Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz Ortadoğu'ya baktığında petrol görenlerden değiliz ve asla olamayız. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda insan görüyoruz, kardeşlerimizi görüyoruz. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda bir medeniyetin izlerini, ilmin, irfanın, hikmetin iklimini görüyoruz. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda birileri gibi petrol değil Hz. Ali'nin, Hz. Hüseyin'in, Hasan'ın hatırasını görüyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, Avusturya'nın başkenti Viyana'da, Avrupa Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) 10. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Viyana Buluşması"nda, "Hiç kimse Türkiye'nin büyümesinden korkmasın, hiç kimse yeni Türkiye'den ürkmesin. Yeni Türkiye Avrupa için büyük bir imkandır, önemli bir fırsattır. Yeni Türkiye Avrupa'nın önemli bir seçeneğidir, çıkış yoludur. Avrupa'nın dünyaya, doğuya ve Müslümanlara açılan yegane sağlam kapısıdır" diye konuştu.
Konuşmasında Mısır'daki gelişmelere değinen Erdoğan, halkın oylarıyla iktidara gelen yönetimin, askeri bir darbeyle devrildiğini, darbeyle yetinilmeyip binlerce masum insanın katledildiğini belirterek şunları söyledi:
"Herkes sustu, herkes sırtını döndü, darbeyi görmezden geldiler, akan kanı görmezden geldiler, masumların feryadını duymazdan geldiler. Tüm dünyanın üç maymunu oynadığı bir dönemde biz çıktık 'darbeye darbe, katliama katliam, zalime de zalim' dedik. Avrupa'nın kendi değerlerini ayaklar altına alıp, susmasına rağmen biz yüreklice çıktık ve hakkı savunduk."
Diğer yandan Suriye'de 4 yıldır "zalim bir rejimin sürdüğünü" anlatan Başbakan Erdoğan, şunları belirtti:
"Kendi halkını adeta koyun boğazlar gibi boğazlıyor. 200 bini aşkın insan hayatını kaybetti, masum çocuklar annelerinin kucaklarında hayata gözlerini yumdu. O tertemiz, iffetli kadınlar alçak bir rejimin haydutları tarafından teeddüp ediyorum tecavüze uğradılar. Bu insanlık dramı karşısında maalesef çoğunluk yine susmayı tercih etti. Batı sustu, dünya sustu tarihin en büyük trajedilerinden birine gözlerini yumdu ama biz susmadık, biz gözlerimizi yummadık. Biz kardeşlerimize sırtımızı dönmedik. Suriye'den gelen 1 milyona yakın sığınmacıya vatanımızın kapılarını açtık. Ekmeğimizi onlarla paylaştık hala paylaşmaya devam ediyoruz. Suriye'deki hak mücadelesini, insanlık mücadelesini var gücümüzle savunduk, savunmaya da devam ediyoruz. Öbür taraftan Filistin neredeyse bir asırdır, Filistin topraklarında devam eden zulme sesini en çok yükselten, Filistin davasını en güçlü şekilde destekleyen yine bizler olduk."
-"Ne demek Sünni, ne demek Şii?"
Erdoğan, Irak'ta yaşanan çatışmalara da değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu anda Irak yanıyor. Iraklı kardeşlerimiz bir kez daha insanlık dramı yaşıyor. İnsanlar bir kez daha evlerini, şehirlerini terk ediyor. Bir kez daha çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, masum siviller hayatını kaybediyor. Dünya yine seyrediyor, Avrupa yine seyrediyor ama biz o ateşi söndürmek için bir anne şefkatiyle bir baba, bir ağabey merhametiyle ateşin üzerine gidiyor, Irak'taki herkese 'durun siz kardeşsiniz' diye uyarılarımızı yapıyoruz. "Ne demek Sünni, ne demek Şii? Siz Müslüman değil misiniz? Bu nasıl bir mezhepçiliktir? Bunu nereye sığdırıyorsunuz? Bir insan Şii olduğu için öldürülmez, bir insan Sünni olduğu için öldürülmez. Bunun için kefenler giyip yollara çıkılmaz. Kim sizi vatanınızdan kovuyor? Kimse. Peki sizin yaptığınız nedir? Bu yakışıyor mu? Biz Ortadoğu'daki çekişmelerde tarih boyunca her zaman hakkın tarafında, adaletin tarafında, her zaman mazlumun yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bugün de mezhep kavgalarının bir tarafı değil, hakkın tarafındayız."
-"İnşallah hayırlı bir neticeye de varacağız"
Musul'da 80 Türk vatandaşının bir süredir alıkonulduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"31 tır şoförümüz var. Başkonsolosumuz, ailesi ve personelimiz var. Bu vatandaşlarımızı korumak Irak hükümetinin görevi hatta namus ve şerefi. Ancak Irak hükümeti, başta konsolosumuz olmak üzere personelimizi ve vatandaşlarımızı koruyamadı, korumadı. Şu anda IŞİD'in elinde olan 80 vatandaşımızı oradan çıkarmak için son derece hassas ve yoğun bir mücadele veriyoruz. Hiçbirinin kılına zarar gelmeden oradan çıkıp, ülkemize ulaşması için büyük bir hassasiyetle hareket ediyoruz. Basra Konsolosluğumuzu boşalttık, hassasiyetimiz devam ediyor. Türkiye'de CHP ve MHP özellikle de onların yandaş medyası bizim oradaki 80 vatandaşımızın can güvenliğini tehdit edecek tavırlar içine girdiler. Son derece sorumsuz açıklamalar, sorumsuz yayınlar yapıyorlar. Buna rağmen dışarıdaki kadar içerideki sorunla da mücadele ederek sorunu çözmeye çalışıyoruz. İnşallah hayırlı bir neticeye de varacağız."
