CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, dört eski Bakan konusunda AK Parti'den, "Özal'ın tavrını" beklediklerini ve "ahiretlerini başkalarının dünyası için feda etmemeleri" gerektiğini söyledi.
Özgündüz, TBMM Genel Kurulu'nda dört eski Bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu Raporu üzerinde yaptığı konuşmada, yaklaşık bir yıldır ülke gündemini işgal geden "şüpheli bakanlar"ile ilgili raporun oylanacağını belirterek, "Bu Raporu ne kadar okudunuz, dayanağını oluşturan belgeleri incelediniz mi, bilmiyorum. Ben okudum notlarımı aldım. Komisyon çalışırken AKP'nin bir kısım üyelerin sordukları sorularla gerçeğe ulaşma niyeti ve gayreti olduğunu düşünerek umutlanmıştım. Ancak öyle olmadı" dedi.
Milletvekillerinin vicdanlarına seslenmek istediğini ifade eden Özgündüz, vakayı inkar edenin olmadığını savundu. "Saati inkar eden yok; zaten Bakan da inkar etmiyor. 'Aldım, olaydan sonra mal bildiriminde bulundum, Rıza'ya da parasını ödedim. Bir otelin belgesiyle...'Raporun içinde var" diyen Özgündüz, bir belgeyi göstererek, "Saat bedeli 240 bin Avro bedelini Zafer Çağlayan'dan teslim aldım" yazan belgenin incelenmesini istediklerini, ne zaman yazıldığı ve el yazısı kime ait olduğunun incelemesinin bile yapılmadığını söyledi.
Özgündüz, "Bu alınmış mı, vaka var mı, var. Argo tabiriyle yerseniz...Komisyon yemiş ama siz yiyecek misiniz bilemiyorum. Bakan'ın kardeşine, paralel yapı diyorsunuz ya Bankasya'dan iki milyon 465 bin lira havaleyi var. İnkar eden var mı, yok. Bunun kaynağı nedir diye soruyoruz. 'Efendim düğünde takılan takıları bozdurduk, bunun karşılığı kardeşin hesabına, oradan da bana geçti.' Sabit. Yani delil sadece telefon tapeleri değil ki...Simay Altın'da bozdurulmuş; 31 Ekim 2012... Kaan Çağlayan'ın düğününde mi takıldı bu takılar? Oğlunun düğünü 12 Nisan 2013... Bu belge ne diyor; 24 ayar 25 kilo altın. Allah aşkına takı 24 ayar mıdır? 24 ayar saf altındır, külçedir. Siz kimi kandırıyorsunuz, siz milletle dalga mı geçiyorsunuz. Yani Ziya Paşa'nın dediği gibi herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız, milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz?" diye konuştu.
Olay için "darbe" denildiğini kaydeden Özgündüz, ancak başlangıcının 2007 olduğunu söyledi . O zaman Edirne'de Emniyet Müdürü'nün Hanefi Avcı olduğunu belirten Özgündüz, "Avcı paralelci mi, sizi mi devirmek istedi. Kitap yazdı diye içeri tıkılmadı mı? 2008 MASAK Raporu. MASAK, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e bağlı değil mi? Mehmet Şimşek sizin bakanınız, paralelci mi, hükümetine darbe mi yapmak istedi? 2010'da İstanbul'dan Rusya'ya giden uçakta dört kişinin bavullarında 14,5 milyon dolar ve 4 milyon Avro ele geçiriliyor. Rus makamları soruşturma başlatıyor, bizim polisi uyarıyor. Rusya polisi, Putin paralelci mi, sizi mi devirmek istiyor? 2011'de seçimlerden 6 gün önce bağımsız İçişleri Bakanı olan Osman Güneş var. Güneş paralelci mi, sizi devirmek mi istiyor? Onun döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı'nın raporu var. Konunun mutlaka araştırılması lazım diyor. Bütün bunlar toplanıyor, polis tarafından İstanbul Başsavcılığı'na bildiriliyor. Bunun üzerine yani teknik takip ve dinleme kararı için yeterli deliler ve emare var. Bunun üzerine mahkeme karar veriyor" dedi.
Soruşturma Komisyonu'nun mahkeme kararını tartışamayacağını ifade eden Özgündüz, mahkeme olmadığını ve ön soruşturma yaptığını söyledi. Komisyon Raporu'nda, "suçun unsurları oluşmadığından dolayı" dendiğini anlatan Özgündüz, "Suçun unsurları oluşmadı diyemez. Geçmişte Özal döneminde İsmail Özdağlar vakası var. Özdağlar'ın bir rüşvet olayı Özal'a intikal ediyor. Özal, Adnan Kahveci'yi görevlendiriyor işle ilgili olarak. Kahveci ses kaydını alıp Özal'a getiriyor. Siz Özal'ın devamı, siyasi mirasçısı olmakla övünüyorsunuz ya...Özal, 'hadiseyi ortaya çıkarıp çıkarmamayı çok düşündüm, sonunda hukuk ve namus mantığı galip geldi. Bana ve partime ne gelirse gelsin dedim bunu ortaya çıkaracağım' dedim. Siz Özal'ın siyasi mirasçısı mısınız, işte Özal'ın tavrı bu, sizden de bunu bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Özgündüz, sözlerini Hz. Peygamber'in bir sözüyle bitirmek istediğini belirterek, "Soruyorlar 'kıyamet günü kim pişmanlık duyacak?' Diyor ki, 'ahiretlerini dünyaları için feda edenler pişman olacak' diyor. 'Daha fazla pişmanlık duyacak var mıdır?' Diyor ki 'evet vardır, ahiretlerini başkalarının dünyası için feda edenler olacaktır.' Sizden rica ediyorum; Allah'tan korkun, kıyamet gününe, hesap gününe inanıyorsanız ahiretinizi başkalarının dünyası için feda etmeyin" dedi.
-"Komisyon işe şaibeli başladı"
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da konuşmasında bugün "vicdan muhasebesi mi vicdan kelepçesi mi?" sorusuna yanıt verebilecekleri tarihi bir konunun görüşüldüğünü belirterek, eski Bakanlar ile ilgili Soruşturma Komisyonu'nun işe şaibeli başladığını, Komisyon Başkanı'nın Hakkı Köylü olacağını kuradan iki gün önce kuliste gazetecilerden öğrendiğini söyledi.
Başkanvekili Bahçekapılı'yı kastederek, "kurayı çekerken şaşırdığını, ilk isim olarak Köylü'nün çıktığını" savunan Bal, "ayrıca "bunu mu çekeceğim" diyerek tereddütlü ifadede bulunduğunu kaydetti. Köylü'nün "üç aşağı beş yukarı biliyordum" dediğini anlatan Bal, şaibenin sonraki süreçte de devam ettiğini, dizin pusulası için dosyanın İstanbul'a gönderildiğini, bununla delilleri bulan polis ve savcıların uzaklaştırılarak yerine emre amade savcıların getirilmesi ve dosyaların yeniden dizayn edilmesinin amaçlandığını ileri sürdü. 33 dosyanın dizi pusulası için gittiğini, 11 klasörün geldiğini anımsatan Bal, "Geriye kalan dosyalarda ne vardı, niçin İstanbul'da kaldı? Komisyon Başkanı şüpheli bakanlara ücretli avukatlık yaptı. Başkan, ifade vereceğini söyleyen şahit ve şikayetçileri davet etmedi, dinlemedi. Zülfü yare dokunmayan şahitler geldi, ifadeleri alındı. Güya deliller böylece toplanmış oldu. Delil melil toplanmadı" dedi.
Komisyon'un MHP'li üyesinin verdiği muhalefet şerhinde alınan rüşvetlerin dökümlerinin bulunduğunu belirten Bal, "Bakan'ın çocuğunun yatak odasında yedi kasanın bulunduğu tv görüntülerinden görmediniz mi? Bunlar delil değil mi bu? O zamanın Başbakanı 'paraları sıfırla, ne var sende' dediğinde, 'benim bir şeyim yok senin paraların var, kasalarda duruyor' dediği olay delil değil mi? Rüşvet saat, piyano delil değil mi? Bayraktar'ın 'ne yaptıysam Başbakan'ın talimatıyla yaptım, önce o istifa etsin' demesi delil değil mi? Bakanların çocuklarıyla yaptığı konuşmalar delil değil mi. Bunlar birer delildir, vicdanı olanlar için birer delildir. Bunlar Yüce Divan'a sevk meselesidir" diye konuştu.
Komisyon haberlerine yayın yasağı konulduğunu hatırlatan Bal, "Millet bir şeyi görmeyecek, duymayacak. E, millet görmeyecek de yukarıda Cenab-ı Zülcelal de mi görmeyecek, o da bilmeyecek. Elbette ki her şeyi gören odur, elbette ki her şeyi bilen odur" dedi.
Bal, kanunen delillerin yok ettirildiğini, suç olan işlem ve fiilleri kanunla suç olmaktan çıkarıldığını savunarak, bunların milletin vicdanında suç olarak kalacağını söyledi. Ortaya çıkan paraların ve hadiselerin ortaya dinen haram, ahlaken ayıp, kanunen suç olduğunu belirten Bal, şöyle konuştu: "Bu üçünden kurtulmanın yolu vardır; dinen gereğini yapacaksın, ahlaken istifa edeceksin, kanunen çaresi de gidip bağımsız ve tarafsız yargıda yargılanacaksın. AYM'ye kendi atadığınız üyelere güvenmeyeceksiniz de bu millet aldığı mahrumiyetlerde kime güvenecek? Böyle güvensizlik duygusu, Yüce Divan'a gitmemek için neden teşkil etmeyecektir. Sizin vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum; haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. AKP'li 9 üyenin vicdanına vurulan kelepçe burada çözüleceğini, AKP Grubu'na mensup arkadaşlarımızın vicdanlarının sesini dinleyeceğini düşünüyor ve öyle umuyorum. Bu hoş kubbede hoş sada bırakacaklarına inanmak istiyorum. Bu koltuklarda oturan hepimiz bir gün burayı terkedeceğiz. Yeter ki gök kubbede hoş sada bırakalım."
-Bahçekapılı ile MHP'liler arasında tartışma
Başkanvekili Bahçekapılı, Bal'ın konuşmasının ardından açıklama yaparak, komisyon üye seçimlerini başkanlığını yaptığı birleşimde gerçekleştiğini hatırlattı. Bahçekapılı, üye oluşumunu Genel Kurul'un huzurunda yaptıklarını ifade ederek, Divan olarak Bal'ın belirttiği eleştirileri haklı görmediğini söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "zatıaliniz kura çekerken orada 'bu mu, bu mu' diye ifadeniz var. Bununla ilgili video var. Orada bu mu, bumu diye sordunuz kimdi? Bu mu bu mu derken kimi okuyacağınız konusunda bir tereddüde düştüğünüzde kanaat edinmediğimizi sanabilir misiniz?" dedi.
Seçimi gereği gibi yaptığını düşündüğünü söyleyen Bahçekapılı, HDP Batman Milletvekili Bengi Yıldız'ı konuşmak üzere kürsüye çağırdı.
MHP'li Bal'ın söz isteğini reddeden Bahçekapılı, daha sonra kendisine söz vereceğini ifade etti. MHP'li Vural ve milletvekillerinin kendisine tepkisini sürdürmesi üzerine Bahçekapılı, birleşime ara verdi.
Bal aradan sonra tekrar söz alarak iddialarını yineledi ve Komisyonun oluşturulmasına ilişkin Genel Kurul görüntülerine tabletinden izlettirdi.
Bahçekapılı da kendisine ait "Bu mu, bu mu?" sözlerine ilişkin gerekli teknik açıklamayı Kanunlar ve Kararlar Dairesi'nden görevlilerin ara sırasında Vural ve Bal'a yaptıklarını aktardı. - TBMM
Son Dakika › Güncel › Meclis'te Yüce Divan Oylaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?