DHA YURT BÜLTENİ - 6 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 6

DHA YURT BÜLTENİ - 6

Gaziantep'te sahte içki operasyonuGAZİANTEP'te, polisin düzenlediği operasyonda, piyasaya sahte içki sürmeye çalışan 2 kişi gözaltına alındı.

07.12.2019 11:44
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Gaziantep'te sahte içki operasyonu

GAZİANTEP'te, polisin düzenlediği operasyonda, piyasaya sahte içki sürmeye çalışan 2 kişi gözaltına alındı. Operasyonda, 89 şişe sahte alkol, 27,5 litre dökme alkol, 100 paket kaçak sigara ele geçirildi.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yaklaşan yılbaşı öncesi sahte ve kaçak alkollü içki satışı ve imalatının önüne geçmek amacıyla çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda 2 kişinin piyasaya sahte içki sürmeye çalıştığını belirledi. Şüphelilerin içinde bulunduğu otomobil, Güneş Mahallesi'nde durdurdu. Otomobilde yapılan aramada, 89 şişe sahte alkol, 27,5 litre dökme alkol, 100 paket kaçak sigara ele geçirildi.

Gözaltına alınan 2 şüpheli, sorgulanmak üzere emniyete götürüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ----------------------------Polisin durdurduğu otomobilOtomobilde arama yapılmasıEle geçirilen alkol ve sigaraGenel ve detay görüntüler

Haber: Hasan KIRMIZITAŞ - Kamera: GAZİANTEP- DHA)

======================

Baz istasyonuna 'leylek' düzenlemesi

ANTALYA'da 15 yıldan beri, her yıl aynı baz istasyonunun tepesindeki yuvayı kullanan leylek çiftinin radyasyondan kanser olabileceği gündeme gelince, istasyon görevlileri devreye girdi. Leylekler için yeniden düzenlenen istasyonun sinyal panelleri, alüminyum kaplamayla kapatıldı.

Antalya'da 15 yıldır Muratpaşa ilçe sınırlarındaki bir baz istasyonuna yuva yapan leylek çifti, bu yuvada yavrularını birkaç ay içerisinde büyütüp, ardından göç ediyor. Temmuz ayında iki yavrusuyla birlikte 40 derece sıcaklığa rağmen 60 metrelik baz istasyonunun tepesindeki yuvasında yavrularını büyütürken görüntülenen leylek çiftiyle ilgili radyasyon tehlikesi gündeme geldi. Hayvanların da tıpkı insanlar gibi uzun süre radyasyona maruz kalmasının kanser riskini ortaya çıkarabileceğine dikkati çeken uzmanlar, leylek çifti ve yavruları için kalıcı çözüm bulunması gerektiğini savundu.Aradan geçen 5 ayın ardından leylek çifti göç etti. Leyleklerin ayrılmasının ardından GSM firmasının baz istasyonu görevlileri, yuvayı koruyabilmek için çalışma başlattı. Yuvanın etrafını çevreleyen alıcı ve vericileri daha aşağı bir seviyeye indiren görevli Süleyman Can Gürbüz, sinyallerin yuvaya ulaşmasını önlemek adına panellerin etrafını da alüminyum yansıtıcıyla kapladı. Böylece yuva, sinyal alışverişinden olumsuz etkilenmeyecek hale getirildi.Yuvanın taşınmasının leylek çifti için gelecek sene kötü bir sürpriz olacağını anlatan Gürbüz, "Hem insanların, hem de hayvanların sağlığını önemsiyoruz. İletişimin aksamaması için çözümü bu şekilde bulduk. Bazı testler yapıldı ve sinyal yuvaya ulaşmıyor. Leylek çiftimizin yuvasına dokunmadık, panelleri aşağı indirdik. Leylek çiftimiz gelecek sene yuvalarında daha rahat edecektir, diye umuyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ------------------Leylek yuvası ve baz istasyonundan drone görüntüsüLeyleklerden yakın plan görüntüBaz istasyonu panellerinden yakın planBaz istasyonunun revize edilmiş hali

