Arınç, Bursa'da Açılışa Katıldı - Son Dakika
Güncel

Arınç, Bursa'da Açılışa Katıldı

Arınç, Bursa\'da Açılışa Katıldı

Bülent Arınç, bu yıl ikincisi düzenlenen Bediüzzaman Said-i Nursi'yi Anma ve Anlama Haftası'nın açılışına katıldı.

25.03.2012 01:00  Güncelleme: 08:59

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe Arınç'ın yanı sıra Bursa Valisi Şahabettin Harput, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Abdullah Karadağ ve binlerce kişi katıldı. Etkinlikte konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sözlerine 'Üstad Hazretlerini tekrar rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. Cenabı Hak şefaatlerine nail eylesin" diyerek başladı.

Said-i Nursi'nin vefatından 52 yıl sonra, davasının, çilesinin, yolunun, meşakkatli hayatının ve bugün eriştiği noktanın ibretle görülmesi gerektiğini söyleyen Arınç, "Ben genç yaşlarımda bu mücadelenin bir kısmına tanık oldum. Şimdi salona bakıyorum ve Allah'a hamd ediyorum. Bediüzzaman Hazretlerinin davasını ne kadar ihlasla, tavizsiz bir şekilde, imanla, Kuran'a hizmet yolunda devam ettiğinin bir işareti odur ki, geçmişte suç sayılan ve suçlu gibi görünen tespihiyle, takkesiyle, kitabıyla, rahlesiyle, namaz kılarken aldığı abdestiyle, okuduğu kitapları ve bulundurduğu risaleleriyle ağır cezalık suç tehdidiyle karşı karşıya kalanlar, bugün görülüyor ki o zulümler baskılar yok olmuş hiç olmuş ama dava bir güneş gibi parlamıştır." diye konuştu.

Hiçbir şeyi ispat etmek zorunda olmadıklarını dile getiren Arınç, sadece iman ve Kuran hizmetinde bulunmuş, başka bir hiçbir maksat taşımamış bir insanın sadakatine bugün bu etkinliğe katılanların şahit olduğunu belirtti. Birilerinin, 'bu işin içinde bir iş var', 'bu bir gizli cemiyettir', 'bunların da maksadı başkadır', 'Bunlar devleti de yıkar bilmem nereyi de ele geçirirler' şeklinde iddiaları olduğunu kaydeden Arınç, "Bu iddialar gerçekleşmedi ama bu yalanların arkasına saklananlar başta Bediüzzaman Hazretleri başta olmak üzere o pırıl pırıl yüzüne bakmaya kıyamayacağımız insanlara, yıllarca zulmettiler." dedi.

HEPİMİZ ONU SEVİYORUZ, ALLAH ONDAN RAZI OLSUN

Geçmişte yaşananları, acı olaylar olarak gibi görülebileceğini anlatan Arınç, şunları söyledi:

"Toprağa atılan bir tohum gibi düşünün. Tohum toprağın altına girer. Kar yağar bazen, 3-4 ay kalkmaz. Yağmur yağar, tohumun çürüdüğünü zannederseniz, günü gelir büyük bir fidan olur, güller sümbüller çıkar. Bazen de koca bir çınar ağacı gibi herkesi aydınlatan, gövdesinde milyonlarca insanın barındığı bir büyük gerçek haline geliverir. 1877'de Bitlis'in Hizan ilçesinde dünyaya gelmiş olan bir kişi. Şimdi emin olun buradaki topluluğa bir Türkiye haritası getirsem, çok dostlar Bitlis'i gösterir, Hizan'ı bulur, ama pek çok arkadaşımızın da Bitlis'i Hizan'ı bulmakta güçlük çekeceğini bilirim. Düşünün ki 1877'nin şartları altında fakirliğin, yoksulluğun kol gezdiği, cehaletin fazlasıyla olduğu, Osmanlı'nın çöküş dönemi, hicretler, göçler, isyanların yaşandığı bir dünyada Said-i Nursi hazretleri dünyaya geliyor. Hayatı büyük bir çileyle geçiyor. O hayatın içerisinde cezaevleri var, sürgünler var, tecritler var ve kaç defa zehirlenmeler gibi cinayetler var. Şimdi o yerini bulup gösteremediğiniz yerden çıkan bir insanın elinde tuttuğu meşale bütün dünyayı aydınlatıyor. Bugün Bediüzzaman Hazretlerinin elinde tuttuğu meşale, dünyanın 5 kıtasında, üniversitelerde ders olarak okutuluyor. 130 parça külliyatın tamamı bütün dünya dillerine çevrilmiş durumda. 1877 yılından sonraki çileli hayatın, 23 mart 1960'ta ebedi hayata intikaliyle sonuçlandığını biliyoruz, ama çile devam etmiş. Vefatından şu kadar gün sonra darbeciler, ihtilalciler, Şanlıurfa'daki kabrinden onu çıkarmışlar ve bir meçhule götürüp bırakmışlar. Bütün bu eza ve cefalar hayatında bir milim bile sapma olmayan bir insanın bugün dünyaya meydan okuduğunu gösteriyor. Hepimiz onu seviyoruz. Çünkü hepimiz ondan istifade ettik. Hepimiz imanımızı, ahlakımızı takvamızı, ibadette gösterdiğimiz hassasiyeti, millet sevgisini, ümmetin beraberliğini ve bugün pek çok hastalıklarımızın çaresini onun gösterdiği yolda bulduk. Allah ondan razı olsun" diye konuştu.

"ESKİDEN OLSA TOPLANDIĞIMIZ ADRESLERİ VERMEZDİM, GİDER BASARLARDI"

Avukatlık hayatının büyük kısmını 163'üncü maddeden açılan davaları takip etmekle geçtiğini ifade eden Bülent Arınç, o zaman bu kitapları okumanın tehlikeli ve suç olduğunu belirtti. Ders yapmanın, birlikte ibadet etmenin tehlikeli ve büyük bir suç olduğunun altını çizen Arınç, "Hemen Nurculuk yaftasını yapıştırıyorlardı. Gizli emeller peşinde koşmakla suçluyorlardı. Öyle garip iddialar, iddianameler bilirim ki suç aleti olarak insanların tespihleri, takkeleri, seccadeleri gösteriliyordu. Sürgünler vardı. Mesleğinden işinden olmak vardı. Hiç unutmuyorum bir 27 aralık gününde Ankara hukuk fakültesinde o zaman cemiyet başkanıyım. Akif'i anma günü yapmıştık. O günün akşamı da Maltepe'de bir dershanede ağabeylerimizi dinlemeye gitmiştik. İnanınız bir apartman dairesinde, sayıldığımız için biliyorum, 221 kişiydik. Bir araya gelip bir çay içerek, okunan kitapları takip ederek, ağabeylerle buluşmak amacıyla bir araya gelmiştik. Topraklık'da, Maltepe'de, Dikimevinde, Site Yurdunun arkasında. Eskiden olsa bu adresleri vermezdim, gider basarlardı. O gecede öyle olmuştu. İnanın bir insanın iki dizinde iki kişi oturuyordu. O kadar sıkışmıştık. Birisi haber getirdi. Bizi basmaya gelmişlerdi. Hiç unutmuyorum. Yaptığımız işe baktım, bulunduğumuz muameleye baktım ve büyük bir üzüntüye kapıldım. Biz ne yapıyorduk ve bizi nasıl görüyorlardı. çok şükür o günler geldi geçti" dedi.

"O KİTAPLARI ANLAMASAK DA ÇOK ŞEY KAZANDIĞIMIZI BİLİYORUM"

Bülent Arınç, Bediüzzaman'ın kitaplarını okurken yada dinlerken çok fazla şey anlamadıklarını söyleyerek, şöyle konuştu:

"O kitapları okurken ve dinlerken de çok fazla bir şey anlamıyorduk belki. Ama o dönemin en güzel diliyle lisanıyla yazılmış, söylenmiş o kitapları anlamadan dilerken bile çok şey kazandığımızı biliyorum. Ben kendi adıma söylüyorum. Mutlaka çok şey anlayanlar vardır. Bizde güya hukuk fakültesinde okuyorduk, ama daha çok okuyanlar, üzerinde daha çok duranlar herhalde bizden çok daha iyi anlıyordu. Sonradan anladım ki siz dinleseniz o sihirli kelimelerin bütün vücudunuza etki ediyor ve siz farkında olmadan oradaki anlamı rahatlıkla çıkarabiliyorsunuz. O dershanelere gitmek, iyi bir abdest almak ki onu da öğretiyorlardı ve ihlaslı namaz kılmak her şeye bedeldi. Şimdi insanın muhakeme etmesi lazım. İçine giriyorsunuz samimiyetten, sadakatten başka bir şey yok. Şüpheci bir mantıkla dinliyorsunuz nerede rejim düşmanlığı yapacaklar? Nerede gizli maksatlarını açıklayacaklar? Hiçbir şey yok. Her şey çok şeffaf. İçinde sadece iman ve iman hakikatleri vardır. Ama bunların anlaşılması ve beraat etmemiz için yıllar geçti. Çok şükür bugün o gündür. Risaliye Nur davası anamızın ak sütü gibi beraat etmiştir."

"SAİD-İ NURSİ YİĞİT BİR KAHRAMANDIR"

Hiçbir davanın bu kadar lekelenmediğini yede leke sürülmek istenmediğini vurgulayan Arınç, Said-i Nursi'nin kimilerine göre Said-i Kürdi olduğunu dile getirdi. Said-i Nursi'nin Kürt olduğunu, ancak büyük bir alim olduğunu söyleyen Bülent Arınç, "Onlara göre, 'Said-i Kürdi dersek, Kürt demenin yasak olduğu zamanlarda Kürtçe konuşmanın ağır suç kabul edildiği zamanlarda ona dolaylı olarak da bir suçlu gözüyle bakmak mümkün olacaktır. Bu alçaklıkta o kadar ileri gitmişlerdir ki Şeyh Said isyanının faili olarak da gösterenler çıkmıştır. Halbuki o kişiyle sadece Said ismi dışında hiçbir benzerliği yoktur. O'nu her işin içine sokma gayretinde olmuşlardır. Özelikle resmi bürokrasi ve yargı, aleyhte kararlar çıkarabilmek için hakikatleri ters yüz etmiştir. Bütün bunlara rağmen, üstat hazretleri hakikati söylemekten çekinmemiştir. O iyi bir savaşçıdır aynı zamandı. O davasına olan sadakatiyle, en zor zamanında bile başını öne eğmemiş bir yiğit ve kahramandır." dedi.

"ONU KABİRDEN MAHRUM EDENLER ACABA MİLLET İÇİNDE HANGİ SIFATLA ANILIYOR"

Birilerinin Said-i Nursi'yi yasaklamakla, onu suçlu göstermekle hiçbir şey elde edemediklerini kaydeden Bülent Arınç, "Tüm Türkiye'ye gidin, onun hakkında bağnaz ve ideolojik saplantısı olanların dışında hiç kimseden düşmanlık ifade eden bir söz duyamazsınız. Peki ona hayatı boyunca zulmedenler şimdi ne durumda' Arkalarından ne iyi adamdı diyenler çıkıyor mu dersiniz? İsmini hatırlayan var mı acaba? 60 öncesine gitmeye gerek yok. 60 darbesini yapıp, onu bir kabirden mahrum edenler acaba bugün millet içerisinde hangi sıfatlarla anılıyor? Arkalarından rahmet mi okunuyor yoksa onlar için başka şeyler mi söyleniyor? Ona zulmedenlerin hesabı Rabbim herhalde görüyor. Hepimizin ona çok borçlu olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

ARINÇ, YENİ EVLİ ÇİFTE BAŞBAKAN'DAN FARKLI BİR DİLEKTE BULUNDU

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu etkinliğin ardından Gönül Gülışık ile Burak Yalçın'ın nikah törenine katıldı. Nikah şahitliği yapan Bülent Arınç, genç çifte mutluluklar dileyerek, "Sayın Başbakanımız bir sayı veriyor, ama ben o sayıyı vermeyeceğim. Allah ne kadar nasip ederse, hayırlı, güzel evlatlar olsun. Sayı o kadar önemli değil. İnşallah güzellikler içerisinde, güzel evlatlar yetiştirirsiniz." dedi.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Arınç, Bursa'da Açılışa Katıldı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement