Başbakan Erdoğan ABD'de - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan ABD'de

Başbakan Erdoğan ABD\'de

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, tabi Suriye'de rejimin karşısındayız, Suriye halkının bizler yanındayız, onlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz."

18.05.2013 01:58

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, tabi Suriye'de rejimin karşısındayız, Suriye halkının bizler yanındayız, onlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu mücadelede destek veren ülkeler var, bu destek bundan sonraki süreçte daha da fazlasıyla artacaktır. Dün akşam yaptığımız görüşmelerde de bu işin olumlu yaklaşımlarını Sayın Başkan'dan da aldım" dedi.

Başbakan Erdoğan, SETA tarafından Washington'da Mayflower Otel'de düzenlenen konferansta "21. Yüzyılda Küresel Düzen ve Adalet" başlıklı sunum yaptı.

Suriye'de yaşanan olaylar karşısında uluslararası kurum ve kuruluşların acziyetinin insanlık adına utanç verici bir durum olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Ben buna 'acziyet' demiyorum, 'duyarsızlık' diyorum. Bazıları buna çok farklı nedenlerle yaklaşıyor, bazıları ne yazık ki 'neme lazım' diyor ama birkaç ülke ise bu işte hassasiyetini ortaya koyuyor. Ülkeler bölgesel güç hesapları yaparken Suriye'de insanlık ölüyor, bu katliama 'dur' diyemeyen küresel sistem adil ve insancıl olduğunu iddia edemez" diye konuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin Suriye'de yaşananlara sessiz kaldığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Güvenlik Konseyi ne yapıyor- Ne zaman BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri bu konuda bir birliktelik sağlamak suretiyle adımını atabilecek- Atamaz. Niye- Sistem bozuk. BM Güvenlik Konseyi'nin sistem olarak kuruluşu bozuk. Belki kuruluşunda böyle bir gereklilik olduğu için bu şekilde kurulmuş olabilir ama şu anda bu sistemin reforme edilmesi gerekmektedir. Bir ülkenin, iki ülkenin dudakları arasına insanlık mahkum edilemez. Şu anda bir ülkenin, iki ülkenin dudakları arasına insanlık mahkum edilmiş durumdadır. BM Genel Kurulu'nda 102 ülke olumlu istikamette düşünce sergilerken, 12 ülke karşı duruyor. Öbür tarafta bakıyorsunuz ki daimi üyelerden 2 tanesi bu işe olumsuz baktığı için bir adım atılamıyor. Böyle bir sistem olabilir mi- Böyle bir yaklaşım tarzı olabilir mi- Azınlığın çoğunluğa tahakkümü olabilir mi- Bunun adı demokrasi, insan hak ve hürriyeti, temel hak ve özgürlükleri olabilir mi- Mümkün değil, onun için bu sistemin reforme edilmesi şarttır diye düşünüyorum.

1990'lı yıllarda Bosna'da ve Ruanda'da yaşanan trajedinin bir benzeri bugün Suriye'de yaşanıyor. Ruanda'da bu yaşandı, Ruanda'da yaşandığı zaman ses çıktı mı- Kimse kalkıp bir şey söyleyebildi mi- Söyleyemedi, niye- Çünkü daimi üyelerden bir tanesiydi, nasıl söylersin. Bu sıkıntıları aşmadığımız sürece insanlığın barışını, insanlığın huzurunu bulmamız, yakalamamız çok güç, adeta mümkün değil. O gün olduğu gibi bugün de dünya sadece izlemekle yetiniyor."

-"Herkes 'haklısın' diyor ama eller cesur kalkmıyor"-

Başbakan Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye halkının acısını hafifletecek tek bir karar alamadığını, mevcut üye yapısı ve veto sistemiyle de Suriye veyahut başka bir trajediye 'dur' demesinin mümkün görünmediğini anlatarak, bu düşüncelerini dünyanın değişik yerlerinde gündeme getirdiğini ve getirmeye devam edeceğini söyledi.

"Siyasi kanaatlerimi devam edebilme gücünü elimde tuttuğum sürece devam ettireceğim, her gittiğim ülkede devam ettireceğim" diyen Başbakan Erdoğan,

"Herkes 'haklısın' diyor ama ne kadar haklısın dersen de bakıyorsunuz ki eller cesur kalkmıyor, sıkıntı burada. 5 tane daimi üye her şeyi belirlemeye yine devam ediyor. Şunun altını özellikle çiziyorum; BM adalet üreten bir sisteme sahip olmadıkça insanlığın barış ve huzuruna katkı sunamaz" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, "Birleşmiş Milletler'in bir itibarı ve ciddiyeti olacaksa mutlaka yeniden yapılandırılması ve dünyanın sorunlarına çözüm üreten bir kurum haline getirilmesi gerektiğini" dile getirerek, burada SETA gibi düşünce kuruluşlarına büyük görev düştüğünün altını çizdi.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bebeklerin katledildiği bir dünya masum bir dünya değildir, bebeklerin dini mensubiyetinden, milli mensubiyetinden, etnik mensubiyetinden bahsedilemez, o bebektir. Savaşın bile kendi içinde bir ahlakı vardır, bu ahlak sivilleri, özellikle de bebekleri savaşın dışında tutmayı, onları her ne pahasına olursa olsun korumayı gerektirir. Bebekleri hedef alan insanın onuru olmadığı gibi, o mücadelenin de asla onuru yoktur. Bebeklerin katledilmesinden inanın daha da vahim olan bu katliama seyirci kalmaktır. Örneğin işte 10 gün önce Banyas'taki o yavruların böyle kucak kucak üstüne öldürüldüğünü gördüğüm an adeta çılgına döndüğüm an olmuştur, annelerinin koynunda öldürüldükleri an çılgına döndüğümüz an olmuştur. Sesimiz yükseldiği için rahatsız olanlar var adeta. Evet sesimiz de yükselecek, yapabileceğimiz ne varsa onu da yapmaya devam edeceğiz. Öyle manzaralar vardır ki insana gördüğü anda sorumluluk yükler, bu sorumluluğun adını ne koyarsanız koyun, 'insanı sorumluluk' deyin, 'vicdani' deyin, 'hukuki' deyin."

-"Yavruların, o insanların o ördek kadar değeri yok"-

Başbakan Erdoğan, Körfez Savaşları sırasında petrole bulanmış bir ördeğin çırpınırken çekilen görüntüsünün dünya televizyonları tarafından sürekli yayınlandığını ancak dünyanın Suriye'de yaşananlara duyarsız kaldığını dile getirerek, "Peki bu dünya televizyonları acaba Banyas'taki katliamı ne kadar yayınladılar, ne kadar gösterdiler- Ben, pek göremedim, es geçtiler. Demek ki o yavruların, o insanların o ördek kadar değeri yok" yorumunda bulundu.

Katledilmiş bir bebek fotoğrafını gören kişinin o katliamı durdurmak için üzerine sorumluluk aldığını bildiren Başbakan Erdoğan, "O manzarayı gördükten sonra sesiz olunamaz, tepkisiz olunamaz ama biz şu anda Somali'de bebekler ölürken, Myanmar'da bebekler ölürken, Suriye'de, Gazze'de bebekler ölürken seyirci kalan, tepkisiz kalan bir dünyada yaşıyoruz" ifadesini kullandı.

"Bizim kültürümüzde, medeniyetimizde sadece kötüler değil, o kötülerin barındığı barınak bulabildiği toplumlar da o kötülüğün sorumluğunu taşırlar" diyen Başbakan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

" İncil'e bakın bunu görürsünüz, Tevrat'a bakın bunu görürsünüz. Kur'an-ı Kerim'e bakın orada da bunu görürsünüz. Bir toplum kendisini değiştirmezse bedelini de topyekun öder. Ölen bebekler anne ve babalarının olduğu kadar bizim de bebeklerimizdir. Buna 'dur' demek bizim de sorumluluğumuzdur, bu sorumluluk yerine getirilmezse ödenecek bedel hiç kuşkusuz küresel bir bedel olacaktır. Biz, Türkiye olarak üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bu sorumluğun gereğini de hakkıyla yerine getirmenin mücadelesi içindeyiz. Türkiye olarak dünyayı yaklaşan bu tehlike konusunda her zaman uyardık, uyarmaya da devam edeceğiz. Yoksulun tıka basa doyanı seyrettiği, engellinin engelsiz tarafından ezildiği, zenginin fakire zulmettiği, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya hiç kimse için yaşanabilir bir dünya olamaz.

Dünya savaşları, küresel ekonomik krizler istikbalimiz adına bize çok pahalı dersler verdi, insanlık bu acılardan ders çıkarmalı. Küresel vicdanı, küresel adaleti mutlaka artık devreye sokmalıdır. Biz, Türkiye olarak buradaki kararlılığımızı sürdüreceğiz, sorumluluğumuzun farkındayız ve bu sorumluluğu da hakkıyla yerine getirmenin mücadelesi içindeyiz. Yalnız da kalsak gür bir sesle bebeklerin, çocukların, masum sivillerin ölümüne karşı çıkacağız."

