İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'nin insan haklarına uygun bir mülteci hukuku üstlenmesini talep ettiklerini söyledi.
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ile Avrupa- Akdeniz İnsan Hakları Ağı tarafından, Türkiye- Yunanistan sınırını kaçak yollardan aşmaya çalışırken yaşamlarını kaybedenler üzerine hazırlanan rapor, İHD Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.
Türkdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, mültecilerin hukuki statülerine ilişkin sözleşmeyi, çok büyük bir çekince ile imzaladığını ifade ederek, "Türkiye'de sadece Avrupa kıtasından gelenler mülteci statüsü kazanabiliyor. Bugüne kadar 40 kişi bu statüyü kazanmış. Oysa milyonlarca insanın mağdur olduğunu, haklarının ihlal edildiğini belirtmek istiyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin, özellikle Suriye'den gelen sığınmacılarla ilgili olarak bir geçici koruma mekanizması oluşturduğunu dile getiren Türkdoğan, bu kişilerin sağlık giderlerinin hükümet tarafından karşılandığını kaydetti.
Ülkede sayıları kesin olmamakla birlikte 2 milyona yakın Suriyeli'nin bulunduğunu anımsatan Türkdoğan, bunların yaklaşık 250 bine yakınının, değişik kamplarda tutulduklarını belirtti.
Türkdoğan, "Bu kampların hukuki statüsü tartışmalıdır. İnsan hakları savunucularının, bu kaplara girmesi ve incelemelerde bulunması hala söz konusu olmamıştır. Bu konuyla ilgili sıkıntılarımız hala devam etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Bunun yanı sıra Irak'tan gelen on binlerce sığınmacının söz konusu olduğunu kaydeden Türkdoğan, Türkiye'de bunların dışında da 180 bine yakın kişinin de bir başka ülkeye gitmek üzere BM'nin Ankara Ofisine başvurduğunu aktardı.
Türkdoğan, "Dolayısıyla bizde sorunlar çok büyük. Türkiye ve AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın gerekleri yerine getirilmeye başladığında, mülteciler, sığınmacılar ve göçmenlerin sorunları çok daha büyük bir hale gelecek. İnsan hakları savunucuları olarak bütün bu ortamdan biz kaygılıyız. Biz bir an önce Türkiye'nin bu çekincesini kaldırmasını ve gerçekten insan haklarına uygun bir mülteci hukuku üstlenmesini talep ediyoruz" dedi.
-"Türkiye pilot ülke haline geldi"
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı'nın Mülteci Hakları Koordinatörü Marie Martin ise Frontex'in, 2005 yılında kurulduğunu ve AB üye ülkeleri arasında sınır yönetimi konusunda işbirliğini gerçekleştirmek üzere çalışan bir kuruluş olduğunu ve sınır yönetimiyle ilgili üye ülkeler arasındaki anlaşmaları düzenlediğini hatırlattı.
Frontex'in uygulamalarının ve çalışmalarının, aslında daha çok AB'den insanları uzaklaştırmak üzerine olduğunu belirten Martin, buna karşı bir kampanya başlattıklarını, Frontex'in çalışmalarında mülteci ve sığınmacıların çok ciddi hak ihlallerinin olduğunun altını çizmeye çalıştıklarını anlattı.
Bugün açıkladıkları raporda, AB'nin sınır yönetimi kurumunun, 2010 yılından bu yana Türkiye'deki faaliyetlerini ortaya koymaya çalıştıklarını aktaran Martin, Türkiye'nin aslında pilot ülke haline geldiğini ve farklı operasyonların ilk burada denendiğini ifade etti.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki sınır kontrolüyle ilgili olarak Poseidon adlı bir operasyonun gerçekleştirildiğini kaydeden Martin, "Çok yoğun olarak Türkiye ve Yunanistan arasında geri gönderme olayları duyuyoruz. Gözaltına alınan insanları biliyoruz. Bütün bu uygulamalarda Frontex'in ne derecede müdahil olduğunu, Türkiye'nin bu anlamda sürece ne kadar dahil olduğunu, Yunanistan açısından bunun ne anlama geldiğini ve bu yapılan operasyonun Türkiye'deki sonuçlarının ne olacağını ele almaya çalıştık raporumuzda" diye konuştu.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki bu uygulamalar sonucunda insan hakları ihlallerinin ortaya çıktığını savunan Martin, "Sınır güvenliğinin, çok net olarak bu insanları geri gönderme çabası içine girdiğini biliyoruz. Hem mültecilerin, hem sığınmacıların kötü muamele gördüğünü biliyoruz. Raporda, Frontex'in bütün bu uygulamalara nasıl dahil olduğunu ortaya çıkardığımızı söyleyebilirim. Özellikle de Yunanistan tarafından baktığımız zaman kötü muamelelere Frontex'in de dahil olduğunu söylemek mümkün" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Sahil Güvenliğinin, müdahaleleriyle çoğu zaman yaşam kurtardığını, buna karşın Yunanistan Sahil Güvenliğinin ise karasularına giren mülteci teknelerini zor kullanarak geri döndürdüğünü aktaran Martin, herkesin kendi ülkesini terk etme hakkına sahip olduğunu, ancak bunun ihlal edildiğini kaydetti. - Ankara
Son Dakika › Güncel › Türkiye-Yunanistan Sınırındaki Kaçaklarla İlgili Rapor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?