Haber-Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, -

======================

İğne tedavisiyle uyuşturucu bağımlılarına umut oldu ADANA'da Uzman Psikiyatr Erdem Önder Sönmez, İsviçre'de üretilen ve Eczacılar Birliği aracılığıyla Türkiye'ye getirilen iğnenin birçok hastanın bağımlılıktan kurtulmasını sağladığını söyledi. Sönmez, 1 yılda  dört doz yapılan iğnenin tedavi giderleriyle birlikte 25 bin TL'ye mal olduğunu kaydetti.

Merkez Yüreğir ilçesinde özel bir hastanede görev yapan Uzman Psikiyatr Erdem Önder Sönmez, bir süre sonra ölümle sonuçlanan madde bağımlılığı sürecinin bağımlı kişi ve yakınları için travmatik bir hal aldığına dikkat çekti. Bugüne kadar bağımlılığı bıraktırmak için uygulanan tedavilerinin istenilen sonuçları vermediğini söyleyen Sönmez, çeşitli haplar ve daha sonrasında özel çiplerle uyuşturucu bağımlılığının önüne geçilemediğini bunun üzerine yeni tedavi yöntemleri geliştirildiğini kaydetti.  Yeni dönemde uyuşturucu bağımlılığına karşı iğne yönteminin kullanıldığını söyleyen uzman psikolog, iğnenin etken maddelerinin nalmafen ve vanokserin olduğunu belirtti. İsviçre'den Türk Eczacılar Birliği aracılığıyla getirilen iğnenin dünya genelinde 50 bin, Adana'da ise 10 kişiye uygulandığını belirten Sönmez, "Biz de bu yöntemi uyguluyoruz. Bu iğneler çip ve implant kullanımını tamamen ortadan kaldırıyor. Bu enjeksiyonların uygulandığı hasta sonrasında uyuşturucu madde aldığı zaman bile bunun etkisini hissetmiyor. Dolayısıyla tatmin olmuyor. Bir süre sonra vücut uyuşturucuyu maddeyi istemiyor" dedi.

KİŞİNİN BIRAKMAK İSTEMESİ ŞART

Tedavinin başlangıcında uyuşturucu bağımlısı kişinin bırakmaya istekli olmasının ilk kural olduğunu vurgulayan  Sönmez, kişiyi zorla tedavi etmenin mümkün olmadığını ve bu şartlarda yapılan iğnenin yetersiz kalacağını dolayısıyla tedavinin başarısızlıkla sonuçlanabileceğini belirtti. Uyuşturucu madde kullanmayı bırakmak için başvuran ve istekli olan hastaya ilk önce 10 günlük bir yatış programı hazırladıklarını anlatan Sönmez, "O dönem yaşayacağı sıkıntılar için gerekli tedaviler uyguluyoruz ve kişinin bu yoksunluk dönemini oldukça rahat bir şekilde geçirmesini hedefliyoruz. Yatış sonrası vücudu temizlendikten sonra iğneyi uyguluyoruz" diye konuştu

TEDAVİ BİR YIL SÜRÜYOR

İğne vurulduktan sonra asıl tedavi sürecinin başladığını kaydeden Sönmez, 3 aylık periyotlar halinde hastaya 4 iğne uygulandığını ve bir yılın sonun bağımlı kişinin normal hayatına döndüğünü söyledi. Tedavinin dört iğnenin maliyetiyle birlikte yaklaşık 25 bin lira olduğunu söyleyen psikolog, ilk iğneden sadece 3 ay sonra kişinin vücudundaki uyuşturucu maddeden tamamen arındığını sözlerine ekledi.  Tedavi boyunca hastaya aynı zamanda ruhsal terapiler yapıldığının da altını çizen Sönmez, şöyle konuştu:

"Kişiler buradan temizlendiği zaman artık bu maddeyi arama derdine düşmüyorlar, yani onlar aslında hayatını geri kazanıyorlar. Aileleri hem maddi hem manevi olarak sarsılmış durumdalar. Bağımlı birinin bu sürecine tanık olmak mucizevi bir şey. Ayrıca bu iğnenin yan etkileri de bir ağrı kesici hapın yan etkisi kadar. Kısacası bu hastalığın pençesinde olan kişiler için büyük bir umut,"

YAŞADIĞIMI HİSSETTİM

Yaklaşık 20 yıldır uyuşturucu bağımlısı olduğunu belirten K.K., (35) bırakmak için her yolu denediğini ama bir türlü başaramadığını söyledi. Bu süreçte intiharın eşiğine kadar geldiğini ve son olarak söz konusu iğne tedavisini duyup, Sönmez'in kapısını çaldığını belirtereke, "İki haftadır tedavim devam ediyor. Adeta gözümün önündeki perde kalktı. Tamamen bırakacağıma eminim. Bu iğneler benim için mucize oldu. Artık yaşadığımı hissediyorum"dedi.

Görüntü Dökümü---------------------------Doktordan detaylarİğneden detayDor ile röp.Tedavi gören bağımlı ile röp.Bağımlı vatandaştan detaylar

SÜRE: 04'22" BOYUT: 483 MB

Haber: Can ÇELİK-Kamera: Rüşan Anıl ATAR/ADANA,

====================================

Kanserden koruyan siyez buğdayından lahmacun ADANA'da fırın işletmecisi Fahri Aslan, genetik olarak dünyanın ilk buğdayı olan siyez buğdayından elde edilen lahmacun, unla ekmek ve pide yaptı. Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Taner Bayramoğlu ise siyez buğdayından elde edilen ekmek, lahmacun ve pidenin sindirim sistemiyle ilgili hastalıklara iyi geldiğini, topraktan bitkiye, bitkiden insana geçen bir mineral olan selenyumun ise çok faydalı olduğunu belirterek, "Kabızlığı engellersek, liften zengin beslenerek, bağırsak hücrelerimizin beslenmesini sağlayarak kanserden korur" dedi.

Seyhan ilçesinde fırın işleten Fahri Aslan, Adana'da yaşayan Dr. Taner Bayramoğlu'nun önerisiyle Kastamonu'ya özgü siyez buğdayından lahmacun da üretti. Kıymalı geleneksel lahmacunun yanı sıra kıymalı, kuşbaşılı, kaşarlı, sucuklu pide üretimine de geçildi.

Adana'da bu ürünleri sadece kendisi ürettiği için şehir dışından bile yoğun talep aldığını kaydeden Aslan, şunları söyledi:

"15-20 senedir ekmek yemeyen, lahmacun yemeyen insanlar bu ürünleri yiyebildiğini söylüyor. Bağırsak sorunları olanların, kabızlık şikayeti çekenler bu ürünlerin kendilerine iyi geldiğini söylüyor. Lahmacun ve pide çeşitlerini her gün üretiyoruz ama ekmeği sadece pazartesi günleri satıyoruz. Pazartesi günü ortalama 600'e yakın ekmek satıyoruz. Bu unun fiyatı yüksek olduğu için ürünlere de yansıyor. 50 kilo un 800 TL. Bu nedenle biz de ekmeği 7 TL'ye, 5 lahmacunu 30 TL'ye, kuşbaşılı pideyi ise 20 TL'ye satıyoruz."

