Gdo'suz Mısıra Eczacı Dokunuşu - Son Dakika
Güncel

Gdo'suz Mısıra Eczacı Dokunuşu

Türkiye'de ilk defa sağlığa zararlı olmayan Gdo'suz mısırdan popcorn üretildi.

30.04.2012 14:10

1989 İstanbul Üniversitesi Eczacılık fakültesi mezunu Sn. Gülçin Çomu; 10 yıl süreyi aşkın eczacılıkdan sonra Amerika'da üretilmiş olan ve Türkiye'de daha evvel uygulanmamış ilk GDO 'suz mısır çerezini üretti. Hem Amerika hem de Türkiye'de yapılan analizlerde hiçbir GDO taşımayan ürünü genç yaşlı ve özellikle çocuklar çok rahat ve endişe duymadan tüketebilir.

Amerika dan ithal edilen ve GDO içermeyen özel mısır ile kendi yapmış olduğu ve tamamiyle doğal olarak hazırlanan tariflerle 'Karamelli' , 'Tarçınlı', 'Peynirli', 'Çukulatalı' ve 'Ballı Fındıklı' tüm çeşitler aroma, katkı maddesi, gıda koruyucusu ve boya maddesi içermemektedir.

Başarılı kadın girişimcimiz, Sn Gülçün Çomu: ''Amerika'da yaşadığımız yıllarda çok severek yediğimiz hatta Türkiye'ye paket paket taşıdığımız karamelli mısırın ülkemizde de Türk damak zevkine uyabileceğini düşündüm. Önce evde kendimiz için denemeler yapmaya başladım. Sonra çevreden aldığım olumlu tepkilerle bunu herkesle paylaşmaya karar verdim. Ama mısırın en büyük problemi olan GDO beni endişelendiriyordu. Üstelik top şeklinde patlayan bu özel mısırlardan Türkiye'de hiç görmemiştim.O yüzden ithalat aşamasına geldiğimizde karşı taraftan önce temiz belgesini istedik.Onunla yetinmeyip Türkiye'de tekrar analiz yaptırdık. Bir yılı aşkın zamanda kendi tariflerimizi geliştirdik. Üretimde mutlaka birinci sınıf malzeme kullanıyoruz.Hatta yaptığımız ürünleri ilk önce biz test ediyoruz. Kesinlikle aroma ve boya maddesi kullanmıyoruz. Karameli yaparken kanserojen olacağını bildiğimizden şekeri yakmıyoruz. Üretimimizi müşterilerimizin önünde günlük olarak yapıyoruz. Türk insanına çok yeni bir tat olmasına rağmen tüketicilerimizden , hatta müdavimlerimizden aldığımız tepkiler , yüzlerindeki gülümseme bizi işimize daha da şevkle bağlıyor. Bununla birlikte patlamış mısır bol lif içerdiğinden sağlıklı bir atıştırmalık , üzerindeki tereyağı ve şekerse hayatımıza biraz da tat katmak için bir ilki denedik..'' dedi.

GDO Nedir-Gdo Zararları Nelerdir? (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar; yani kısaca GDO adı verilmektedir.

Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme, yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanmaktadır. Aktarılacak gen önce bulunduğu canlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.

Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates, balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO'ların çeşitli yollardan yayılarak yeni Frankeştaynlar yaratma tehlikesiyle karşı karşıya.

Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler; canlı sağlığı, biyolojik çeşitlilik, ekolojik dengenin bozulması, ekonomik bağımlılık, canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli tehdit ve riskler taşıyor.

Yaşam bütündür ve canlı organizmalar milyonlarca yıl boyunca bu güne geldiler. İnsanlığın da yaşamsal ihtiyaçlarının kaynağı olan bu zenginlik, dengeli bir alış-veriş ve ekolojik bütünün her bir unsuru (tüm canlılar, toprak, su, güneş, ay, hava vs.) ile etkileşim içinde gelişerek çeşitlenmiştir.

GDO'ların Tehdit ve Riskleri1.Biyolojik Çeşitlilik, Tarımsal Biyo çeşitlilik ve Doğal Dengeye EtkileriYerel türler tehdit altında.Yaşam bir bütündür ve gen halkalarındaki en küçük bir değişiklik beslenme zinciri yoluyla bütündeki diğer parçaları da etkiler.

Sonuçta insan, hayvan, bitki, mikroorganizmalarda yapılan her bir değişiklik bütünün bir diğer parçası olan tarımsal biyo çeşitliliği; yani sağlıklı beslenmenin temeli olan gıda çeşitliliğine etkileyecektir.

Hastalık ve diğer zararlılara karşı dayanıklı olması için genleriyle oynanmış bir buğday türünün belki verimi yüksektir; ancak bir hastalık ya da zararlı sayesinde o türün yok olması ve dünyada artık başka bir buğday yetiştirilmediği için buğday ırkının tamamen ortadan kalkması gibi bir felaketi beraberinde getirebilmektedir.

Modern tarım yüzünden zaten çeşitliler çok azalmış durumdadır. Asya'da mevcut 140 bin çeşitten sadece 6'sı ekili toprakların %70'ini kaplıyor. Azalan çeşitler ise tamamen GDO tehdidi altındadır. Çünkü GDO'ların aktarılmış genleri çevresinde geleneksel yöntemle üretilmiş ürünlere geçebilmektedir. Arılar, kuşlar, böcekler ve rüzgar gibi tozlaşmayı sağlayan etkenler GDO'u polenleri komşu tarlaya taşıyor ve oradaki üründe de genetik değişikliğe yol açıyor. GEN KAÇIŞI adı verilen bu bulaşma sonucu yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyan bitkiler tek tipleşmekte ve doğal çeşitlilik azalmaktadır. Milyonlarca yılda oluşan türler 5-10 senede yok olmaktadır.

Birkez gen aktarımı başlatılınca genetiği değişmiş ürünün, genetiği değişmemiş ürünlere bulaşması -ileriki nesillere de aktarılacağından- önlenemez hale gelmektedir.

Yararlı böcekler yok olmaktadır. Zararlı böceklere karşı dayanıklı olmalarını sağlamak için bazı bitkilere aktarılan toksin (zehir) karakterli genler o böcekleri yiyen yararlı böcek türlerinin de yok olmasına neden oluyor.

Ayrıca yabani ot ilacına dayanıklı genler aktarılmış bir ürünün yetiştiği tarlaya ertesi yıl farklı bir ürün ekildiğinde, tarlada kalan geçen yılın GDO'lu ürünü yeni ürün için yabancı ottur. Ancak eski GDO'lu yabani otlara dayanıklı olduğundan çiftçi için büyük sorun yaratıyor ve yeni ürüne şans tanımıyor, onunla mücadele etmek imkânsızlaşıyor.

Yabancı otlara doğru gen kaçışı nın kolza ve pancarda belirginleşmesi Fransa Tarımsal Araştırmalar Ulusal Enstitüsü'nün (INRA) yabani otlara dayanıklı tüm kolza varyetelerini stoktan çıkarmasına neden oldu.

İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİGDO lu bitkiler yüksek allerji riski taşıyor. Alerjenler, genetik mühendisliği yoluyla bireylerin güvenli olduğunu düşündükleri için tüketmekte sakınca görmedikleri besinlere de aktarılabiliyor. Bu durumda birey allerjeni taşıdığını bilmediği besini tüketerek kendini riske atabiliyor.

11 Aralık 2003'te Rusya'da bir gurup bilim adamı son üç yıl içerisinde allerji belirtisi gösteren hastaların sayısında 3 kat artış olduğunu ve bunun altında yatan nedenin Genetiği Değişmiş Ürünler'in (GDÜ) tüketimi olabileceğini açıkladılar.

Toksik (zehirleyici ) EtkilerAraştırmalar GDO'lu patateslerin fareler için toksik etki yaptığını, bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğunu ortaya koyuyor.

1980 lerin sonunda bir Japon firması triptofan adlı bir aminoasidi bir bakteriye ürettirerek bbesin takviyesi olarak ABD de satışa sundu.Aylar içinde ürünü kullanan kişilerde sinir sistemini etkileyen, kas ağrıları ve kandaki bazı hücrelerin sayısında artış ile seyreden eozinofili-miyalji sendromu ortaya çıktı. Bu sorunları yaşayan 155 kişşide kalıcı hasar meydana geldi,37 hasta yaşamını yitirdi.Mayeno ve Gleich,1994 . Yapılan incelemne sonucu genetiği değiştirilmiş bakterideki artmış triptofan üretiminin toksik bir yan ürün oluşumuna yol açtığı ve sendromun toksik madde nedeniyle ortaya çıktığı anlaşıldı.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Gdo'suz Mısıra Eczacı Dokunuşu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement