1)LÖSEMİ HASTASI ECE İLACINI BEKLİYOR
İZMİR'in Karşıyaka ilçesinde yaşayan ve bir yıldır lösemi hastalığıyla mücadele eden 16 yaşındaki Ece Tosunoğlu, her gün kullanmak zorunda olduğu ilacını Türkiye'de bulamıyor. İlacın yurt dışından ithal edilmesi için Türk Eczacıları Birliği'nden talepte bulunduklarını anlatan Ece, ilacın kendisi gibi tüm kanser hastası çocuklar için hayati önem taşıdığını söyledi.
Emekli Yüksel Tosunoğlu (56) ve Emine Tosunoğlu (48) çiftinin kızları Ece, 9 Haziran 2017 tarihinde akut myleblast lösemi (AML) hastalığı ile tanıştı. Vali Erol Çakır Anadolu Lisesi'nde 10'uncu sınıfı bitiren Ece Tosunoğlu, öğrenimine ara vererek yaklaşık 7 ay hastanede lösemi tedavisi gördü. Şimdi ise ayda 4 gün hastanede kemoterapi almaya devam eden Tosunoğlu'nun, idame tedavisi için günde iki kez Lanvis isimli ilacı kullanması gerekiyor. Bu ilacı Türkiye'de bulmakta zorluk çeken Ece, hızlıca ithal edilmesi için yetkililere çağrı yaptı.
İlacın herhangi bir muadili bulunmadığını belirten baba Yüksel Tosunoğlu, kullanmazlarsa en başa dönmekten korktuklarını söyleyerek, "Türkiye'nin hiçbir yerinde bu ilacı bulamıyoruz. Türkiye Eczacılar Birliği'nden talep ettik. Reçetemiz var, ama ödemesi yapılmıyor. İlacın bir kutusu 131 Euro. İçinde 25 adet var, günde 2 tablet alıyoruz. 7 ay daha kullanmak zorundayız. Daha sonra devam edecek miyiz belli değil. İlacı kullanmak zorunda olan tüm hastalar zor durumda. Sağlık Bakanlığı bu işe el atmak zorunda. Bizim de takatimiz kalmadı, çaresiziz" dedi.
"BU SORUN TÜRKİYE'NİN SORUNU"
İlaca ulaşmakta zorluk çektiklerini anlatan Emine Tosunoğlu da, "30 Mayıs'ta Eczacılar Birliği'ne 8 kutunun bedeli 1070 Euro ödedik. Bu parayı kendi imkanlarımızla eşten dosttan bulduk. Çünkü kızımızın sağlığı için bulmak zorundaydık. O da sadece 3 ay yetecek. Sonra yine aynı sorunla başbaşayız. Bu sadece bizim sorunumuz değil, Türkiye'nin sorunu" diye konuştu.
Eski sağlığına kavuşmak isteyen Ece ise şunları söyledi:
"Tedavimin devam edebilmesi için benim bu ilaca ihtiyacım var. Sadece ben kullanmıyorum, benim gibi çok hasta var. Bu ilaç bizim için hayati bir öneme sahip. Bu ilacı almamız gerekiyor. Devlet büyüklerinden yardım istiyoruz."
