Eskişehir - Chp Parti Meclisi Üyesi Mehmet Faraç, Emniyet Müdürü Avcı'ya Destek Verdi

"DEMOKRATİK, LAİK CUMHURİYETLE KAYGISI OLAN HER BÜROKRATA CHP KALKAN OLUR"

CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Faraç, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın yazdığı kitabının Türkiye'yi kuşatan cemaatlere başkaldırı niteliğinde olduğunu söyleyerek, "Bu ülkede demokratik, laik cumhuriyetle kaygısı olan her bürokrata, her memura , her yurttaşa CHP kalkan olur, sahip çıkar, arkasında durur, yanında yürür" dedi.

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Abdurrezzak Erten, Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Faraç Eskişehir'de CHP il binasında basın toplantısı düzenledi.

Genel Sekreter Yardımcısı Abdurrezak Erten, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın durduğu dik duruşun arkasında olacaklarını söyledi.

Parti Meclisi üyesi Mehmet Faraç, Hanefi Avcı'nın " Haliç'te Yaşayan Simonlar. Dün Devlet, Bugün Cemaat' adlı kitabını okuduğunu söyledi. Faraç şunları kaydetti:

"Hanefi Avcı'nın kitabı Türkiye'yi kuşatan cemaatlerin baş kaldırır aynı zamanda. Bu kitap çok önemlidir. Cumhuriyet mitinglerinde vurgulanan kaygılar kadar çok önemlidir. Bu ülkede demokratik, laik cumhuriyetle kaygısı olan her bürokrata, her memura, her yurttaşa CHP kalkan olur, sahip çıkar, arkasında durur, yanında yürür. Bu kitaptaki vurgulanan satırları Türkiye'de her yurttaşın sadece bürokrasinin, siyasetin değil çok dikkatle okuması gerekiyor. Türkiye'de ilk kez görevi başında, geçmişte çok önemli operasyonlar yapmış bir güvenlik yetkilisinin bu kadar cesur bir davranışla, devletin çok kritik merkezlerine yerleşmiş, ordunun içerisine kadar sızmış bir cemaatle ilgili bu kadar açıkca isimler, belgeler, zaman ve yer vererekçok önemli açıklamalar yapması, çok önemli konulara dikkat çekmesi Türkiye'nin önümüzdeki süreçte cemaatlerin devleti nasıl kontrol altında tuttuğunu ortaya çıkaracak bir operasyonun da habercisidir diye düşünüyorum. Bu konuda Ankara Cumhuriyet Savcılığı bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmanın ardından Hanefi Avcı hem basına yaptığı açıklamada hem de kitapta vurguladığı gibi cemaatin orduya, MİT'e, polisin içerisine hatta TBMM'deki imamlarıyla ilgili çok önemli bilgi ve belgeleri savcılıklara teslim edeceğini söyledi. Şu anda konuşulması gereken 2 nokta vardır. Demokratik özerklik adı altında Türkiye'nin parçalanmasına giden bir süreç, ikincisi de Türkiye'yi kuşatan ikinci tehlike cemaat ve tarikatlara yönelik devletin çok önemli bir bürokratının yaptığı açıklama ve yazdığı kitaptır."

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Abdurrezak Erten, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın durduğu dik duruşun arkasında olacaklarını söyledi. Erten. gazetecilerin "Deniz Baykal bu referandum sürecinin neresinde? Bir görev veriliyor mu? Yoksa veriliyor da yapmıyor mu? Bazı görüşmeleri oluyor bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:

"Eski genel başkan sayın Deniz Baykal bu partiye uzun yıllar hizmet etmiş bir genel başkanımız. Dolayısıyla bu partiyi yoktan var etmiş, bu noktalara kadar taşıyan bir insanı MYK sorumlusu altına vermek hiç doğru bir şey değildir. Bezler ne yaptık? Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu her bir MYK sorumluluğu altında milletvekilleri ve parti meclisi üyelerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturdu. Şimdi düşünebiliyor musunuz? böyle bir yapı içerisinde benim 15-20 yıllık genel başkanım benim insiyatifimde çalışabilir mi, böyle bir şey olabilir mi? Bu bir haksızlıktır. Bazı yandaş medya olayı özellikle CHP içerisinde bir küskünlük dalgası yaratma adına bu polemiği yapmaya çalışıyorlar fakat doğru bir şey değildir. O anlamda sayın genel başkanımız her bulunduğu alanda çalışıyor, üretiyor ve CHP'nin iktidar olması için elinden gelen her türlü gayreti sarf ediyor. Deniz Baykal'ın yapmış olduğu görüşmeler çok doğaldır. Ben Genel sekreter yardımcısı olduğum günden itibaren İzmir'e yöneldim ve İzmir' dedim ki; bu günden itibaren şu veya bu nedenle parti dışında kendisine solum, sosyal demokratım, ulusalcıyım, devrimciyim, çağdaşım, aydınım diyen tüm arkadaşları bu partiye davet ediyorum dedim. O halde kalkıp öyle çağdaş, aydın, sol, sosyal demokrat olan insanların temasları çok daha fazla olur. Hüsamettin beyle de, Mustafa Sarıgül ile de oturur, sohbet eder. Bundan daha doğal bir ilişki olamaz. Önemli olan Laik Cumhuriyetin ilelebet sürmesidir. Biz buna bakarız. Özellikle çok uluslu şirketlerin bu komplo teorilerini üç aşağı beş yukarı biz çok iyi biliriz. Eski genel başkanımız sayın Deniz Baykal'a bir komplo yapılmıştır. Dolayısıyla aslında amaç burada CHP'yi paramparça etmekti, yok etmekti. Kurgulanan farklı şeylerdi. Ama ne oldu? Deniz Baykal istifasını verdikten sonra parti kendi içerisinde bir toparlanma sürecine girdi ve o çok uluslu şirketlerin, emperyal anlayışların komplo teorilerini bir bir yok etti. CHP şu anda iktidara doğru koşuyor. Neden 8 yıl önce anayasa değişikliği olmadı da niye şimdi niye? Allah aşkına bir kendi kendimize sorgulayalım. Yüce divan korkusu var yüce divan, başka hiç birşey değil."

(