Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP'nin görüşmek için randevu talep edeceğine ilişkin iddialar üzerine, "Madem, bir randevu talep edeceklerse, üsluplarını değiştirdiklerinden emin olmamız lazım. Bu ülkenin bütünüyle ilgili herhangi bir operasyonunun parçası, aracı, piyonu olmayacaklarını bilelim" dedi.
Davutoğlu, NTV'nin canlı yayınında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
HDP ile randevunun neden iptal edildiğine yönelik soru üzerine Davutoğlu, bu konuda Sırbistan'a yapılan seyahat öncesinde bir açıklama yaptığını anımsattı. Herkesin kendisini tanıdığını, kimseye karşı özel bir tavır, bariyer, ötekileştirme gibi tutum sergilemediğini ifade eden Davutoğlu, "En zor şartlarda ve ağır eleştirilere rağmen kendileriyle, Kobani olaylarından 6 gün önce bir araya geldim. Düşünün 1 Ekim'de bir araya geldik, 6 Ekim'de Kobani'de halkı isyana teşvik ettiler" dedi. Davutoğlu, şunları kaydetti:
" 15 Temmuz'da bir araya geldik. Koalisyon görüşmeleri bağlamında diğer liderlerden sonra oraya da gittim, ayaklanma çağrısı yaptılar, yapıldı. Buna karşı da HDP'den 'bu nedir? Biz, burada demokratik bir partiyiz. Nereden çıkıyor? Biz, ayaklanma falan değiliz, siyasi mücadele yürütüyoruz' diye bir ses yükselmedi. Çünkü, 7 Haziran'da Türkiye'nin zaafa düştüğünü zannettiler.
Dışarıda birtakım dinledikleri çevrede 'işte tam vakti. Ülkeyi zayıf zamanda yakaladınız. Çıkın meydana' diye Ceylanpınar'da iki polisimizin ensesinden vurularak şehit edilmesiyle başlayan bir süreçtir bu. Kimse bu teröre karşı operasyonun, böyle bir anda ortaya çıktığını iddia etmesin. Neredeyse, o iki kahraman evladımızı şehit edenleri göğe çıkaran Kandil açıklamalarını hatırlasınlar."
"Ben, muhatabımda samimiyet ve ciddiyet ararım"
Bu gelişmelere rağmen 15 Temmuz'da "AK Parti ile asla, hiçbir şey yapmayacağız" denilmesine rağmen 7 Haziran seçimlerinden sonra bazı eleştirileri göze alarak yine görüştüğünü dile getiren Davutoğlu, "Bu sefer de 'yeni bir dönemdir, şans verelim' diyerek yeni bir randevu talep ettim" diye konuştu. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat, randevu talep etmemden sonraki iki açıklama... Rusya seyahati ayrıca eleştireceğimiz bir husustur. Ona rağmen ben randevuyu, talep etmiş ve 'görüşelim' demiştim. Açıklamanın biri şuydu eşbaşkanlardan gelen, 'Davutoğlu geldiğinde biz ona Cizre'nin, Sur'un hesabını soracağız'. Sanki ben hesap vermek için oraya gidiyorum. Onlar, hesap sorma makamındalar. Bu, samimiyetsizlik. Ben, muhatabımda iki şey ararım. Bunlar, samimiyet ve ciddiyettir.
Daha biz gitmeden, gündemi terör ve operasyonları eleştiriye odaklayan ve sanki Başbakan olarak beni terörle mücadele konusunda sıygaya çekecekmiş gibi bir üslup. Kusura bakmasınlar, ben yetkiyi onlardan almadım, halktan aldım. Terör karşı operasyona rağmen Güneydoğu halkı 7 Haziran'dan çok daha fazla oyla bizi destekledi. Bu, ne demektir? Demek ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu halkı da terörle mücadelede bizi haklı görüyor. 7 Haziran'da terörle mücadele yoktu, çözüm süreci vardı. Terörle mücadeleyle girdik biz 1 Kasım'a ama oy oranımızda artış olurken, HDP'nin oyları düştü."
"HDP eşbaşkanlarına falan hiçbir sorumluluğum yok"
Halkın kendisine yetki verdiğini dile getiren Davutoğlu, "Benim birinci sorumluluğum HDP eşbaşkanlarına falan değil, onlara hiçbir sorumluluğum yok. En başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki vatandaşlarıma karşı sorumluluğum var, terörle mücadele bağlamında. Onların hayatlarını özgür kılma mücadelemiz var" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, farklı bir hava estirildiğini belirterek, "Başbakan gelecek ve onlar da Başbakana bunu soracaklar. Ben, size 'siz' olduğunuz için gelmiyorum. Oy veren seçmenlere saygım dolayısıyla geliyorum. Yoksa, sizin 1 Ekim'de benimle görüşüp 6 Ekim'de Kobani diye bahane ederek çıkarttığınız isyanı ben bilmiyor muyum? 15 Temmuz'da görüşüp 22 Temmuz'da iki civan delikanlımızı uykusunda öldüren katillere, alçaklara hiçbir söz söylemediğinizi ben bilmiyor muyum? Bizim saygımız size değil ki, size oy veren seçmene olan saygım dolayısıyla görüşmeye geliyorum" açıklamasında bulundu.
"Meclis'ten geçmeyen hiçbir yönetim biçimi, meşru olamaz"
"Baştan görüşmeyi buraya odaklayıp, sanki onlar bizden hesap soracakmış gibi bir havaya girdiler" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bunu ben kabul etmem, o psikolojiyle kimseye gitmem. İkincisi, bunun üzerine bir de 'hani dediklerimizi yapmazsa kaçak çay içer gider'. Böyle bir ciddiyetsizlik mi olur? Ne samimiyet var, ne ciddiyet var. Ne görüşeceğim ben onlarla.
HDP yol ayrımında ve hala bunun farkında değiller. Şimdi, özerklik konusunda ve öz yönetim gibi birtakım kavramlar üretiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin sistemine Meclis dışında kimse karar veremez. Meclis'ten geçmeyen hiçbir yönetim biçimi, meşru olamaz. Halkın temsilini ortaya koyan TBMM'dir. Anayasa'nın ne olacağına karar veren, yönetimin ne olacağına karar veren. Bunlar düşünceler olarak zikredilebilir ama bunları 'hayata geçireceğim, ondan sonra size şunu empoze edeceğim' tarzında bir yaklaşım, meşruiyet sınırının dışına çıkmak olur. Dolayısıyla, bütün iyi niyetimize rağmen, aldığımız bu iki açıklama, bunların muhatap alınamayacağını bir kez daha bize gösterdi."
"Türkiyeli olduklarını göstersinler"
Davutoğlu, "Kulislerde, HDP'den size bir randevu talebi gelebileceği yer alıyor. Nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine, "Tavırlarını değiştirsinler, samimi olsunlar. Türkiyeli olduklarını göstersinler" diye yanıtladı.
Cizre'de üç aylık olan Miray bebeğin babasıyla konuştuğunu anlatan Davutoğlu, bu bebeği ve dedesini kimin katlettiğini sordu. Davutoğlu, "Miray bebeği de onun dedesini de katleden, bunlar" dedi. Davutoğlu, 5 yaşındaki Hüseyin isimli bir çocuğun babasıyla da konuştuğunu aktararak, "Her iki baba da 'Biz, size güveniyoruz. Devletimize sadığız, bu milletin parçasıyız' dediler ve teşekkür ettiler" diye konuştu.
Biraz önce bir doktor grubuyla akşam yemeğinde birlikte olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Şırnak İl Genel Sekreterimiz Hakan Bey, Cizre Devlet Hastanesinde 20 doktorun nasıl büyük bir fedakarlık içinde çalıştığını bize anlattı. Cizre Devlet Hastanesine 20 roket atıldı. Niye atıyorlar devlet hastanesine 20 roketi? Bu mudur öz yönetim, özerklik dedikleri şey. Roketi atıyorlar ki orada bir facia olsun ve halk provoke edilsin" dedi.
Davutoğlu, hiçbir yere roket atılmasının meşru görülemeyeceğinin altını çizerek, bu şartlarda çalışan bütün doktor ve güvenlik mensuplarına teşekkür etti.
"(Şiddetin her türlüsüne, hendeklere karşıyız, biz mücadelemizi siyaset içinde veririz) demeliler"
Burada çok zor şartlarda ve kurşunlara karşı hizmet verildiğini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önce bir ispat etsinler. Madem, bir randevu talep edeceklerse, üsluplarını değiştirdiklerinden emin olmamız lazım. Bu ülkenin bütünüyle ilgili herhangi bir operasyonunun parçası, aracı, piyonu olmayacaklarını da bilelim.
Moskova'da bir türlü Washington'da başka türlü konuşup, var olan bütün Türkiye karşıtı lobilerle, çevrelerle temas edip Türkiye üzerinde operasyon yapmayı planlıyorlarsa ki öyle tavır içindeler, o zaman konuşacak zemin olmaz. Önce olumlu bir üslup, olumlu bir tavır görelim, olumlu bir açıklama görelim. 'Şiddetin her türlüsüne karşıyız, barikatlara, hendeklere karşıyız. Biz, Türkiye Büyük Mİllet Meclisi vekilleriyiz ve mücadelemizi siyaset içinde veririz, siyaset içinde de söyleyeceklerimizi söyleriz' diyecekleri bir demokratik üsluba geldiklerinde...
Bunların demokrasi, sadece kullandıkları bir araç kendilerince. İstiyorlar ki PKK ve HDP dışında hiçbir siyasi hareket, hiçbir düşünce bu bölgede olmasın. Hiçbir farklı görüşe bunların tahammülü yok. Dolayısıyla, ne yaptıklarını ne ettiklerini görelim de ondan sonra bakılır."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Başbakan Davutoğlu, Canlı Yayında - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?