YILDIZ Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alması konusunda ABD ile sıkıntılı bir sürece girebileceğini belirterek, "Türkiye belli baskı ile yüzleşecektir. Ama stratejik mantık bunların belli bir zaman içinde çözülemeyecek boyutlarda bir yumağa dönüşemeyeceğini bize anlatıyor."dedi. Prof. Dr. Okur, "Bu işten kalıcı çıkış yolu, bu teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla üretilmesidir." şeklinde konuştu.
S-400 ve F-35'lerin dijitalleşen savunma sanayinin silahları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okur, "Bunlar satın alanları koruduğu kadar onları denetleyen sistemlerdir. S-400 –F35 tartışması geleceğin dünya düzeniyle ilgili boyutlar içeriyor. 5'inci nesil savaş uçakları, yeni nesil ileri teknoloji hava sistemleri, bunların hepsi dijitalleşme sonrası dönemin önemli savaş araç gereçleri. Bu araç gereçlerin, geçmişteki dönemden daha farklı bir yönü var. Her dönemde silah üretici ülkeler ile bu silahı satın alanlar arasında bir bağımlılık, ilişki vardı. Bu ilişkiler yedek parçalar üzerinden yürüyordu ama özellikle dijitalleşme sonrası dönemin, bu yeni nesil savaş aletleri, bir anlamda savaşan bilgisayarlar söz konusu olduğunda bağımlılık ilişkisi daha da ileri boyutlara ulaşıyor." İfadelerini kullandı.
"KALICI ÇIKIŞ YOLU, BU TEKNOLOJİLRTİN YERLİ VE MİLLİ İMKANLARLA ÜRETİLMESİDİR"
Gelişmiş silahların sürekli yazılım güncellemesine ihtiyaç duyduğunu kaydeden Prof. Dr. Okur, "Bunun anlamı, silah satın aldığınız ülkeyle ilişkileriniz farklı nedenlerle gerilim yaşarsa, o zaman o ileri teknoloji ürünü silahı uçurmakta zorlanacaksınız ve anlık olarak bu kriz ileri boyuta ulaşır ise satıcının size müdahale imkanı olup olmadığı konusunda da düşünmeniz lazım. Mesela somut senaryoları konuşalım. Türkiye PYD/ YPG'yi, Suriye PKK'sını bir terör örgütü olarak görüyor. Bu terör örgütünün bulunduğu bir coğrafya var. ABD'de de diyor ki 'Bu bir terör örgütü değil, bu benim ortağımdır'. Şimdi Türkiye bu örgüt üzerine operasyon yapmaya başladı. Teorik olarak sizin aldığınız silah sistemleri o bölgeyi bir düşman bölgesi olarak tanıyacak mı, tanımayacak mı? Sistemler yazılımsal olarak işleyecek mi işlemeyecek mi? Bunlarla ilgili yüzde yüz emniyetiniz var mı? Yani sistem dijitalleştikçe bunlarla ilgili soru işaretleri büyüyor. Aynı mesele S-400 için geçerli. S-400'ler Rusya'nın stratejik olarak gördüğü unsurlara karşı işleyeceğini düşünebilirsiniz. Ama tam tersi konusunda Rusya'nın müttefik saydığı aktörlere karşı işleyip işlemeyeceğini fiilen sınayarak görebilirsiniz. O yüzden bu işten kalıcı çıkış yolu, bu teknolojilerin yerli ve milli imkanlarla üretilmesidir." şeklinde konuştu.
"BU SİSTEMLERİ SATILDIĞI ÜLKELERİ DE DENETLEYEN SİSTEMLERDİR"
"Bu sistemler satıldığı ülkeleri de denetleyen sistemlerdir. Yani nasıl, F-35'e sahipseniz bunu çalışır durumda tutmak için satıcı ile sürekli ilişkilerinizi iyi tutmanız gerekiyor" diyen Prof. Dr. Okur, "Çünkü yazılımlara ihtiyacınız var ve bu silahların çalışması için bu yazılımlara ihtiyacınız olacak. Bu tabii pahalı bir sistem, ülke olarak hava gücünüz ile ilgili ayırdığınız bütçeyi buraya bağladığınızda önümüzdeki 30 sene belki en vurucu gücünüz konusunda ABD ile stratejik ittifakınızı teyit etmiş oluyorsunuz. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda Türkiye'nin F-35 isteği, aslında ABD ile ilişkileri sürdürme arzusunu anlatıyor. S-400 meselesini bir taktik, belki taktiğin bir tık ötesinde Türkiye'nin stratejik eksenini değiştirecek bir kurgu olarak görmediğini ifade ediyor."dedi.
"BÖLGE ÇOK DİNAMİK. CİDDİ BİR GERİLİM VE ÇATIŞMA SENARYOSU KARŞIMIZA ÇIKABİLİR"
Prof. Dr. Okur, "Türkiye, S-400 aldığı için ABD tarafından eleştiriliyor. NATO'nun kuruluş yıldönümü ile ilgili yapılan toplantıda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Pence, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 değil, gaz almasını bile eleştirdi. Dolayısı ile NATO'nun içinde yeniden bir saflaşmanın oluşmasını istiyorlar. F-35 tipi silah sistemlerinin alınması ve satılması veya S-400 gibi silahların alınmaması tartışmalarında bu genel bir stratejik bakışın bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Bölge çok dinamik. Ciddi gerilim ve çatışma senaryosu karşımıza çıkarabilir.."diye konuştu.
Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Türkiye tarafından yetkililerin yaptığı açıklamaya baktığımızda şunu görüyoruz. Türkiye, NATO'dan kopmak istemediğini söylüyor. Yani dünya sistemi içindeki stratejik konumlanışını değiştirmeye niyetinin olmadığını vurguluyor. Bir başka şeyi daha söylüyor. Bu ittifakın anlamlı olması için, ittifak üyelerinin güvenlik üretmesi lazım. Şimdi beni tehdit eden var. 'Oluşsal beka tehdidi algıladığım sorunları topladığımda bunlarla ilgili batılı müttefiklerden destek almayı bırakın, bana beka tehdidi oluşturanların arkasında batılı müttefikleri görüyorum' diyor. O zaman Türkiye bu güvenlik kaygılarını gidermek için birtakım arayışlara girmek zorunda. Bunun bir bölümü hava savunma sistemleri ise bir diğeri de Türkiye'nin çok odaklı diplomasi arayışı ve güvenlik alanında değişik taktik düzeylerde işbirliği arayışları. Şimdi S-400 bunun bir aynı zamanda bir parçası olarak bir anlam ifade ediyor. Ne yapıyor, bildiğiniz gibi Türkiye, Suriye iç savaşında aslında Rusya'nın desteklediği tarafın tam karşısında yer alıyordu. Ancak ittifak halinde bulunduğu tarafta ABD, Suriye alanını Rusya'ya geniş ölçüde bıraktı. Rusya'nın burada Esed rejimi ve İran ile birlikte mesafe alışını izlediler. Bunun sonucu olarak da tabii Türkiye ciddi maddi ve manevi kayıplara uğradı. Bu kayıpları azaltmak için bir yeni sürece gelindi. Burada Türkiye, Suriye iç savaşındaki insanı kaybı hafifletmek ve kendisini doğrudan ilgilendiren güvenlik tehditlere karşı bir savunma hattı kurmaya çalışıyor. Dolayısı ile müttefiklerinin kendisine çok destek vermesi beklenir ama Türkiye, Suriye'den bir füze tehdidi algıladığı dönemde NATO'nun müttefiklerinin Patriot bataryalarını söktüğünü gördü. ABD'nin güney sınırları boyunca PKK'nın Suriye kolunu, Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen askeri malzeme desteği verme sürdürüşünü gördü. Kendisine yönelik tehdidi kırma girimlerinde bulunduğunda da bununla ilgili askeri yığınağı yaptığında bu destek durduruldu ve krizin bir Türk – Amerikan krizi haline dönüşeceği ikazıyla yüz yüze gelindi"
"PEK ÇOK MESELEDE TÜRKİYE VE ABD ARASINDA CİDDİ BİR VİZYON FARKLILAŞMASI OLDUĞUNU GÖRÜRÜYORUZ"
Prof. Dr. Okur, Türkiye'ye S-400'lerin gelmesi durumunda "Burada ABD'nin önünde şöyle bir tablo var. Bir kısım yaptırımlar konuşuluyor. Bunların bir kısmı F-35'lerin Türkiye proje ortağı olmasına rağmen teslim edilmemesine ilişkin kaygılar var. Diğer bir kısım konular da gündeme gelebilir. Çünkü pek çok meselede, Türkiye ve ABD arasında ciddi bir vizyon farklılaşması olduğunu görüyoruz. Bunlarla ilgili Türkiye belli baskı ile yüzleşecektir. Ama stratejik mantık bunların belli bir zaman içinde çözülemeyecek boyutlarda bir yumağa dönüşemeyeceğini de bize anlatıyor. Ama bir sıkıntılı dönemin bizi beklediğini bilmemiz, bununla ilgili bazı temel tedbirleri almamız lazım"dedi. - Meriç
Son Dakika › Güncel › Prof. Dr. Okur: S-400 ve F-35'ler Satın Alanları Koruduğu Kadar Onları Denetleyen Sistemler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?