Kılıçdaroğlu: Çete Reisi Sensin, Yanındaki Bakanlar da O Çeteyi Oluşturuyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün İstanbul'da bazı gazetecilerle toplantı yaptığını hatırlatarak, "Yine esmiş; "Komplo kurdular, devletin içinde çete var, paralel devlete izin vermem.' Gerçekten yolsuzluk, rüşvet konusunda çalışan bir paralel devlet var. Başbakan var o paralel devletin içinde, bakanları var, kirli bürokratlar, kirli işadamları var, oğulları var. Tutturmuş, devletin içinde çete var. Çete reisi sensin. Yanındaki Bakanlar da o çeteyi oluşturuyorlar" dedi.

Kılıçdaroğlu, Macunköy'de öğrenci evi ile sosyal tesisinin açılışına katıldı. Türkiye'nin 17 Aralık'tan beri çok ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Düne kadar namuslu geçinenlerin, millete efelik yapanların yüzlerindeki maske düştü. Daha düne kadar "Yolsuzluklarla mücadele ediyoruz' diyen insanların aslında yolsuzluk batağında olduğunu görüyoruz. Siz hiç Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir Başbakan'ın ayakkabı kutusundan korktuğunu duydunuz mu? Yürekli bir kadın, Başbakan'a boş ayakkabı kutusu gösteriyor. Sen misin gösteren Ayakkabı kutusundan niye korkuyorsun sen? Nedir bu telaş? Polis evini basıyor, karakola götürüyorlar, ifadesini alıyorlar. Ne oldu? Rezil oldunuz, rezil. Boş ayakkabı kutusundan korkar hale geldiniz. Düşün artık bu milletin yakasından."

-"O VAKFA O PARALAR NEREDEN GELİYOR?"-

Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından 4 bakanın istifa ettiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bir Bakan da diyor ki, "Ben niye istifa edeyim? Sen söyledin, ben de yaptım. Asıl istifa etmesi gereken sensin.' Yani, çete reisini tanımlıyor o. Şimdi çıkmış meydana "Devlette çete var, biz bu çetelerin oyununa geldik' diyor. Demek ki, 11 yıldır bu ülkeyi çeteler yönetiyor. Senin haberin yok. Ya sen ne biçim Başbakansın Bütün cumhuriyet dönemi boyunca hiçbir Başbakan yolsuzlukları, rüşveti savunmamıştır. İlk defa Recep Tayyip Erdoğan, yolsuzluk yapanları ve rüşvet alanları savunuyor. Belki dünya tarihinde ilk kez bir Başbakan, 76 milyonun gözünün içine bakarak savunuyor. Sen yolsuzluk yapan insanlar ortaya çıktığında, "Babam bile olsa sonuna kadar gidin' deme yürekliliğini gösterecektin. Oğlu, ailesiyle beraber vakıf kurmuş. Bu vakıf yurt yapacaktı, öğrencilere burs verecekti diyor. Bizim derdimiz o vakfın yurt yapması, burs vermesi değil. O vakfa o paralar nereden geliyor? Bizim derdimiz bu. İhale veriliyor, rüşvet de vakfa ödeniyor. Mekanizmayı böyle kurmuşlar."

-"SEN DE Mİ DARBECİ VE ERGENEKONCU OLDUN?"-

Erdoğan'ın dün İstanbul'da bazı gazetecilerle toplantı yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Dün İstanbul'da toplantı yapmışlar. Konu mankeni olarak da gazetecileri çağırmışlar. Yine esmiş; "Komplo kurdular, devletin içinde çete var, paralel devlete izin vermem.' Gerçekten yolsuzluk, rüşvet konusunda çalışan bir paralel devlet var. Başbakan var o paralel devletin içinde, bakanları var, kirli bürokratlar, kirli işadamları var, oğulları var. Benim aklımın almadığı, bunları anlatırken yürekli bir gazeteci arkadaş çıkıp "Bu banka genel müdürünün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon doların işi ne?' diye sormuyor. Yine bir gazeteci arkadaş çıkıp "Madem paralel devlet var, çete var; bu 4 bakanı neden istifa ettirdin sen?' diye sormuyor. O yüzden konu mankeni diyorum. Başbakan'a 16 soru sordum. Birine yanıt vermiş değil. Tutturmuş, devletin içinde çete var. Çete reisi sensin. Yanındaki Bakanlar da o çeteyi oluşturuyorlar" dedi.