-"Dünyayı herkesin ortak evi olarak görmek gerekir"-

Başbakan Erdoğan, insanlık olarak zihniyet değişimine ihtiyaç bulunduğunu, insanları bir araya getiren unsurların, farklı kılanlardan daha fazla olduğunun farkına varılması gerektiğini vurgulayarak, ırkçı ve dışlayıcı yaklaşımlara son verilmesi, zayıf olana yardım edilmesi ve dünyayı herkesin ortak evi olarak görmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Başkalarının omuzlarına basılarak yükselinen yerden yalnızca keder ve acının görüldüğünü, bu şekilde insanın bastığı yerin bir süre sonra bataklığa dönüşeceğini anlatan Erdoğan, "Herkesin yükselebilmek için başkasını aşağıya çekmeye çalıştığı, düşeni ezdiği bir dünyayı istemek, bunu kabullenmek için hiçbir sebebimiz yok. Yaşamak için yaşatmalı, birbirimize, ideallerimize ve inançlarımıza sıkı sıkıya bağlı kalmalıyız. Bu itibarla geleceğimizi kurgularken adalet ve vicdan kavramlarını merkeze yerleştirmeliyiz" diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde "kenardan merkeze insanı çekmek" gibi bir hedefi olduğunu bildiren Erdoğan, "Bu fiziki anlamda bir çekim alanı oluşturmak değildi, zihinsen bir çekimi, sosyolojik bir analizin gereği olarak çekmeyi gerçekleştirmekti. Bunu başarırken de farklı neticelerini aldık. Toplumun merkezde oturanıyla kırsaldan geleni, kenardan geleni birbiriyle kaynaştı ve aradığımız medeni toplum oluşmaya başladı. Yani modernite denilirken bu lafla olmuyor, uygulamayla oluyor işte bu uygulama hayata geçtiği her yerde eserini verdi. Türkiye bu yolda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye her şart altında devam edecektir" ifadesini kullandı.

-"Suriye'de şu anda hakimiyet muhalif güçlerdedir"-

Başbakan Erdoğan, sunumunun ardından, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.

Suriye meselesine yaklaşım tarzı olarak Türkiye'nin yalnız olmadığını, bazı ülkelerin bu konuda destek verdiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Arzumuz çok daha geniş kapsamlı olarak çok daha fazla sayıda ülkenin bu iş içinde yer almasıdır" dedi.

Türkiye'nin, Suriye'den gelen 300 bine yakın insana gıda, ilaç, barına gibi hizmetler verdiğini ve vermeye devam edeceğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Suriye'de aslında rejim hakim değil. Şu anda hakimiyet muhalif güçlerdedir. Rejimin hakimiyeti şuradan geliyor, elinde kullanmış olduğu füzeleri var, uçaklarla bombardıman yapıyor, tanklarla, toplarla halkının üzerine gidiyor. Artık 100 bine doğru ölüm sayısı gidiyor ama kara hakimiyetindeki muhaliflerin durumu farklı. Şu ana kadar 283 füze attılar, bu NATO kayıtlarında mevcut. Ayrıca

'sarin' denilen bir kimyasal silahı da kullanıyorlar ve bütün bunların yanında, bunlara rağmen fedaican eden bir Suriye halkı var. Biz, tabi Suriye'de rejimin karşısındayız, Suriye halkının bizler yanındayız, onlarla bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu mücadelede destek veren ülkeler var, bu destek bundan sonraki süreçte daha da fazlasıyla artacaktır. Dün akşam yaptığımız görüşmelerde de bu işin olumlu yaklaşımlarını Sayın Başkan'dan da aldım. Askeri noktadaki müdahale ayrı bir konu. Burada 2. Cenevre Süreci diye ifade edebileceğimiz süreç var ki bu sürece Rusya ve Çin'i dahil edebilme sürecidir. Temennim o ki Rusya ve Çin sürece dahil edilebilirse o zaman daimi ülkelerin bütünü de burayla ilgili alınabilecek bir kararı çok daha rahat alabileceklerdir. Alınabilecek buradaki böyle bir karar süreci çok daha hızlandıracaktır, çünkü bu süreçte aslında hepsi de Esed'siz bir geçiş sürecinden bahsediyorlar."

Başbakan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İstanbul ziyareti sırasında düzenlenen basın toplantısında, "Ben Esed'in avukatı değilim, Suriye'nin avukatı değilim, olanlardan memnun de değilim" dediğini hatırlatarak,

"Sayın Putin'den daha başka şeyler bekliyorum. Madem avukatı değilsek o müvekkili bırakmak lazım. Atılması gereken adım neyse bu adımın atılması gerekir" yorumunu yaptı.

ABD seyahatinin ardından başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerini ziyaret edeceğini bildiren Başbakan Erdoğan, Suudi Arabistan, Katar ve Körfez ülkelerinin tamamına gitmeyi öngördüğünü, sürece çok daha etkin bir şekilde devam edeceğini belirtti.

Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile dün yaptığı görüşmelerin de olumlu bir hava içerisinde geçtiğini ifade etti.

(Sürecek) - WASHINGTON

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan ABD'de - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement