Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel'de

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'nın Türkiye'nin hava sahasını ihlal etmesine ilişkin, "Buna karşı tavrını NATO almıştır, bundan sonra da alacağına kesinlikle inanıyorum. Çünkü Türkiye'ye yapılan saldırı, NATO'ya yapılmış bir saldırıdır. Bu konuyla ilgili olarak Rusya ile olan ilişkilerimiz malumdur ama Rusya, Türkiye gibi eğer bu konuda birçok işbirliğini yapmış olduğu dostunu da kaybederse çok şeyi kaybeder, bunu da bilmesi lazım" dedi.

Erdoğan, Belçika Başbakanı Charles Michel ile görüşmelerinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Osmanlı ve Belçika devletleri arasında 1838 yılında başlatılan resmi ilişkiler kapsamında ilk devlet ziyaretini gerçekleştirdiğini hatırlattı.

Türkiye'den Belçika'ya daha önce çeşitli vesilelerle ziyaretler yapıldığını dile getiren Erdoğan, bu ilk resmi ziyarette kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'nin merkezi durumundaki Brüksel'de yapılan görüşmelerin yeni bir sürecin başlamasına vesile olacağını kaydetti.

Türkiye'nin Suriye ile 911 kilometre, Irak ile de 350 kilometre sınırı bulunduğunu, Türkiye'de 300 bini Irak'tan, 2,2 milyonu Suriye'den gelen 2,5 milyon sığınmacı olduğunu anlatan Erdoğan, Müslüman, Ezidi, Hristiyan ayrımı yapmaksızın tüm sığınmacıların Türkiye'de misafir edildiğini belirtti.

Sığınmacıların çadır kamplar ve konteyner kentler dışında Türkiye'nin tüm illerine de dağıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da 400 bini aşkın Suriyeli bulunduğunu aktardı. "Bunun sosyolojik yıkımları, psikolojik travmaları oluyor. Bütün bunları da karşılamak durumdasınız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamplardaki 280 bin kişi için yapılan harcamanın 7 milyar 800 milyon doları bulduğunu, yurt dışından yapılan desteğin ise 417 milyon dolar seviyesinde olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin insani ve vicdani yaklaşımı nedeniyle açık kapı politikasını sürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsani, vicdanı yaklaşımımız sebebiyle de varil bombalarının, kimyasal silahların kullanıldığı bir Suriye'de kapılarımıza dayanmış bu insanlara 'hayır giremezsiniz' diyemezdik, kapılarımızı açtık, kendilerini kabul ettik" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 yıldan bu yana devam eden süreci tüm dünyaya anlatmaya çalıştıklarını, ancak Aylan Kurdi'nin kıyıya vuran cansız bedeninin fotoğrafıyla dünyanın bu konuya yaklaştığını dile getirdi. Sahil Güvenlik Komutanlığı kuvvetlerinin bu yıl Akdeniz ve Ege'den 60 bin kişiyi kurtardığına dikkati çeken Erdoğan, "Sadece sınırlarımızdan geleni değil bir de denizde ölüme mahkum edilenleri de topluyoruz. Bu süreç de aynı şekilde devam ediyor. Niye? Bizim insani, vicdani noktadaki görevimiz bu, bunu yapmak zorundayız ve yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

"Bizim sabretmemiz mümkün değil"

Görüşmelerde Suriye krizinin de ele alındığını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye krizi, savaşın sona ermesi, Esed'in artık burayı bırakıp gitmesi noktasında hassasiyeti olanlar var, olmayanlar var. 350 bin insanın ölümüne neden olan, bir devlet terörü estiren bir kişi şu anda Suriye'nin başındadır ama bunu korumaya çalışanlar var. İran bunlardan bir tanesidir. Rusya bunlardan bir tanesidir. Bunu korumaya çalışanlar, işte şu anda Rusya'nın Suriye'de yaptığı ve orada kendine ait bir üs hazırlama gayreti ve bunun yanında bizim sınırlarımızı ihlal etme olayı. Bu, NATO'nun da dün biliyorsunuz bu konuyla ilgili sert bir ültimatomuyla karşılık bulmuştur. Buna tabii bizim sabretmemiz mümkün değil.

Nitekim dün bu konuyla ilgili, evvelsi gün de ne yazık ki arzu etmediğimiz bazı adımlar atılma durumundadır. Bunu kabullenmek özellikle Türkiye'ye yakışmayacağı gibi NATO'nun da kendi prensiplerinin tamamen dışındadır ve dolayısıyla da buna karşı tavrını NATO almıştır ve bundan sonra da alacağına kesinlikle inanıyorum çünkü Türkiye'ye yapılan saldırı NATO'ya yapılmış bir saldırıdır, bunun bilinmesi lazım. Bu konuyla ilgili olarak Rusya ile olan ilişkilerimiz malumdur ama Rusya, Türkiye gibi eğer bu konuda bir çok işbirliğini yapmış olduğu dostunu da kaybederse çok şeyi kaybeder, bunu da bilmesi lazım."

"Tampon bölge değil, terörden arındırılmış güvenli bölge"

Suriye'deki sorunun çözümü için "eğit-donat" ve "terörden arındırılmış güvenli bölge" çözümlerini dile getirdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunu bazıları 'tampon bölge' diye ifade ediyor, bu çok yanlış bir şeydir. Tampon bölge değil, terörden arındırılmış bir güvenli bölge. Kim için? Gerek bizim ülkemizden Suriye'de bir güvenli bölgeye yerleştirilecek insan gerekse Suriye'den kaçanların, artık Avrupa'ya falan değil o bölgeye yerleşmesine yönelik bir alt yapı hazırlığı. Bu hazırlıkların yapılması lazım. Çok açık, net söylüyorum, AB'nin bir çok yerlerde destekleri olduğu gibi burada da gerek AB'nin gerek dünyada değişik ülkelerin verebileceği destekler var. Bizler de bu konuda elimizden gelen her türlü lojistik desteği vermek suretiyle orada altyapı çalışmalarına gireriz. Oralarda çadır veya konteyner kent değil, onların özgün mimarisiyle orada konutlar yapmak suretiyle bu insanları oralara yerleştirebiliriz, çünkü onlar da zaten ülkelerine dönmek istiyorlar. Suriyedekiler de imkan olmadığı için buralardan ayrılmak durumunda kalıyorlar. Bunu da çok önemli bir şekilde değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacı kriziyle ilgili Türkiye-AB ortak çalışma grubu ve fonlar konusunun görüşüldüğüne dikkati çekti.

"DAİŞ ile savaşıyor diye El Nusra iyi oluyor mu?"

Terörle mücadele konusuna da değinen Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"DAİŞ terör örgütüyle bunun yanında PKK, DHKP-C, bütün bu terör örgütleriyle bir ortak mücadele platformunun oluşması lazım. 'Benim teröristim iyi, seninki kötü' anlayışı olmaz. El Nusra terör örgütü, ne deniyor, DAİŞ'e karşı o da savaşıyor. DAİŞ ile savaşıyor diye El Nusra iyi oluyor mu? Ama PYD ve PKK, DAİŞ ile savaşıyor diye onu dost olarak ilan edenler var. Böyle bir yanlışlık olamaz.

Burada, bir şeyi daha ayırt etmemiz lazım. Benim Kürt vatandaşlarım ile bölücü terör örgütü PKK aynı değildir. O ayrıdır, o ayrıdır. Kürt vatandaşlarım benim vatandaşımdır, onlara hizmet etmek de bizim görevimizdir. Bugüne kadar bu hizmeti cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekliyle biz yaptık, hala da yapıyoruz, yapacağız. Ama bunu birbirine kesinlikle karıştırmamak gerekiyor."

Ticaret hacminde hedef 20 milyar dolar

Türkiye'nin AB üyelik süreciyle ilgili konuların da görüşmelerde ele alındığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15, 17,  23, 24 ve 30'uncu fasılların açılmasında herhangi bir engel olmadığına vurgu yaptı. Erdoğan, bu fasılların açılması konusunda bugüne kadar Türkiye'ye destek veren Belçika yönetiminin bu desteğini sürdüreceğine olan inancını da ifade etti.

Türkiye ile Belçika arasındaki ekonomik ilişkilere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 7 milyar dolar düzeyine kadar yükseldiğini, hedef olarak belirlenen 20 milyar dolara çıkarma gayretlerinin de sürdürüleceğini söyledi.