Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Barış Pınarı Harekatı'nın hedeflerine ulaşana kadar, hız kesmeden devam edeceğini söyledi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Barış Pınarı Harekatı'nın aynı anda birçok oyunu bozmak suretiyle aslında bölgedeki jeopolitik dengelerin de yeniden yerine oturması için yeni bir süreci başlattığını belirten Kalın, DEAŞ'la mücadele konusunda sorumluluğun sadece Türkiye'ye ait olmadığını söyledi.
Bunun uluslararası bir sorumluluk olduğunu ifade eden Kalın, Suriye'deki DEAŞ'la mücadele ya da başka ülkelerde DEAŞ'la ilgili bütün sorunların Türkiye'nin sorumluluğundaymış gibi bir hava yaratılmaya çalışıldığına dikkati çekti.
DEAŞ'la mücadele ettiklerinin altını çizen Kalın, şöyle devam etti:
"Bundan sonra da bu örgütün geri gelmemesi için gerekli askeri, siyasi, diplomatik, ideolojik çalışmaların hepsini kararlılıkla yapmaya devam edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ama tutup, birilerinin palazlandırdığı ve yıllardır ortalığı istila eden, talan eden, binlerce insanın kanına giren bu terör örgütünü adeta Türkiye'ye fatura etmeye kalkmak, sorumluluğu Türkiye'ye yıkmaya çalışmak asla kabul edilebilir bir şey değildir. Ne siyaseten ne ahlaken bunu onaylamamız elbette mümkün değildir. DEAŞ'la mücadele bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da uluslararası örgütlerin, ülkelerin, aktörlerin katılımıyla, desteğiyle, iş birliğiyle yürütülecek bir mücadeledir. Bu çerçevede DEAŞ'lı esirlerin ne olacağı konusunda da kaynak ülkelerin sorumluluk alması gerekmektedir."
"Kendi vatandaşını almak istemeyen Avrupa ülkeleri"
Gözlerinin önünde aslında büyük bir hukuk skandalı yaşandığına da dikkati çeken Kalın, DEAŞ terör örgütüne mensup olmasından dolayı kendi vatandaşını almak istemeyen ve çoğunluğu Avrupalı olan ülkelerin, bunları bir şekilde başkalarına fatura etmeye çalıştıklarını anlattı.
Türkiye'nin bu çerçevede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışacağını vurgulayan Kalın, "Bunun faturasının ya da sorumluluğunun sadece Türkiye'ye verilmesi kabul edilebilir bir şey elbette değildir." dedi.
Kalın, aynı konunun mülteci krizi meselesinde de yaşandığını aktararak, Avrupalı ülkelerin bu konuda nasıl sınıfta kaldığını gördüklerini söyledi.
Türkiye'nin milyona yakın Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını anımsatan Kalın, "Dolayısıyla birilerinin 'Barış Pınarı Harekatıyla orada bir insani kriz ortaya çıkacak, yeni bir göç dalgası oluşacak, binlerce insan evlerinden ayrılmak zorunda kalacaktır' iddiaları açıkçası bizim için biraz gülünçtür. Mülteciler için bugüne kadar adeta parmağını bile oynatmayan kişilerin, Türkiye'yi bu konuda hesaba çekmek gibi ne hakkı ne de sorumluluğu ne de yetkisi vardır." diye konuştu.
"7 milyona yakın Suriyeli, Türkiye'nin koruması altında"
Türkiye'nin bugüne kadar Suriyeli mültecilere hiçbir ayrım yapmadan sahip çıktığını ve buna devam edileceğini aktaran Kalın, şöyle konuştu:
"Biz 4 milyona yakın Suriyeli mülteciye ülkemizde ev sahipliği yaparken, yaklaşık 3 milyona yakın Suriyeli'ye de Suriye tarafında yardım ediyoruz. Yani 7 milyona yakın Suriyeli, Türkiye'nin koruması altında bulunuyor, bugün. Bu, Suriye nüfusunun yaklaşık üçte birine tekabül ediyor. Bunu yapabilen başka bir ülke var mı dünyada? Bizi eleştiren, bu harekatın insani krize yol açacağını, sivillerin zarar göreceğini iddia edenlerin ülkelerinde acaba kaç Suriyeli mülteci var? Bugüne kadar bu krizin önlenmesi için ne tür adımları attılar? Bunları sormak da bizim en doğal hakkımızdır. Bu çerçevede Barış Pınarı Harekatı hedeflerine ulaşana kadar da hız kesmeden devam edecektir."
İbrahim Kalın, bu konudaki hedeflerin de son derece açık ve net olduğunu yineleyerek, bu hedeflerin sınır bölgelerini terör unsurlarından tamamen temizlemek, güvenli bölge haline getirilen yerlere Türkiye'de bulunan mültecilerin onurlu ve güvenli şekilde geri dönmelerini sağlamak olduğunu dile getirdi.
"Hiç kimseyi zorla göndermek gibi bir planın içinde değiliz"
Kalın, Barış Pınarı Harekatı'yla Suriye'nin kuzeyinde Fırat'ın doğusunda demografik yapının değiştirileceğine dair iddiaların da tamamen asılsız ve yersiz, birer propaganda ve dezenformasyon unsuru olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Tam tersine bırakın bizim harekatımızla demografik bir yapının değişmesini, oradaki demografik yapıyı değiştiren YPG/PYD'dir. Yani Arap köylerini, şehirleri işgal edip orada yaşayan halkı göçe zorlayanlar ve buraları kendi kontrol almak için istila edenler ABD'nin desteklediği, silahlandırdığı, finansal olarak güçlendirdiği PYD/YPG örgütleridir. Dolayısıyla oradaki demografik yapıyı bozan ne Türkiye'dir ne de Barış Pınarı Harekatı'dır. O demografik yapıyı bozan PYD/YPG'nin kendisidir ve Barış Pınarı Harekatı'nın en önemli neticelerinden birisi de bu demografik yapının asli yapısına dönmesi olacaktır. Biz Türkiye olarak hiç kimseyi gitmek istemediği bir yere zorla göndermek gibi bir planın içinde değiliz. Bugüne kadar büyük bir alicenaplık göstererek bu insanlara kapılarını, gönüllerini açan bu ülkenin mültecileri evlerine giderken zora sokacak, onların can, mal güvenliğini tehlikeye atacak bir eylemin içinde olması da zaten hiçbir zaman düşünülemez."
Kalın, terör unsurlarının bu bölgeden temizlendiği zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi Barış Pınarı Harekatı'nın hedeflerine ulaşacağını vurguladı.
"Hedeflerine ulaşana kadar bu harekat kararlı bir şekilde devam edecektir." diyen Kalın, çünkü bu bölgenin teröristlerden temizlenmesi konusunda dünyanın bir şey yapmayacağını açık ve net bir şekilde gördüklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuyla ilgili ABD başkanları ve Avrupalı liderler ile sayısız görüşmeler yaptığını, bu terör unsurlarına bu destekler gittiği müddetçe, burada barış ve istikrarın olmayacağını ifade ettiğini aktaran Kalın, ulusal güvenlik açısından bunun var oluşsal bir tehdit olduğunu da açık bir şekilde söylediğini belirtti.
Bu konudaki kararlılık ve ciddiyetlerini fark etmeyen, anlamayan bazı çevrelerin, Barış Pınarı Harekatı başlayınca panik halinde, "Ne oldu, bu harekat nereden çıktı, denge bozulacak, insani kriz ortaya çıkacak, DEAŞ'la mücadele zaafa uğrayacak" gibi söylemlerle bu harekatın hızını kesmeye çalıştıklarını ve dezenformasyonlarla etkilemeye çalıştıklarına dikkati çeken Kalın, "Açıkça ifade ediyoruz; bunların hiçbirisinin, bu harekatın uygulanmasında kararlılığında en ufak bir etkisi olmayacaktır. Harekat, planlandığı şekilde temposunu, ritmini, kapsamını, süresini, askeri uzmanlarımızın belirlediği çerçevede, siyasi direktifler bağlamında kararlı bir şekilde bundan sonra da uygulanmaya devam edecektir." dedi.
Kalın, Barış Pınarı Harekatı'nın bundan sonra daha çok konuşulacağını açık bir şekilde gördüklerine değinerek, bu süre içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dirayetli liderliği, milletin tam desteği ile bu harekatın, hedeflerine ulaşana kadar kararlı bir şekilde devam edeceğinin altını çizdi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kalın, Erdoğan'ın Meclis'te gazetecilere yaptığı açıklama hatırlatarak, Rusya ile Türkiye'nin Münbiç üzerinde yaptığı anlaşmanın detaylarının sorulması üzerine şu bilgileri verdi:
"Ruslarla bildiğiniz gibi Suriye konusunu, biz uzun süredir zaten görüşüyoruz. Astana sürecinde Rusya ve İran'la birlikte üçlü olarak yürüttüğümüz çok önemli bir süreç var. Oradaki bizim önceliğimiz de yine hem sınır bölgemizin hem de Suriye'nin tamamının terör unsurlarından tamamen temizlenmesidir. Dolayısıyla Rus tarafı da bu konudaki hassasiyetimizi iyi bilmektedir. Yani orada Amerikan bayrağının yerine Rus bayrağının geçip, PYD'nin, YPG'nin, bir başka gücün himayesi ya da kontrolü altında olması bizim için kabul edilebilir bir şey değildir. Şu anda PYD'nin yapmaya çalıştığı şey de tam da budur işte, rejim ile anlaşarak Rusları yanlarına alarak orada yeni bir oyun kurmaya çalışıyorlar. Bunun gerçekleşmeyeceği çok açık."
Kalın, dün akşam Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin'le detaylı bir görüşmesi olduğunu, önümüzdeki günlerde tekrar bir araya gelmek suretiyle bu konunun detaylarını da konuşacaklarını belirterek, "Burada, Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve sosyolojik dengeleri açısından da PYD/YPG tahakkümünün artık sonlanmasının zamanı gelmiştir. Bugüne kadar Amerikan himayesinde, Amerikan bayrağı altında buraları adeta talan eden, kendi kendilerine buraların hükümdarlığını ilan eden gruplar, örgütler artık bu rahatlığı bulamayacaklardır. Türkiye bu konuda son derece kararlıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bunu, Rusya ve İran tarafına, ABD ve Avrupalılara da çok açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini dile getiren Kalın, "Tabii Amerikalıların çekilme süreci, Münbiç, Kobani diğer yerler, güvenli bölgenin doğuya-batıya doğru genişlemesi, bütün bu konularla ilgili de detayları önümüzdeki günlerde de konuşmaya devam edeceğiz. Yarın bizim Ruslarla bir dizi temasımız olacak. Önümüzdeki günlerde de onlarla konuşmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?