Sivil toplum örgütlerine de seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Niye bunlar dut yemiş bülbül gibi oldular? Rüşvet konusu ayyuka çıktı. Yolsuzluk konusu ayyuka çıktı. Taa Amerika'dan, Japonya'dan Rusya'dan, AB'den ses geliyor da bu işçi kuruluşlarının neden hiç sesi çıkmıyor? Neden Sayıştay raporlarının TBMM'ye gelmediğini şimdi daha iyi anlıyorsunuz değil mi? Hırsızlıklar ört bas edilsin. Biz hırsızlığımızı istediğimiz gibi yapalım diye. Şimdi başka bir söylem daha geliştiriyor; "Efendim, geçmişte haksızlıklar oldu, Ergenekon, Balyoz davasında haksızlıklar oldu. Biz yeni uyandık' diyor. Gündem değiştirmek istiyor. Rüşveti ve yolsuzluğu meşru hale getiren sevgili Başbakan, rüşvet ve yolsuzluklarla geçine sevgili Başbakan senin aklın yeni mi başına geldi? Defalarca söyledik; savunma hakkını ihlal ediyorsun dedik. Kişinin en doğal hakkı olan savunma hakkı kısıtlanıyor dedik, sahte deliller üretiliyor dedik. Bize dedi ki, "Siz darbecisiniz, siz Ergenekoncusunuz, onun için bunu yapıyorsunuz.' Şimdi sen de mi darbeci ve Ergenekoncu oldun? Ben sana inanmıyorum. Dürüst insan değilsin. Dürüstsen açık çek verdim, yarın bir gün kanun teklifini de vereceğim, gel bu rezalete son verelim. Nereye kaçtı, ben onu bilmem ama nereye giderse gitsin, kul hakkı yemenin hesabını sonuna kadar soracağım."

-"ERDOĞAN'IN İKİ ELİ KANLIDIR"-

Hatay'da yakalanan TIR'a da değinen Kılıçdaroğlu, şunları ekledi:

"İhbar geliyor, bu TIR'ın içinde silah var, deniyor. Savcı işini yapıyor, polise ve jandarmaya talimat veriyor; "TIR'ı durdurun, ben gelip arayacağım.' Yasal hakkı. Recep'in TIR'ı aranmıyor. İçinde insani yardım malzemesi varmış. İnsan, insani yardım malzemesinden utanır mı? Tam tersine açarsın, bütün vatandaşlar görsün. Efendim, devlet sırrıdır diyor. Yiyecek içecek ne zamandan beri devlet sırrı oldu? Ne var? Silah var içinde. Hatırlarsanız daha önce de bir TIR için ihbar gelmişti, uyuşturucu var diye. Gittiler savcı polis, açtılar baktılar ki hiç de uyuşturucu yok, silah var. Bunlar Suriye'de dökülen her damla kanın sorumlusudur. Recep Tayyip Erdoğan'ın iki eli kanlıdır. Buradan AKP'ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; elinizi vicdanınıza koyun. İlla gelin, CHP'ye oy verin demek istemiyorum; ama şunu istiyorum, sizin çocuklarınız da işsiz, sizin de pek çok sorununuz var. Hepimiz bir arda yaşıyoruz, güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu millet temiz, düzgün siyaset istiyor. Adı yolsuzluğa bulaşmış, hırsızları savunan bir siyasetçi istemiyor. İnsana saygılı bir yönetim istiyor. Kavga değil, barış istiyor. Bütün komşularıyla barış içinde yaşayan bir Türkiye istiyor. Suriye'de dökülen kanın sorumlusu Türkiye olsun istemiyor."