Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere uluslararası kuruluşların mevcut yapılarına yönelik eleştirilerinin özünde, küresel sistemde gördüğü adaletsizlikler olduğunu, "Dünya beşten büyüktür" derken de bu adaletsizliğe karşı isyanının ifadesini kullandığını belirterek, "Şu anda bu beş daimi üye içerisinde bir tane halkı Müslüman olan ülke yok. Bu beş daimi üye ülke içinde dünyadaki tüm kıtalar temsil edilmiyor. Böyle adalet olur mu?" dedi.
Erdoğan, Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) heyeti ile bir araya geldiği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine sahip çıkma mücadelesine verilen destek için heyet üyelerine teşekkür etti.
"Bu vesileyle, bir parantez açarak, bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum. Olur ya bazı dedikodular ortalıkta dolaşabilir, 'Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ne işiniz var, oraya niye gidiyorsunuz' gibi şeyler konuşuluyor veya konuşulabilir. Burası bir parti genel merkezi değil. Zaten avukatlar için böyle bir şey söz konusu değil, rahatlıkla gidebilirler ama hakim ve savcılar için de böyle bir şey asla söz konusu değil" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlarının HSYK'ya, Danıştay'a kendi kontenjanından atama yapabildiğini anımsattı.
Külliye'ye rahatlıkla gelinebileceğini belirten Erdoğan, "Bu öz güvene, benim hakim, savcı, avukat bütün kardeşlerimin sahip olmasını da özellikle ifade etmek istiyorum. Bu öz güven olmadıkça ülkemizde biz, hukuku egemen kılamayız. Hukuku egemen kılmamız, hakkı egemen kılmamız anlamına gelir. Onun için de bu noktada çok rahat olmamız lazım ve inandığımız yolda da samimi bir şekilde yürümemiz lazım" diye konuştu.
Adaletin ilk insanla birlikte gündeme geldiğine, insanlığın her döneminde üzerinde en çok durulan, en çok tartışılan, en çok talep edilen ihtiyaçlardan biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Adalet mülkün esasıdır" hükmünü anımsatarak, adaletin ikame edilmediği bir yerde ne kalkınmadan ne insanın huzurundan, saadetinden ne de devlet olma bilincinden bahsedilebileceğini vurguladı.
"Adalet yoksa devlet yoktur. Bizim inancımızda ve tarihimizde de adaletin çok önemli, özel bir yeri vardır" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam'ın ilk yıllarında zulümden kaçan Müslümanların, Habeş hükümdarı Necaşi'ye sığındıklarını anımsatarak, Müslüman olmayan Necaşi'nin adaletli bir hükümdar olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "Sevgili Peygamberimiz, adaletini duyduğu, bildiği için mazlum durumda olanları Necaşi'ye gönderdi. Onun adaletini duymuştu, ona inanıyordu, güveniyordu. Müslümanların kendisine sığınmasının tek sebebi de onun verdiği adalet ve güven anlayışıydı" dedi.
- "İsrail yönetimi, her fırsatta Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine tecavüz ediyor"
Müslümanların asırlarca, fethettikleri yerlerde adaletli yönetimleriyle, adaleti yerine getirmedeki hassasiyetleriyle öne çıktıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün asırlarca Müslümanların hakimiyetinde kalmış yerlerde, diğer dinlere mensup insanlar ve onların ibadethaneleri hala dimdik ayaktaysa sebebi işte bu güçlü adalet anlayışı ve uygulamasıdır. Bizimki lafta olmamıştır, uygulamada olmuştur. Tam tersi gelişmelerin yaşandığı yerlerde, mesela İspanya'da, kimi Balkan ülkelerinde, Orta Afrika'da maalesef aynı duruma şahit olamazsınız. Hz. Ömer Kudüs'ü fethettiğinde Hristiyanların da Musevilerin de ibadethanelerine dokunmamıştı. Oysa bugün İsrail yönetimi, her fırsatta Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine tecavüz ediyor, Müslümanlara zulmediyor. İsrail'in Kudüs'te sergilediği ve tüm Müslümanları rencide eden uygulamalarını şiddetle kınadığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in uygulamalarının dün yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da gündeme geldiğini ve alınan kararın kamuoyuyla paylaşıldığını belirtti.
İsrail'in, Filistinlilere yönelik cinayetlerine, baskılarına, zulmüne her gün yenisini eklediğini ve bölge ile birlikte tüm dünyayı tehdit eden tehlikeli bir politika izlediğini ifade eden Erdoğan, "ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı, özellikle de İslam ülkelerini İsrail'e karşı harekete geçmeye davet ediyorum. İsrail, Osmanlı'nın Kudüs'te asırlar boyunca uyguladığı adaletli, her inanca, her kökene saygılı yönetim tarzını örnek almalıdır. Bir kez daha hatırlatmak isterim, Osmanlı Devleti, İspanya'da zulme uğrayan her inançtan insana kucağını açarken, o topraklarda kalan Müslümanlar soykırıma maruz kalıyordu" değerlendirmesinde bulundu.
-" Suriye'de yaşayan insanların maruz kaldığı büyük bir adaletsizlik değil midir"
Osmanlı'nın adalet anlayışına, Kanuni Sultan Süleyman ile Şeyhülislam Ebussuud Efendi arasında geçtiği rivayet edilen ifadeleri örnek gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kanuni Sultan Süleyman, 'Meyve dalına konsa bir karınca, vebali olur mu karıncayı kırınca' diye sorduğunda, Ebussuud Efendi kendisine 'Yarın Hak divanını kurunca, Kanuni'den hakkın alır karınca' diye cevap vermişti. Bugün dünyaya yeniden bu adalet anlayışını yaşayarak, yaşatarak göstermemiz gerekiyor. Çünkü bugün de dünya düzenine yönelik ilk ve en önemli çıkışı, hamdolsun millet olarak biz yaptık. Dikkat ederseniz, en geçerli eleştiriler, adalet kavramı üzerinden yöneltiliyor tüm dünyaya. Suriye'de devam eden hadiseler, bu ülkede yaşayan insanların maruz kaldığı büyük bir adaletsizlik değil midir? Bu adaletsizliğin bedeli 370 bin kaybedilmiş can, 5 milyonu ülke dışında, 7 milyonu ülke içinde olmak üzere yerinden, yurdundan olmuş, mağdur edilmiş 12 milyon insan olarak önümüzde duruyor.
BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşların mevcut yapılarına yönelik eleştirilerimizin özünde de küresel sistemde gördüğümüz adaletsizlikler vardır. Bu kardeşiniz, 'Dünya beşten büyüktür' derken, bu itirazını yükseltirken işte bu adaletsizliğe karşı bir isyanımın ifadesini kullandım aslında. Çünkü dünyadaki 200'e yakın ülkeyi, siz kalkıp da beş ülkeden bir tanesinin iki dudağı arasına mahkum edemezsiniz. Bu, Birinci Dünya Savaşı'nın şartları olabilir, ama bugün artık o şartlar yok, bunlar çok geride kaldı. Her şey güncellenirken bunun da güncellenmesi gerekir."
-"Birilerinin bu söylemesi lazım"
Konuyla ilgili alternatifleri çok kişiyle paylaştığını aktaran Erdoğan, "Kimi görüyorsam, en büyüğünden en küçüğüne kadar" dedi.
BM Güvenlik Konseyi'nde beş daimi, on geçici üye olduğunu anımsatan Erdoğan, geçici üyelerin sayısının 20'ye çıkarılması, bu üyelerin daimi üye sıfatına sahip olması, sonraki dönemde ikinci bir 20 ülkenin, bir sonraki dönemde başka bir 20 ülkenin geçici üyeliğe getirilmesi alternatifini sunduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Ama burada bir şeye dikkat edelim, tüm kıtaların bu 20'nin içinde temsilcisi olsun, tüm dinlerin temsilcisi olsun. Dolayısıyla hiçbir ülke, 'Benim burada temsilcim yok' demesin. Şu anda bu beş daimi üye içerisinde bir tane halkı Müslüman olan ülke yok. Bu beş daimi üye ülke içinde dünyadaki tüm kıtalar temsil edilmiyor. Böyle adalet olur mu? Üç tanesi zaten Avrupa, ortada her şey. Ben Rusya'yı da Avrupa olarak telakki ediyorum. Amerika, Çin. Yapı bu. Bunun adil bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor. 'Bunu çok fazla söylersen, seninle ilgili de iyi düşünmezler'. Tamam da, bunu bu fakir söylemeyecek, bir başkası söylemeyecek, bir başkası söylemeyecek, o zaman kim söyleyecek? Birilerinin bunu söylemesi lazım."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Huder Heyetini Kabulü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?