GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Eski Adalet Bakanı, AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın konuşması "Tahliye kararları, cezaevinden tutukluları kaçırma girişimidir"- Eski Adalet Bakanı Bozdağ: - "Bu karar (İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin tahliye kararı) hakimlik mesleği ve kanunlar kullanılarak, cezaevinden tutuklu insanları kaçırma teşebbüsüdür"- "İnsanların bağlılıklarına göre, mensup oldukları ideolojiye, tarikata, cemaate, gruba göre kararlar çıkarsa, işte orada hukuk devletinden bahsedemeyiz" COŞKUN ERGÜL - Eski Adalet Bakanı, AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin incelemediği bir dosyada, görmediği kararlar ve delillerle tahliye kararı verdiğini, bilerek ve isteyerek suç işlediğini ifade ederek, "Bu karar, hakimlik mesleği ve kanunlar kullanılarak, cezaevinden tutuklu insanları kaçırma teşebbüsüdür" dedi.Bozdağ, "İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesinin, Paralel Yapı soruşturmasında, aralarında Samanyolu TV yöneticisi Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 75 isim hakkında tahliye kararı vermesini ve sonrasında yaşananları" AA muhabirine değerlendirdi. Türkiye'de hukuk cinayeti olarak nitelendirilebilecek bir olay yaşandığını vurgulayan Bozdağ, İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesinin, sulh ceza hakiminin reddine ilişkin talebi inceleme yetki ve görevi olmadığı halde, kendisini görevsiz olduğu bir konuda görevli, yetkisiz olduğu bir konuda yetkili sayarak karar verdiğini kaydetti.Bekir Bozdağ, şöyle konuştu: "Bu fevkalade yanlış bir olaydır, hukuk devleti bakımından kötü bir olaydır. Çünkü mahkemenin böyle bir görevi ve yetkisi yok. Bu mahkeme sadece sevk mahkemesi, o gün gelen dosyalarla ilgili, hangi dosyanın hangi mahkemeye gideceğine karar veren mahkeme. Fakat bu mahkeme dosyanın sevkini yapmıyor, dosyayı kendisine alıyor. Mahkemenin böyle bir dosyada inceleme yapma, karar verme yetkisi yok, usulden bunu reddetmesi lazım ancak bunu yapmıyor. Böyle bir görevi olduğunu - ki yok ama - varsaysak bile savcılıktan dosyayı istemesi lazım. Çünkü soruşturma evresinde dosya hakimde olmaz savcıda olur. Dosyayı istediği savcılık göndermiyor. Buna rağmen dosyayı görmeden, delilleri incelemeden, kararları, gerekçeleri görmeden, o dosyalarla ilgili karar vermiş hakimlerin tarafsızlığını yitirdiğine hükmediyor. Biz de bu kararı duyunca şaşırdık. Bir hakim, dosyayı incelemeden, tahkik etmeden başka bir hakimin tarafsızlığına yitirdiğine nasıl hükmedebilir? Hükmedebilir mi? Nasıl edebilir? Taraf olan bir hakim ancak böyle bir karar verebilir. İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi, tarafsızlığını yitirmiş olduğunu bu verdiği kararla ortaya koymuştur. Burada büyük bir garabet daha var. O da şu? Mahkeme, reddi hakim talebinin kabulüne karar veriyor, böylece bütün sulh ceza hakimleri reddedilmiş oldu. O zaman tahliye taleplerini, tutukluluğa itirazları kim karara bağlayacak? Onu da kendisi tayin ediyor, görev ve yetkisi olmadığı halde İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'ni görevlendiriyor. 29. Asliye Ceza Mahkemesinin sayın hakimine soruyorum; Neden 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimini tayin ettin de 28. Asliye Ceza Mahkemesi hakimini etmedin veya 31. Asliye Ceza Mahkemesini yapmadın? Onun bir nedeni varsa, bunu açıklamasında fayda var. Bütün kamuoyu bunu merak ediyor. Bir başka garabet de 32. Asliye Ceza Mahkemesinin tahliye kararıdır. Siz nasıl tahliye karar vereceksiniz? Dosyayı, delilleri incelememiz lazım bu karar vermek için. Dosya soruşturma aşamasında savcılıkta, dosyada gizlilik kararı var ve mahkemeye gelmiyor. Mahkeme incelemediği bir dosyada, görmediği kararlar ve delillerle tahliye kararı veriyor. Hukuk devleti olsun veya olmasın, dünyanın herhangi bir yerinde, bir hakim tutuklu olan şüpheliler hakkında tahliye kararı vermeden önce dosyayı, delilleri incelemezse ve buna rağmen tahliye karar verirse o ülkede hukuktan, adaletten, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan bahsedilebilir mi?" - "Kanunu ayaklarının altına alıyor, çiğniyor" Bozdağ, Türkiye'de hukuka inanan ve güvenen herkesin bu iki olay karşısında ayağa kalkması ve 'olamaz böyle bir şey' demesi gerektiğini söyledi.Asliye ceza mahkemelerinin soruşturma aşamasında hiçbir görevinin olmadığını, bir iddianame tanzim edilip asliye ceza mahkemesine dava açılırsa, dosyada tutuklululuk veya tahliye kararı verebileceğini vurgulayan Bozdağ, "Hukuk bu kadar net ve tartışmasız, bunun için hakim olmaya gerek yok ama buna rağmen 32. Asliye Ceza Mahkemesi kanunu ayaklarının altına alıyor, çiğniyor. Burada yetki tamamen sulh ceza hakimliklerindedir" dedi.Bozdağ, şunları kaydetti: "Bu kararlar, kadastro mahkemesinin tutuklu birisini, tahliye etmesine veya bir kişiyi ağırlaştırılmış hapis cezasıyla cezalandırmasına benziyor. Türkiye'de herhangi bir kimse, kadastro mahkemesinin tutuklu bir insanı tahliye etmesini kabul edebilir mi? Edemez. Asliye ceza mahkemelerinin kararlarının da ondan bir farkı yok. Adının ceza mahkemesi olması, onu bu konuda yetkili kılmaz. Çünkü görev ve yetki kanunla tayin edilmiştir. 29. ve 32. Asliye Ceza mahkemeleri, kanunun vermediği bir yetkiyi, görevi kendi kendilerine ihdas ederek kullanmışlardır, bilerek ve isteyerek hukuku çiğnemişlerdir. Bile bile, kanunda olmayan bir yetki ve görevi kendi kendine ihdas ederek, kanuna aykırı bir biçimde karar almak yargısal bir faaliyet değildir. Bilerek ve isteyerek suç işlenmiştir. Bu karar, hakimlik mesleği ve kanunlar kullanılarak, cezaevinden tutuklu insanları kaçırma teşebbüsüdür. Bir hakimin yetkisiz ve görevsiz olduğu bir konuda dosyayı görmeden karar vermesinin başkaca bir izahı olamaz. Bu konuda herkesin duyarlı olması lazım."Bozdağ, "HSYK o kararı veren hakim hakkında işlem yapabilir mi?" sorusu üzerine, HSYK'nın, basında çıkan haberler doğrultusunda resen işlem yapabileceğini söyledi. - "Hukuk devletinin sigortası atmış demektir" Basına yansıdığı kadarıyla, HSYK'nın müfettiş görevlendirdiğini bildiğini belirten Bozdağ, "Hakimler, hukuku çiğnediği ve dışına çıktığı, kanunları yok saydığı zaman, onlara hukukun ne olduğunu ancak HSYK gösterebilir. Müfettiş raporlarından sonra HSYK'nın ilgili dairesi bu konuyu elbette görüşecektir. Siz bilerek kanunu doğru uygulamazsanız, hakim ve savcılık değil başka bir iş yapıyorsunuz demektir. Sizin hakim olmanız, kanunları çiğneme hakkına sahip olduğunuz anlamına gelmez, aksine herkesten daha çok kanunlara uymakla yükümlüsünüz. Bir yargı eliyle kanunlar yok sayılarak, cezaevinden şüphelileri tahliye etme operasyonu yapılmıştır" diye konuştu.Bekir Bozdağ, "Tahliye kararı verilen kişilerin kimler olduğu kamuoyunca biliniyor. Paralel Yapının, yargıda hala belli noktalarda hakim ve savcılar üzerinde etkili olduğu söylenebilir mi?" sorusuna yanıt verirken, bu son olayın, yargı içerisindeki durumu somutlaştırmak bakımından önemli olduğunu vurguladı.Yargı içerisindeki herkesin, bu milletin yargıcı olarak görev yapması gerektiğine işaret eden Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yargıçların Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdani kanaatle karar vermesi lazım. Eğer bunların dışında bir bağlılıkla birisi karar veriyorsa, gözü kapalı bir şekilde kanunları çiğniyor, Anayasa'yı yok sayabiliyor demektir. Eğer yargının içerisinde hukuk devletine bağlı olmaksızın, millet adına karar verenler, başka birileri adına karar veriyorlarsa, hukuk devleti bunun gördüğünde mutlaka gereğini yapar, yapması da lazım. Aksi taktirde hukuk devletinin imhasına hep beraber göz yumuyoruz demektir. Hiç kimsenin buna hakkı yoktur. Herkes yargıya güvenmek ister. İnsanların bağlılıklarına göre, mensup oldukları ideolojiye, tarikata, cemaate, gruba göre kararlar çıkarsa, işte orada hukuk devletinden bahsedemeyiz. O zaman hukuk devletinin sigortası atmış demektir. O sigortayı tamir etmek, bu sigortayı attıranlar kimlerse onlar için hukuk içinde işlem yapmak elbette hukuk devletinin görevidir." bekir bozdağ eski Adalet Bakanı tahliye kararı Hakim ve savcı cezaevi paralel yapı soruşturması istanbul 32. asliye ceza mahkemesiMuhabir: Coşkun Ergül Redaktör: Ali Eyvaz Yayınlayan: Sefa Salantur
Son Dakika › Politika › Bozdağ: 'Hukuk Devletinin Sigortası Atmış Demektir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?