomisinin neredeyse yarısından fazlasını tek başına İstanbul oluşturuyor. Bu biraz fazla. Türkiye'de ekonomik büyümenin sürdüğünü görüyoruz. Fakat fiyatlar göreceli olarak orta gelir düzeyine göre biraz yüksek seyrediyor. Gelire oranla yaşamsal maliyetin yüksek olduğunu düşünüyorum."
Türkiye'de son dönemde yaşanan Gezi Parkı odaklı olayları da değerlendiren Faber, "Gelişmekte olan ekonomilerde zaman zaman görülen gelişmeler. Protestoların uzun süre devam etmesi yabancı yatırımcıların tutumunu etkileyebilir" diyerek, en kısa zamanda gerilimin düşmesinin ekonomik istikrar için faydalı olacağını vurguladı.
"Piyasaların FED tepkisi abartılı"
ABD Merkez Bankası FED'in dünkü açıklamalarının piyasalarda olan etkisini de değerlendiren Faber, şöyle devam etti:
"FED tahvil alımını durduracağını söylemedi. Bu piyasalar tarafından yanlış algılandı. FED tahvil alımları azaltacaklarını ve eğer ekonomik iyileşme görülürse tahvil alımını durdurabileceklerini söyledi. Başka bir şey söylemedi. Bu tamamen ekonomik gidişata bağlı. Eğer ekonomik durum kötüleşirse daha fazla tahvil alımı yapmak durumunda kalacaklar. FED'in açıklamaları biraz abartılıyor. FED'in açıklamalarının etkisi son derece kısıtlı olacaktır. Piyasalar ekonomiye bağlıdır. Açıklamların kısa vadeli bir etkisi olsa da uzun sürmeyeceğine inanıyorum.
Piyasaların sadece dünkü FED açıklamaları üzerinden tepki verdiğini düşünmüyorum. Çünkü FED'in tahvil alımlarını azaltması zaten uzun süredir tartışılıyordu. Ben Türkiye'nin de içerisinde bulunduğu gelişmekte olan piyasalarda bazı zayıflıkların olduğunu düşünüyorum. Bir çok gelişmekte olan ülke borsasında zirveden yüzde 20 düşüşler görüyoruz. Bu beraberinde gelişmekte olan ekonomilerin para birimlerinde de değer kayıplarını getiriyor. Örneğin, Brezilya ve Güney Afrika para birimler. Yakın zamanda Asya'da bazı para birimlerinin de değer kaybetmeye başladığını görüyoruz. Yüksek getiri getiren ABD tahvillerinde de ve gelişmekte olan ekonomilerin devlet tahvillerinde de düşüş görüyoruz"
FED'den gelen açıklamalardan ziyade Çin'in ekonomik büyümesine ilişkin olumsuz düşüncelerin endişeleri artırdığını belirten Faber, "Asya piyasalarındaki düşüşlerin daha çok Çin'deki büyüme endişelerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çin ekonomisi istatistliklerin yansıttığı kadar güçlü değil. Gelişmekte olan ekonomiler son birkaç yıldır küresel büyümenin itici gücü haline geldiler. Asya'da şu anda ekonomik aktivite yüksek ama gerçek anlamda reel bir büyüme artık yok. Çin'de şu anda kredi balonu olduğunu görüyoruz. Bu kredi balonunun deflasyonun sonucu piyasalar için acı verici olabilir" şeklinde öngörülerde bulundu.
Önümüzdeki döneme ilişkin tahminlerini açıklayan Faber, şunları söyledi:
"Şu anda küresel likiditede sıkılaştırılmaya gidilecek bir dönemin başında gibiyiz. Ne zaman küresel likidite sıkışaştırılsa, bu göreceli olarak ABD doları için olumlu bir etki yapar. Buradaki problem şu. Uzun bir süre boyunca ABD doları zaten Avro karşısında pek güçlü olmadı. Dolar belki gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında güçlü olmuş olabilir ama Avro karşısında değer kaybetti. Gelişmekte olan piyasalardan sermayenin bir kısmının yeniden ABD'ye geri döndüğünü görmemizin sebebi de, Haziran 2012'de dip yapan yıllık faizlerin yükseliyor olması. Bu da ABD dolarına ve ABD varlıklarına olan ilginin artmasına neden olabilir" dedi.
Gelişmekten olan ekonomilere ilişkin kırılganlıkları arttığını belirten Faber, gelişmekte olan ekonomilerde yakın zamanda bazı sıkıntıların da görüldüğünü belrterek, gelişmekte olan ekonomilerde ne zaman problemler ortaya çıksa, yabancı yatırımcıların pozisyonlarını azalttıklarını anlattı.
Yabancı yatırımcıların 2003 yılında gelişmekte olan ekonomilerin yerli tahvillerdeki payının yüzde 7 olduğunu dile getiren Faber, şimdi bu payın yüzde 30'a yakın olduğunu, yabancıların aynı zamanda gelişmekte olan piyasalar hisse senetlerinin yüzde 30'unu da elinde bulundurduğunu belirterek, " Ne zaman gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin yeterli olmadığını hissetseler, ne zaman hayalkırıklığı yaşasalar, yatırımlarını ABD'ye çekerler" dedi.
"Para basmak zengine yarar"
Merkez bankalarının genişlemeci para politikalarını sert şekilde eleştiren Faber, "Para basan merkez bankalarının belki haberi yok ama para basılması zenginin işine yarar. Çünkü basılan para sisteme akmaz, zenginde kalır. Zenginlerde bu likiditeyi gayrimenkule diğer varlıklara yatırarak fiyatların şişmesine neden olurlar. Ama bütün bunların ekonomiye hiçbir etkisi olmaz" dedi.
Para birimlerinde rekabetçi değer kayıplarının sağlandığı bir dönem yaşandığını aktaran Faber, şöyle devam etti:
"Japonlar likidite enjeksiyonları ve Merkez Bankası bilançolarını genişleterek Yen'in değerini düşürmeye çalıştı. Bunda belli bir oranda başarılı da oldular. İhracatında ve rekabetçiliğinde sorun yaşayan ülkeler para birimlerinin değerini düşürmeye çalışıyor. Bunu doğru bir hareket olduğunu söylemiyorum. Bu kur savaşları. Ben eğer yabancı bir yatırımcıysam ve gelişmekte olan bir ekonomi eğer cari açık veriyor ve para birimi değer kaybediyorsa, satış yapar daha güçlü olan avro ya da dolara geçiş yaparım. Kur savaşları daha devam eder gibi görünüyor."
"Altında düzeltme dönemindeyiz"
Faber, altın fiyatlarıyla ilgili şunları söyledi:
"Altın fiyatlarını tahmin etmek gerçekten zor. Birçok insan Asya'da altın piyasasındaki sermayenin artık çekildiğini ve altındaki düşüşün bundan kaynaklandığını söylüyor. Eğer varlık enflasyonunuz varsa, yani para basıyorsanız, varlık, gayrimenkul, tahvil fiyatları, değerli madenler herşey artar. Fakat aynı anda, hızda ve oranda artmazlar. 1999 ve 2011 arasında altın ve gümüş en iyi performans gösteren varlıklardı. Şimdiyse bence altın fiyatlarında bir düzeltme dönemindeyiz.
Belki onsu 1000 dolarlara kadar gerileyecek. Bu bir tahmin değil, olasılık. Şu anda altın konusunda insanlardaki ruh hali son derece negatif. Zaman içerisinde aslı önemli olan kimin hangi varlığa sahip olduğu olacak. Küçük ve büyük spekülatörler ve ticari kurumlar var işin içerisinde. Bu yatırımcılar soya, altın ve gümüş gibi yatırımlarını hedge etmek için kullanıyorlar.Şu anda altında düşük fiyata yaklaştığımızı düşünüyorum."
Önümüzdeki dönemde küresel finans piyasalarında bir "çöküş" yaşanıp yaşanmayacağına dair soruya yanıt veren Faber, "Piyasalar son derece kırılgan. Küresel piyasalarda bir günde yüzde 20-30 oranında düşüşler görülebilir her an bir çöküş yaşanabilir" şeklinde konuştu. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › 'Fed'in Açıklamaları Abartıldı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?