TOPRAKTAN İNSANA GEÇİYOR

Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Taner Bayramoğlu ise siyez buğdayından elde edilen ekmek, lahmacun ve pidenin sindirim sistemiyle ilgili hastalıklara iyi geldiğini, topraktan bitkiye, bitkiden insana geçen bir mineral olan selenyumun ise çok faydalı olduğunu belirtti. Opr. Dr. Taner Bayramoğlu da siyez buğdayından elde edilen unun faydalarını şöyle anlattı:

"Bu buğdayın bulunduğu bölgede, topraklarda bol miktarda selenyum saptanmış. Selenyum topraktan bitkiye, bitkiden insana geçiyor ve yüksek selenyum düzeyleri insanları da ciddi şekilde hastalıklardan koruyor, kanserden koruyor ve bu insanlar uzun ömürlü yaşıyor. Siyez buğdayında da bol miktarda selenyum var ve o bile başlı başına siyezin tüketilmesi, teşvik edilmesi için yeterli bir şey. Kabızlığı engellersek, liften zengin beslenerek, bağırsak hücrelerimizin beslenmesini sağlayarak kolon kanserinden de kurtulabiliriz."

Fırının müşterilerinden Yasin Ural ise anne ve babası için her pazartesi Kahramanmaraş'tan Adana'ya gelerek siyez unundan yapılan ürünler aldığını söyledi.

Görüntü Dökümü-------------------------Lahmacun ve pide yapımıFırıncı ile röp.Ekmek yapımıEkmek alan vatandaşlarla röp.Doktor ile röp.Doktordan detay

SÜRE: 06'39" BOYUT: 736 MB

Haber: Nuri PİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI-Anıl ATAR/ADANA,

======================

'Cağ kebabı kimin?' tartışması Erzurumluları kızdırdı  ERZURUM'un önemli damak zevklerinden biri olan cağ kebabı, son günlerde tadından çok hangi yöreye ait olduğu tartışmasıyla gündeme geldi. Artvin Yusufelili ustaların, "Cağ kebabı bizim" sözleri, Dadaşları kızdırdı. Erzurumlu ustalar, Oltu Ticaret ve Sanayi Odası'nın başvurusuyla 2009 yılında, coğrafi işaret tescil belgesi verildiğini ve bu nedenle cağ kebabının Erzurum yöresine ait olduğunu söyledi.

Artvin'in Yusufeli ilçesindeki ustaların, cağ kebabının ilçeye ait bir tat olduğuna dair açıklaması, tartışmaları da beraberinde getirdi. Oltu Ticaret ve Sanayi Odası'nın başvurusuyla 2009 yılında coğrafi işaret tescil belgesi verilen cağ kebabını Artvinlilerin sahiplenmesine Erzurum'daki cağ kebabı ustaları ve kent sakinleri tepki gösterdi.

Cağ kebabının mucidi olarak anılan işletmeci Kemal Koç, eşsiz lezzetin Osmanlı'dan kalma olduğunu belirtti. O dönemlerde evlerde, köylerde, yol üzerlerinde yapılan bir kebap olduğunu, ancak cağ kebap ismi ile anılmadığını belirten Koç, "Cağlara 'bizo' derlerdi. Ben 1982 yılında 4 masa ile bu işe başladım. İş yerinin camlarına 'Meşhur Tortum kebabı cağlı' yazdım. Yani tabakla değil de cağlarla veriliyor anlamına gelirdi. Müşterilerin cağ kebap talebi arttı, salonu büyüttük. O dönem hiçbir ilde cağ kebabı satışı yoktu. 3 yıl içerisinde bunu meşhur ettim, yaydım. Tortum, Oltu, Olur, Şenkaya, Yusufeli 'bizim' diyor. Doğruyu söyleyelim hepimizin kebabı. Dedelerimizden kalma ama bunu meşhur eden benim. Cağ kebap ismi yoktu. Ben cağlı yazdım. Şimdi herkes sahip çıkıyor. Kimin en iyi yaptığını müşteri bilir. Biz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Kemal Kılıçdaroğlu'na, Meral Akşener'e, Numan Kurtulmuş'a yedirdik. Başka kebapçı yoktu hep bize geliyorlardı. Biz dünyaya yaydık. Benim ustalardan biri Çin'e gitti. Şimdi oradaki Türkler gelip, buradan ustayı alıp götürüyorlar. 5-6 ay öğreniyor, sonra ustayı gönderiyor. Erzurum'da şimdi 55 cağ kebapçı var" diye konuştu.

