Başbakan Vekili Bülent Arınç, CHP'nin kapatılacağı iddialarına ilişkin, "CHP, MHP gibi iki partiyle ilgili bir dava açılması mümkün değil. Böyle bir şey yapılırsa bunun çılgınlık olduğunu, Türkiye demokrasine kesinlikle aykırı olduğunu ve bunu gidermek için yasal olarak ne alınması gerekiyorsa yapacağımızı, ben buradan taahhüt ediyorum. Böyle bir şeye hiçbir zaman razı olmayız" dedi.
Arınç, NTV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Arınç, CHP'nin kapatılacağı iddialarına ilişkin bir soru üzerine, "Bu çok yanlış bir şey. Bunun haber kaynağı Twitter'da herkesin artık ismini bildiği bir şahıs. O şahsın söylediklerini doğru kabul ederek yorum yapmak bence yanlış olur" ifadelerini kullandı.
İddiaların, deli saçması olduğunu dile getiren Arınç, iddianın seçimler öncesi CHP ve MHP'nin siyasi argüman olarak kullanması ve mağduriyet psikolojiyle siyaset üretilmesi için ortaya atılmış olabileceğini dile getirdi.
Arınç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin iddiaları "deli saçması" şeklinde nitelendirerek, konuyu kapattığını ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Tabii, bir de kitap yazılıyor" diyerek, adeta bir istihbaratçı kimliğiyle konuştuğunu söyledi.
"Bunların hiç birisinin ciddi olmadığını" dile getiren Arınç, Ülkü Adatepe'nin mirasçılarının İş Bankası'ndan daha çok pay alabilmek için yargıya başvurduklarını hatırlattı. Arınç, "Bunu yargı yoluyla giderebilirler. Bu parti kapatmayla hiç ilgisi olmayan bir şeydir. Ben ciddi bulmuyorum ama 7 Haziran'a giderken siyaseti şöyle kaynatabilmek, yeni bazı siyasi oyunlar, hileler, entrikalar, bunların konuşulmasını temin etmek için yapılmıştır. Bu işin bir tarafı. Biz kendi partileri kapatılan insanlar olarak, her zaman parti kapatmaya karşı çıktık" diye konuştu.
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda da çok istisnai olarak bir dava açılabilir ama kabulü için de çok yüksek bir nisap vardır. Dolayısıyla, CHP, MHP gibi bir partiye, diğerlerini saymıyorum, çünkü belli ölçülerde suçlandıklarını herkes biliyor ama iki partiyle ilgili bir dava açılması mümkün değil. Böyle bir şey yapılırsa bunun çılgınlık olduğunu, Türkiye demokrasine kesinlikle aykırı olduğunu ve bunu gidermek için yasal olarak ne alınması gerekiyorsa yapacağımızı, ben buradan taahhüt ediyorum. Böyle bir şeye hiçbir zaman razı olmayız."
"Süreci adım adım takip etmek mecburiyetindeyiz"
Çözüm sürecine ilişkin soruya karşılık da Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, "Çözüm sürecinin önündeki en büyük engel Arınç'tır" sözlerinin kendisini üzdüğünü dile getirdi. Süreçte gelinen noktanın önemli olduğunu ve bundan sonra da aynı niyetle sürdürülmesi gerektiğini belirten Arınç, "Süreci adım adım takip etmek mecburiyetindeyiz. Ancak bu, herşey de değildir" ifadelerini kullandı.
Arınç, sürece ilişkin açıklanan 10 maddenin aynısının 2013'ün nevruzunda okunduğunu, Abdullah Öcalan'ın mesajında, "Silahları bırakacaksınız, bundan sonra siyaset konuşacak, dışarıya çıkacaksınız" denildiğini hatırlattı. O sözlerin de tutulmadığını ifade eden Arınç, bu durumdan örgütün, silahlı gücün ve onlara hükmedenlerin sorumlu olduğunu belirtti. Arınç, bu iki yılda da şiddet olaylarının yaşandığını anımsatarak, "Buna razı değiliz. Çözüm süreci silahlı insanla yapılmaz" dedi.
Şiddet olaylarının yaşanması üzerine Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "Kamu düzeni sağlanmadıkça, örgüt, silahlı güçler kesinlikle bu eylemlerinden vazgeçmedikçe öbür konuyu konuşmayız" dediğini hatırlatan Arınç, Demirtaş'ın bu dönemde sokağa çıkma çağrısı yaptığını ve ilk defa kendisini o zaman eleştirdiğini anımsattı.
Demirtaş'ın grup toplantısında, "Biz bu Hükümete güvenmiyoruz" dediğini hatırlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani sen partnerine, bu işi beraber götürdüğün hükümete, bu güce güvenmiyorsun öyle mi? Güvenmediğin için de Çözüm Sürecini baltalamaya çalışıyorsun. O zaman her şey çok açık ortaya çıkıyor. Sen bana güvenmeye mecbursun, güvenmediğin insanla nasıl iş göreceksin. Bak ben bu halimle sana diyorum ki; 'Ey HDP ben sana güvenmek mecburiyetindeyim.' İçim ne söylerse söylesin ben bir iş başarmak zorundayım. Ben HDP'yi yok sayamam HDP'yi ikircikli oynayan birisi olarak göremem. Çünkü başından itibaren bu işi beraber götürüyoruz."
Arınç, HDP'nin İmralı heyetine veya oraya gidenlerle, sürecin iyi çalıştığına inandıklarını belirtti.
"Burada barış çubuğunu tüttürüyorum"
Heyettekilerin de çözümün bu makul şartlar içerisinde olacağını söylediklerini dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
"Şu anda müsterihim. Yani bu süreç Sayın Demirtaş'ın şahsıyla yürümediğine göre, HDP ile ve HDP'nin dinamikleriyle yürüdüğüne göre, süreç başarıya ulaşacaktır diye şu an kanaatim var. Biz de Demirtaş ile bu atışmamızı burada sonlandırmış olalım. Yani bir şahsın isimini her gün konuşarak, onu eleştirecek, onu hedef alacak bir insan değilim. Kaldı ki onun buna bir ihtiyacı var ama ben ona bu imkanı da sağlamayacağım. Yani daha çok konuşulan, tartışılan bir politikacı olmak aynı zamanda reklamını iyi yapmak da demektir. Kimseye, reklam fırsatı vermeyeceğim. Burada barış çubuğunu tüttürüyorum. Bundan sonra mecbur kalmadıkça hiçbir zaman Demirtaş'ın şahsı ile ilgili söz söylememeye çalışacağım."
Çözüm Sürecine ilişkin 10 maddenin açıklanmasından sonra hükümetten bir üyenin bunu teyit eden sözler söylemesinin, bu paradigma üzerinden gidilebileceği anlamına geldiğini belirten Arınç, bu maddelerin her şeyiyle kabul edilmediğini, bazı maddelerin anayasa değişikliği gerektirdiğini söyledi.
Arınç, "Demek ki seçim sonrası bu iş olacak ama buna başlayacağız. Esasen aramızda var olan bu ilişki, bir taraftan geçen sene Temmuz ayında bir kanun çıkardık, bir taraftan bu 10 maddedeki paradigmayı birbiriyle bağdaştırdığımız zaman bundan sonra atılacak adımlara daha da güçlü olacak" şeklinde konuştu.
Arınç, " PKK'nın bahar aylarında silah bırakacağı" açıklamalarının hatırlatılması üzerine, "Bahar ayları onun içerisinde var. PKK'nın kongresini bahar aylarında toplaması ve ondan sonra silah bırakmayı karar altına alması. Birileri için çok zor bu ama Öcalan'ın talimatı budur, bunun yerine getirilmesi gerekir, onlar açısından. Yani kendi iradelerini, onun iradesine bağlamış insanların eğer bu niyetleri doğruysa, buna uymaları gerekir" dedi.
Bunun kendi sorunları olmadığını ve PKK'nın buna uyacağını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Şimdi Mart'tayız, gönül isterdi ki bu toplantı nevruzdan önce yapılabilsin, nevruzdaki sevinç ve coşkuyla bu da ilan ediliversin. Olur mu bilmiyorum, belki olur. Bu dinamikler isterlerse böyle bir toplantıyı nevruzdan önce de yapabilirler, şu an itibariyle neredeyse 20 günümüz var. Fakat bunun dışında, Nisan'da da Mayıs'ta da olabilir, belki seçim öncesini planlamış olabilirler. Ancak, ne kadar gecikirse, araya o kadar fitne, fesat girer. Allah korusun, çözüm sürecini istemeyenler o kadar çok ki içeride ve dışarıda, kötü bir olay yaşansa şu anda bölgenin herhangi bir yerinde bu 10 tane madde nereye gider Allah bilir. O yüzden bir an önce o ilanı yapmaları lazım ki Hükümet de ne yapacaksa, ben ne yapacağını çok iyi biliyorum bizim açımızdan hiçbir sorun yok, adımların en güçlüsünü atacağız ama onların da bu talimata uygun 'silah bıraktık' demesi lazım. Bunu diyeceklerini tahmin ediyorum."
Bu maddelerin "şifreleri içerisinde" yasa dışı kabul edilen kuruluşların sonra sivil topluma dönüşeceğine dair haberler çıktığının hatırlatılması üzerine ise Arınç, bunların yoruma müsait olduğunu, açık ve net olmadığını söyledi.
Bülent Arınç, maddelerde bu tür endişeleri karşılayacak durumlar bulunmadığına dikkati çekti.
İç Güvenlik Paketi
İç Güvenlik Paketi görüşmelerinin hatırlatılarak, "Maddelerin yeniden ele alınması ne kadar olası?" sorusu üzerine Arınç, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın bu yönde bir açıklama yaptığını, ancak daha sonra tekzip ettiğini anımsattı.
Maddelerin yeniden ele alınmasının da yöntemlerden biri olduğunu değerlendiren Arınç, "Bunlar şu anda düşünülmüyor. Yani hükümet kanadı olarak söylemeliyim, bizim çıkarmak istediğimiz İç Güvenlik Paketi'nde biz demokrasi dışı, özgürlüklere doğrudan karışan bir sistem görmüyoruz" açıklamasında bulundu.
Pakette, emniyetle, jandarmayla ve bazı ceza kanunlarında AB normlarında uygun olarak yapmak istedikleri değişiklikler olduğunun altını çizen Arınç, görüşmelerin çok zor gittiğini, hatta kavgalar, hakaretler yaşandığını anımsattı.
Paketin daha iki bölümünün kabul edildiğini hatırlatan Arınç, "Seçime kadar çıkarmamız gereken daha başka yasalar da var. O yasalara bu ara öncelik verilir de bu biraz arka planda mı kalır. Yoksa bazı maddelerde tekriri müzakere yoluna mı gidilir, inanın şu anda şunu söyleyecek durumda değilim. Bir gelişme olursa önümüzdeki haftadan itibaren görülebilir, yani tekriri müzakerenin hepsi yapılacak diye bir genelleme içinde olmasınlar ama görüşülebilir bir faktör olarak söyleyebilirim. Belki de bazı maddelerde, makul, mantıklı düşünülen noktalarda, bir değişiklik ihtiyacı doğmuşsa bu da giderilebilir" diye konuştu.
Emniyet birimlerine verilecek hakların istismar edilebileceği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine ise Arınç, "Haklar verilir ama bu haklar 'istismar edilecek' diye haklar geri alınmaz. İstismar edenler, ayrıca bir cezaya muhatap olurlar, bu dünyanın her yerinde böyledir" diye konuştu.
Fidan'ın aday adaylığı
Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın milletvekili aday adaylığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki yorumlarının sorulması üzerine ise Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duygusal yönünün çok güçlü olduğunu dile getirdi.
Gazetecilerin de Erdoğan'ın bu yönünü çok iyi bildiği için kendisine sürekli olarak ya Merkez Bankasını ya da Hakan Fidan'ı soracaklarını belirten Arınç, "O da eksik olmasın yine bildiklerini söyleyecektir. Şimdi duygusal planda olaya bakmamak lazım" ifadesini kullandı.
Fidan'ın adaylığını açıkladığı sırada bir televizyonda yayında olduğunu ve durumu arkadaşlarının kendisine ilettiğini açıklayan Arınç, şunları kaydetti:
"Ben şahsen kendi tepkimi ortaya koydum. Orada ne söylediğimi herkes çok iyi biliyor. Bir; yaptığın iş çok önemli bir iş. Biz sana çok önemli yetkiler verdik. Sen çok önemli işler yaptığın için sana koruma zırhı da getirdik. O zaman senin bu işine devam etmen lazım. Neden? Şimdi milletvekili olmak, bu görevlerden çok daha üstün değil. Sen şu anda 100 milletvekilinin yapacağı işi yapıyorsun. Sadece milletvekili bazında baktığımız zaman. 550 milletvekili var, 'diyelim ki AK Parti'nin 350 - 400 milletvekili olacak, sen onlardan birisi olacaksan hiç milletvekili olma, bu israftır' dedim. Dilimde durmuyor. Neden? Çünkü MİT çok önemli bir kurum. Yeniden organizasyon yaptınız, iç ve dış operasyonlar var, Türkiye'nin iç ve dış güvenliği en hat safhada bugün tartışılıyor, bırakma. Neden bırakıyorsun? Sonra ikinci bir şey daha ekledim, 'eğer bakan olmayı düşünüyorsan bir MİT Müsteşarı'ndan da her türlü bakanlık olmaz.' Mesela sen bir Dışişleri Bakanı olacak olsan ben karşı tarafın, Almanya'nın Dışişleri Bakanı olsam, 'ya bu adam her şeyi bilir kardeşim, ben bununla nasıl konuşacağım' diye düşünebilir. Belki yanlış söylüyorum ama şahsıyla ilgili hiçbir sıkıntı, hiçbir şikayetin olmaması lazım, çok iyi yetişmiş, çok başarılı, çok güzel bir insan. Cumhurbaşkanımız istişare ettiğinde 'ona ben ayrılmak istiyorum' dediğini anlıyoruz, Cumhurbaşkanımız 'ayrılma' demişler, Başbakanımızla görüştüğünde 'ayrılabilirsin, aday da olabilirsin' demiş."
MİT Müsteşarlığının doğrudan Başbakan'a bağlı olduğunu ve Başbakanın sözlerinin Fidan için birinci planda dikkate alınması gereken bir husus olduğunu vurgulayan Arınç, "Başbakanımızın rızası varsa, uygun görüşü varsa, Hakan Fidan da adaylığını koymakta özgürdür, iyi bir iş yaptığını söyleyebiliriz. Fakat Sayın Cumhurbaşkanımız benim düşündüğüm gibi 'sen burada daha başarılıydın, bu kadar önemli işi niye bırakıp gidiyorsun' diye söylemiştir" dedi.
Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hakan Fidan'ı çok sevdiğini ve o noktaya da kendisinin getirdiğini aktardı.
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Vekili Arınç: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?