Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu" Konferansı - Son Dakika
Güncel

Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu" Konferansı

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi İzleme ve Koordinasyon Başkanı Hakan Yurdakul, modern ekonominin ve modern ekonomi yönetiminin kaçırdığı noktayı "izzet" şeklinde tanımlayarak, "İzzet, yani insanların izzetli kalması ve insanların izzetli kılınması aslında ekonomi denilen şeyin temel amacıdır.

11.05.2018 14:05

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi İzleme ve Koordinasyon Başkanı Hakan Yurdakul, modern ekonominin ve modern ekonomi yönetiminin kaçırdığı noktayı "izzet" şeklinde tanımlayarak, "İzzet, yani insanların izzetli kalması ve insanların izzetli kılınması aslında ekonomi denilen şeyin temel amacıdır. Geriye kalan her şey, dış ticaretin arttırılması, büyümenin sağlanması hep insanların izzetli kılınması konusunda çabalar ve araştırmalardan ibaret. Bu anlamda ülkemiz hem kendi insanlarının hem koruma altındaki sığınmacıların izzetlerinin korunması için son derece önemli çalışmalar yapıyor." dedi.

Yurdakul, Grand Cevahir Hotel'de düzenlenen "Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu: Zorluklar ve Fırsatlar" konulu konferansta yaptığı konuşmada, etkinliğin herkes adına hayırlar sonuçlar getirmesini diledi.

Ekonomi hakkında çok farklı tanımların var olduğunu dile getiren Yurdakul, "Ekonomi denilen şey dış ticareti artırmak, büyümeyi arttırmak gayet sayısal şeyler olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Aslında modern ekonominin ve modern ekonomi yönetiminin kaçırdığı çok ciddi bir şeyden bahsetmek istiyorum, o da izzet. İzzet, yani insanların izzetli kalması ve insanların izzetli kılınması aslında ekonomi denilen şeyin temel amacıdır. Geriye kalan her şey, dış ticaretin arttırılması, büyümenin sağlanması hep insanların izzetli kılınması konusunda çabalar ve araştırmalardan ibaret. Bu anlamda ülkemiz hem kendi insanlarının hem koruma altındaki sığınmacıların izzetlerinin korunması için son derece önemli çalışmalar yapıyor." diye konuştu.

Yurdakul, izzetli kalmanın ve izzetli olmanın istihdamla doğrudan alakalı olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü iş sahibi olmak demek sadece para kazanmak demek değil. İş sahibi olmak aynı zamanda toplumsal bir tanıma da sahip olmak. Aynı zamanda da toplumda da üreten bir birey olarak karşılığı olması anlamına geliyor. Bu konuda Türkiye geçici koruma altındaki Suriyelilere istihdam çalışma hakkı veren çok az ülkeden biri. Bunun arkasında yatan mantıkta insanların insan kalmasını ve insan olmasını sağlayan bir yapı. Türkiye'nin hem ekonomik güç olarak hem de küresel güç olduğu iddiasında çevresinde diğer insanlarla kurduğu insani ilişki bu insani yönetimden ne anladığını ve nasıl anladığını ortaya koyuyor.

Biz insanların mutlu bir şekilde yaşamalarını istiyoruz. Aliya İzzetbegoviç son 200 yıldır Doğu toplumlarının gerilemesinin arkasında yatan nedeni ekonomide, bilim ve teknolojide geri kalma olarak açıklamıyordu. Esas kaybettikleri şeyin izzetleri olduğunu söylüyordu. İzzetleri kırılan halkların birçok soruna neden olacağının altını çiziyordu. Biz çevremizdeki insanların izzetlerini korumalarını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz."

"Türkiye'de iş gücü piyasasına girişe destek vermek için çalışmaya devam ediyoruz"

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger de Türkiye'nin 3,5 milyonu aşan mülteciye ev sahipliği yaptığına değinerek, 15-64 yaş aralığındaki nüfusa iş imkanı sunmak, bu kesimin istihdam edilebilirliğini artırmanın ve sosyal uyumu sağlamanın önemine işaret etti.

Türkiye'de kayıt altındaki 3,5 milyon Suriyeli için 72 projenin devam ettiğini, bunun yanı sıra farklı öncelik alanlarının da belirlendiğini dile getiren Berger, "AB, bir açıklama yaptı, Türkiye'ye ek 3 milyar avroluk yardımda bulunmayı, bu finansmanı sağlamayı taahhüt etti. Birlikte gelecekte yapacağımız çalışmaları koordine etmek için çeşitli bakanlıklarla istişarelerimize devam ediyoruz." dedi.

Berger, Suriyelilerin sosyo-ekonomik gelişiminin öncelikli alanlardan birisi olduğunu kaydederek, "200 milyon avrodan fazla ayrıldı insani yardım için. Aylık nakdi yardım alan Suriyeliler var, temel ihtiyaçlarına karşılayabilmeleri için. Biz, Türkiye'de iş gücü piyasasına girişe destek vermek için çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle en hassas gruplara odaklanıyoruz ki hiç kimse arkada kalmasın. Benzer çalışmalara başka ülkelerde de destek veriyoruz, Lübnan'da, Ürdün'de, Irak'ta, Batı Balkanlar'da ve Ermenistan'da. 22 AB ülkesi, Türkiye'de bu çalışmalarda yer alıyor. Onların katkılarıyla bu fonlar 1,5 milyar avroya ulaştı. Ortaklarımızla ve Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle kapsamlı ve proaktif bir yaklaşım geliştirdik ki hızlı şekilde müdahale edebilelim ortaya çıkan duruma. Krizin de doğasına ve özelliklerine baktığımızda, her zaman acil durum statüsünde olamayız. Geleceği de düşünmemiz lazım." diye konuştu.

Mültecilerin kendi becerilerini de gittikleri ülkeye taşıdığını belirten Berger, "Bunlar da ekonomilerimiz için gerçek bir değer olabilir. Bugünün dünyasında yapılan işlere baktığımızda, beceriler ön plana çıktı. Bütün yetenekleri seferber etmemiz lazım. Türkiye'de yaşayan geçici koruma altındaki Suriyelerin de sahip olduğu çeşitli beceriler var ve onlar da topluma katkıda bulunabilir. Entegrasyon kazan-kazan hikayesidir. İyi bir şekilde entegre olurlarsa bulundukları ülkede şirketlerin rekabetçiliğini artırırlar. Etkili entegrasyon onları da yoksulluk ve sosyal dışlanma gibi risklere karşı korur." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye pekçok yönden kapsamlı bir müdahale oluşturmaya çalışıyor"

BMMYK Türkiye Temsilcisi Katharina Lumpp da dünya üzerinde 21 milyonu mülteci olmak üzere 50 milyon kişinin yerinden edildiğini kaydederek, BM'nin uygulamaya koyduğu anlaşma kapsamında üye ülkelerin mültecilere ev sahipliği yapan ülkelere destek vermeyi amaçladığına değinerek, bu kapsamda ev sahibi ülke ve toplumun zorluklarının azaltılmasının, mültecilerin kendi beceri ve kapasitelerini en iyi şekilde ortaya koymasının sağlanmasının planlandığını anlattı.

Türkiye'nin dünya genelinde en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğunu dile getiren Lumpp, mültecilerin yüzde 93'ünden fazlasının kırsal bölgelerde, kampların dışında ve kentsel bölgelerde yaşadığını ve çoğunluğunun çalışabilir yaşta olduğunu kaydetti.

Lumpp, Türkiye'nin mültecilerin ihtiyaçlarına yönelik müdahaleler konusunda önemli bir geleneği olduğunu belirterek, "Türkiye, çalışma izni yönetmeliğiyle mültecilere çalışma olanağı sağladı. Kişilerin topluma dahil edilmesi, kendine yetmelerinin sağlanması ve temel ihtiyaçlarını karşılanması için gerekli adımları attı. Türkiye pek çok yönden kapsamlı bir müdahale oluşturmaya çalışıyor." dedi.

"Türkiye hükümeti çok cesur adımlar atmıştır"

Fair Labor Association Başkanı Sharon Waxman ise dünyadaki hiçbir ülkenin Türkiye kadar Suriyelilere ev sahipliği yapmadığını belirterek, Türkiye'nin diğer ülkelerin takip etmesi açısından inanılmaz bir örnek oluşturduğunu söyledi.

Waxman, Avrupa Birliği'nin finansal katkılarını da takdir ettiklerini kaydederek, şöyle konuştu:

"Bununla birlikte sivil toplum kuruluşlarındaki temsilciler, sendikalar ve uluslararası şirketler de desteklerini esirgemedi. Bizim örgütümüzde yer alan birçok şirket de Türkiye ile birlikte çalışmalar yürütüyor. Suriye krizi yakın sürede çözülecek gibi görünmüyor. Biz bu bağlamda yenilikçi çözümler üretmeye her zaman bağlıyız. Suriyeli mültecilere kucak açılan, sığınma hakkı verilen ülkelere baktığımız zaman sadece Türkiye geçici koruma altındaki bu kişilere çalışma izni vermiş bulunuyor. Türkiye'de ayrıca onlarca milyar dolar harcandı insani yardım için. Milyonlarca mülteci kabul etmek, milyarlarca dolar yardım sağlamak bu adımlara baktığımızda Türkiye hükümeti çok cesur adımlar atmıştır. Bu yapılanlar sadece bölge için değil dünya için önemlidir. Muhtaç olan insanlara kucak açtığı için Türkiye'ye bir teşekkür borçluyuz."

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu' Konferansı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement