AK Parti'li Çelik: Saddam Dönemindeki Irak Yok Şu Anda

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, şu anda Saddam Hüseyin dönemindeki Irak'ın olmadığını ifade ederken, Musul'daki rehin alma olayında Türkiye'deki muhalefetin tutumunu da eleştirdi. Askeri müdahalenin yapılmasının en son akla gelecek şey olduğunu ifade eden Çelik, rehinelerin sağlık durumunun iyi olduğunu ancak henüz serbest bırakılmadıklarını aktardı.

SkyTürk 360 yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, konsolosluk çalışanlarıyla ilgili endişeye mahal bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.

Onlara kötü davranıldığı, şiddet uygulandığı yönünde bir durumun bulunmadığını aktaran Çelik, "Rehineler bir yerde tutuluyor. Yoğun bir görüşme trafiği yaşanıyor. Bizim hükumetimizin yoğunlaştığı en önemli mesele, gerek konsoloslukta rehin alınan insanların gerekse taşıma firmamızın 32 şoförünün sağ selamet ailelerine ulaştırılmaları ve geri dönmelidir" dedi.

Muhalefetin "30 polis neden direnç göstermedi" eleştirilerine de yanıtlayan Çelik, "Bin militan ve mahiyeti belli olan eli silahlı militan konsolosluğu işgal ediyor. Kuşatıyorlar ve kapıyı açmamaları halinde bombalayacaklarını söylüyorlar ve içeride 50'ye yakın can var. Şimdi siz olsaydınız, orada yetkili biri olsaydınız, onlara çatışın der miydiniz. Çatışma olduğu zaman olacak şudur oradaki 49 kişinin hayatını riske ederdiniz, onları tehlikeye atardınız, büyük ihtimalle de ciddi zayiat olurdu. Böyle bir durum da "Niye çatışmadınız? Niye silahları teslim ettiniz? Orada pasif davrandınız' gibi ithamlarla bu insanları karşı karşıya bırakmak bu meselenin idrakinde olmama anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

49 Rehin alınan konsolosluk çalışanın çocuklar dair bir yerde tutulduklarını belirten Çelik, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

-"REHİNELER SERBEST BIRAKILMADI"-

"Nerde tutulduklarını hükumetimiz biliyor. Onlarla ilgili bir sıkıntı söz konusu değil. Sağlıkları iyi. Herhangi bir şiddete, kaba kuvvete marul kalmamıştır. Darp edilmemiştirler. Onların alı konulması bilinen bir olay, bir rehin alma olayı yaşanmıştır. 32 Tır şoförünün nerde olduğunu da hükumetimiz biliyor. Onların da sağlık durumu iyi. Şu anda bizim üzüleceğimiz ve onların hayatından sağlıklarından endişe edeceğimiz bir durum söz konusu değil. Bir dernek tarafından açıklama yapıldı 32 tır şoförü serbest bırakıldı diye, bu doğru değil. Bunlar henüz bırakılmadı. Bu açıdan öncelikli ailelerimiz, onların yolunu gözleyen insanlar bilsinler.

-"ASKERİ MÜDAHALE YAPILMASI EN SON AKLA GELECEK BİR ŞEYDİR"

Biz tereyağından kıl çeker gibi, vatandaşlarımızın, oradaki insanımızın zarar görmemesi için çalışıyoruz. Bugün bazı gazetelerde var "Derhal girelim, Musul'a girin, orayı bombalayın. Ordumuz girsin Musul'a' diyenler var. Biz bu tür dolduruşlara gelerek ülkemizi maceraya sürüklemek gibi bir niyetimiz olamaz. Askeri çözüm bir müdahalenin yapılması en son akla gelecek bir şeydir. Türkiye'yi böyle bir maceraya sürüklemeye, bunun için teşvik etmeye kimsenin hakkı yok.

-"SADDAM DÖNEMİNDEKİ IRAK YOK ŞU ANDA"-

Irak ve Suriye bu iki ülke, şuanda 70'li yılların Lübnan'ı neyse, kimin eli kimin cebinde değil. Maalesef otorite diye bir şey yok. Suriye'de kendi halkını, katleden bir diktatör var ve orada da cirit atan bir yığın örgüt var. El Kaidesinden, El Nusra'sından IŞİD'e kadar orada faaliyet gösteren, belli bir bölgeyi hâkimiyeti altında tutan gruplar var. IŞİD'in bir tarafı Irak'ta faaliyet gösteren bir örgüt. Bir taraftan da Irak'ın durumu ortada, Saddam dönemindeki Irak yok şu anda. Saddam dönemin de diktatörde olsa onları bir arada tutuyordu. ABD'lilerin girmesiyle birlikte o eski bildiğimiz Irak ordusu diye bir şey kalmadı. Şuanda bir Irak ordusu var. Musul civarın da 70 bin kişilik bir askeri birlikten bahsediliyor, fakat bunlar ciddi bir direnç göstermeden şehri IŞİD'e teslim etmişler.

-"BİZ HÜR SURİYE ORDUSUNU DESTEKLİYORUZ"-

"Türkiye'nin IŞİD'e destek veriyor mu?" sorusuna Çelik, "Asla böyle bir şey yok. Türkiye başından beri bunu inkar da etmiyor. Biz Hür Suriye Ordusunu destekliyoruz. Hür Suriye ordusunun Suriyelileri halkını temsil ettiğine inanıyoruz. IŞİD'le Hür Suriye Ordusuyla çatışıyor. Biz nasıl destekliyor oluyoruz" dedi.

-"EN TEHLİKELİSİ MEZHEP ÇATIŞMASIDIR"-

Abdullah Gül'ün "Afganistan Akdeniz'in kıyısına gelebilir" sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, "Bin yıldır bu coğrafya bu tür sıkıntılara maruz bir coğrafyadır. Burası bizim vatanımız. Neticede buradan gideceğimiz bir yerde yok. Bizim coğrafyamızın böyle bir özelliği var. Etrafımızda en az 11, 12 ülke sayabiliriz. Ve şuanda yönetilemez durumda. Bizim coğrafyamız çok sıkıntılı bir coğrafya ve bu coğrafya çok az döneminde rahat etmiştir. Hesapların yapıldığı bir coğrafya Kerkük, Mısır petrollerine yönelik, Bağdat'ta yönelik bir şey olduğu zaman Avrupa ülkelerin burada riske gireceğini sanmıyorum. Avrupa ülkelerin burada riske gireceğini zannetmiyorum. En tehlikesi mezhep çatışmasıdır. İslam dünyasında tarih boyunca mezhep çatışmaları büyük katliamlara yol açtı. Bizim devlet olarak, millet olarak buradan çıkarmamız gereken dersler vardı. Biz 77 milyon bir birbirimize sarılacağız. Böyle sıkıntılı bir zamanda da sen ben kavgasını bir tarafa bırakacağız. Bu milli bir meseledir" dedi.

-"BUNU TAKDİR ETTİK, BU GÜZEL BİR DAVRANIŞTIR"-

Çelik, CHP'nin TBMM Başkanlığına verilen gensoru önergesi ve Meclis soruşturması önergelerini geri çekmesini anımsatarak, "Böyle bir günde bunun gündemde olmasını doğru bulmuyorum' dediler. Bunu takdir ettik, bu güzel bir davranıştır. Bu sorumlu bir davranıştır" diye konuştu.

-"DAVUTOĞLU'NUN YERİNDE OLSAYDIM GİDİP TUĞRUL TÜRKEŞ İLE GÖRÜŞMEZDİM"-

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun parti genel başkanlarından Musul ile ilgili randevu talebi etmesi ancak görüşmeye MHP'den Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin katılmayacak olmasına tepki gösteren Çelik, "Bizim Ortadoğu politikalarımızı beğenmeye bilirsiniz, eleştirebilirsiniz. Kendinizce eksik bulduğunuz şeyleri zikredersiniz. Amam böyle Bir günde TBMM tek yumruk olmalı. Çünkü orada söz konusu olan bizim vatandaşlarımızın hayatıdır ve bizim ülkemizin menfaatleridir. Bahçeli kabul etmedi. Bahçelinin önemli bir mazereti var mı? bundan emin değilim. Eğer önemli bir mazereti varsa bir şey demem, saygı duyarım. Ama önemli bir mazereti olmadığı halde Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu böyle hayati bir meselede kendi yardımcısına yönlendirmişse bence büyük bir ayıp etmiştir. Ben Davutoğlu'nun yerinde olsaydım gidip Tuğrul Türkeş ile görüşmezdim. Bahçeli, Davutoğlu ile görüşmek istemiyorsa, Nerede bilgilenecekse bilgilensin. Bu sorumsuz bir davranıştır. Bahçeli son dönemlerde son derece kışkırtıcı bir üslup kullanıyor" diye konuştu.

(HSN/MLT/ÖZK)