Türk ve ABD'li eski diplomat ve uzmanlar, Ankara'da düzenlenen panelde Suriye'nin geleceği ile Türkiye ve ABD'nin Suriye perspektifini masaya yatırdı.
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) tarafından Ankara'da düzenlenen "Suriye'nin Geleceği: Türkiye ve ABD Perspektifi" başlıklı panelde eski ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Joel Raybourne, Amerika Dışişleri Bakanlığı'nda Suriye konusunda eski üst düzey danışman Richard Outzen, ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ile Washington Enstitüsü araştırmacısı Andrew Tabler konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan Raybourne, 2010 öncesi Suriye'sine dönüşün imkansız olduğunu belirterek, bu döneme dönmek isteğinde olan tüm planların şimdiden başarısız olduğunu kaydetti.
Esed'in de 2010 öncesine dönme isteği olmadığına vurgu yapan Raybourne, "Eski Suriye'nin ortadan kalkması yeni Suriye'yi kurmayı gerektiriyor. Yeni Suriye bazı tehlikelerle birlikte yeni fırsatlar da sunuyor. Halihazırda bazı hükümetler 2010 öncesi Suriye'ye göre çalışmalar yapıyor ancak bu çalışmalar şimdiden başarısız oldu. Yapılması gereken geleceğe odaklanmaktır." diye konuştu.
Raybourne, mevcut Esed rejimiyle normalleşmeye yönelik önerilere de değinerek, "Benim gördüğüm kadarıyla Esedli bir şekilde, herhangi bir reform yapmadan normalleşme sağlamak hayaldir. Bunu zorlayan politikalar da başarısızlığa mahkumdur. Suriyelileri ve uluslararası toplumu çıkmaz sokaklara sokuyor." ifadelerini kullandı.
Esed rejimini ve çatışma sistemini, yayılan radyoaktif maddelere benzeten Raybourne, "Esed rejiminin mevcut doğası daha fazla problem çıkarmaya yöneliktir. Uluslararası toplumun sıkıntı çektiği her problem Esed rejiminin doğasında var. Esed rejimi orada oturdukça mülteci sorunu daha da kötü olacak. Terör sorunu daha da kötüleşecek." değerlendirmesini yaptı.
"Esed orada oturdukça sorunlar devam edecek"
Raybourne, Esed rejiminin dünyanın en büyük uyuşturucu devleti olma yolunda olduğunun da altını çizerek, çeşitli narkotik maddelerin Suriye'den dünyanın çeşitli yerlerine ihraç edildiğini anlattı.
Narkotik maddelerin ülkenin ana gelir kaynaklarından biri olduğuna dikkati çeken Raybourne, "Bu sorun da onlar orada oturdukça devam edecek." dedi.
Raybourne, İran'ın Orta Doğu'daki askeri yayılımının da Esed rejimi sayesinde olduğunu ve Esed'in bu yayılmayı kendi çıkarına kullanmak istediğini de savundu.
Esed'in gitmesinin ABD içinde de yaygın görüş olduğunu belirten Raybourne, "Bunları göz ardı ederek Esed'le normalleşmek mümkün değildir, onu tolare etmek fayda da vermeyecektir." diye konuştu.
"Ruslar, Türkiye-ABD- Körfez ülkeleri arasında bir koordinasyon içinde olmadığını fark etti"
Outzen ise konuşmasında birçok ülkenin Suriye politikasının birkaç yıl öncesine kadar kötü olduğunu belirterek söylenenlerle yapılanlar arasında büyük bir boşluk olduğunu kaydetti.
Suriyelilere yönelik devrim yapmaya çağıran söylemler yapıldığını ancak diktatör devirmenin kolay olmadığını ifade eden Outzen, "ABD ve müttefikleri, diktatörleri Irak ve Afganistan'da değiştirmeye çalıştı ancak yeni bir büyük savaş çıkarma niyetinde değil." dedi.
Outzen, Rusların, Türkiye-ABD-Körfez ülkeleri arasında bir koordinasyon olmadığını fark ettiğini belirterek, "Bu eksiklik bugün de devam ediyor. Taraflar kendi yoluna gitti, arada da birbirlerine danıştı." ifadelerini kullandı.
Uluslararası koalisyonun Suriye'de DEAŞ'ı bitirme önceliği içinde hareket ederken Esed rejiminin ise muhaliflere saldırarak Halep'i ele geçirdiğini hatırlatan Outzen, "Rejimin genişlemesini önlemek için gerçek bir diplomasiyi ortaya koymak lazımdı. Türkiye olmasa bunu yapamazdık. Esed için Türkiye, askeri caydırıcılığı olan bir ülke. Fırat Kalkanı bölgesinde DEAŞ'ın genişlemesi engellenirken Esed'in de buraya girişi engelledi. Türkiye, buradaki statüko için kan döktü." diye konuştu.
"Türkiye ile ABD'nin Suriye'de istediklerinin aynı olduğunu görmemiz gerek"
Outzen, ABD'nin bölgeyle ilgili bir politika netliği olmadığını ve politika tasarımında hatalar bulunduğunu ifade ederek Suriye'de iyi bir sonuç elde etmek için ayrı ayrı hareket edildiğini kaydetti.
ABD'nin Suriye'ye yönelik çalışmalarının Türk halkında endişe uyandırdığını ancak bunların gerçekleşeceğine inanmadığını vurgulayan Outzen, "Biz, Türkiye'nin uzun vadeli güvenlikle ilgili çıkarlarını rahatsız etmek istemiyoruz." dedi.
Outzen, zayıf bir Suriye'nin yalnızca Esed'in çıkarına olduğuna da işaret ederek, "Çünkü Sünni bir ülkede azınlıklardan oluşan bir yönetimin başında. Sünni nüfusun etkisini azaltmak zorunda ve bunun için sürekli onları göçe zorluyor. Sadece kendi insanıyla savaş içinde." değerlendirmesini yaptı.
Esed'i görevinde tutmak isteyen ülkelerin sadece kendi çıkarları için bunu istediğini savunan Outzen, "Türkiye ile ABD'nin bugün ne kadar sorunları olsa da Suriye'de istediklerinin aynı olduğunu görmemiz gerek. Bu Suriyeliler için de iyi bir şey." yorumunda bulundu.
"Türkiye Fırat'ın doğusundaki statükodan rahatsız"
ORSAM koordinatörü Orhan da Türkiye'nin başta düzensiz göç akınını önlemeyi ve Birleşmiş Milletler çatısı altında bir çözümü öncelediğini belirtti.
Orhan, Türkiye'nin Fırat nehrinin doğusu ve batısındaki statüko için iki farklı yaklaşımı olduğunun altını çizerek, "Türkiye, batıda statükoyu korumak isterken Fırat'ın doğusunda ise statüko ve güç dengelerinden memnun değil ve değiştirmek istiyor." diye konuştu.
Bazı bölgelerdeki ABD askeri varlığının çekilmesi halinde rejim güçlerinin burada oluşturacağı baskının Türkiye'nin istemediği bir durum olduğunu kaydeden Orhan, içinde PYD olan yapıların Türkiye tarafından meşru kabul edilmeyeceğini söyledi.
Orhan, ABD'nin YPG'yi transforme etme çalışmalarına da değinerek, "YPG içinde de Türkiye'yi tehdit etmeme görüşünde olan eğilimler var ancak PKK bu unsurların böyle yaklaşım değiştirmesine izin vermez." dedi.
"Yeni ABD yönetimi Suriye rejimini anlaşma yapmaya zorlamak istiyor"
Washington Enstitüsünden Tabler ise ABD'deki Joe Biden yönetiminin özellikle ocaktan bu yana Suriye politikasıyla ilgili yeniden değerlendirmeler yaptığını anlattı.
Biden yönetiminin diplomatik, ekonomik ve askeri "sopalar" kullandığını aktaran Tabler, "Böylelikle Suriye'de taraflarla rejimin BM kararları doğrultusunda bir anlaşma yapmaya zorlamak istiyor. Mesele rejim değişikliği yapmak değil, Esed'i anlaşmaya zorlamak." ifadelerini kullandı.
Tabler, başka ülkelerin ise sopalara karşı "havuç" kullanma önerilerine de değinerek, "Birleşik Arap Emirlikleri de Şam'da elçilik açarak Esed sonrası döneme hazırlık yapmayı planlıyor. Ürdün Esed'le yeniden iş birliği istiyor ama bunu Esed değişecek ümidiyle yapmıyor çünkü Ürdün Suriye meselesi nedeniyle çok ciddi sorunlar yaşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Esed rejimiyle yapılacak iş birliklerinin enerji ve gaz alanında olduğunu kaydeden Tabler, bu konuda ülkede ve komşu ülkelerde yapılması planlanan elektrik, gaz ve enerji hattı projelerini içeren bir sunum da yaptı.
Son Dakika › Güncel › Eski diplomat ve uzmanlar, Suriye'nin geleceğini masaya yatırdı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?