Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın cenaze törenindeki akreditasyon uygulanmasıyla ilgili, "Teröristin, terör grubunun veya örgütünün hedeflerine ve söylemlerine destek gibi algılanabilecek ya da onun yaygınlaşmasına yol açabilecek yayınlar yapıyorsanız, o zaman gerçekten bir meslek örgütü gibi muamele görmemeyi de kabul ediyorsunuz demektir. Onun için o akreditasyonu kim uyguladıysa bence iyi yapmış" dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Avcı, savcı Kiraz'ın şehit edildiği terör saldırısının, medyada yayınlanış şekliyle ilgili soru üzerine, medyanın farklı mesleki anlayışlar ve farklı bağlantılara sahip büyük bir yapı olduğunu söyledi.
Medyada bir yayın organın gelişmeleri ele alma biçiminden yola çıkarak, artık diğer yayın organın konuyla ilgili neler yazdığının ve nasıl bir tutum sergilediğinin tahmin edilebildiğine dikkati çeken Avcı, şunları kaydetti:
"Adeta şuraya doğru gitmeye başladık, 'a gazetesi'nin bir olayla ilgili yorumunu okuduğunuz zaman 'b gazetesi'ni bakmadan bu konuda ne demiş olabileceğini bile kestirebiliyorsunuz. Bunu bazen kendi kendime test ediyorum. Bir gazetede manipülatif bir haberi okuduğumda diyorum ki 'yarın bunu cevabını 'b grubu'nun gazetelerinde şöyle okuruz'. Bakıyorum büyük ölçüde tutuyor. Bununla bütün medyaya yönelik bir eleştiri de yapmış oluyoruz. Kimin ne diyeceği önceden belliyse o zaman bu işin mesleki kalitesi konusunda ciddi bir tartışma açmak gerekir. Medya bu tartışmayı yapabilir mi bugünkü koşullarda yapması çok zor."
-"Medya çalışanlarımızın niteliğinde düşüş var"
Medya çalışanlarının niteliğinde çok ciddi bir düşüş yaşandığını ifade eden Avcı, "En basit mesleki ilkeler konusunda bile gençlerin yanında yaşlı başlı editörlerin de en temel meslek ilkelerini hiçe sayarak, yayın yaptıklarını görebiliyoruz. Sokaktaki insanın bile bildiği husus nedir, habere konu olan tarafın görüşü mutlaka alınır, hakkınız. Bir rivayet varsa maalesef birtakım iddialara dayanıp o iddiaların hedefindeki kişi ya da kuruma, 'bu işin aslı nedir' diye hiç sorulmuyor. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunu çok yaşıyoruz" diye konuştu.
Bakanlıklarıyla ilgili en fazla üniversiteye giriş sisteminin değişeceği yönünde gerçek olmayan haberlerle karşılaştıklarını vurgulayan Avcı, bu yöndeki haberlerin manşetten verilmesine karşın tekziplerinin gazetenin son sayfalarında küçük şekilde yayınlanmamasına tepki gösterdi.
-"Bu düpedüz terör eylemi"
Şehit Savcı Kiraz'ın rehin alındığı görüntülerin bazı basın kuruluşlarında yayınlanmasıyla ilgili soru üzerine Avcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dünyanın hiçbir yerinde teröristle mağdur arasındaki ilişkiyi gösteren görüntüler yayınlanmaz. Teröristin maksadı budur zaten. Terörist kendi propagandasını yapmak ister. Siz niye alet oluyorsunuz, böyle bir şeye. Bu işin, sadece mesleki kifayetsizlikle izah edilemeyecek bir tarafı da var. Çünkü bunu yapanlar bunun doğru olmadığını, mesleki ilkelere aykırı olduğunu, evrensel basın yayın etiğine aykırı olduğunu bilirler, hatta bunun bugünün siyasal ortamında seçime giderken, hükümete nasıl bir etkisi olacağını da bilirler veya en azından umarlar. Böyle bir beklentiyle bunları yayınladıklarını zannediyorum."
İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısını gerçekleştirenlerin bazı basın yayın organlarında "eylemci" olarak nitelendirilmesine de eleştiren Avcı, "Bu tür eylemlere bulaşan insanlara dünyanın her yerinde terörist denir. Ama bizim basın yayın organları 'eylemci' diyor. Hayır, eylemci filan değil. Eylemci ne demek? Eylem, sokakta ya da uygun yerlerde, gösteri yürüyüşü, basın açıklaması olur, protesto gösterisi olur ama yasal ölçüler içerisinde yapılır. Bu öyle değil ki. Bu düpedüz terör eylemi" dedi.
-"Bir iletişim hocası olarak..."
Şehit Savcı Kiraz'ın cenaze töreninde akreditasyon uygulanmasının bazı kesimlerce eleştirilmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Avcı, şöyle konuştu:
"Eğer siz bir terör eylemini gerçek adını koyarak belirtmiyorsanız, teröristin, terör gurubunun veya örgütünün hedeflerine ve söylemlerine destek gibi algılanabilecek ya da onun yaygınlaşmasına yol açabilecek yayınlar yapıyorsanız, o zaman gerçekten bir meslek örgütü gibi muamele görmemeyi de kabul ediyorsunuz demektir. Onun için o akreditasyonu kim uyguladıysa bence iyi yapmış. Bir iletişim hocası olarak bunu söylemek ne kadar zordur, siz tahmin edebilirsiniz. Böyle bir olayda bile böyle bir tutum içerisine giriyorsanız, o zaman normal medya organlarına tanınan haklar ve imtiyazlar konusunda bunları hak ediyorsunuz demektir. 'Görevimizi yapmamız engellendi' falan, göreviniz teröriste 'eylemci' demek değil. Bu yanlış bir şey, bu yanlışa bir kez daha mani olunmuştur."
-Elektrik kesintisiyle ilgili açıklama
Bakan Avcı, salı günü yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili Meclis'te açıklamayı neden kendisinin yaptığı sorusu üzerine, herkesin kendi işini yapması gerektiğini önceden beri söylediğini anımsattı.
Herkesin kendi bildiği, sorumlu olduğu konularda konuşmasının doğru olduğunu dile getiren Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Konuyu bilir bilmez Milli Eğitim Bakanlığıyla, öğretmen atamalarıyla, müfredatla ilgili tırnak içerisinde hariçten gazel okuyanlar olduğu zaman, ben de Milli Eğitim Bakanı olarak rahatsız oluyorum. 'Ya sen ne karışıyorsun. Bilir bilmez ne konuşuyorsun' gibi tepkilerimiz zaman zaman oluyor. Şimdi bunları söyleyen bir adam, Milli Eğitim Bakanı kalkıp, 'Elektrik kesintisi şudur, şöyle olacak, 85'e geldi, 100'e geliyoruz'. Ben de dışarıdan baktığım zaman veya gazetelerde okusam böyle bir haberi veya televizyonlarda duysam ilk tepkim o olur. Yani 'Sen Milli Eğitim Bakanı olarak ne karışıyorsun elektrik işine? Ne biliyorsun da konuşuyorsun' derdim."
Meclis çalışmalarında, Meclis'in açılabilmesi, bir kanun teklifinin veya tasarının görüşülebilmesi için ilk koşulun, o konuyla ilgili komisyon başkanının ve Hükümetten bir bakanın orada bulunması olduğunu belirten Avcı, elektrik kesintisinin yaşandığı gün ve gece de Meclis'te 8 yeni üniversitenin kuruluşuna ilişkin teklif ve tasarının görüşüldüğünü, Milli Eğitim Bakanı olarak Meclis'te bulunması gerektiğini söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın da o gün yurtdışında olduğunu hatırlatan Avcı, "Doğrusu muhalefet orada akıllı bir atak yaptı. Yani hazır ilgili bakan yok ve orada da Milli Eğitim Bakanı oturuyor. Dolayısıyla 'Ona sorsak bunu, ayrıntılarını nasıl olsa cevap veremez' diye" ifadelerini kullandı.
Kesintilerin nedeni ve ne zaman enerji verileceği konusunda kamuoyunda da bir merak oluştuğunu vurgulayan Avcı, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla nöbetçi bakan sıfatıyla benim o konularda kamuoyunu aydınlatacak bir açıklama yapmam gerekiyordu. Ben de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından aldığım bilgiler ölçüsünde haddimi aşmadan, kendi sorumluluk alanımı aşmadan söyleyebileceklerimi söyledim. Yani şu anda, o gün hatırladığım kadarıyla saat 19.00 itibarıyla kesinti olan illerin veya yerleşim birimlerinin yüzde 85'ine elektriğin gittiğini, saat 20.00 itibarıyla, hatta onlar 19.30 demişlerdi bana, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı '19.30 itibarıyla yüzde 100'e ulaşacağız' demişlerdi. Ben her ihtimale karşı, hani ne olur ne olmaz, bir de yarım saatlik bir pay koyarak 20.00 itibarıyla şey yerine ulaşacak diye açıklama yaptım.
Bu açıklamayı yapmak zorundaydım. Yani Milli Eğitim Bakanı filan olarak değil orada Hükümeti temsil eden bakan olarak benden böyle bir açıklama bekleniyordu. Kamuoyundan da bekleniyordu, Meclis'teki milletvekilleri de bekliyorlardı. Dolayısıyla mecburen yaptığım bir açıklama. Yoksa enerji konularına çok vakıf olduğum için yaptığım bir açıklama değil."
Avcı, muhalefetten, arızanın nerede olduğunun bilinip bilinmediği yönünde eleştiriler geldiğini hatırlatarak, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığındaki arkadaşlar o akşam, 'Biz nereden itibaren elektriğin kesildiğini ve orada ne yaparsak bunun tekrar akmaya başlayacağını biliyoruz. Ama oradaki kesintiye neden olabilecek onlarca teknik neden olabilir. Yani elektrik frekansındaki artış, bir dış müdahale, herhangi bir yerdeki bir zafiyet vesaire gibi bunların hepsini araştırdıktan sonra ancak biz bu kesintilerin gerçek nedeni konusunda derli toplu bir açıklama yapabiliriz' diyorlardı" ifadesini kullandı.
Bütün bu bilgilerin daha teknik ve daha kapsamlı şekilde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında bulunduğunu dile getiren Avcı, konuyla ilgili araştırmaların tamamlanmasının ardından derli toplu açıklamaların yapılabileceğini kaydetti. Avcı, "Şimdi bunları söyledikten sonra 'Milli Eğitim Bakanı, Enerji Bakanlığının işine karışmaya devam ediyor' gibi bir şey, başlık olmaz inşallah" dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Bakan Avcı, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?