Cağ kebabının çok özel bir lezzet olduğunu bildiren işletmeci Muammer Tanhaş ise, "60 yaşındayım, ben kendimi bildiğimden beri Erzurum'da Tortum cağ kebabı diye anılıyordu. Oltulular tescilini yaptı ama Oltu da zaten Erzurum'un ilçesi. Eskiden köylerde toplanırlarmış ahbaplık yapanlar kuzuyu, koyunu kesermiş, ağaç dallarında pişirirlermiş. Kemal Bey bunu Erzurum'a getirmiş, ticarileştirmiş, reklamını yapmış. Biz Tortum cağ kebabı diye duyduk 40 senedir. İyi bir cağ kebabı olması için süreci şöyle işliyor. Hayvan kesildikten sonra bir gün dinlendirilir. Daha sonra tamamen sinirleri temizlenir. Soğan, karabiber ve baharatıyla terbiyesi yapılır. Soğuk hava deposunda biz 3 gün dinlendiriyoruz. Beklettikten sonra şişe takıp, müşteriye sunuyoruz" dedi.

Erzurum'da yenilen cağ kebabının tadının hiçbir yerde olmadığını söyleyen müşteriler de, cağ kebabının Erzurum'a ait olduğunu, başka yerde bu tadı almanın mümkün olmadığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ- Hümeyra Pardelini anonsu -Cağ kebap kesiminden ve servisinden detaylar-İşletme sahibi Kemal Koç ile röp-Cağ kebap ustası ile röp-Müşteriler ile röp-İşletme sahini Muammer Tanhaş ile röp

Haber: Hümeyra PARDELİ - Kamera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,

SÜRE: 07.04 BOYUT: 791

=====================

Günde 8 ton Şanlıurfa zeytini satılıyor ŞANLIURFA'da kahvaltı sofralarının vazgeçilmez lezzeti yeşil zeytin, tezgahlardaki yerini aldı. Kent merkezinde kurulan 52 farklı tezgahta satışı yapılan 15 çeşit zeytin, kilosu 5 lira ila 20 lira arasında fiyatlar ile satılırken günde yaklaşık 8 ton zeytin satışı gerçekleşiyor.

Bu yıl üretimin diğer yıllara göre yağlı ve bereketli olduğunu ifade eden Ali Ölmez, kent merkezinde 52 ayrı tezgahta zeytin satışı yapıldığını belirterek, "Şanlıurfa'da zeytin sezonu 40 gün sürüyor. Şanlıurfa'da zeytin sezonunun başlamasıyla birlikte 52 noktadaki tezgahta günde yaklaşık 8 bin kilo zeytin rahatlıkla satılarak tüketiliyor. Şanlıurfa'da zeytincilik son yıllarda çiftçilerimiz tarafından büyük ilgi gördü" dedi.

Sofralarda tüketilen zeytinlerin kaliteli ve organik olması gerektiğine dikkat çeken zeytin satıcısı Mahsun Gülhan da "Bu yılki kırmalık ve yeşil çizik zeytin hasadı başladı. İşlenmiş zeytinlerin kilosu 5 ile 20 lira arasında tezgahlarda satılıyor. İri taneli olan yeşil zeytinler sofralık küçük taneli olanlar ise kırma zeytin olarak işleniyor. Bizim tezgahlarımızda 15 çeşit zeytin bulunmaktadır. Bu günlerde satışlarımız oldukça iyi gidiyor. Ben, günlük olarak 400 kilo civarında zeytin satıyorum" diye konuştu.

Şanlıurfa'da isot sezonun bitmesiyle birlikte kış mevsiminde sezonun başladığını ifade eden Fadile Çelik ise bu yıl tüketmek için 20 kilo yeşil zeytin aldığını söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------------------------------Tezgahlarda satılan zeytinler Zeytin almaya gelenlerAçıklamada bulunan Ali ÖlmezGenel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ali LEYLAK-ŞANLIURFA - DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 644MB


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement