1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ
TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?
"Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu" adıyla da bilinen AIDS, erken yaşta aktif cinsel yaşama geçiş, bilinçsizlik ve uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle sessiz bir yayılım gösteriyor.
Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülden Çelik, 1 Aralık Dünya AIDS Günü ile ilgili Türkiye'de 2013 Haziran ayı itibariyle AIDS'li kişi sayısının 6 bin 802'ye ulaştığını belirterek, hedefin HIV bulaşmasını engellemek, yeni infeksiyonları sıfıra indirmek ve virüs bulaşanların erken tanısı ile yeni bulaşma riskini ortadan kaldırmak olduğunu söyledi Prof.Dr. Çelik, "Mutlaka korunun. Test yaptırmaktan ve test öncesi danışmanlık almaktan çekinmeyin" dedi.
UNAIDS'in 2012 raporuna göre, alınan önlemlerle, farkındalık ile 13'ü Sahra altı Afrikası olmak üzere Birleşmiş Milletlere üye 25 ülkede yeni infeksiyon oranının yüzde 50 azalmış durumda olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Çelik, "2011 Birleşmiş Milletler deklarasyonunda hedeflenen sıfır yeni infeksiyon amacına 2015 yılında ulaşmak için harcanan emek, bazı ülkelerde sonuçlarını bu şekilde veriyor. Ancak Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Orta Asya'da yeni infeksiyon sayısı giderek artıyor. Ülkemizde de bildirilen HIV/AIDS'lilerdeki son yıllarda saptanan artış bu konuda farkındalığın artık arttırılması gerekliliğine kesin işaret ediyor" dedi.
HIV/AIDS'le savaşta en önemli silahın eğitim olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Çelik, bulaş yolları, korunma konusunda eğitimin yanı sıra yeni infekte olan kişilerin erken dönemde tanısı, gerekirse tedavisi ve eğitimi ile viral yükü yüksek ve bulaştırıcılığı fazla bu kişilerin saptanmasının da bu konuda önemli bir katkı sağlayacağını bildirdi Prof.Dr. Çelik, bu nedenle virüsün nasıl bulaştığının bilinmesi, bulaştan korunmak için riskli cinsel ilişkiden kaçınma, kondom kullanımı, infekte kişilerin saptanıp tedaviye başlanıp viral yüklerinin azaltılarak bulaştırma risklerinin azaltılması, infekte annelerin saptanıp tedavi ile bebeğinin infekte olmasının önlenmesi, riskli davranışta bulunanların kan verici sorgulama formlarını doldurmada gösterecekleri titizliğin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bulaşma riski olduğunda erişkin ve 15 aylıktan büyük çocuklarda kanda virüse karşı oluşan antikorları saptayan ELISA testlerinin kullandığını anlatan Prof.Dr. Çelik şöyle devam etti; "İlk saptanan tek ELISA sonucunun reaktif olması kesin infeksiyonu göstermez. Bunun doğrulanması gerekir. Saptanan infekte kişilerin isimleri gizli kalmaktadır. HIV/AIDS'in artık tedavisi vardır. Erken tanı, kişilerde AIDS gelişmeden uzun sağlıklı bir yaşamı sağlayan tedaviye zamanında başlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle bilgilenin, bilgilendirin, doğru bilgiye ulaşın. Mutlaka korunun. Test yaptırmaktan ve test öncesi danışmanlık almaktan çekinmeyin."
SAYILARLA AIDS
Ø AIDS ilk kez 1981 yılında tanımlandı.
Ø AIDS (etkeni olan HIV(Human immunodeficiency virus-İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virus) 1983 yılında keşfedildi.
Ø HIV'in iki ana türü vardır: HIV tip 1(HIV-1) ve HIV tip 2 (HIV-2). Hastalık yapma gücü daha fazla olan HIV-1 tüm dünyadaki HIV salgınından esas sorumlu olan tiptir. HIV-2 daha az patojen ve daha sınırlı bir alana özellikle Afrika'ya sınırlıdır.
Ø Dünya Sağlık Örgütünün 2012 yılı sonu verilerine göre yaklaşık 35 milyon kişi HIV/AIDS ile yaşıyor.
Ø Ülkemizde ilk AIDS 1985 yılında bildirildi. 2011 Aralık sonuna kadar bildirilen HIV/AIDS'li sayısı 5 bin 224'dür. Bu rakam 2013 Haziran ayı sonunda 6 bin 802'ye ulaştı.
Ø HIV ile infekte hasta sayısında özellikle son yıllarda ülkemizde 20-25 ve 50 yaş üzerinde artış dikkat çekicidir. En sık karşılaşılan bulaşma yolu, karşı cinsle cinsel temas yoludur.
Ø Dünyada her saatte 50 genç kadının infekte olduğu ve günde 6 bin 300 yeni infeksiyon geliştiği ve infekte kişilerin yüzde 50'sinin virus ile infekte olduğunu bilmediği görülüyor.
Ø HIV başlıca infekte kişiden cinsel ilişki, kan yolu ile infekte anneden bebeğine bulaşmaktadır. Aynı evde yaşamak ile günlük ilişkilerle bulaşmamaktadır.
Ø HIV-1 infeksiyonu başlıca üç dönemde incelenebilir: geçici akut erken dönem, klinik olarak belirtisiz dönem ve sonuçta AIDS' e ilerleme dönemi.
Akut erken dönemi, virusun kişiye bulaşmasını takiben 3 ila 6 haftada oluşan genellikle 7-14 gün süren ve yeni infekte olan kişilerin yüzde 40-80'ninde görülen geçici belirtilerin görüldüğü bir dönemdir: Ateş, deride döküntü, ağızda yara, lenf bezi şişliği, yorgunluk, kilo kaybı, farenjit ve/veya gece terlemelerinin görülebileceği viral infeksiyon benzeri bir tabloya, bu dönemde gerçekleşen HIV-1 'in yüksek düzeyde çoğalması , kanda yüksek düzeyde bulunması ve bu virusa karşı gelişen özgül bağışık yanıt eşlik eder. Akut HIV-1 infeksiyonu kolay atlanabilir çünkü belirtiler özgün değildir. ELISA testi bu dönemde hemen reaktif saptanmayabilir ya da zayıf ELISA reaktivitesi Western blot testi ile bu dönemde doğrulanmayabilir. Bu dönemin en önemli özelliği kişinin yakın geçmişinde HIV bulaş açısından riskli davranışta bulunmasıdır. Bu da dikkatle sorgulanmazsa ve testler bir sure sonra tekrarlanmazsa ve HIV RNA araştırılmazsa gözden kaçabilir. Bu dönemin laboratuvar tanısı özellik taşır. Kişiler korunmasız riskli ilişkide bulunduklarında test yaptırmaktan ve test danışmanlığı almaktan çekinmemelidir.
Son Dakika › Güncel › AIDS Tehlikesinin Farkında Olun - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?