AİLELER ARASINDA BAĞ KURUYORLAR
Çocukları lösemi tedavisi gören ailelerin Lanvis'in çok zor geldiğini bildikleri için yarım kalan ilaçları derneğe bıraktıklarını anlatan Kan Ordusu Kanser Derneği Başkanı Serhat Aytan (38) ise aileler arasında güçlü bir dayanışma kurulduğunu söyledi. Dernek olarak önceliklerinin kan ve trombosit ihtiyacını gidermek olduğunu dile getiren Aytan, şehir dışından gelen ailelelere konaklama ve beslenmeleri için destek verdiklerini belirtti. Her dönem farklı ilaçlarda sıkıntı yaşandığını anlatan Aytan şöyle konuştu:
"Tedavi sürecini tamamlayan birçok aile, yarım kalan yada hiç açılmamış ilaçlarını bize teslim ediyor. Sürekli ailelerle iç içe olduğumuz için kimin ne ihtiyacı varsa hemen duyuruyoruz. Lanvis'te sıkıntı yaşanmaya başlayınca elimizde kalan 7-8 paketi 3-4 çocuğa eşit pay ettik. Şimdi bizim elimizde de yok. Her yıl bazı ilaçlar bu şekilde 'yok'a düşüyor. Bu durum çantacı diye tabir edilen ilaç simsarlarının işine yarıyor. Çünkü bir ilaç karaborsaya düştüğünde daha pahalıya satılıyor. O ilacın gerçek olup olmadığı da belli değil. Açıkçası çocukların sağlığı açısından endişeliyiz. Aileler arasında bu bağı kurduk. Çocuklar uzun süre hastanede kaldıktan sonra dışarı çıktıklarında bu ilaçla en az 1 yıl devam etmeleri gerekiyor. Sağlık Bakanlığı, çocuklarımızı mağdur etmesin. Çünkü çok zorlu bir süreçten geçiyorlar. Son evresinde bu ilaca ihtiyaçları var. Bu ilaç hayat demek."
ECRİN'DEN ECE'YE MORAL
İki yıl önce lösemi teşhisi konulan ve zorlu tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan Balıkesirli Ecrin Akkuş da, Kan Ordusu Kanser Derneği çatısı altında Ece ablasına moral ziyareti yaptı. Ecrin'in 13 ay Ege Üniversitesi hastanesinde tedavi gördüğünü anlatan mobilya ustası baba Süleyman Akkuş, kendilerinin de zaman zaman ilaç sıkıntısı yaşadıklarını dile getirdi. Almanya'dan bulunan yüzde yüz uyumlu iliğin nakledilmesiyle kızlarının sağlığına kavuştuğunu dile getiren Akkuş, "2017'nin Nisan ayında nakil oldu. İliği Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKKÖK) buldu. Şuan herhangi bir ilaç kullanmıyoruz. Biz şanslıydık, hızlıca ilik bulundu ve kızımız sağlığına kavuştu. Umudumuzu kaybettiğimiz zamanlar olmuştu ama tüm ailelere tavsiyemiz, pozitif olsunlar. Çocukların moralini yüksek tutsunlar" dedi. 13 ay kapalı hastane ortamında zor günler geçirdiklerini söyleyen anne Emine Akkuş ise, "Ecrin kemoterapi gördü, ağız yaraları oldu, iştahsızlık sorunu yaşadı. Nakil dönemi zor geçti, tutar mı diye endişeliydik. Ama herşey geride kaldı, şimdi evimize döndük. Ayda bir kontrole geliyoruz. Ecrin iyi, daha da iyi olacak işallah" diye konuştu.
Ece ablasına sıkı sıkı sarılan ve ona desteğini gösteren Ecrin Akkuş (10), 2 yıl uzak kaldığı okuluna döneceği için çok heyecanlı olduğunu söyleyerek, "Şuan çok mutluyum. Evde eğitim gördüm ama seneye okula gideceğim. 2 yıl uzak kaldım okulumdan. Büyüyünce hemşire olmak istiyorum" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------------------:
-Ece'nin anne ve babasıyla detay görüntüsü,
-Ece ile Ecrin'in birlikte bisiklete binmesinden görüntü,
-Ece'nin babası Yüksel Tosunoğlu ile röp,
-Ece'nin annesi Emine Tosunoğlu ile röp,
-Ece Tosunoğlu ile röp,
-Dernek Başkanı Serhat Aytan ile röp,
-Süleyman Akkuş, Emine Akkuş ve Ecrin ile röp.
(Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR,
==================================================
2)OTOMOBİL, YOLDA KANLAR İÇİNDEKİ KİŞİYİ EZDİ
KARAMAN'da vücudunun çeşitli yerlerinde kesikler olan ve kanlar içinde yolda yatan Ali Ay'ı (19), yoldan geçen otomobil ezdi. Hayatını kaybettiği belirlenen Ay'ın, otomobilin ezmesi sonucu mu, yoksa daha önce mi öldüğü yapılacak otopsinin ardından belirlenecek. Olay, saat 03.10 sıralarında Siyar Mahallesi Mersin Yolu girişi Seyir Terasları Parkı önünde meydana geldi. Abdullah İbrahim B. (25), yönetimindeki 42 ALK 85 plakalı otomobille seyir halinde iken bir kişinin üzerinden geçtiğini fark etti. Ardından durum aracından indiğinde bir kişiyi ezdiğini gördü. Bunun üzerine polis ve sağlık görevlilerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık yerde yatan Ali Ay'ın öldüğünü belirledi. Yapılan incelemede ise Ay'ın, vücudunun çeşitli yerlerinde kesikler oluştuğu ve parktan yola gelip, yere yığıldığını belirledi. Hayatını kaybettiği belirlenen Ay'ın, otomobilin ezmesi sonucu mu, yoksa daha önce mi öldüğü yapılacak otopsinin ardından belirlenecek. Soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Olay yerinden detay
-Sağlık ekipleri ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması
-Cesedin cenaze aracına alınışı
(KJ: Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN DHA))
==================================================
3)ÇALILIK ALANDA YANGIN
ANTALYA'da çalılık alanda çıkan yangın itfaiye tarafından kısa sürede söndürüldü.
Yangın saat 11.00 sıralarında Muratpaşa ilçesine bağlı Kızıltoprak Mahallesi'nde gecekonduların yakınında bulunan çalılık alanda çıktı. Çalılık alandan duman çıktığını görenler durumu hemen Antalya Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını büyümeden söndürüldü. Henüz nedeni bilinmeyen yangında can ve mal kaybı yaşanmadı.
Görüntü Dökümü
----------------------
İtfaiye aracından detay
İtfaiye ekiplerinin yangını söndürmesi
Yanan hurda kağıt ve plastik atıklarının suyla soğutulması
Haber: Bülent TATOĞULLARI Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, -
=================================================
4)RİTA ORA, ANTALYA'DA İLK KONSERİNİ VERDİ
ARNAVUT kökenli İngiliz şarkıcı, söz yazarı ve oyuncu Rita Ora, Antalya'da ilk konserini verdi.
Serik ilçesine bağlı Belek turizm merkezindeki bir otelde sahneye çıkan Rita Ora, Antalya'da ilk, Türkiye'de ikinci konserini verdi. Yaklaşık 2 saat boyunca sahnede kalan dünyaca ünlü sanatçıyı yaklaşık 3 bin kişi izledi. Ünlü sanatçı Türkiye'yi çok sevdiğini, ikinci defa Türkiye'ye geldiğini ve Türkleri çok sevdiğini belirtirken, ağustos ayında Antalya'ya gelerek konser verdiği otelde 1 hafta tatil yapacağını söyledi.
Görüntü Dökümü
----------------------
Sahneden görüntüler
İzleyicilerden detay
HABER- KAMERA: Namık Kemal KILINÇ/SERİK (Antalya),
====================================================
5)LİSİNİA'DA 715 YABAN HAYVANI TEDAVİ EDİLDİ
BURDUR'daki Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi'nde 2011 yılından bu yana 715 yaban hayvanı tedavi edilerek, sağlığına kavuşturuldu. Merkez sorumlusu Öztürk Sarıca, "Son yıllarda nadiren hasta olarak geliyor yaban hayvanları. Daha ziyade insan baskısı ön planda. Doğal hayata duyarlı olmamız lazım" dedi.
Burdur merkez Karakent köyü yakınlarındaki Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi'nde doğada yaralı veya hasta halde bulunan yaban hayvanlarının tedavileri yapılıyor. 2011 yılından bu yana yürütülen çalışmalar kapsamında merkeze getirilen çoğunluğu kuş çeşitli türlerde 715 hayvanın tedavisi yapılarak, sağlığına kavuşturuldu. Hayvanların yaklaşık 50'si tedavi olmalarına rağmen doğaya kazandırılamayacağı için merkezde korumaya alınırken, kalanların tamamı yeniden doğal ortamlarına salındı.
Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi'nde bugüne kadar aralarında 207 şahin, 77 kızıl şahin, 70 leylek, 25 atmaca, 24 kukumav (küçük bir baykuş türü), 18 kerkenez, 17 keklik, 16 güvercin, 15 ebabil kuşu, 14 kulaklı orman baykuşu, 14 karga, 12 angıt, 11 baykuş, 11 peçeli baykuş, 10 gökdoğan ile aralarında tavşan, kartal, pelikan, kara akbaba, yaban domuzu, ağaçkakan, kırlangıç, porsuk, flamingo, çakal, yaban keçisi, köpek, sincap, ördek, tilki ve kurt gibi hayvanların da bulunduğu 715 yaban hayvanı tedavi edildi.
'DOĞAL HAYATA DUYARLI OLMAMIZ LAZIM'
Merkezin sorumlusu veteriner hekim Öztürk Sarıca, "Bunların büyük kısmı tedavilerinin ardından doğal hayata tutunmaya başladılar. Önümüzdeki yıllarda da yaban hayatı ile ilgili tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi. Yaban hayvanlarının kendilerine genelde silahla vurulmuş veya zehirlenmiş olarak tedavi için getirildiğini aktaran Sarıca, "Son yıllarda nadiren hasta olarak geliyor yaban hayvanları. Daha ziyade insan baskısı ön planda. Doğal hayata duyarlı olmamız lazım. İnsanların yaşadıkları ortamda doğal hayat ne kadar zenginse o kadar sağlıklı yaşarlar. Yaşamış oldukları ortamda doğal hayattan ne kadar uzak ve ne kadar çok fazla zirai ilaç kullanımı, avcılık baskısı varsa maalesef doğal hayattan kopmuş olarak yaşarlar. Yaban hayatımıza sahip çıkmamız gerekiyor ki gelecek nesillere aktarabilelim ve sağlıklı nesiller olarak yaşayabilelim" diye konuştu.
50'YE YAKINI DOĞAL HAYATA KAZANDIRILAMAYACAK
Çoğunluğu avcıların vurduğu kanatları kırılmış, bacakları kopmuş 50'ye yakın yaban hayvanının doğaya kazandırılamayacağını vurgulayan Öztürk Sarıca, şöyle dedi:
"Biz onları yaşatsak bile tekrar doğal hayata kazandıramıyoruz. Hayatlarının sonuna kadar Lisinia'da misafir edeceğiz. Bu hayvanların önemli bir kısmını şahinler oluşturuyor. Şahinler insanlara biraz daha yakın oluyor. Çok çabuk kaçmıyorlar ve avcılara da çok kolay hedef oluyorlar. Eti yenmeyecek hayvanlar. Avcı yaralanmalarıyla gelen şahinleri tekrar doğal hayata kazandırma şansımız yok."
SON MİSAFİRLER 3 ŞAHİN YAVRUSU
Merkezin son misafirlerinin bir ay önce tedavi için gelen birkaç aylık 3 şahin yavrusu olduğunu da aktaran Sarıca, "Isparta'da yuvalarının olduğu ağaç devrilmiş ve büyük olasılıkla anneleri terk etmiş. Hızlı bir şekilde gelişiyorlar ve önümüzdeki bir ay içinde doğal hayata kazandırmayı hedefliyoruz" dedi.
Görüntü Dökümü
----------------------
Tedavi gören yavru şahin
Öztürk Sarıca ile röp.
Merkezdeki yaban hayvanlarından detay
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?