Marmara Üniversitesi Rektörü Arat: "Soykırım İddiaları Zamanın Ruhuna Aykırıdır" - Son Dakika
Güncel

Marmara Üniversitesi Rektörü Arat: "Soykırım İddiaları Zamanın Ruhuna Aykırıdır"

Marmara Üniversitesi Rektörü Arat: "Soykırım İddiaları Zamanın Ruhuna Aykırıdır"

Marmara Üniversitesi, Türk Tarih Kurumu ve Üsküdar Belediyesi ile birlikte düzenlenen ‘Tehcir ‘in 100.Yılında Türk-Ermeni İlişkilerinin Yarını: Adil Hafıza ve Normalleşme’ sempozyumunda Ermeni-Türkiye ilişkileri ve ’1915 Olayları tehcir mi soykırım mı?’ sorusu tartışıldı.

15.05.2015 14:05

Marmara Üniversitesi, Türk Tarih Kurumu ve Üsküdar Belediyesi ile birlikte düzenlenen 'Tehcir 'in 100.Yılında Türk-Ermeni İlişkilerinin Yarını: Adil Hafıza ve Normalleşme' sempozyumunda Ermeni- Türkiye ilişkileri ve '1915 Olayları tehcir mi soykırım mı?' sorusu tartışıldı.

'Tehcir 'in 100.Yılında Türk-Ermeni İlişkilerinin Yarını: Adil Hafıza ve Normalleşme' Sempozyumu Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü'nde gerçekleşti. Marmara Üniversitesi, Türk Tarih Kurumu ve Üsküdar Belediyesi ile birlikte düzenlenen 'Tehcir 'in 100.Yılında Türk-Ermeni İlişkilerinin Yarını: Adil Hafıza ve Normalleşme' sempozyumu Doç. Dr. Cengiz Tomar'ın sunumuyla başladı. Ermeni meselesi ile ilgili yayınların bibliyografyası dahi birkaç cilt yeküna ulaşıldığını, buna rağmen meselenin halen bir sorun olarak kalmasının ve özellikle müddei olan Ermeni tarafının, kahir ekseriyeti belgelere dayanmayan birçok hatırat ve propaganda türü eserlerden hareketle mutlak ve tek taraflı doğrulara iman edercesine sarılmasının gerçekten izahı güç bir akıl tutulmasının tezahürü olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Cengiz Tomar konuşmasına şöyle devam etti:

"Ermeni meselesinde temel problemlerden biri de geçmiş ile tarihin karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere her nesnenin bir geçmişi vardır. Evrenin, Dünyanın geçmişi gibi. Tarih ise geçmişin geleceğe dönük boyutudur ve bir müdrik gerektirir. Bu müdrik de insandır. Tarih geçmiş demek değil, geleceğe giderken geçmişten aldıklarımızdır.

Tarih, geçmişin bilinç haline gelmesidir. Bu nedenle müdriki insan olan tarih nesnel olarak yazılamaz. Malum olduğu üzere, gecikmiş milliyetçilikler bir takım şizofreniler ve travmaları bünyesinde barındırır; bir de bunun üzerine kalkınma, sosyal devlet ve refah toplumunu yaratmakta başarılı olamayan genç devletlerin toplumlarını bir arada tutacak, kolektif bir kimliği inşa edecek 'ortak acılara', 'kurucu mitlere' ve 'seçilmiş travmalara' ihtiyaçları olduğu unutulmamalıdır. Sosyal psikoloji ve tarihsel psikoloji alanlarında çalışan uzmanlar bu tür kavramların siyaseten ne denli önemli olduğunu ortaya koymuşlardır. Öte yandan diasporada belli maddi ve kültürel sorunları aşmış kimseler için, siyasi angajmanları dışında, kimlik ve kökenlere bağlılık, aidiyet ve mensubiyet bunalımındaki kesimler için son derece önemlidir".

Ardından Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Emin Arat, açılış konuşmasında "Türk-Ermeni ilişkileri, yaklaşık on asırlık bir geçmişe sahiptir. Bu uzun zaman zarfında siyasi, edebi, kültürel ve sanatsal alanda yaşanan etkileşim, iki toplumun bugün bile kolaylıkla gözlemlenebilen birçok ortak noktaya sahip olmasını beraberinde getirmiştir. Ermeniler hakkında yerli yabancı kaynaklarda sıkça kullanılan 'millet-i sadıka' tabiri, bu kadim birlikteliğin, keza ortak anlayış ve kültürün bir tezahürü olarak ortaya çıkmış ve zamanla meşhur olmuştur" ifadelerini kullandı.

Osmanlı siyasi-idari geleneği ve kerim devlet vasfını önde tutan idarecileri, dini mensubiyet ve etnik kimlikleri dikkate almaksızın imparatorluk toplumunun tüm unsurlarını adaletle yönetmeye özen gösterdiklerini belirten Arat, "Devrin şartları çerçevesinde hakkaniyet ve hoşgörünün sınırlarını zorlamışlardır. Tarihsel özne olarak 'öteki', nadiren Osmanlılar kadar hakkaniyetle değerlendirilmiştir; bu nedenle Anadolu, farklı dönemlerde İspanya'da baskı gören Musevilerin, Avrupa'da engizisyon ve aforozla dışlanan Protestanların, çatışmalardan bunalan ve çaresiz kalan Kafkas ve Balkan kavimlerinin sığınağı olmuştur. Bu anlayış bugün de devam etmektedir, zira başta Suriyeliler ve Iraklılar olmak üzere Ortadoğu ve Afrika'daki siyasi istikrarsızlık ve çatışmalar nedeniyle can güvenliğinden endişe eden milyonlarca insan, geçmişte olduğu gibi yine ülkemize sığınmaktadır.

İnsanlar bir yana devletler açısından bile oldukça uzun bu zaman diliminin sadece 1915 ve sonrası gibi hayli kısa bir döneme indirgenerek değerlendirilmesi, ilişkilerin tehcir ve sözde soykırım iddiaları ekseninde polemiğe dönüştürülmesi, tarihsel olmaktan ziyade politik ve pragmatik hesaplardan kaynaklanmaktadır. Küresel güçlerin ajandaları, modern bir çehreye bürünmüş kolonyalist politikalar ve özellikle diaspora Ermenilerinin propaganda faaliyetleri tarihi hakikatlere aykırı bu tür iddiaları maalesef şartlı reflekslere dönüştürmüştür. Bu bağlamda, farklı ülkelerin parlamentolarında konu hakkında hiç bilgisi bulunmayan, ancak her nasılsa kati fikir sahibi olan siyasetçilerin, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti'ni soykırımla itham etmelerini hayretle izlemekteyiz' dedi.

Konunun tarihsel arka planına bakıldığında, Ermenilerin iddialarına dayanak teşkil eden bazı eserlerin, özellikle Amerikan Board ve İngiltere'de 1914'te Wellington House'da kurulan Savaş Propaganda Ofisi (War Propaganda Bureau) tarafından 1. Dünya Savaşı esnasında politik bir enstrüman ve psikolojik bir harp taktiği unsuru olarak sistemli bir biçimde kaleme aldırıldığı ya da neşredildiği, akademik çevreler tarafından tüm yönleriyle ortaya konduğunu söyleyen Arat. Ermeni Meselesi ve 'tehcir'le ilgili yerli yabancı eserler, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, üniversiteler, enstitüler, araştırma ve düşünce kuruluşlarının kitap, makale, bildiri kitapları, belge neşri ve rapor formatında yayımladıkları çalışmalar, artık bir külliyata dönüşmüştür.

Hal böyle iken, özellikle 'tehcir'in yüzüncü yılında uluslararası bir linç kampanyasına dönüştürülen sözde soykırım iddiaları, küreselleşen ve işbirliğini zorunlu kılan günümüz dünyasının gerçeklerine, Hegel'yen tabirle söylersek 'zamanın ruhuna' aykırıdır. Malum olduğu üzere diyalog ve normalleşme tek taraflı olgular değildir, bu konuda Türkiye her türlü iyi niyeti, anlayışı ve hassasiyeti göstermiştir" ifadelerini kullandı.

Marmara Üniversitesi Rektörü Arat sözlerine şöyle devam etti: "Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, tüm akademik kurum ve kuruluşlar, keza Başbakanlık Devlet Arşiv Genel Müdürlüğü, tarihçiler, siyaset bilimciler, sosyologlar ve sosyal psikoloji alanında çalışan bilim insanları, ortak araştırma ve müzakere komisyonları kurulması ve Ermeni Meselesi ile ilgili iddiaların bilimsel kriterler çerçevesinde değerlendirilmesi konusunda iddia sahiplerine ve destekçilerine defalarca çağrıda bulundular, ancak bunların tamamının yanıtsız kalmış olması hakikat ve hakkaniyet adına oldukça düşündürücü ve manidardır. Elbette bu tavırla, iki devlet ve toplum arasında adil hafızanın inşası ve normalleşmenin sağlanamayacağı da açıktır.

Bu çerçevede Marmara Üniversitesi olarak şimdiye dek gerçekleştirilen sempozyumlardan biraz farklı bir içerikle; dünden ziyade yarına, tarihsel olaylardan/belgelerden ziyade yakın gelecekte ülkemizin karşılaşması muhtemel olan hukuki süreçler, tazminat talepleri, dış politikada küresel kuşatma ve buna karşı üretilebilecek alternatifler, sözde soykırım iddialarının Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerine etkileri, Ermeni diasporasına karşı mücadele yöntemleri, ders kitaplarında saptırılmış imgeler, psikolojik bir savunma aracı olarak tarih yazıcılığında konunun istismar aracına dönüştürülmesi ve son tahlilde Türkiye- Ermenistan ilişkilerinde normalleşme sürecinin nasıl sağlanabileceği konularına katkı sağlamak amacıyla 'Tehcirin 100. Yılında Türk-Ermeni İlişkilerinin Yarını: Adil Hafıza ve Normalleşme' başlıklı bu toplantıyı tertip etmiş bulunmaktayız. Burada kilit kavramlardan biri belki de birincisi, akademik ve bilimsel kriterler etrafında 'adil hafıza'nın inşası ve normalleşmenin lokomotif unsuru haline getirilmesidir".

Rektör Arat, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen bilim ve düzenleme kurulu üyelerine, yerli yabancı katılımcılara ve bu organizasyona katkı sağlayan Türk Tarih Kurumu ve Üsküdar Belediyesi'ne teşekkür etti. - İSTANBUL

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Marmara Üniversitesi Rektörü Arat: 'Soykırım İddiaları Zamanın Ruhuna Aykırıdır' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement