Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Başta Suriye ve Irak olmak üzere tüm komşularımızın politik bütünlüğüne, siyasi bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Bizim derdimiz kendi ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliği." dedi.
Bakan Akar, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında kadın gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akar, ABD'nin çekilme kararı sonrası daha önce Türkiye tarafından ortaya konulan güvenli bölge oluşturulması talebinin yeniden gündeme gelmesiyle burada hangi ülkelerin askerlerinin bulunacağı ve kurulması planlanan güvenli bölgenin coğrafyaya ne gibi katkıları olacağına ilişkin soru üzerine, "Bunun cevabı çok kısa, Orada kim olacak? Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları olacak. Burası kesin." yanıtını verdi.
Buradaki sınırların Fırat'ın doğusundan Irak sınırına kadar 440 kilometre uzunluğunda olduğuna dikkati çeken Akar, "Bizim talep ettiğimiz derinlik de 30-40 kilometre, bunu çarpıp, böldüğümüzde ortaya 13 bin kilometrekarelik bir alan çıkıyor. Bu 13 bin kilometrekarelik alanın herhangi bir şekilde 300-500 kişiyle kontrolü mümkün değil." ifadelerini kullandı.
Oraya Amerikalılar ve koalisyon adı altında diğer Avrupa ülkelerinden bazı unsurlar geldiği takdirde onlara karşı YPG'nin tavrının önemli olduğuna işaret eden Akar, "YPG oradan çıkarıldığı için YPG onlara hasmane tutum içinde olacak, konvansiyonel olmayan birtakım eylemlere girişecekler. Bombalama vesaire, el yapımı. Bunlar olduğu takdirde oradaki az sayıda koalisyon varlığı adı ne olursa olsun, bunlarla mücadele etmesi mümkün değil, dolayısıyla oranın güvenli olması mümkün değil. Bizim de hudutlarımızın ve halkımızın güvenli hissetmesi mümkün değil." diye konuştu.
"Teröristler yeni birtakım yöntemler peşindeler"
Akar, dertlerinin hiçbir şekilde toprak işgali olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Biz başından beri söylüyoruz, başta Suriye ve Irak olmak üzere, tüm komşularımızın politik, siyasi, toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Bizim amacımız, bizim dedimiz kendi ülkemizin, milletimizin, halkımızın güvenliği. Bunun için çalışıyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. Bu manada da güvenli bölge konusunda 30-40 kilometre diyoruz. Niçin söylüyoruz. Çünkü şu anda teröristler yeni birtakım yöntemler peşindeler, bunlardan birisi de drone'ların kullanılması. Drone'lara patlayıcıları koyuyorlar. Bu patlayıcıları göndermek suretiyle karakollarımıza, insanımıza, sivil, asker demeden saldırılarda bulunuyorlar. Bunları def edebilmek için bunların bir şekilde 30-40 kilometre sınırlarımızdan uzaklaştırılması lazım, bizim talebimiz budur. Biz bunu yaptığımız zaman oradan teröristlerden bölgeyi temizlediğimiz zaman Münbiç'te olduğu gibi oraya yine oranın sahipleri olan Kürt ve Türk kardeşlerimiz Türkiye'de misafir ettiklerimiz kendi ülkelerine dönecekler, çalışmamız gayretimiz bundan ibaret."
Akar, terör örgütünün drone'ları nereden temin ettiğine ilişkin sorusuna da "Bunlar tabii bir kısmını kendileri imal ettiklerini söylemekle beraber, yurt dışı destek olmadan bunların idamesi mümkün değil. Sonuçta teknik, teknolojik çalışmalar gerektiren hususlar ve bunları da yapıyorlar. Maalesef bazı ülkeler bu desteklerini halen sürdürüyorlar. Bunları da biz izliyoruz, takip ediyoruz. Bunu da istihbaratımız çok başarılı bir şekilde belgeliyor. İlgili kişilerle kurumlarla birimlerle bunları görüşüyorlar, söylüyorlar." yanıtını verdi.
"Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumunda kalacağız"
Şu anda burada çelişkili bir durum içerisinde olunduğuna işaret eden Akar, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Trump'la yaptığı görüşme sırasında çok açık ve net bir şekilde Sayın Trump tarafından ifade edildi, takriben 30 kilometrelik mesafenin güvenli bölge olacağı konusu açık ve net tartışma yok. Şimdi bu mesafe de tartışılıyor aramızda. Gelen misafirlerimiz bize bu mesafe 'Şu olsun, bu olsun' diye bazı rakamlardan bahsediyorlar fakat bizim bunları kabul etmemiz mümkün değil. Bu konuda biz yapacağımız işleri planladık, hazırlıklarımızı tamamladık. Planlarımız, hazırlıklarımız var. Bunun barışçıl bir şekilde gerçekleşmesi için çalışıyoruz. Herhangi bir şekilde buna imkan olmazsa o zaman kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumunda kalacağız, daha önce olduğu gibi." diye konuştu.
Fırat Kalkanı Harekatı'nda beraber yapma konusunda muhattaplarla görüşüldüğünü ve bunun mümkün olmadığını hatırlatan Akar, "Bizim güvenlik ihtiyacımız var, bunu zevkten yapmıyoruz, yapmak durumundayız ve bunun için yapıyoruz. Bunu da yine gerekirse yapmaya hazır olduğumuzu her zaman söyledik." dedi.
ABD'li muhattaplarıyla telefonda ve yüz yüze görüştüklerini ve bu konuda bir mutabakat sağlanmasına gayret gösterdiklerini anlatan Akar, burada anlayış birliğine varmaya çalıştıklarını, yaptıkları çalışmanın da evrensel normlara, uluslararası hukuka uygun olduğunu, taleplerinde hiçbir aşırılık olmadığını da görüşmelerde tekrar dile getirdiklerini ifade etti.
Akar, burada barış ve istikrarı sağlama, ülke ve halkın güvenliği anlayışıyla çalıştıklarının altını çizerek, şöyle konuştu:
"Bölgenin güvenli hale gelmesiyle buradan ayrılmak zorunda kalan Kürt, Arap, Suriyeli kardeşlerimizin evlerine dönmeleri için çalışıyoruz. Buradaki işkencenin, ezanın, cefanın, YPG'nin uyguladıklarının bitmesi için çalışıyoruz. İnsanlık noktası nazarında çalışıyoruz. Açlık, susuzluluk, zorla askere alma, eğitim hakkının elinden alınması gibi bir sürü orada uygulamalar var bunların son bulması için çalışıyoruz. Burada hiçbir Kürt kardeşlerimizle hiçbir problemimiz yok. Normal bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkesin ne problemi varsa onların da o problemi var. Dolayısıyla bunların hepsi normal hukuk devleti içinde çalışılıyor, çözülüyor, gelişiyor, değişiyor. Bizim bunun dışında bir mücadele şeklinde, TSK'nın hedefi şeklinde Kürtler diye bir şey söz konusu değil. Bu tamamen yalandır, yanlıştır. çelişkidir, böyle bir şey söz konusu değil. Bizim tek hedefimiz var teröristler. Kim bunlar FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ ve diğerleri El Kaide vesaire gibi bunların türevleri bunlarla uğraşıyoruz, biz."
Bir başka soru üzerine Akar, "Güvenlik hiçbir şekilde müteahhite verilemez. Dolayısıyla bizim ülkemizin güvenliği söz konusu olduğu zaman elimizden gelen neyse, yapmamız gereken neyse bunları yapmak zorundayız." diye konuştu.
Reyhanlı ve Kilis'te yaşanan olayları hatırlatan Akar, "Bunları görmemezlikten gelip de her şey güllük gülistanlık gibi 'Siz orada ne yapacaksınız?' Güvenliğimizi sağlayacağız. Dolayısıyla bunda çok kararlıyız, her şeyimiz hazır. Yeri ve zamanı geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içinde ülkesinin, milletinin güvenliği için yapılması gerekeni yapacak." diye konuştu.
Bir şekilde teröristleri etkisiz hale getireceklerinin altını çizen Akar, "Asıl problem bunların içerideki ve dışarıdaki hamileri. Problem sahası bu. Bunun üzerinde daha çok durmak lazım. Ülkemizin egemenliği, bağımsızlığı, güvenliği, bekası konusunda bu teröristlere yardım ve yataklık yapanlar aslında daha geniş bir alanda yer tutmakta bunlarla mücadelenin de göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.
Bu alanın güvenliğini Türkiye olarak tek başınıza temin edebilir misiniz? sorusuna ise Akar, "Evet, hazırız, bunu yapacağız. Bunu Fırat Kalkanı'nda, Afrin'de gösterdik, asil milletimizin, bize olan sevgi, güveni ve duasıyla inşallah bunu da görev verildiğinde yapmaya hazırız ve yapacağız." dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Bakan Akar, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?