-"Hz. Ali'nin, Hz. Hüseyin'in, Hasan'ın hatırasını görüyoruz"-
Erdoğan, bir hafta sonra 28 Haziran'da çok önemli bir yıl dönümünün idrak edileceğini kaydederek 100 yıl önce 28 Haziran 1914'te Avusturya Veliahtı Ferdinant'ın Saraybosna'da bir suikast sonucu öldürüldüğünü hatırlattı.
Ardından Birinci Dünya Savaşı'nın başladığını, Almanya ve Avusturya'nın Osmanlı Devleti ile savaşa girdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, 1918 yılında savaşın sona ermesiyle hem Balkanlar'da hem Ortadoğu'da sınırların yeniden çizildiğini dile getirdi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Ancak öyle sınırlar yaptılar ki Ortadoğu'ya öyle bir nifak tohumu ektiler ki 100 yıl boyunca o bölgede kan durmadı, göz yaşı durmadı acı dinmedi. İşte bugünlerde 100. yıl dönümünde dahi Ortadoğu'da kardeş kanı akmaya devam ediyor. Ortadoğu'da yüz yıl önce cetvelle sınır çizenler, oraya baktıklarında sadece petrol görüyorlar. Ama Biz Ortadoğu'ya baktığında petrol görenlerden değiliz ve asla olamayız. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda insan görüyoruz, kardeşlerimizi görüyoruz. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda bir medeniyetin izlerini, ilmin, irfanın, hikmetin iklimini görüyoruz. Biz Ortadoğu'ya baktığımızda birileri gibi petrol değil Hz. Ali'nin, Hz. Hüseyin'in, Hasan'ın hatırasını görüyoruz. Sultan Alparslan'ı, Kılıçarslan'ı, Nureddin Zengi'yi, Selahaddin Eyyubi'yi, Yavuz Sultan Selim'i, Medine kahramanı Fahrettin Paşa'yı görüyoruz.
Türkiye'de anamuhalefet partisinin, CHP'nin genel müdürü Ortadoğu ile ilgili her cümlesinde orayı bataklık olarak tarif ediyor. Zannedersiniz ki Tunceli'de doğup, büyümedi. Zannedersiniz ki burada Viyana'da doğdu, Paris'te yetişti. Kestane çıkmış, kabuğunu beğenmemiş. Biz kimliğini inkar edenlerden olmadık ve olmayız. Biz tarihinden ve vicdanından, vicdanına dayalı olarak ecdadından utananlardan olmadık, olmayız. Almanya'da da olsak Avusturya'da da doğsak biz kimliğini, kültürünü kendi dilini bilen, çocuklarına da bu değerlerle gerekli olan eğitim ve öğretimi veren, onları o şekilde yetiştiren asil bir milletiz. Yüzümüz tarih boyunca hep Batı'ya dönük oldu, bugün de yüzümüz Batı'ya dönüktür. Ama yüzümüzün Batı'ya dönük olması, Doğu'ya sırtımızı döndüğümüz anlamına gelmez."
-" Avrupa, Türkiye gibi bir imkandan daha fazla uzak kalamaz"-
Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliğine tam üyeliğin Türkiye'nin stratejik hedefi olduğunu vurguladı.
Reformları, buna göre yaptıklarını, istikbali buna göre şekillendirdiklerini kaydeden Erdoğan, "Ama hiç kimse bizi Doğu'dan, Güney'den kendi tarihimizden, medeniyetimizden özbeöz kardeşlerimizden koparamaz. Biz ne kadar Tuna Nehri'nin çocuklarıysak o kadar da Fırat'ın, Dicle'nin, Nil'in çocuklarıyız. Özellikle ifade ediyorum Avrupa, Tuna Nehri'nin döküldüğü yerde değil, Dicle'nin, Fırat'ın, doğduğu yerde başlar. İşte onun için Türkiyesiz bir Avrupa tahayyül edilemez, hedeflerine ulaşamaz. Ortadoğu'daki yangın, bütün dünyaya sıçrama potansiyeli yaşarken, Avrupa'yı etkileme potansiyeli taşırken Avrupa, Türkiye gibi bir imkandan daha fazla uzak kalamaz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında medyaya, sivil toplum kuruluşlarına özellikle seslendiğini vurgulayarak "Türkiye'ye karşı ön yargılarından artık kurtulsunlar. Türkiye'yi artık şablonların arkasından değil objektif şekilde değerlendirsinler" ifadesini kullandı.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Erdoğan Viyana'da - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?