ABD ve Avrupa, son üç yılda yüzbinlerce kişinin katıldığı kitlesel eylemlere sahne oldu. Hükümet karşıtı gösterilerin bazısı aylarca, bazısı birkaç gün sürdü. Bazı göstericiler eylemlerine kendiliğinden son verirken bazılarında polisin müdahalesi etkili oldu. Kendilerini herhangi bir siyasi partiyle özdeşleştirmek istemeyen göstericiler eylemlerini sosyal medya üzerinden organize etti.
Özellikle ABD ve Avrupa'da, ekonomik krizi, yoksulluğu, gelir dağılımı dengesizliğini, hükümet politikalarını, bazen de sistemin kendisini protesto eden göstericiler, örgütlenmek ve birbirleriyle iletişim kurmak için sosyal medyanın tüm imkanlarını kullandı. Son üç yılda ABD, İngiltere, Yunanistan, İspanya ve İtalya'dakiler, en fazla ses getiren kitlesel eylemler arasında yer aldı.
" Wall Street'i işgal" edenler şiddetten uzak durdu
New York'ta 17 Eylül 2011'de göstericiler, ekonomik kriz ve kapitalizmi protesto etmek için "Wall Street'i İşgal Et" adıyla bir eylem başlattı. Arap Baharı'ndan ve İspanya'daki sistem karşıtı gösterilerden esinlenen Amerikalılar önce Zuccotti Park'ı işgal etti, ardından Brooklyn Parkı'nı trafiğe kapattı. İnternette, "occupywallstreet.org" ve "occupytogether.org" siteleri aracılığıyla organize edilen eylemler, kısa sürede ABD'nin diğer eyaletlerine yayıldı. Göstericiler, birçok yerde çadırlardan oluşan kamplar kurdu.
"Biz yüzde 99'uz" sloganını benimseyen göstericiler, toplumun marjinal bir grubunu değil, yüzde 99'unu temsil ettiklerini, yüzde 1'inin ise ayrıcalıklı ve zengin kesim olduğunu savundu. Protestocular, 2008'deki banka kurtarma operasyonlarına ve teşvik paketine karşı çıkarak, yüzde 1'lik ayrıcalıklı kısmın kendilerinin sırtından geçindiğini, öğrencilerin, öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının ve işçi sınıfının bütçedeki paylarınınsa giderek kısıldığını söylediler.
Farklı kesimlerden olduğu gözlenen ve örgütlenmek için interneti ve sosyal medyayı kullanan eylemciler, genel olarak şiddete karşı bir duruş sergiledi. Polis, "Occupy" eylemleri sırasında çok sayıda göstericiyi gözaltına alırken, bu kişilerin çoğu bir gün sonra serbest bırakıldı.
Göstericilere hoşgörüyle yaklaşan yetkililer, eylemin bir yıldan uzun süre sürmesi üzerine kampları boşaltmaya başladı. En son başkent Washington'daki kamp, Şubat 2012'de boşaltıldı. Dünya çapında 82 ülkede 95 kente yayılan eylem, bazı ülkelerde hala devam ediyor.
"BlackBerry Ayaklanması"nda 5 kişi öldü
İngiltere'nin başkenti Londra'da 4 Ağustos 2011'de 29 yaşındaki siyahi Mark Duggan'ın polis tarafından vurularak öldürülmesi, İngiltere tarihindeki en büyük sivil eylem dalgalarından birini ateşledi.
Duggan'ın ölümünü protesto etmek için ailesi ve arkadaşları tarafından 6 Ağustos'ta Londra'nın Tottenham bölgesinde bir gösteri düzenlendi. Gösteri sırasında polisin 16 yaşındaki genç bir kıza şiddet uygulaması, Londra'nın çeşitli bölgelerinde protesto edildi.
Olaylar, kısa süre içinde diğer büyük kentler Manchester, Bristol, Birmingham ve Liverpool'a yayıldı. Polisle çatışmaya giren göstericiler, polis araçlarını, toplu taşıma araçlarını, ev ve işyerlerini ateşe verdi. Dört gün devam eden olaylar sırasında 5 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi yaralandı. Yaralananlar arasında 186 polis ile 10 itfaiyeci de bulunuyordu.
Yaklaşık 200 milyon sterlin (580 milyon Türk lirası) maddi hasara neden olay olaylar sırasında 3 bin 100'den fazla gösterici gözaltına alındı. Bunlardan yaklaşık bini hakkında dava açıldı.
Olayların çıktığı sırada İtalya'da olan Başbakan David Cameron, tatilini yarıda keserek Londra'ya döndü. Polis izinleri kaldırıldı ve parlamento 11 Ağustos'ta gelişmeleri değerlendirmek üzere olağanüstü toplantıya çağrıldı. Başbakan Cameron, yağma, hırsızlık, vandalizmle suçladığı göstericilerin yaptıklarının sonuçlarına katlanacağını açıkladı. Göstericiler birbirleri ile iletişim kurmak ve örgütlenmek için cep telefonları ile sosyal medyayı kullandıkları için olaylar "BlackBerry Ayaklanması" olarak da adlandırıldı.
-Yunanistan'da polis zaman zaman sert müdahalede bulundu
Yunanistan, 2010-2012 arasında kitlesel eylemlere sahne oldu. Ekonomik krizdeki ülkede 5 Mayıs 2010'da başlayan gösterileri, hükümetin kemer sıkma politikaları tetikledi. Atina'da polisin müdahale ettiği protesto gösterileri sırasında çıkan yangında 3 kişinin dumandan zehirlenerek hayatını kaybetmesi tepkilere neden oldu.
Hükümetin ekonomi politikalarına yönelik ikinci büyük protesto dalgası 25 Mayıs 2011'de başladı. Yunanistan'ın büyük kentlerinde gösteriler düzenlendi. Barışçı başlayan gösteriler, özellikle başkent Atina'da zaman zaman şiddete dönüştü.
Tamamen sosyal medya üzerinden organize edilen gösteriler, Selanik'teki Beyaz Kule meydanındaki göstericilerin polis tarafından dağıtılmasıyla 7 Ağustos 2011'de resmen son buldu.
Uluslararası basın ve Uluslararası Af Örgütü, Yunanistan'daki gösteriler sırasında polisin sert müdehalesini eleştirdi. Tepkiler üzerine, müdahaleler sırasında göz yaşartıcı gazın ve diğer kimyasalların aşırı kullanımı konusunda soruşturma başlatılmasına karar verildi.
Ülkede 12 Şubat 2012'de ise 500 bine yakın protestocu Atina'da parlamento binasının önünde, milletvekillerinin üzerinde tartışmayı sürdürdüğü mali tedbirleri protesto etti.
Göstericiler, aşırı miktarda göz yaşartıcı gaz kullanan polise taş ve molotof kokteylleriyle karşılık verdi. 13 Şubat'ta, Yunanistan parlamentosu 74'e karşı 199 oyla mali tedbirleri onayladı.
Yunanistan'daki protesto gösterilerine, kamu ve özel sektör çalışanlarının grevleri de eşlik etti.
Gösteriler tüm İspanya'yı sardı
İspanya'da ekonomik kriz, işsizlik, sosyal yardım kesintileri ve hükümete tepki niteliğindeki kitlesel eylemler, bazı sivil platformlar tarafından sosyal medya üzerinden organize edildi. 15 Mayıs 2011'de başlayan protesto gösterileri kısa sürede başkent Madrid'den ülkenin diğer kentlerine sıçradı.
Basın tarafından "15 Mayıs Hareketi" olarak anılan gösteriler arasında en ses getireni, Madrid'in merkezindeki Sol Meydanı'nda yapıldı. Çok sayıda gösterici, meydanda kurulan kampta günlerce sabahladı. Yasadışı ilan edilmesine rağmen meydandaki eylemin "barışçı" olduğuna kadar veren İçişleri Bakanlığı, polisin müdahalesine gerek duymadı.
Öte yandan, Barselona'daki Katalonya Meydanı'nda toplanan ve sabahlayan gençleri polisin 27 Mayıs'ta güç kullanarak copla dağıtmaya çalışması 100'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Barcelona Belediyesi, meydanın boşaltılmasına gerekçe olarak, Barcelona ve Manchester United takımları arasında Londra'da oynanacak Şampiyonlar Ligi finali sonrasında olası kupa kutlamalarının bu meydanda yapılacak olmasını gösterdi.
Mayıs sonunda, İspanya'nın çeşitli kentlerindeki eylem Atina, Lyon, Toulouse ve Paris'te düzenlenen gösterilerden de destek aldı.
İspanya'nın birçok kentinde meydanları kamp alanına dönüştürerek sabahlayan ve protesto gösterileri düzenleyenler, 4 hafta sonra 12 Haziran'da bu meydanları boşalttı. Kendi kararlarıyla meydandan ayrılan sistem karşıtları, "Gitmiyoruz genişliyoruz" diyerek, protestolarının son bulmadığını, sadece meydanlarda sabahlamanın sona erdiğini açıkladı.
Meydanların boşalmasının ardından, 19 Haziran'da İspanya'nın yaklaşık 60 kentinde sokaklara dökülerek siyasi, ekonomik ve sosyal sistemi eleştiren binlerce kişi, genel grev çağrısı yaptı. Gösteriler olaysız sona erdi.
Ağustos başında Madrid'de Sol Meydanı'nda toplanmak isteyen göstericilerse, polis müdahalesiyle dağıtıldı. Müdahale sırasında 7'si polis, 20 kişinin hafif yaralandığı belirtildi.
İspanya siyasetinde radikal değişim çağrısıyla yapılan gösterilere katılanlar, herhangi bir parti ya da ideolojiyle tanımlanmak istemedi. Gösteriler çoğu zaman ekonomik krizle ilişkilendirildi. İspanya basınına göre, bu eylemlere 6,5 ila 8 milyon İspanyol katıldı.
-İtalyanlar da ekonomik sorunlara tepki gösterdi
İtalya'da 15 Ekim 2011'de yaklaşık 200 bin kişi, dönemin Başbakanı Silvio Berlusconi'yi, ekonomik eşitsizliği ve Avrupa Merkez Bankası ile Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) siyasete etkisini protesto etmek için İtalya'nın başkenti Roma'da toplandı. Eyleme çeşitli siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri de destek verdi. Barışçı başlayan eylem, bazı maskeli protestocuların arabaları ateşe vermesi, bankalarla dükkanların camlarını kırması ve polisle çatışmaya girmesi üzerine farklı bir çehreye büründü.
Polis, göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı. Üç gün süren gösterilerde 105'i polis 135 kişi yaralandı. Yaklaşık 20 kişi gözaltına alındı. Gösterilerin, yaklaşık 2 milyon avro maddi zarara yol açtığı belirlendi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › Kitlesel Gösteriler ABD ve Avrupa'yada Damga Vurdu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?