Bangladeş'teki Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'a, ülkenin 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işlediği gerekçesiyle verilen idam cezası infaz edildi. Kamaruzzaman'ın idamı başta Türkiye olmak üzere pek çok ülkede tepkiyle karşılandı.
Kamaruzzaman, dün yerel saatle 22.30'da tutuklu bulunduğu Dakka Merkez Hapishanesinde asılarak idam edildi.
Bangladeş'te Yüksek Mahkeme, iki yıl önce idama mahkum edilen Kamaruzzaman'ın son temyiz başvurusunu da reddederek, Kasım 2014'te idam cezasını onamıştı. Bangladeş'te 2013 yılından bu yana verilen idam cezaları, ülkede hükümet karşıtı gösterilerin düzenlenmesinde önemli rol oynadı.
Kamaruzzaman'ın oğlu Hasan İkbal idamın ardından yaptığı açıklamada, babasının cenazesinin, defnedilmek üzere memleketi Şerpur'a götürülene dek ailesine teslim edilmeyeceğini basında yer alan haberlerden öğrendiklerini belirtti.
Hapishane yetkilileriyle iletişim kuramadıklarını ifade eden Hasan İkbal, cenazeyi teslim almak standart prosedür olduğunu bildirerek tepki gösterdi.
Hasan İkbal, Dakka Merkez Hapishanesine yaptığı son ziyaretin ardından, babasına Cumhurbaşkanı Abdul Hamid'den özür dilemesi karşılığında idam cezasının affedilmesi teklifinde bulunulduğunu fakat babasının teklifi reddettiğini açıklamıştı.
"İktidar partisi yetkilileri tanık yapıldı"-
İnfazın ardından Cemaat-i İslami Partisinin resmi internet sayfasında yayımlanan açıklamada, Kamaruzzaman için dua çağrısında bulunulurken, yarın da yurt genelinde grev yapılmasını istendi.
Açıklamada, Kamaruzzaman'ın kanunsuzca infaz edildiğine yer verilirken " Hükümet, bazı asılsız, hayali ve uydurma suçlamalarla hastalıklı siyasi menfaatlerini elde etmek için bu lider aleyhinde dava açmıştı. Sahte davayı kanıtlamak için iktidar partisi yetkilileri davanın tanığı yapıldı" ifadesi kullanıldı.
-"İdam yerine toplumsal uzlaşıyı yansıtan yöntemler bulunmalı"-
Türk Dışişleri Bakanlığı da Kamaruzzaman'ın idam edilmesi üzerine yayımladığı açıklamada ise, Bangladeş'te geçmişin yaralarının sarılması için idam cezası yerine toplumsal uzlaşıyı yansıtan yöntem bulunmasının temenni edildiğine yer verdi.
Açıklamada, cezanın infazından duyulan üzüntüye vurgu yapılarak, "Bangladeş'in toplumsal uyum ve huzuru bakımından söz konusu infazın yapılmaması ve diğer benzer idam cezalarının infazlarının da askıya alınması yönünde Bangladeş tarafına telkinde bulunmuş, idam cezasını kaldırmış bir ülke olarak bu cezanın uygulanmasının toplumda yeni gerginliklere yol açabileceği hususundaki endişelerimizi bildirmiştik" ifadesi kullanıldı.
Benzer bir açıklamada da Pakistan Dışişleri Bakanlığından geldi. Bangladeş'teki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten Pakistan Dışişleri Bakanlığı, Pakistan'ın, Müslüman ve Güney Asya Bölgesel İşbirliği Teşkilatı (GABİT) üyesi Bangladeş ile karşılıklı ilişkilere sahip olduğu ve iki ülke halklarının sömürge yönetiminden kurtuluş için ortak mücadele verdiği vurguladı.
Açıklamada, "Bize göre uzlaşma, ahenk ve ön bakış yaklaşımı, huzur ve refahın geleceğine yönelik rehberimiz olmalı. Pakistan, Bangladeş halkı için ilerleme, ahenk ve refah dilemektedir" denildi.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise Bangladeş Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi ve Yüksek Mahkemenin kararlarına saygı duyulmakla birlikte uluslararası yükümlülükleri gözeten adil ve şeffaf yargılamanın gereğine dikkat çekildi. Sözcü Marie Harf imzasıyla yayımlanan açıklamada, idam cezasının geri dönülemez oluşu da göz önünde bulundurularak söz konusu yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde yapılacak en iyi şeyin infazlara devam edilmemesi olduğuna yer verildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de Kamaruzzaman'ın cezasının durdurulması çağrısında bulunmuştu.
Kamaruzzaman kimdir ?-
Muhammed Kamaruzzaman, 1952'de Şerpur'da doğdu. 1971'de Bangladeş Pakistan'dan bağımsızlığını kazanmak için savaş açtığında Kamaruzzaman, Dakka Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'nde öğrenciydi. Bangladeş'in Pakistan'dan ayrılmasına karşı çıkan Cemaat-i İslami Partisi'nin Chatra Sangha adlı öğrenci kollarına katılan Kamaruzzaman, kısa sürede siyasi partinin önemli isimlerinden biri haline geldi.
Chatra Sangha'nın liderliğini iki kez üstlenen Kamaruzzaman, Pakistan ordusuna destek verdiği ileri sürülen El-Bedr güçlerine ait iki kampın da komutanlığını yaptı.
Savaşın ardından lisansüstü eğitimini tamamlayan Kamaruzzaman, "Weekly Sonar Bangla" ile Cemaat-i İslami Partisi'ne yakınlığıyla tanınan "Daily Sangram" gazetelerinde çalıştı. 1991 ile 2008 yılları arasında yapılan üç seçimde Cemaat-i İslami Partisi'nin Şerpur adayı olan Kamaruzzaman, iktidardaki Avami Birliği'nin adayı Rahman Atik karşısında yenilgiye uğradı.
Bangladeş hükümeti tarafından 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında işlenen suçların araştırılması için 2010 yılında kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, Mayıs 2013'te insanlığa karşı suç, kitlesel cinayet, adam kaçırma ve tecavüz dahil 7 suçlamadan 5'inde Kamaruzzaman'ı suçlu buldu ve idama mahkum etti.
Hakkındaki iddiaların siyasi olduğunu savunan Kamaruzzaman, hayatı boyunca savaş suçu işlemekle itham edildiği Shohagpur'a hiç gitmediğini belirterek, suçlamaları reddetti.
Kamaruzzaman'ın avukatları da savaştan 40 yıl sonra verilen cezaya karşı çıkarak Pakistan ordusundaki şüpheliler yargılanmazken müvekkillerinin işbirlikçi olarak mahkeme karşısına çıkarılmasının siyasi olduğunu ileri sürdü.
Cemaat-i İslami Partisi içinde "yenilikçi" bir isim olarak tanınan Kamaruzzaman, 2010'da yazdığı bir mektupta partinin tartışmalı geçmişinden kurtulmak için savaş suçuyla yargılananların üst kadroda yer almayacağı yeni bir parti kurulması çağrısında bulundu. Partide reform yapılması gerektiğini savunan Kamaruzzaman, hantal olduğunu düşündüğü parti işleyişini eleştirerek ilkesi adalet ve iyi yönetim olan siyasi bir oluşum kurulmasını önerdi.
Bağımsızlık savaşı ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi-
Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş devletinin kurulmasıyla son buldu.
Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgedeki asker sayısını artırdı. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hint hükümeti, Aralık 1971'de Doğu Pakistan'ı işgal etti.
Pakistan askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971'de Doğu Pakistan, Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirdi, milyonlarcası da yaralandı.
Başbakan Şeyh Hasina önderliğindeki Bangladeş hükümetinin bağımsızlık savaşı sırasında işlenen suçların araştırılması için 2010'da kurduğu Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 2012 yılına kadar ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami'nin 9, Bangladeş Milliyetçi Parti'nin de 2 lideri hakkında iddianame hazırladı.
Mahkeme tarafından suçlu bulanan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad oldu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırıldı.
Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te ömür boyu hapse mahkum edildi, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrildi. Molla, 12 Aralık 2013'te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri oldu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede hayatını kaybetti.
Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 29 Ekim'de Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Motiur Rahman Nizami'yi, 2 Kasım'da da partinin Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasında suç işledikleri gerekçesiyle idama mahkum etti.
12 Aralık'ta da partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman'a verilen idam cezası Yüksek Mahkeme tarafından onaylandı.
Mahkeme, 18 Şubat'ta da bağımsızlık savaşı sırasında Cemaat-i İslami'nin Pabna'daki şubesinin başkanlığını yapan, daha sonra terfi ettirilen 79 yaşındaki Abdus Sobhan'ı da "cinayet, soykırım, adam kaçırma ve yağmanın" da aralarında bulunduğu dokuz suçlamadan altısında suçlu bularak idama mahkum etti.
Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, ancak üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla söz konusu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.
Lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğunu belirten Cemaat-i İslami Partisi, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini ileri sürüyor.
Parti yetkilileri, halihazırda Cemaat-i İslami'nin 200'den fazla üyesinin yasa dışı biçimde tutuklu olduğunu belirtiyor.
Son Dakika › Güncel › Derleme - Gün İçinde Geçilen 'Bangladeş'te Kamaruzzaman'ın İdam Edilmesi'Yle İlgili Haberlerimizi... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?