TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, "Devlet Başkanı Meclis'e gelmiş, bir konuşma yapacaksa olağanüstü şartlar hariç hiçbir siyasetçinin hele de Meclis'te olan bir siyasetçinin ondan daha önemli bir işinin olmaması gerekir diye düşünüyorum. Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı çağırırsa ona başka bir mazeret bildirilmez. Yapılacak işler farklı bir zamana ertelenir, davete icabet edilir" dedi.
AA Editör Masasına konuk olan Yılmaz, soruları yanıtladı.
"Meclis'te grubu bulunan siyasi partiler, terörle mücadele konusunda bir bütünlük sergileyebiliyorlar mı? Bütünlük sergilemeleri terörle mücadeleye nasıl bir katkı sunar?" sorusu üzerine Yılmaz, terörle mücadelenin esas ilacının milletin birliği ve beraberliğini göstermek olduğunu vurguladı.
Terörün esas amacına ilişkin de Yılmaz, şunları kaydetti:
"Hukuk devletini, hukuk güvenliğini, huzuru ortadan kaldırmak ve vatandaşları bundan etkilenir hale getirebilmek. Yani naif hale getirebilmek. Bu saldırılara göre kendisini farklı konumlandırma durumu. Yatırım yapacaksa yapmayacak, seyahat edecekse etmeyecek. Dolayısıyla devletine olan, güvenlik güçlerine olan itimat azalacak. Bir kuşku ortamı, bir karamsarlık ortamı oluşturmak ister. Bunun ilacı nedir? 'Sen ne yaparsan yap cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz' diye bir şey var, eğer ki bu 4 parti, 5 parti, Meclis dışındaki partiler de -çünkü onların da yüzde 1'de olsa veya kimisinin yüzde 1'in de altında olsa bir temsil kabiliyeti var- hepsiyle bir olabilmek lazım. Peki olduk mu? Maalesef olamadık. Sayın Başbakanımız çok açık bir şekilde 'gelin bir ortak bildiri yayınlayalım' dedi. Buna sadece Meclis'teki partilerden bir tanesi 'olur' dedi. Geri kalan ikisi buna katılmadı. Bakın Avrupa ülkelerine, İspanya'da bir terör olayı olduğunda ertesi gün bütün siyasi partiler bir araya gelerek 1 milyon, 2 milyon insan sokağa çıkabiliyor. 'Ne yaparsan yap, biz saflarımızı daha sıklaştırdık, senin terör eylemlerine prim vermeyiz, dikkate almayız, biz bunu birlik ve beraberlik üzerinden aşabiliriz' mesajını vermesi gerekirken maalesef... Ama milletimizdeki bu birlik, beraberlik çok daha somut şekilde var. Ancak siyasi partilerimizin, Meclis'te 4 partinin bir araya geldiği pek mümkün olamadı. Neden? Biraz daha fazla görüşmek, konuşmak, birbirimizi daha çok anlamak lazım. Çünkü terör insanlığın belası, terör bir insanlık suçu. İnsanlık suçu olan bir konuda da bir araya gelemeyeceksek, ortak bir metin hazırlayamayacaksak demek ki bizim daha çok bir araya gelmemiz ve birbirimizi daha çok anlamamız lazım."
"Katılsalardı daha iyi olurdu"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP eş başkanlarının Ankara'da olmalarına rağmen dün Meclis'teki yasama yılı açılışına katılmadıklarının belirtilmesi üzerine Yılmaz, "Katılsalardı daha iyi olurdu" dedi.
Yılmaz, genel başkanların kendi takdiri olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Ama milletin birliğini temsil eden bir devlet başkanının, bir cumhurbaşkanının anayasa gereği Meclis'in açılış konuşmasını yapması durumunda katılınması uygun olur diye düşünüyorum. Çünkü Devlet Başkanı Meclis'e gelmiş, bir konuşma yapacaksa olağanüstü şartlar hariç -yurtdışı gibi- hiçbir siyasetçinin hele de Meclis'te olan bir siyasetçinin ondan daha önemli bir işinin olmaması gerekir diye düşünüyorum. Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı çağırırsa ona başka bir mazeret bildirilmez. Yapılacak işler farklı bir zamana ertelenir, davete icabet edilir. Cumhurbaşkanı'nın Meclis'teki konuşmasında bulunsalar iyi olurdu. Ancak sayın genel başkanların takdiridir."
TBMM Başkanı Yılmaz, seçimlerin başlamasından, bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğüyle ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırmanın Yüksek Seçim Kurulu'nda olduğunu söyledi.
Sandık yerini belirleme yetkisinin mevcut yasada bulunduğuna vurgu yapan Meclis Başkanı Yılmaz, "(Kemal Özel değil de Cumhuriyet ilkokuluna koyalım) ya da (Cumhuriyet değil de başka bir okula koyalım) diyebilir. Dolayısıyla sandığın konulacağı yeri belirleme hususunda YSK'nin yetkisi vardır" diye konuştu.
"Batının biraz daha insani hususlara duyarlı olması gerekir"
Suriyeli sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine Yılmaz, şunları kaydetti:
"Türk halkı asil bir halktır. Öyle diyeyim. Çok güzel hasletleri vardır. Bu hasletlerden birisi de ensar olmak duygusudur. Bu ülkenin kapısını çalan herkese bu millet bu kapıyı açık tutmuştur. Bolşevik devrimi yapıldığında Türkiye'ye beyaz Ruslar geldi. Daha sonra devrimi yapanlardan Troçki. Humeyni İran'a gitmeden önce Türkiye'ye geldi. Humeyni, İran'da yönetime geldikten sonra Humeyni rejiminden kaçanlar da geldi. Şimdi Suriye'deki Nusayri rejiminden kaçanlar bize geldi. İstemeyiz, ummayız ama yarın Nusayriler de Suriye'de herhangi bir değişiklik durumunda kalacak bir yeri yoksa bizim kapımızı çaldıklarında bilin ki onlara da kapımız açıktır."
Türkiye'ye gelenlerin etnik ve dinsel kimliğine bakılmadığını vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin 2 milyonun üzerinde insanı kabul ettiğini ve 7,5 milyar doların üzerinde harcama yapıldığına dikkati çekti.
"Zengin olmak ayrı, gönlü zengin olmak ise çok farklı bir şey"
Yılmaz, 28 tane AB ülkesinin bir araya geldiğini ancak sadece 120 bin Suriyeli için bir mutabakata varamadıklarına işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İngiltere bir açıklama yaptı '20 bin tane sığınmacıyı 5 yıl içerisinde alırım' dedi. İngiltere'nin ekonomik durumu, milli geliri nasıldır? 28 tane AB ülkesinin durumu nasıl? Herhalde zengin olmak ayrı bir şey ama gönlü zengin olmak ise çok farklı bir şey. Cenabı Allah'a hamdolsun, Türkiye her şeye rağmen ekonomisiyle, demokrasisiyle huzur adası durumunda. Bu 2 milyon insan bir başka yere gitmiyor Türkiye'ye geliyor. Kendilerinin evinde, bahçesinde bir yangın çıkmış ve bu yangından hem kendisini hem ailesini hem de evlatlarını kurtarmak için Türkiye'ye geliyor. Bu Türkiye'nin bir huzur adası olduğunu gösterir.
Türkiye'ye 2 milyon insan gelmiş ve halen de kapımızı kapatmamışız. Suriye'deki ve Irak'taki krizin en büyük yükünü Ürdün, Lübnan ve Türkiye üstlendi. Ama bir ara Lübnan ve Ürdün sınırları kapatmak durumunda kaldı. Ama Türkiye hiçbir zaman bu kapıları kapatmadı."
Avrupa'nın dışarıdaki sorunları kapısına gelmediği sürece, sorunu olarak görmediğini ve kabul etmediğini ifade eden Yılmaz, "Kapılarına geldikten sonra anlaşıldı ki büyük bir insani dram var ve bu insanlığın ortak sorunu. Bazen biliyorsunuz bir balinaya özen gösteriyorlar. En temel değer insandır. Medeniyetlerin ölçüsü, gücü, büyüklüğü insana vermiş olduğu değerle kaimdir. Ne kadar insana değer veriyorsan, medeniyetin o kadar güçlü, o kadar büyüktür. Yani balina falan ondan daha sonra gelir. Dolayısıyla batının biraz daha insani hususlara daha çok duyarlı olması gerekir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Yılmaz Aa Editör Masasına Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?