Milli İrade Platformu İftar Programı - Son Dakika
Güncel

Milli İrade Platformu İftar Programı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün, adaletsizliğin, zulmün, baskıların kol gezdiği gönül coğrafyamızda eğer Türkiye dayanağı sarsılırsa, eğer Türkiye'nin gücü, itibarı, kudreti ve iradesi sarsılırsa, eğer bu güce, kudrete, iradeye temel oluşturan sivil toplumun gücü sarsılırsa, sadece Türkiye sarsıntı geçirmez, bütün gönül coğrafyamız, çevre coğrafyalarımız da büyük hayal kırıklıkları yanında, Serebrenista benzeri çok daha büyük facialarla karşı karşıya kalırız" dedi.

11.07.2015 23:05

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün, adaletsizliğin, zulmün, baskıların kol gezdiği gönül coğrafyamızda eğer Türkiye dayanağı sarsılırsa, eğer Türkiye'nin gücü, itibarı, kudreti ve iradesi sarsılırsa, eğer bu güce, kudrete, iradeye temel oluşturan sivil toplumun gücü sarsılırsa, sadece Türkiye sarsıntı geçirmez, bütün gönül coğrafyamız, çevre coğrafyalarımız da büyük hayal kırıklıkları yanında, Serebrenista benzeri çok daha büyük facialarla karşı karşıya kalırız" dedi.

Davutoğlu, Milli İrade Platformu ile Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde düzenlediği iftarda, Saray Bosna'da Serebrenista katliamının 20. yıldönümü törenlerine katıldığını, son derece duygusal, bütün insanlık vicdanını yaralayan tablolara orada şahit olduklarını anlattı.

Bedenlerinden kalan son parçalarına 20 yıl sonra ulaşılan 136 kişinin definlerinin gerçekleştirildiğini, bu definlerde, son cenazelerin merasimine katıldığını belirten Davutoğlu, onları tabutlarına taşıma şerefine de nail olduğunu, hep beraber muhasebe yapma imkanı bulduklarını dile getirdi.

Uluslararası toplumun temsilcileri, devlet başkanları, başbakanlarının da orada olduğunu belirten Davutoğlu, herkesin 20 yıl sonra, 20 yıl önce yaşananlar konusunda tabiri caizse bir şekilde özür beyan ettiğini kaydetti.

"Eğer o günlerde 8 bin kardeşimiz, Birleşmiş Milletler'in gözü önünde canilerce katledilmişse, bunda sadece o canilerin değil, buna kayıtsız kalan Birleşmiş Milletler yapısının ve uluslararası toplumun payı ve vebali var" diyen Davutoğlu, zihinden hiç çıkmayacak iki hatıraya dikkati çekmek istediğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Birisi, tam merasim yerinden ayrılırken cenaze namazına müteakip, tabutları taşıdıktan sonra bir söz duydum. Döndüğümde çok yaşlı, tekerlekli sandalyede bir teyze bize sesleniyordu. Elini öptükten sonra döndü dua etmeye başladı Boşnakça; 'Allah Türkiye'ye güç, kuvvet versin. Allah Türkiye'yi tekrar dünyaya kenan kılsın ki adalet ile tanışalım' diye. Üç oğlunu, Suat, Fuat ve Şükrü... O katliamda kaybetmişti. Kendi ailesinden 9, eşinin ailesinden 11 akrabasını kaybetmişti. Bizi evine davet etti. Böyle bir davete hayır denmezdi. Yürüyerek o kalabalık içinde evine gittik. Evinin üzerinde hala şarapnel izleri vardı. Orada, yaşadıklarını anlattı. Çevredeki evler de hala metruktu ve 20 yıl sonra dahi oraya çöken matem havasını hissediyordunuz. Ama hayata tutunmuştu o teyze. Orada, onlarla konuşurken hissettiklerimiz, Türkiye'nin kaderinin sadece Türkiye'nin kaderi olmadığı gerçeğini bir kez daha yakından duymaktı. Tekrar tekrar dua ediyordu. Kendi ülkesi kadar Türkiye'ye dua ediyordu. Çünkü biliyordu ki eğer Türkiye güçlüyse, onlar orada güçlü olacaklar."

Aynı yerde Ziraat Bankası ve Yeşilay'ın açılışını yaptıklarını hatırlatan Davutoğlu, burada yaşadığı ikinci olayı şöyle anlattı:

"Emir 16 yaşındaymış Serebrenista olayları olduğunda. Babasıyla birlikte dağa kaçmış. 100 kilometrelik yürüyüş yoluna çıkmış. 'Bir yere geldik' dedi. 'Orada o kadar mecalim kesildi ki 'Baba şöyle dur da biraz omzuna yaslanıp uyuyayım dedim' dedi. 'Oğlum gelirler ve bizi birlikte katlederler' diye babasının itiraz ettiğini anlattı. 'Baktı ki dayanamıyorum, durduk. Omzumu ona dayayarak uyumaya başladım. Kalktığımda babam yoktu ve sadece bir yere benim başımı dayamıştı. Bir daha babamı görmedim' dedi. Muhtemelen gelen bir tehlike karşısında, oğlunu orada bırakıp, o tehlikeyi kendisine çekip, şehit olmuştu. Dört yıl önce DNA tespiti yapılmış, babasını defnetmişler. Bunu anlatırken, o meydanın önünde, o katillerin başındakiler için söylediği ifadeyi bize hatırlattılar. 'Burada, Kosova'dan Türkler'in intikamını alıyoruz'."

Davutoğlu, "Bitmeyen hesapların içinde yaşadığımız bir dünyadayız.  Biz bu hesaplar içinde hep adaletin ve Rabbimizin huzuruna çıkacağımızın hesabını düşünerek yaşadık" dedi.

Bugün bir kez daha Serebrenista ve Saraybosna'da, Türkiye'nin kaderinin sadece Türkiye'nin kaderi olmadığını hissettiğini dile getiren Davutoğlu, "Bugün, adaletsizliğin, zulmün, baskıların kol gezdiği gönül coğrafyamızda eğer Türkiye dayanağı sarsılırsa, eğer Türkiye'nin gücü, itibarı, kudreti ve iradesi sarsılırsa, eğer bu güce, kudrete, iradeye temel oluşturan sivil toplumun gücü sarsılırsa, sadece Türkiye sarsıntı geçirmez, bütün gönül coğrafyamız, çevre coğrafyalarımız da büyük hayal kırıklıkları yanında, Serebrenista benzeri çok daha büyük facialarla karşı karşıya kalırız" diye konuştu.

Davutoğlu, Serebrenista'dan bu hislerle ayrılırken diğer taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cuma günü hükümeti kurma görevini vermenin ağır sorumluluğu içinde bunları yaşadığını ifade etti.

"Ramazanlar, bu muhasebeler için çok daha uygun bir atmosferi önümüze getiriyor"

Alacakları her kararın, atacakları her adımın, duyacakları her hissin geleceği belirlemenin yanında, bütün bu coğrafyalar ve ötesindeki gelecekleri de belirleyeceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Orada yakınanlar ve dua edenler, emin olunuz ki bu ramazan gününde diğer coğrafyalarda da aynı duaları hissediyorlardı. Son 4 ramazandı. Her ramazanda bir başka sembolik yerdeydim. İki ramazan önce Arakan, 2011'de Somali, 2013'te Kerkük'te. Her ramazanda, o ramazanın üzerinden bize misyonumuzu, bütün bu coğrafyalara ve bütün bu şehirlere dönük üzerimizdeki ağır sorumluluğu hatırlatan anılar, hatıralar yaşadık.

Ramazanlar, bu muhasebeler için çok daha uygun bir atmosferi ve psikolojiyi bizim önümüze getiriyor. Çünkü bugün Serebrenista'da yaptığım konuşmada da söylediğim gibi bu olaylar bir ahlaki sorumluluk getiriyor, bir de siyasi sorumluluk. Ahlaki sorumluluğun felsefesi, muhtevası ramazanlarda yatıyor. Ramazan, oruç tutarak aslında bir şekilde bu imkanlara sahip olmayanların haleti ruhiyesini, zorluklarını hissederek, insanlıkla, insanlığın vicdanıyla bütünleşme ayıdır."

Serebrenista'da tek tek katledilenlerin, tek tek insan olarak bir katliamla karşı karşıya kalmadığını, bütün bir insanlığın onların şahsında katledildiğini belirten Davutoğlu, "Bizler de ramazanda dünyanın her yerindeki adaletsizliği, yanlışlığı, zulmü, baskıyı eğer derinden hissedemezsek, sadece oruç tutmuş olmakla ramazanın hakkını vermiş olamayız. Oruç tutmakla nasıl fakirin, fukaranın, bu nimetlere sahip olmayanların hallerini ve dünyalarını anlama imkanına kavuşuyorsak, bu ramazan, iftar sofralarında da bu özgürlüğü, bu hürriyete, bu izzetli hayata sahip olmayan Müslümanlar'ın hallerini düşünmek ve onlar için tabiri caizse bir tefekkür edasıyla onlar için de bu anlamda oruç tutmak durumundayız" diye konuştu.

Bu tarihi dönemeçte 20 yıl önce Bosna'da yaşananların, bugün her gün Suriye'de yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, Halep'in her bir sokağının, Osmanlı, Eyyübiler ve Selçuklular'dan kalan güzel eserlerin tarumar edildiğini söyledi.

Davutoğlu, Türkiye'nin etrafında büyük bir kriz ortamı ve büyük çatışmaların yaşandığı çerçeve varken, Yunanistan'da Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin belki hiçbir zaman maruz kalmayacağı düşünülen bir ortamda insanların akşam evlerine götürecekleri bir rızkı bulamaz, bankadan 50 avroyu çekemez halde yaşarken, çevredeki bu ekonomik ve siyasal krizler sarmalının ortasında Türkiye'nin güçlü bir iktidar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile başlayan bir istikrar dönemiyle parlak bir 12 yıla imza attığını belirtti.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Milli İrade Platformu İftar Programı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement