AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye herhangi bir terör örgütüne prim vermiş olabilir mi? Ama onlar PKK'yı örtmek için DEAŞ'ı öne çıkarıyorlar. PKK'yı meşru kılmak için DEAŞ'ı sanki bizimle özdeşleştirmek gibi bir şeye yöneliyorlar. Olmaz. 23 Temmuz'da olduğu gibi bize saldıran DEAŞ da olsa aynı anda cezalandırılır, PKK da olsa aynı anda cezalandırılır. Herkesin de bunu bilmesi lazım" dedi.
Davutoğlu, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD'nin eğit donat programını sonlandırmasından sonra güvenli bölgeyle ilgili konsept değişikliğine gittiği değerlendirmesi hatırlatılan Davutoğlu, mültecilerin, Suriye sorununun insani boyutunu yansıttığını, ancak insani olarak başlayan sorunun bir müddet sonra siyasal soruna, hatta daha kapsamlı bir soruna dönüştüğünü belirtti.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ile yaptığı görüşmede de dile getirdiği gibi son 40 gün içinde Türkiye'ye gelen Suriyeli sığınmacı sayısının son 1 yıldakinden fazla olduğunu aktaran Davutoğlu, çünkü ortada herkesi etkileyen, derinden sarsan ciddi bir sorun bulunduğunu vurguladı.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Eğer, biz 2004'ten itibaren pozitif gündemle Türkiye-AB ilişkilerini tam birliğe oturtmuş ve bunu sağlamış olsaydık, kriz yönetimi esnasında değil sadece, bir ortak vizyon olarak biz, şu anda çok daha güçlü bir Avrupa Birliği ve çok daha güçlü bir Türkiye'yi birlikte gerçekleştirmiş olurduk. Artık herkes biliyor ki Türkiye'nin katkısı olmadan bölgede ne insani, ne siyasi, ne stratejik herhangi bir sorun çözülemiyor. Türkiye'nin güvenliği tehdit altındaysa Avrupa'nın güvenliği sağlanamaz. Türkiye mülteciler gibi büyük bir problemle uğraşırken, kendi başına bu gayreti gösterirken susan Avrupa'nın, susan uluslararası toplumun şimdi fark ettiği şey, bu yük taşınamaz hale geldiğinde hepimizi, herkesi etkileyecek. Artık Suriye krizi bir ülke krizi olmaktan zaten çoktan çıkmıştı ama bir bölge krizi olmaktan da çıktı. Bir dünya krizi haline geldi. O zaman herkesin sorumlu davranması ve en fazla da Suriye krizinden etkilenen komşu ülkelerin haklarını ve hassasiyetlerini gözetmesi lazım."
"Kime ne faydası olacak?"
"Suriye politikalarınız eleştiriliyor. Bu yanlış politikalar yüzünden patlamaları yaşadığımız iddia ediliyor. Siz buna ne söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinde, Kılıçdaroğlu "Suriye politikanızın değişmesi gerekir" dediğinde, açık bir şekilde "Bana somut söyleyin, neyi değiştirelim?" diye sorduğunu anlattı.
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani gidip Esad ile el sıkışmak bu problemleri çözecek mi? Ben ilkesel olarak buna karşıyım da hadi teorik olarak konuşalım, farazi olarak, çözecek mi? Esad kendi ülkesini kontrol edebilen bir aktör mü? Esad Türkiye sınırını kontrol edebilen bir aktör mü? Rejim güçlerinin Türkiye sınırında kontrol ettiği alan 20 kilometreye kadar düştü. Kendi ülkesini kontrol edemeyen birinin kime, ne faydası olacak? Kendi ülkesinin sadece yüzde 14'ünü kontrol eden birinin elini sıkmak, Türkiye'de ondan kaçmış 2 milyon Suriyelinin yüreğine ateş koymaktan başka ne anlama gelir? Şu ana kadar ilkeli, insani ve demokratik politikamızdan vazgeçmek, Türkiye'nin hangi sorununu çözer?"
