AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yeni Türkiye Sözleşmesi'nin aydınlar ve köşe yazarlarında aksülamel (reaksiyon) yapacağını düşündüğünü çünkü ilk defa Türkiye'de siyasi parti liderinin kendi kalemiyle sözleşme teklif ettiğini belirterek, "Anayasa'ya zemin olacak bir sözleşme. Gözlerini kapattılar bizim aydınlarımız. Ne eleştiri ne de teyit geldi. Sanki yok böyle bir sözleşme" dedi.
Davutoğlu, Sivas Arkeoloji Müzesi'nde gerçekleştirilen TRT1, TRT Haber, TRT Türk kanallarında canlı yayınlanan ortak programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Bir koalisyon Türkiye'yi nereye götürür, 2023 hedeflerini nasıl etkiler" sorusuna Davutoğlu, "Bir kere böyle bir ihtimal yok. Onlar, tek başına iktidar diyemedikleri için, onların arkasındaki üst akıl diyor ki: Farklı bir pozisyon, haydi koalisyon yapın. Biri de soruyor Kılıçdaroğlu'na, 'koalisyon yapar mısın MHP'yle, HDP'yle?' O da 'olabilir' diyor çünkü kendisinin tek başına iktidara gelmesini hayal bile edemiyor. MHP'yle HDP'nin de hayal edemeyeceği bir şey" yanıtını verdi.
AK Parti olarak tek başlarına ipi göğüsleyeceklerini belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bugün Erzurum'da, Sivas'ta gördüğüm şey, 12 yıldan sonra heyecanını yitirmiş, pörsümüş bir parti teşkilatı değil. Aksine, yeni bir atılım, yeni bir hamle için hazır, 12 yıllık hızı arkasına almış. Cumhurbaşkanımız görevi devrederken şöyle bir benzetme yapmıştı: Roketler bir ateşleme ile bir yere kadar çıkar. İkinci bir ateşleme ile bir roket ayrılır ve devam eder. Bizim görev değişimimizi böyle yorumlamıştı. Doğru, bunu görüyoruz zamanla. Onların da akılları ancak koalisyona yetiyor. HDP ile MHP'nin aynı anda olduğu bir koalisyondan ne çıkar?
CHP'nin moderate ettiği bir koalisyondan ne çıkar? Sanal olarak simülasyon yapılsa, o simülasyon senaryoları çöker. Dolayısıyla gerçeğin yansıması olmayan, gerçekle karşılığı olmayan bir husus. Simüle edilmesi bile her türlü mantığın dışında bir olay. Kendi zayıflıklarını ortaya koyan bir şey."
Davutoğlu, "Kendinizin kaleme aldığı seçim beyannamesinde bize ne söylüyorsunuz?" sorusu üzerine şu görüşleri aktardı:
"Bir kafa karışıklığı olduğunu hissediyorum. Farklı bir şey yaptığımız için belki arkadaşlar takip edemedi çünkü şimdiye kadar bir beyanname açıklanırdı. Ben o gün, 'iki metin ortaya koyduk, bir metni de zamanla koyacağız' dedim. Birisi Yeni Türkiye Sözleşmesi. Orada dikkat ederseniz, AK Parti vurgusundan bahsetmiyoruz. Orada AK Parti'nin, 'Türkiye'de yeni bir sözleşme olsa, nasıl olurdu' diye kendi değerlerinden ürettiği bir metin. Bu, bir çağrı. Orada dikkat edin, konjonktürel hiçbir şey yok. Konjonktürel politikalar yok. İstiklal Savaşı'ndan bugüne yaşanan tecrübeler ışığında cumhuriyetimizin ve demokrasimizin dayanacağı yeni ilkeler var."
Bu ilkelerin başına da özellikle ve bilinçli olarak insan onurunu koyduklarını belirten Davutoğlu, "Bir devlet güvenliği değil. Ne bileyim, şu veya bu toplum kesiminin çıkarı değil. Ne bileyim, şu veya bu erkin yasama, yargının öne çıkarılması değil. İnsan onuru. Devlet, insan onuruna saygı duyduğu zaman ayakta kalabilir. Hiçbir askeri ve fiili güç insan onurunu çiğneyen bir devleti ayakta tutamaz. İşte Suriye örneği. İşte Sovyetler Birliği örneği. Birçok örnek sayabilirim. İnsan onurunu merkeze alan bir metin" diye konuştu.
Yüz maddelik metnin "toplum sözleşmesi" gibi Türkiye'de yaşayan 78 milyonun tamamına hitap ettiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Onun için de çağrıda bulundum. ya bu sözleşmeye bir şey söyleyin, üzerinde düşünelim, konuşalım ya da kendi sözleşmenizi yazın. Mümkünse liderler kendileri yazsın. Bakalım, nasıl bir dünyaları var? Hani sınava sokacak değiliz, herkes kendi benimsediği bir şeyi isterse yazsın, ben şöyle bir Türkiye hayal ediyorum. Ben bunu yapmaya çalıştım" ifadesini kullandı.
Metnin herhangi bir yerine üç hafta geçmesine rağmen itiraz gelmediğini aktaran Davutoğlu, "İtiraz edilmeyecek bir metin yazmaya karar vermiştim. Türk'ün, Kürt'ün, Sünni'nin, Alevi'nin, solcusunun, sağcısının, sekülerinin, ateistin.. Kim olursa olsun, herkesin üzerinde anlaştığı bir metin. Gelin, bu metinde anlaşalım. Bu bizim bir metnimizdi, beyannamemiz değil" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, 350 sayfalık seçim beyannamesinin tamamının AK Parti'nin hedeflerinden oluştuğuna işaret ederek, "Orada da 12 yıl içinde ne yaptık, bundan sonra ne yapacağız, vizyonumuz nedir? Tek tek bütün alanlara serpiştirdik. İnsani kalkınma, yeni anayasa, başkanlık sistemi, güçlü ekonomi, vizyoner dış politika vs. Hepsi uygulamalı. Bizim önümüzdeki 4 yılı, hem geçmiş 12 yıl hem de önümüzdeki 4 yılı ve daha sonraki 8 yılı kuşatan bir metin" dedi.
Her ille ilgili seçim beyannamesi hazırladıkları bilgisini paylaşan Davutoğlu, "Bugün Erzurum ve Sivas'ta gösterdim. Bu ilde ne yapacağız? Sağlıkta ne yapacağız, eğitimde ne yapacağız, yolları ne yapacağız, köyleri ne yapacağız? Her biri en detaylı yüz sayfayı aşan metinler. Birisi çekirdek ruh tabiri caizse, biri bütün Türkiye'yi kuşatan politika alanı, biri de bütün detaylara, kılcal damarlara kadar inen üç metin" diye konuştu.
"Siyasetin baştan aşağı restore edilmesi lazım"
Başkanlık sistemi tartışmaları ışığında AK Parti'nin seçim beyannamesinde seçmenlere ne söylediğine ilişkin soruya ise Davutoğlu, şöyle yanıt verdi:
"Seçim beyannamesi ve toplum sözleşmesinin Yeni Türkiye beyannamesinin ilk işaretlerini ben olağanüstü kongrede yaptığım konuşmada vermiştim. 9 ilke etrafında yeni Türkiye inşasından bahsettim. Teorik çerçeve çizmeye çalıştım, teorik ama pratik yansımaları olan. Her birini tekrar tekrar ele aldım. Siyasi yapının yeniden inşası, psikolojik özgüven inşası, aidiyetin inşası, Çözüm Süreci bu bağlamda, yargının ve adalet sisteminin inşası, ekonominin yeniden inşası, devletin yeniden inşası bürokrasi ile. Bunları temel olarak vermiştik."
Davutoğlu, yaptıklarının 8 aylık hükümet tecrübesi ışığında ve daha önceki 12 yılı ekleyerek ne yapacaklarını tayin olduğunu belirterek, siyasetin baştan aşağı restore edilmesi gerektiğini vurguladı.
"Bu, eski tecrübelerin yok sayıldığı anlamına gelmiyor" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onun için Yeni Türkiye Sözleşmesi'nin ki biraz da sitem olarak söyleyeyim, Türkiye'deki aydınlar ve köşe yazarlarında çok aksülamel (tepki) yapacağını düşündüm çünkü ilk defa Türkiye'de bir siyasi parti lideri, kendisi kendi kalemiyle bir sözleşme teklif ediyor. Anayasa'ya zemin olacak bir sözleşme. Gözlerini kapattılar bizim aydınlarımız. Ne eleştiri ne de teyit geldi. Sanki yok böyle bir sözleşme. Ben bunu Stratejik Derinlik'i ilk defa yazdığımda da hissetmiştim. Bir müddet görmezden geldiler çünkü zihinlerinde hep şu: Böyle metinler şu nitelikte kişilerin zihninden çıkabilir. Yani bizi dışladıkları anlamında söylemiyorum bunları, hadleri de yok. Nihayet farklı bir sesten, bunların önem verdiği değerleri de göz önüne almakla çıkması kabul edilemedi.
AK Parti'yi kabul edememelerinin arkasında bu zihin var."
Aydınlara çağrıda bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Buradan çağrıda bulunmak istiyorum: Çoğu dostum, arkadaşım, akademik hayatta beraber olduğum siyaset bilimciler, anayasa hukukçuları, aydınlar bu teklifimizi neden göz ardı ediyorsunuz? Okudunuz mu? Eğer okumadıysanız Türkiye'de siyaset üzerinde nasıl yorum yapacaksınız? Okuduysanız, teyit mi ediyorsunuz, yoksa eleştiriyor musunuz? Eleştiriye de açığım o anlamda. Benim için çok öğretici ve çarpıcı bir tecrübe oldu. Bu tür metinler bir müddet göz ardı ediliyor. İdris Küçükömer'in söylediklerinin uzun süre göz ardı edilmesi gibi."
"Hala dikkatleri bu yeni anayasaya yönelmiş değil"
Beyannameye dayalı tekliflerinin "yeni anayasa" olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu yeni anayasa içinde, sözleşme içinde olan ana unsurların nasıl operatif hale getirileceği teklif ediliyor. Toplumsal psikolojimiz anlamında beni üzen bir husus yaşadık. Tam da geçen hafta sözleşmeyi çıkardık, beyannameyi hazırladık, yargı kısmı ile ilgili yeni yargı reformu stratejisini ilan ettim. Bu yargı reformu stratejisi de göz ardı edildi. Hala hukukçularımızdan, aydınlarımızdan bu yargı reformu stratejisine nasıl baktıklarını duymak istiyorum. Yargı birliğini sağlaması, yargının fiziken alanın genişlemesinin yanında özellikle yargının şeffaflaşması ve yargıda tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerinin hayata geçirilmesinde devrim niteliğinde atılan adımlar."
Davutoğlu, "Türkiye otoriterleşiyor" diyerek uluslararası kampanyanın parçası çevrelerin şu ana kadar üretilen metinlerin en özgürlükçüsü Yeni Türkiye Sözleşmesi ile ortaya koydukları metne tepkisiz kaldıklarını anlattı.
"Zihinlerinde oluşturmak istedikleri algıya ters düşüyor" diyen Davutoğlu, "Mesela o metinde 'devlet güvenliği, otoriter tercih, bütün güçleri elinde bulunduran bir başkanlık sistemi' deseydik, emin olun o zaman metin tartışılırdı çünkü zihinlerinde görmek istedikleri AK Parti bu. Kendilerince yaratmak istedikleri imaj bu. Bu imaj dışında bir şey üretirseniz insanlar gözlerini kapatıyorlar. Bu metinler onların çizgileri dışında, o aydın Babil Kulesi uzağında birileri tarafından çıkarılırsa göz ardı ediliyor" ifadesini kullandı.
"Özgürlükçü anayasa" teklif ettiklerini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Sözleşmede olan ruhu aynı şekilde beyannameye yansıttık. Geçmişte 12 yılda OHAL'i kaldırdık, DGM'leri kaldırdık, Emasya'yı kaldırdık, ana dilin öğrenimi önündeki engelleri kaldırdık, değişik dillerde propaganda engelini kaldırdık, basın-yayın üzerindeki yasakları kaldırdık.. Onlarcasını sayarım. Sonra da diyoruz ki: Bütün bunlar üzerinde yeni bir anayasa yazma vaktidir. Hala dikkatleri bu yeni anayasaya yönelmiş değil."
(Sürecek)
Son Dakika › Yerel › Başbakan Davutoğlu: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?