Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, güçlü aile yapısının güçlü toplum demek anlamına geldiğini belirterek, "Bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden güçlü aile yapısını inşa edemeyiz." dedi.
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı'ndaki konuşmasında, İİT çatısı altında kendilerine düşen görevin nerede bir Müslümanın hakkı gasp ediliyorsa hukuku çiğneniyorsa varlığı tehdit altına alınıyorsa onun yanında yer almak olduğunu söyledi.
"Asya'da, Afrika'da, Avrupa'da ve Amerika'da, velhasıl dünyanın yer yerinde geleceğin bizlerde olduğuna yürekten inanıyorum." diyen Erdoğan, yapılan saldırıların hiçbirinin bu kutlu yükselişi durdurmaya yetmeyeceğini kaydetti.
Tek bir kişinin bile haksız yere gönlünün kırılmasının, gözünden yaşlar akmasının ve yüreğinin yanmasının kendilerini vebal altında bırakacağını ifade eden Erdoğan, görevlerinin aydınlık geleceğe giden yolda her bir kardeşin onurlu ve güvenli bir şekilde ayakta kalabilmesini sağlamak olduğunu vurguladı.
Erdoğan, İİT'yi bu misyonu hakkıyla yerine getiren bir kurum haline dönüştürmek mecburiyetinde olduklarını dile getirerek, Türkiye olarak dönem başkanlığında olduğu gibi bu doğrultuda kendilerine düşen görevi yerine getirmeye hazır olduklarını anlattı.
Diğer üye ülkelerden de aynı kararlılığı görmek istediklerini vurgulayan Erdoğan, "Bunu başardığımızda emin olun önümüzde adaletin, huzurun, barışın ve refahın olduğu yepyeni bir dönemin kapıları açılacaktır." ifadelerini kullandı.
"Hep birlikte seferberliğe gitmeliyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanlığın en önemli alametifarikalarından birinin de aile kurumunun gücü olduğunu belirterek, bugün geleceğini tehdit altında gören toplumların tamamının ortak özelliğinin aile kurumunun zayıflatılması ve çarpıtılması olduğunu söyledi.
Gelinen noktada hiçbir teşvik, maddi destek ve telkinin bu tür ülkelerin aile kurumlarını yeniden ayağa kaldırmaya yetmediğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü temel çökmüş durumda. İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz. Kendi ülkem başta olmak üzere bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Müslüman, o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da emindir, sadıktır. Hep birlikte bir seferberliğe girmeliyiz. Yunus'un diliyle biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz. Siyah, beyaz, Arap ırkı, zenci, böyle bir ayrım biz de yok. Biz böyle bir ayrımı asla yapamayız."
Hazreti Peygamberin "Başı kuru üzüm tanesi gibi incik böncük de olsa Allah için severiz." dediğini belirten Erdoğan, İslam'ın güzelliğinin ve farklılığın bunda olduğunu söyledi.
Erdoğan, geçmişte beyazlarla zencilerin Amerika'daki yaşadığı sıkıntıları anımsatarak, ancak İslam dünyasında böyle bir şeyin hiçbir zaman olmadığını, İslam ülkelerinin kendi aralarında kuracağı güçlü iş birliği ve tecrübe paylaşımlarıyla bu sıkıntının üstesinden çok daha rahat gelinebileceğine inandığını kaydetti.
"En önemli zenginliğimiz genç nüfusumuzdur"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplantıda bu konuda somut kararların alınacağını öğrenmekten memnuniyet duyduğunu belirterek, İslam ülkeleri olarak en önemli zenginliğin yer altı kaynaklarından ziyade genç nüfus olduğunu vurguladı.
Daha da güçlendirilecek aile yapısı, sağlam eğitim ve öğretim sistemi ile güçlü sosyal dayanışma mekanizmalarıyla geleceğin gönül rahatlığıyla emanet edileceği bir gençlik yetiştirilebileceğini belirten Erdoğan, Batı kaynaklı tehditlere karşı, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere ne kadar iyi sahip çıkılırsa aile yapısının da o derece korunacağını anlattı.
Erdoğan, sosyal medya ve televizyon gibi iletişim araçlarının Batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz halinde bulunulması gerektiğine işaret ederek, sınırları korurken zihinlerin teslim alınmasına yol açacak her türlü boşluğun, gafletin ve çatlağın süratle doldurulması gerektiğini kaydetti.
Bu konuda, hiç de iyi imtihan verilemediğinin itiraf edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Ama kötü gidişi durdurma şansına hala sahibiz. Her birlikte neler yapabileceğimizi konuşmalı, anlaşmalı ve süratle uygulamaya geçirmeliyiz." dedi.
Erdoğan, Suriye başta olmak üzere çeşitli bölgelerdeki çatışmalar ve krizler sebebiyle sayıları milyona varan çocuğun öksüz ve yetim kaldığını anımsatarak, Suriye'de, Somali'de, Irak'ta, İran'da ve Filistin'de yaşananların ortada olduğunu, bunların hep İslam ülkelerinde devam ettiğini söyledi.
"İslam ülkelerini böl, parçala, yut anlayışıyla emperyalist anlayış yoluna devam ediyor." diyen Erdoğan, bunlardan bir kısmının çeşitli yollarla diğer ülkelere götürülüp hiç arzu edilmediği şekilde yetiştirildiğini, bu çocukların başta uyuşturucu tüccarları olmak üzere suç örgütleri tarafından istismar edildiğini kaydetti.
Müslümanlar olarak kardeşlerin emanetlerine sahip çıkmanın boyunlarının borcu olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yeteri kadar duyarlı olamadığımız için kaybolup giden her çocuğun vebalini üzerimizde taşıyoruz. Yetimhane benzeri yapılardan ziyade ailelerin sahip çıkmasıyla bu çocukları topluma kazandırma konusunda bir seferberlik başlatmalıyız. Günümüz toplumlarında karşımıza çıkan yeni durumlar bizi özellikle sosyal politikaları gözden geçirmeye itiyor. Sosyal devlet ilkesini gözardı eden hiçbir ülkenin hedeflerine ulaşabilmesi mümkün değildir. Esasen Peygamber Efendimizin 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' ikazı, sosyal politikalarımızın en çarpıcı rehberidir. Nüfusun böylesine arttığı ve şehirlerin kalabalıklaştığı bir dönemde bu tavsiyenin gereklerini fertlerle beraber asıl olarak devlet başta olmak üzere kurumların yerine getirmesi gerekiyor. Sivil toplum kuruluşları bu bakımdan çok yaygın ve etkin faaliyetleriyle öne çıkıyor. Ailenin güçlenmesi ve sosyal devlet ilkelerinin hayata geçirilmesi konusunda çalışan sivil toplum örgütlerimizi kendi aralarında yakın iş birliğine teşvik etmeli, desteklemeliyiz."
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?