Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit: "Evrensel hukuk kültürünün yüksek mahkemelere yüklemiş olduğu yol gösterici olma sorumluluğunun bir gereği olarak "Yargıtay Etik, Şeffaflık ve Güven Projesi" hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur"
"Etik ilkelerin belirlenmesi, içselleştirilmesi ve her kademedeki üye, hakim, savcı ve personel tarafından uygulanması Yargıtay'ın sorumluluğu altındadır"
"Yüksek mahkeme üyeleri, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı, kurum içi şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlamalıdır"
"Kuvvetler ayrılığı, insan haklarının ve anayasanın teminatıdır"
"Yargı sürecinin temel ögesi şeffaflık konusunda İstanbul Bildirgesi'nin 15 ilkesini bu yıl içinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda tartışarak ülkemizin dünyada daha çok tanınması için çaba göstereceğiz"
ANKARA - Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Etik ilkelerin belirlenmesi, içselleştirilmesi ve her kademedeki üye, hakim, savcı ve personel tarafından uygulanması Yargıtay'ın sorumluluğu altındadır. Yüksek mahkeme üyeleri, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı, kurum içi şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlamalıdır" dedi.
Yargıtay Başkanlığının, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile birlikte yürüttüğü 'Etik Şeffaflık ve Güven Projesi' sempozyumunun açılışı Ankara'da gerçekleştirildi. Programın açılış konuşmasını yapan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Türkiye'nin de içinde bulunduğu 'Avrupa Bölgesi İnsan Hakları Sistemi'nin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları olmak üzere üç temel ayak üzerine inşa edildiğini belirtti.
"Kuvvetler ayrılığı, insan haklarının ve anayasanın teminatıdır"
İnsan haklarının en önemli güvencelerinden bir tanesinin de kuvvetler ayrılığı olduğunu vurgulayan Cirit, şunları kaydetti:
"Kuvvetler ayrılığı, insan haklarının ve anayasanın teminatıdır. 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, insan hakları sisteminin ana temellerini 'özgürlük, eşitlik ve dayanışma' olarak belirlemiştir. Bugün bizlere düşen görev; zamanla ve mekanla sınırlı olmayan insanlığın bu ortak değerlerini yaşatmak, yüceltmek, içeriğini zenginleştirmek, insan odaklı bir yaklaşımla, bu değerlerin uygulanmasını güvence altına almaktır. Aksi halde, bu kavramlar birer slogan, insan haklarına ilişkin uluslararası belgeler ise boş bir övünme vesilesi olmaktan ileriye gidemez."
"Yargı, adil olduğu sürece devlet ve vatandaşlar kendilerini güvende hisseder"
Cirit, konuşmasının devamında "Hakimlerin bağımsızlığının ve teminatının sağlanması 'hukukun üstünlüğü' ilkesinin bir gereğidir. Bu amaçla, yargı mensuplarına birtakım hukuki güvenceler sağlanmış ve özel düzenlemeler çağdaş hukuk sistemlerinde yer almıştır. Hakim teminatının amacı, onların her türlü maddi veya manevi korkudan uzak bir ortamda adil kararlar vermelerini ve yargısal faaliyetlerini sağlamalarına yöneliktir. Yargı, adil olduğu sürece devlet ve vatandaşlar kendilerini güvende hisseder. Yargılama faaliyetinin keyfi ve sorumsuz bir şekilde yapılması halinde, kusurlu davranışlarından ve özellikle kasıtlı eylemlerinden dolayı yargı mensuplarının sorumlu tutulması gerekir. Hakime sağlanan teminatlar, onların şahıslarına tanınmış imtiyazlar olmayıp, nihai olarak kamunun hukuki güvenliğini koruma ve adaleti sağlama düşüncesiyle düzenlenmiştir. Ayrıca, kişilerin canlarını, mallarını, şeref ve haysiyetlerini kasten ya da ağır meslek hataları ile ihlal eden hakimlerin ceza ve disiplin sorumluluğunun kabul edilmesi, sorumluluk hukukunun doğasında yer alan evrensel bir ilkedir" ifadelerini kulllandı.
"'Evrensel bir hukuk kültürü' oluşturmalıyız"
Tarihsel ve kurumsal olarak yüksek mahkemelerin, hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak ve hukuki denetim yapmak üzere iki temel işlevi olduğuna dikkat çeken Cirit, "En üst derecedeki yüksek mahkemeleri karakterize eden asıl unsur, hukuki denetim yapmanın ötesinde, 'hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır.' Zira bir Yüksek Mahkeme kararı; sadece o davanın taraflarıyla sınırlı değildir. Yüksek Mahkeme kararlarının, vatandaşlık ayırımı gözetilmeksizin herkese yönelik olması nedeniyle objektif bir işlevi de vardır. Bu nedenle, daha iyi bir adalet sistemine ilişkin ideallerimizin gerçekleştirilmesinde, yüksek mahkemeler olarak rollerimiz son derece kritiktir ve sorumluluğumuz oldukça ağırdır. Bizler, hepimiz insanlık ailesinin birbirine eşit ve birbiriyle aynı değerde olan fertleriyiz. Adaletin ve insan haklarının herkes için eşit şekilde sağlandığı 'evrensel bir hukuk kültürü' oluşturmalıyız. Bu nedenle, daha çok bir araya gelmeli ve amaçladığımız evrensel hukuk kültürü idealine doğru güvenle ilerlemenin çarelerini araştırmalıyız" açıklamasında bulundu.
"Yüksek mahkeme üyeleri, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı, kurum içi şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlamalıdır"
Evrensel hukuk kültürünün yüksek mahkemelere yüklemiş olduğu bu yol gösterici olma sorumluluğunun bir gereği olarak "Yargıtay Etik, Şeffaflık ve Güven Projesi" hazırlandığını ve uygulamaya konulduğunu aktaran Cirit, "Bangolar Yargı Etiğinde 'Yargı etiğinde yüksek standartların teşvik ve muhafaza edilmesine yönelik temel sorumluluğun her bir ülkedeki yargı organına ait olduğu' belirtilmiştir. Bu nedenle, etik ilkelerin belirlenmesi, içselleştirilmesi ve her kademedeki üye, hakim, savcı ve personel tarafından uygulanması Yargıtay'ın sorumluluğu altındadır. Yüksek mahkeme üyeleri, en yüksek etik ve dürüstlük standartlarına sahip olmalı, kurum içi şeffaflık ve hesap verebilirliği sağlamalıdır. Proje, yüksek mahkeme üyelerinin yanı sıra hakim, Cumhuriyet savcısı ve yargı personeli için de etik ilkelerin geliştirilmesi öngörülerek, Yargıtay'ın tüm çalışanlarının 'kollektif etik bilinci'ne sahip olması hedeflenmiştir. Bu ilkeler aracılığıyla, yasama ve yürütme mensupları ile avukatların ve kamuoyunun yargıyı daha iyi anlamaları mümkün hale gelecektir" şeklinde konuştu.
Yargıda şeffaflığın birey ile adalet arasındaki bir köprü olduğunu ifade eden Cirit, "Biz bu köprüyü çok sağlam bir şekilde ve güvenle kurmalıyız ki bireyler adalete kavuşabilsin. 2013 yılında, Asya-Pasifik Bölgesi'nin Yüksek Mahkemelerinin ve uluslararası toplumun çok değerli temsilcileri ile birlikte çalışarak İstanbul Şeffaflık Bildirgesi'ni oluşturmuştuk. Geçen yıl 1-4 Haziran tarihlerinde Bursa ve İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz Balkan Ülkeleri Zirvesinde bu ilkeleri tekrar tartışıp, anlam ve içerik açısından daha da zenginleştirme fırsatı bulduk. Ayrıca farklı ülke uygulamaları konusunda çok değerli bilgiler edindik. Böylece, adalet ve insan haklarının herkese eşit şekilde sağlandığı evrensel bir hukuk kültürü idealine doğru bir adım daha ilerleyebildik. Yargı sürecinin temel ögesi şeffaflık konusunda İstanbul Bildirgesi'nin 15 İlkesini bu yıl içinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda tartışarak ülkemizin dünyada daha çok tanınması için çaba göstereceğiz" dedi.
"Projede toplumun yargıya olan güveninin geliştirilmesine ilişkin faaliyetler yapılması ve uygun iletişim stratejileri geliştirilmesi öngörülmüştür"
Halkın yargı sistemine güveni, yargının ahlaki otoritesi ve doğruluğunun modern ve demokratik bir toplumun teminatı olduğunu bildiren Cirit, şöyle konuştu:
"Yargının sadece etik ilkelere uygun davranması yeterli olmayıp, şeffaflık yoluyla bu durumu toplumun bilgisine sunması da gerekir. Son dönemde Yargıtay'da şeffaflığın arttırılmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Örneğin tüm Yargıtay kararları kamunun erişimine açılmıştır. Bugünkü tarih itibariyle Yargıtayımızda 3 milyon dairelerin vermiş olduğu kararlar arama motorlarındaki kolayca ulaşabilirlik sağlanmak suretiyle tüm kamunun erişimine açılmıştır. Dosyaların ortalama görülme süreleri ve iş süreçlerinin ilgililerle paylaşılması amacıyla yapılan çalışmalar hız kazanmıştır. Geçtiğimiz yıl içerisinde bir dairede görülme süresini belirlemek noktasında 2015 stratejik planında öngördüğümüz hedefler itibariyle geçtiğimiz yıl içerisinde bunu yapacaktık. Ama geçtiğimiz yıl içerisinde önemli bazı olaylar gerçekleşti. Birincisi uzun yıllar sonra istinaf mahkemelerinin Türkiye'de yeniden faaliyete geçmesiydi diğeri de 15 Temmuz'da Türkiye'de yaşanmış olan darbe girişimiydi. Bunlar sonucunda bizim stratejik hedef olarak planladığımız 2016 yılında bir dairede davanın görülme süreciyle ilgili çalışmalarımızı inşallah bu yıl içerisinde biterebileceğimizi düşünüyoruz. Projede toplumun yargıya olan güveninin geliştirilmesine ilişkin faaliyetler yapılması ve uygun iletişim stratejileri geliştirilmesi öngörülmüştür."
"Yargıda etik kodlarımız ülkemiz açısından yoktu. Bu etik kodları oluşturmak için bu faaliyetimizi yürütüyoruz"
Projenin amacına ilişkin de bilgi veren Cirit, "Yargıda etik kodlarımız ülkemiz açısından yoktu. Bu etik kodları oluşturmak için bu faaliyetimizi yürütüyoruz. Bunun üç tane amacı var. Yargıya duyulması gereken güven, yargıda etik kodları ve yargıda şeffaflıkla ilgili. Bunlarla ilgili çalışmalarımızı Birleşmiş Milletler UNDP ile birlikte bir program dahilinde 2013 yılından beri bunları yürütmekteyiz. İstanbul yargıda şeffaflık ve etikle ilgili bildirgesinin kodlarını oluşturduk. İstanbul yargıda şeffaflık ilkesi tanıtımının yapılması suretiyle BM'de alınacak kararla birlikte; bunu tüm dünyanın atıf yapabileceği bir bildirge haline getirmek istiyoruz. İki gün sürecek olan sempozyumda bunlar tartışılacak" açıklamasında bulundu.
Son Dakika › Politika › Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit: 'Evrensel Hukuk Kültürünün Yüksek Mahkemelere Yüklemiş Olduğu... - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?