Başbakan Yardımcısı Arınç, Polonya'da - Son Dakika
Politika

Başbakan Yardımcısı Arınç, Polonya'da

Başbakan Yardımcısı Arınç, Polonya\'da

Arınç, “Küresel Sınamalar Karşısında AB ve Türkiye” konferansında konuştu: (3) "Bazıları engellemeye çalışıyor ama bizim temel hedefimiz AB'ye tam üyeliktir.

05.06.2014 19:57

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bazıları engellemeye çalışıyor ama bizim temel hedefimiz AB'ye tam üyeliktir. Bunun niçin bizim için avantaj olduğunu anlatmaya çalıştım ama dünyaya at gözlüğüyle de bakmıyoruz yani sadece AB olursa olur olmazsa olmaz da demiyoruz. Olursa çok iyi olur ama olmazsa dünyanın sonu değil. Bu yüzden dünyadaki başka ekonomik işbirliği örgütleriyle de başka siyasi ilişkilerle de çok yakından ilgiliyiz" dedi.

Arınç, Polonya'nın başkenti Varşova'da Natolin Avrupa Koleji'nde düzenlenen "Küresel Sınamalar Karşısında AB ve Türkiye" konferansında katılımcıların sorularını yanıtladı.

" Ukrayna'nın güvenliği ve Avrupa Birliği'ne (AB) entegrasyon konusunda Türkiye olarak nasıl bir katkı sunabiliriz" şeklindeki soru üzerine, Arınç, şunları söyledi:

"Ukrayna'da yaşananlar, acı olaylar. Biz Türkiye olarak Rusya tarafından yapılan saldırıları veya Kırım'ın ilhak edilmesini büyük endişeyle karşıladık. Türkiye hükümeti olarak Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yanayız, siyasi egemenliğinin devam etmesinden yanayız. Ukrayna ile siyasi ilişkiler veya ekonomik ilişkilerin elbette iyi olduğunu söyleyebilirim. Önemli olan bir bağımsız ülkenin egemenliğinin devam etmesi, toprak bütünlüğünün ihlal edilmemesidir. Maalesef sadece Kırım'ın, Rusya tarafından önce işgal sonra ilhak edilmesi, uydurma referandumla bu topraklarda hak iddia etmesi bir tarafa şu anda Ukrayna'nın doğusunda da büyük çatışmalar yaşanmaktadır ve insanlar ölmektedir. İlk günden itibaren Türkiye olarak fikirlerimizi ortaya koyduk. Bu konuda hem AB hem dünya kamuoyunu tedbir almaya sevk ettik. İki günden beri Polonya'da yapılan törenlerin bence ana konusu, özgürlüğün 25. yılını kutlamakla birlikte Ukrayna'da meydana gelen olaylara karşı da Batı'nın ve özgür ülkelerin bir tepkisini göstermekti. Gerek Cumhurbaşkanı Komorowski hem de Başkan Sayın Obama'nın dünkü konuşmaları fevkalade önemli mesajlarla doluydu. Ben doğrusu Başkan Obama'nın konuşmasını hem bir güvence olarak hem de iyi bir mesaj olarak gördüm."

-"Daha ciddi olmamız lazım"

Ukrayna'nın güvenliği, kalkınması ve AB üyeliği konularında, Türkiye'nin siyasi desteğinin dışında AB ve ABD'ye düşen siyasi çabalara ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti:

"Sadece sembolik bir kaç ekonomik yaptırımla Rusya'nın bu davranışından vazgeçmesinin mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Daha ciddi olmamız lazım. Daha kararlı olmamız lazım. Bu konuda NATO hangi görevleri yapabilir, Avrupa Birliği kendi dinamiklerini nasıl harekete geçirebilir, bunlar bizim de Avrupa Birliği yetkililerinin mutlaka karşılaması gereken konulardır. Mesela Polonya, 1999'da NATO üyesi oldu, 2004'te de AB üyesi oldu. Bugün Balkanlar'daki pekçok ülke de NATO üyesi olmak istiyor. AB üyesi olmak istiyor. NATO üyeliğine arzu edenleri biz Türkiye olarak hemen destek veriyoruz. Yani Arnavutluk'tan diğer ülkelere kadar hangi ülke NATO üyesi olmak istemişse NATO'nun en kıdemli üyesi olarak Türkiye, bu konuda açık kapı ilkesini uyguluyor. AB üyeliği konusunda bizim çok fazla etkinliğimiz olduğunu söyleyemem."

Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği sürecinde Fransa'nın yaklaşımının sorulması üzerine, Arınç, "Fransa ile bu konuda talihsiz dönemler yaşadık. Fransa AB üyeliğini her zaman bloke etti. Sarkozy dönemi en talihsiz dönemdi. Holland'ın Türkiye'ye mesajları olumlu oldu. Bu ilk sözleriyle bugün gelinen nokta az da olsa farklılık gösteriyor. Büyük ölçüde bir  engellemeden söz edemeyiz" ifadelerini kullandı.

-"Avrupa Birliği üyeliği temel bir hedefimizdir"

Türkiye'nin AB üyeliğinin bloke edilmesi durumunda başka bir birliğe katılmayı düşünüp düşünmeyeceğinin sorulması üzerine, Arınç şöyle dedi:

"Bizim topraklarımızın bir kısmı Avrupa'da, büyük bir kısmı Asya'da. Tabii Asya ile olan ilişkilerimizde fevkalade iyi. Tarihi kültürel bağlarımız bizi geçmişten bu yana onları dost hale getirdi. Kafkaslar ile ilişkimiz var. Ortadoğu ile ilişkimiz var. Bu yine geçmişten bu yana tarihi ilişkilerimiz sebebiyle Kuzey Afrika ile hatta Afrika'nın ortasına kadar toplumlarla, hükümetlerle ilişkimiz var. Avrupa Birliği üyeliği temel bir hedefimizdir. Bu yeni bir hedef de değil. Her zaman söylüyorum bu bir diskoda tanışıp da arkadaşlık kuran bir genç erkek, genç kızın arkadaşlığı gibi bir şey değil. 1958'de başladı bizim AB maceramız. 1963'te de Ankara Anlaşmasının imzalanmasıyla resmi akid haline geldi. Kaç sene geçmiş aradan, neredeyse 50 seneyi geçmiş. Bizim 50 seneden beri AB ile ilişkimiz var. Çok uzun değil mi? Evet çok uzun. Bunun bir kısmı bizim hatalarımızdan kaynaklanıyor. Türkiye'de pekçok darbeler olmuş. Böyle bir durumdayken bizim AB üyeliğimiz söz konusu olamazdı. Bir kısmı ise yapımızdan, nüfusumuzdan, coğrafyamızdan kaynaklanan endişeler. Biz 63'te anlaşmayı imzalamışız fakat 1999'ta ancak aday ülke olabilmişiz. 2005'de müzakere sürecine başladık."

-"Dünyaya at gözlüğüyle de bakmıyoruz"

İngiltere'nin iki defa AB üyeliğinin veto edildiğinin bilindiğini anlatan Arınç, şimdi de Türkiye'nin üyelik sürecinde adım attırılmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bazıları engellemeye çalışıyor ama bizim temel hedefimiz AB'ye tam üyeliktir. Bunun niçin bizim için avantaj olduğunu biraz önce konuşmamda anlatmaya çalıştım ama dünyaya at gözlüğüyle de bakmıyoruz. Yani sadece AB olursa olur olmazsa olmaz da demiyoruz. Olursa çok iyi olur ama olmazsa dünyanın sonu değil. Bu yüzden dünyadaki başka ekonomik işbirliği örgütleriyle de başka siyasi ilişkilerle de çok yakından ilgiliyiz. Avrasya bunlardan bir tanesi olabilir. Biz pekçok ekonomik kuruluşla ya kurucu ortağız, ya üyeyiz, ya da gözlemciyiz. Şangay İşbiriği Örgütü de var biliyor musunuz? Bazen kafamız kızıyor, 'bak oraya gideriz ha, bizi söyletmesinler' diyoruz."

Türkiye'nin ekonomisinde yaşanan gelişmeleri de anlatan Arınç, makro ekonomik göstergeler bakımından, Türkiye'nin birçok AB üyesi ülkeden daha iyi durumda olduğuna işaret etti.

-"En büyük gelişmelerden birisi fikir ve düşünce özgürlüğü..."

Arınç, Türkiye'de ifade özgürlüğü konusunda bir problem olup olmadığının sorulması üzerine ise şöyle konuştu:

"İnsan hakları bakımından ifade özgürlüğü bütün özgürlüklerin bileşkesidir. İfade özgürlüğü yoksa orada insan hakları da yokur, demokrasi de yoktur. Buna yürekten inanıyorum. İfade özgürlüğü bakımından geçmişte Türkiye'de mağduriyet yaşamış bir insanım. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal'dan bu yana AİHM'e müracaatları kabul ettik. Kararları, Türkiye'de infaz ediyoruz. Maalesef Türkiye'den yapılan müracaatlar, olumsuz kararlar bugüne kadar çok sayıdaydı. Ama yargımızda önemli reformlar yaptık. 12 yıldır hükümetimiz döneminde en büyük gelişmelerinden birisi fikir düşünce özgürlüğünün teminat altına alınması oldu. Bu konularda geçmişe göre çok mesafe katettik."

"Türkiye'de ifade özgürlüğü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim" diyen Arınç, gazeteci kimlikli bazı kişilerin terör suçu gibi suçlardan içeride bulunduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir insan ister gazeteci, ister siyasetçi olduğunu söylediği zaman terör örgütünü silaha, eyleme sevk edecek propaganda yaparsa, terör örgütünün üyesi gibi hareket ederse, eylemlere fiilen katılırsa, orada ifade özgürlü var diyemeyiz. Propaganda bundan farklıdır. Düz propaganda, düz olarak yapılabilir. Şiddete, suç işlemeye tahrik olmayacak. Ele başının fotoğrafları her yerde olabilir, bayrakları dedikleri, flama bildiklerini heryere koyabiliyorlar. 'Silahlı eylem yapsın, askerle çatışsın', bunu söyledikleri takdirde kanun devreye giriyor. Türkiye'de ifade özgürlüğü inanın batı ülkelerindeki ifade özgürlüğünden geri değil."

Arınç, Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı yaşanan aksaklıkların, politik duruştan kaynaklandığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bizim AB maceramız 1963'ten beri devam ettiğini söyledim. Gezi olayları başladığından beri değil. AB Türkiye'yi alma konusunda çekimser davranacaksa, 1970, 1980 ve 2000'li yıllara dönmemiz gerekir. Bu ayrı politik bir duruş. Türkiye'de yaşanan son olayları dünyanın herhangi bir yerinde protesto olarak görmek mümkündür. Berkin Elvan'ın Türkiye'de benim verdiğim beyanatlarda bu olaylardan duyduğum üzüntünün ne kadar gerçek olduğudur. Ben hayatını kaybeden şöyle dursun, üzülen, yorulan, yaralanan bu olaylardan etkilenen insanlar için bile üzülen biriyim."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Yardımcısı Arınç, Polonya'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement