Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısının arttığı ve metabolizmanın bu yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığı ifade edilen açıklamada, 'Sıcaklıkların etkisiyle artan terleme ile birlikte yeterince sıvı alınmazsa, vücutta su ve mineral kaybı olmaktadır. Buna bağlı olarak da bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir' denildi.
Suyun yaşam için elzem olduğu ve vücuttaki su oranın yeterli düzeyde tutulmasının hayati önem taşıdığı kaydedilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
Bunun için kaybolan miktarın mutlaka telafi edilmesi gerekmektedir. Günde ortalama, en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su içilmelidir. Bununla birlikte ramazanda sıvı ihtiyacını karşılamak için ayran, taze sıkılmış meyve suyu, soda, sebze suyu vb. sıvıları sık sık tüketmek gerekmektedir. Sıcak havalarda aşırı beden hareketi yapılması durumunda, vücudun su ve tuz kaybı daha da artmaktadır. Bu gibi durumlarda tuzlu ayran (tuz kullanımında herhangi bir tıbbi sakınca bulunmayan durumlarda) içilmesi önerilir. Çocuklar sıvı-elektrolit dengesine daha duyarlıdır. Bu nedenle daha dikkatli ve tedbirli olunmalıdır. Çocukların su ihtiyaçlarını fark edemeyecekleri ve kendilerini ifade edemeyecekleri göz önünde bulundurularak, sık sık kaynatılıp soğutulmuş su içirilmesine özen gösterilmelidir.
Ramazan ayında yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az üç öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerektiği bildirilen açıklamada, 'Sahura kalkılmaması ya da sahurda sadece su içilmesinin yaklaşık 15-16 saat olan açlık süresini 20 saate çıkardığı, bunun da açlık kan şekerinin daha erken düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olacağı' belirtildi.
Sahur öğününün ağır yemeklerden oluşmaması gerektiği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
'Gece metabolizma hızı yavaşladığından vücudun yağlanma hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün tercih edilmelidir. Gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanlar ise açlıklarını geciktirmek için kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketme yolunu tercih edebilirler. Ancak aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması gerekmektedir.
İftar sofraların çeşitliliği ve bolluğunun ramazanın yemek kültürü açısından en belirgin özelliği olduğu kaydedilen açıklamada, 'İftarda kan şekeri çok düşük düzeye indiği için kısa sürede fazla miktarda besin tüketme isteği doğduğu' ifade edildi. Yapılan önemli yanlışlardan birinin de çok hızlı bir şekilde ve yüksek miktarda besin tüketilmesi olduğu belirtilen açıklamada, 'Beyin, doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra vermektedir. Dolayısıyla çok hızlı yemek yemek, kısa sürede yüksek miktarda besin tüketilmesine neden olmakta, bu da kilo alımına zemin hazırlamaktadır' bilgisine yer verildi.
Sıcakların artmasıyla birlikte besin zehirlenmelerinde önemli artışlar gözlendiği aktarılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Çoğunlukla, kısa süreli ve hafif seyreden besin zehirlenmeleri, besinin cinsine ve kişiye bağlı olarak daha ağır seyredebilmekte hatta ölümlere yol açabilmektedir. Özellikle sıcak yaz günlerinde dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden uzak durulmalı, çabuk bozulma riski olan besinler (et, süt, yumurta, balık vb.) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir. Yaz aylarında özellikle rota virüslerine bağlı olarak bebek ve çocuklarda yaygın olarak ishaller görülmektedir. Buna bağlı ishallerin önlenmesi için ellerin iyice temizlenmesi, sebze ve meyvelerin yenilmeden önce yeterince yıkanması büyük önem arz etmektedir. Bu tür ishal vakaları görüldüğünde, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerektiği unutulmamalıdır.'
Açıklamada, ayrıca zorunlu olmadıkça, güneş ışınlarının dik geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında dışarıya çıkılmaması, çocuklar, yaşlılar, kalp ve şeker gibi kronik hastalığı olanların özellikle bu durumda daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunuldu.
Açıklamada, ramazanda beslenme ile ilgili diğer önerileri ise şöyle sıralandı: 'Ramazan süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazanda öğünler sahur ve iftarda iki ana öğün, iftardan sonra 1-1,5 saat arayla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
Oruç tutanların sağlıklarını korumaları için mutlak suretle sahur yapmaları gerekmektedir. Kafein içeren içecekler yerine de ıhlamur, kuşburnu gibi bitki çayları ya da süt, meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir.
Susuzluk hissedilmese bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. İftara, peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar ya da çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygun olacaktır. Yine, enerji veren ve kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler (beyaz ekmek, pirinç pilavı gibi glisemik indeksi yüksek olan gıdalar yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler) tercih edilmelidir. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine, sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
Hızlı yemekten kaçınılmalı, yiyecekler yavaş yavaş ve iyice çiğnenerek yenilmelidir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra belirli aralıklarla, her seferde küçük porsiyonlarla beslenilmelidir.
İftar yemeğinden hemen sonra televizyon karşısına geçilmemeli, koltukta dinlenmek yerine hareket edilmelidir. Yemekten sonra kısa mesafeli yürüyüş yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olacaktır.
Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı oluşabilecek kabızlıkları önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ile ara öğünlerde meyve ve kuru yemişler (ceviz, fındık, badem vb.) tercih edilmelidir.
AŞIRI SICAKLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Aşırı sıcaklar çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirmektedir. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Normalde terleme ile vücut ısısı dengede tutulmaya çalışılır. Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamaz. Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanlarda terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Yine ortamdaki nem oranı yüksekse terleme suretiyle vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir. Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi amaçlı bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler vb.) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir.
Aşırı sıcaklardan en çok etkilenen gruplar:
•Dört yaşından küçük çocuklar,
•Yalnız yaşayan 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar,
•Bakıma ihtiyacı olanlar,
•Hamileler,
•Aşırı kilolular,
•Açık alanda çalışanlar,
•Kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları,
psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları,
böbrek hastalıkları) olanlar
•Sürekli ilaç (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları)
kullanan kişiler,
•Sokak çocukları ve evsizlerdir.
Özellikle kronik hastalığı bulunan ve yalnız yaşayan yaşlılar en çok risk taşıyan gruptur.
AŞIRI SICAKLARDAN KORUNMA TEDBİRLERİ
A. Genel Korunma
Günün en sıcak saatlerinde (10.00-16.00) mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalıdır.
Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidirler.
Yoğun fizik aktivite Spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir.
Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır.
Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır.
Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir.
Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda
ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmak veya silinmelidir.
AŞIRI SICAKLARIN SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ
a) Güneş veya Sıcak Çarpması: Aşırı sıcağa maruz kalma sonucu beden ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının bozulmasına bağlı olarak vücut ısısının düşürülememesi ile karakterize bir tablodur. Vücut ısısı 10-15 dakika içerisinde 40-41°C üstüne çıkabilir. Güneş veya sıcak çarpması acil olarak tedavi edilmezse kalıcı hasara veya ölüme neden olabilir. Bilinç kaybından önce tedaviye başlanması durumunda iyileşme şansı oldukça yüksektir. Kişinin ateşi 39.4°C üzerindedir, deri kuru, kırmızı ve sıcaktır, terleme yoktur, bulantı kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, göz çukurlarının belirginleşmesi ve görme netliğinin bozulması ile komaya kadar gidebilen şuur bulanıklığı veya kaybı vardır.
İlk yardımda; kişi hemen serin ve hava akımı olan bir yere alınmalı, sıkı giysileri gevşetilmeli, soğuk su veya soğutucularla (vantilatör, klima vb.) soğutulmaya çalışılmalı, kesinlikle içmesi için sıvı verilmemeli ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Gerekli durumlarda hava yolu açılmalı ve suni solunum yapılmalıdır.
b)Sıcak Bitkinliği: Uzun süre aşırı sıcağa maruz kalma ve yeterli miktarda sıvı almamaya bağlı su ve mineral kaybıyla meydana gelir. Daha sıklıkla yaşlılarda, yüksek tansiyonu olanlarda ve güneş altında çalışanlarda görülür. Aşırı terleme, yorgunluk, halsizlik, bayılma hissi, nabız hızlanması, ateş yükselmesi belirtileriyle kendini gösterir. Deri soğuk ve nemlidir, nabız hızlı ve zayıftır, solunum hızlı ve yüzeysel, şuur açıktır. Güneş çarpmasının daha hafif şekli olup hayati tehlike yoktur.
İlkyardım; uygun ve zamanında yapılırsa genel durum hızla düzelir. Serin bir yerde istirahata alınan hastanın giysileri gevşetilip, sırt üstü yatırılarak bacakları yükseltilir. Islak havlu veya bezle serinletilmeye çalışılır. Bol miktarda sıvı verilir; özellikle de tuzlu ayran içirilir. Yaklaşık 1 saat içerisinde kişinin genel durumu düzelmezse mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.
c)Sıcak krampları: Aşırı aktivite sonucunda terlemeye bağlı olarak vücutta hızlı bir su ve tuz kaybı meydana gelir. Düşük tuz seviyeleri kaslarda sıcak kramplarına neden olabilir. Sıcak krampları aynı zamanda sıcak bitkinliğinin belirtilerinden birisidir. Genellikle karın, bacak ve kol kaslarının fiziksel aktivite sırasında ağrılı spazmlarıyla meydana gelir.
Sıcak krampları için tıbbi tedaviye gerek yoktur, kişinin yaptığı aktivite durdurulmalı sakin ve serin bir yerde oturtulmalıdır, meyve suyu veya mineralli içecekler içirilmelidir. Kramp meydana geldikten sonra en az birkaç saat fiziksel aktivitede bulunulmamalı, bir saat içerisinde geçmezse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
d) Güneş Yanıkları: Deriye hasar vereceği için güneş yanıklarından kaçınılmalıdır. Uzun süreli güneş ışığına maruz kalmakla meydana gelir. Deri kızarık, ağrılı ve aşırı derecede sıcaktır. Eğer etkilenen kişide ateş, bül (su toplanması) ve şiddetli ağrı varsa veya 1 yaşından küçükse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Güneş yanığından korunmak için güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı, güneş yanığı olan yerler soğuk su ile silinmeli, etkilenmiş bölgelere nemlendirici tıbbi losyon sürülmelidir. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle sürülmemeli, büller patlatılmamalıdır.
e)Sıcak Döküntüsü (İsilik): Sıcak ve nemli havalarda aşırı terlemeye bağlı olarak derinin tahrişidir. Her yaşta görülmekle birlikte sıklıkla bebeklerde görülür. Küçük kızarıklıklar şeklindedir. Sıklıkla boyun, göğüs, dirsek iç yüzü gibi kıvrım yerlerinde görülür. Kızarık bölgeler kuru tutulmalı, daha serin ve daha az nemli ortam sağlanmalıdır.
f)Güneşin Geç Dönem Etkileri: Güneş ışınlarının sağlık üzerine oldukça önemli olumlu etkileri mevcuttur. Uzun süre maruz kalındığında olumsuz etkiler de ortaya çıkabilir. Ciltte erken yaşlanma, gözde katarakt gelişimi, deri kanseri ve güneş lekelerinin ortaya çıkması bu olumsuz etkilerindendir.
Tüm bu önerilerimizin halkımız tarafından dikkate alınacağını umar, Ramazan ayının tüm vatandaşlarımıza hayırlara vesile olmasını temenni eder, Sağlıklı günler dileriz.
Son olarak Beslenme Uzmanlarımızın hazırladığı örnek menüyü paylaşmak isteriz.
ÖRNEK MENÜ
İFTAR
• 2 Adet Hurma
• 1 Kâse Çorba
Yarım saat ara
• 3 Köfte kadar Izgara Et
• 4 Yemek Kaşığı Sebze Yemeği
• 2 İnce Dilim Kepekli Ekmek
• 1 Porsiyon Kaysı Hoşafı
1. Ara
• 1 Kâse Yoğurt veya 1 Su Bardağı Süt
• 1 Adet Meyve
2.Ara
• Açık, çay
• 1 İnce dilim kıymalı veya peynirli börek
3. Ara
• 1 Adet Meyve
SAHUR
• 1 Kibrit kutusu beyaz peynir
• 1 adet Yumurta
• 1 Su bardağı Süt
• 5 Adet zeytin
• Domates – salatalık
• 2 İnce dilim kepekli ekmek
• 1 Adet Meyve
HAYIRLI RAMAZANLAR…
Son Dakika › Güncel › Yaz Sıcakları ve Ramazan Ayı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?