Türkiye'nin en başından beri Suriye'de ilkeli bir politika takip ettiğini dile getiren Davutoğlu, yıllar sonra bu travmalar aşıldığında bunun çok daha iyi anlaşılacağını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"En başında Esad ile birlikte, Esad'ı ikna ederek reform için çaba sarf ettik, olmadı. Sonra dünyaya seslenerek demokratik geçiş için baskı gücünüzü kullanın. Suriye'de çok kötü şeyler oluyor, olacak. Daha kötüsü olabilir diye ikna etmeye çalıştık, yapmadılar. Sonra bari gelin şurada bir güvenli bölge oluşturalım, mülteciler burada kalsın. Bir güvenli alanda Suriyelileri Suriye'nin içinde tutalım dedik, yapmadılar. Kimyasal silah kullanan bir diktatöre karşı ortak tavır sergileyelim dedik, P 5 ülkeleri en temel meselede anlaşamadı. Sonra döndük, siyasal konularda anlaşamıyoruz ama mülteciler gibi insani konuda ve savaş suçları gibi yine hukuki bir konuda anlaşalım dedik, Rusya'ya, İran'a, Çin'e, yapmadılar. Şimdi tüm bunlardan kaçan aktörlerin hiçbiri suçlu değil, kendi halkına zulmeden, 300 bin insanı katleden eli kanlı diktatör suçlu değil. Oraya o diktatörün yardımıyla ve o diktatörün oluşturduğu boşlukla gelen DEAŞ suçlu değil, Türkiye suçlu öyle mi? Bu, açık söyleyeyim, bir aşağılık kompleksin ortaya çıkardığı bir şey. Özgüven kaybının ortaya çıkardığı bir şey. Fransa'da hiç kimse Charlie Hebdo baskını olduğunda döndü de bu Fransız hükümetinin hataları sebebiyle oldu dedi mi? ya da İspanya'da, Madrit'te, Londra'da, Irak'ta, çünkü Irak müdahalesine destek verdiler. Irak'ta bu politikayı takip ettiğiniz için bu oldu mu dendi. Yoksa dönüp herkes omuz omuza mı verdi? Nedir bu? İlla ve mutlaka kendimizi suçlu görmek. ve sırf küçük hesaplar için Türkiye'yi suçlu koltuğunda oturtacak imalarda bulunmak."
"Ölüm fermanı yayınlandı"
"Sanki Türkiye veya AK Parti, PKK'ya baktığı gibi bakmıyor DEAŞ'a, sanki devletin bürokrasisi içinde onları biraz koruyup kollayan..." değerlendirmesi üzerine Davutoğlu, bunun akıl alacak bir değerlendirme olmadığını, bunu söyleyenin izanını kaybetmiş olması gerektiğini belirtti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bakın DEAŞ'ın internetteki yayınlarına. En fazla saldırdıkları kişiler Sayın Cumhurbaşkanı ve benim" dedi.
"Ölüm fermanı yayınlandı" denilmesi üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Tabii. Diyorlar bunlar 'mürtet.' En ağır ifadelerle. Niye? Çünkü Esad onlar için tehdit değil ki. Esad'ın varlığı onlara zemin oluşturuyor. Esad'ı destekleyenler, 'Esad ile el sıkışalım' diyen Türkiye'deki muhalefet onlara şey değil ki, ne olacak Türkiye'de savaş alanı ilan etmişler zaten. Ama biliyorlar ki bizim zihnimizdeki ve gönlümüzdeki İslam, Türkiye'de yaşanan İslam, onların panzehiri. Türkiye'deki İslam, Hazreti Mevlana'nın felsefesinden gelen, kendimi de onun içine koyarak söylüyorum, insan odaklı İslam anlayışı onların ideolojilerine en keskin cevabı veriyor. Onun için açın bakın. O DEAŞ sitelerinde Demirtaş'a ya da Kılıçdaroğlu'na, Bahçeli'ye bir şey var mı? Hepsi bize saldırıyor. Burada akıl, izan sahibi hiç kimse böyle bir argümanda bulunmaz. Türkiye herhangi bir terör örgütüne prim vermiş olabilir mi? Ama onlar PKK'yı örtmek için DEAŞ'ı öne çıkarıyorlar. PKK'yı meşru kılmak için DEAŞ'ı sanki bizimle özdeşleştirmek gibi bir şeye yöneliyorlar. Olmaz. 23 Temmuz'da olduğu gibi bize saldıran DEAŞ da olsa aynı anda cezalandırılır, PKK da olsa aynı anda cezalandırılır. Herkesin de bunu bilmesi lazım."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Davutoğlu Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?