İyi Parti Rize İl Teşkilatı, Valilik Önünde Açıklama Yaptı: "Sözde Eğitim ya da Barınma Merkezlerine, Bırakın Müsamaha Gösterilmesini, Derhal... - Son Dakika
Yerel

İyi Parti Rize İl Teşkilatı, Valilik Önünde Açıklama Yaptı: "Sözde Eğitim ya da Barınma Merkezlerine, Bırakın Müsamaha Gösterilmesini, Derhal...

İyi Parti Rize İl Teşkilatı, Valilik Önünde Açıklama Yaptı: "Sözde Eğitim ya da Barınma Merkezlerine, Bırakın Müsamaha Gösterilmesini, Derhal...

İYİ Parti Rize İl Teşkilatı, Rize Valiliği önünde açıklama yaptı. Rize İl Başkanı Kürşat Hacısüleymanoğlu, laik, çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının öncelikli talepleri olduğunu, vakıf ve cemaatlere ait eğitim kurumlarının kapatılması gerektiğini söyledi.

11.09.2023 20:38  Güncelleme: 02:18

GENÇAĞA KARAFAZLI

İYİ Parti Rize İl Teşkilatı, Rize Valiliği önünde açıklama yaptı. Rize İl Başkanı Kürşat Hacısüleymanoğlu, laik, çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının öncelikli talepleri olduğunu, vakıf ve cemaatlere ait eğitim kurumlarının kapatılması gerektiğini söyledi.

İYİ Parti'nin ekonomik krizin velilere etkisi ve Öğrenci Andı'nın kaldırılmasına tepki amacıyla ülke genelinde eş zamanlı yaptığı eylem kapsamında Rize İl Başkanlığı da valilik giriş kapısında açıklama yaptı. Rize İl Başkanı Kürşat Hacısüleymanoğlu, 81 ilde eş zamanlı olarak sahalarda olduklarını belirtti. Eğitim konusunun en önemli sorunların başında geldiğini ifade eden Hacısüleymanoğlu, Laik, çağdaş ve modern eğitim ile birlikte, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanmasının öncelikli talepleri olduğunu, vakıf ve cemaatlere ait eğitim kurumlarının kapatılması çağrısında bulundu. Hacısüleymanoğlu'nun okuduğu açıklama şöyle:

"EĞİTİMDE ATATÜRKÇÜ, LAİK, ÇAĞDAŞ VE BİLİMDEN HIZLA UZAKLAŞMAKTA OLDUĞUMUZU GÖRÜYORUZ"

"2023-24 eğitim öğretim yılı, bugün çalan ilk ders zili ile başladı. Eğitim politikalarını önceleyen ve Cumhuriyet değerlerimizi, ülkemizin bekası için her daim içselleştiren İYİ Parti mensupları olarak, bugün tıpkı burada olduğu gibi 81 ilimizde eş zamanlı olarak sahalardayız, alanlardayız, karşınızdayız. Geçtiğimiz yıl, 15 milyon 839 bin 140 öğrenci resmi, 1 milyon 578 bin 233 öğrenci özel ve 1 milyon 738 bin 198 öğrenci de açık öğretim kurumlarında eğitim gördü. Pek çok konuda olduğu gibi eğitim politikalarında da ipin ucunun kaçırıldığına, toplumsal değerlerimizin özümsenmesiyle ilgili hassasiyetlerin eğitimde de terk edildiğine üzülerek tanık oluyoruz. Yeni kuşakların, Anayasamızda da öngörülen; milli ve manevi değerlerinin yanı sıra Atatürkçü, laik, çağdaş ve bilimin ışığında yetiştirilmesi amaç ve hedefinden hızla uzaklaşmakta olduğumuzun, evrensel kriterlerden öte, bir garip ideolojik hedefler doğrultusunda şekillendirilmek istendiğinin farkındayız.

"PEDAGOJİK FORMASYONU VE LİSANS EĞİTİMİ OLMAYAN KİŞİLERİN EĞİTİM VERMESİNE GÖZ YUMULUYOR"

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre eğitim bir uzmanlık alanı ve öğretmenlik de bir ihtisas mesleğidir. Pedagojik formasyonu ve lisans eğitimi olmayan kişilerin değişik adlarla veya kaçak yapılar marifetiyle eğitim vermeye kalkıştıklarını dahi biliyor, bunlara göz yumulduğuna da şahit oluyoruz. Cumhuriyetin temel niteliklerinden biri eğitim-öğretim birliğidir ve bu konu, devletimizin varlığının ilelebet korunmasıyla da doğru orantılıdır.

"VAKIFLAR, CEMAAT, DERNEK GRUP VE BENZERİ DİN EĞİTİM ADINA FAALİYETLERDE BULUNMALARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR"

Bilinmelidir ki; vakıflar, cemaat, dernek grup ve benzeri din eğitimi veya değerler eğitimi adına MEB müfredatı dışında birtakım faaliyetlerde bulunmak, ülkemizdeki eğitim ve öğretim sürecini olumsuz etkiliyor. Zira bu tür faaliyetlerde bulunan grupların hangi müfredata, hangi programa bağlı kaldıkları da meçhuldür ve bu durum oldukça tehlikelidir. Bugün de içinde bulunduğumuz eğitim sistemi, ne yazık ki, birey yetiştirme değil, seçmen yetiştirme üzerine kuruludur. Önce köy enstitülerinin kapatılmasıyla başlayan ülkemiz eğitimindeki erozyon, son yıl içinde çok sayıdaki köy okullarının kapatılmasıyla da derinleştirildi. Müfredat düzenlemelerinin Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırılarak yapılması, yukarıda sözünü ettiğimiz gizli ajandalı bir kurgunun hayata geçirilmesi amaçlıydı ve Türk eğitim sisteminde bilinçli bir yozlaştırmayı beraberinde getirdi.

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' HAYKIRMASINDAN RAHATSIZLIK DUYANLARIN GERÇEK NİYETİ KİMLİKSİZ KULA KULLUK EDEN BAĞIMLI BİREYLER YETİŞTİRMEKTİR"

Yargı kararına rağmen keyfi bir uygulama ile Andımız'ın yasaklanması dahi Milli Eğitim ideallerimize vurulan en ağır darbelerden biri olmuştur. Çocuklarımızın, 'Ne mutlu Türküm diyene!' diye haykırmasından rahatsızlık duyanların gerçek niyetinin, kimliksiz bir zihniyete sahip, kula kulluk eden bağımlı bireyler yetiştirmek olduğu net biçimde anlaşılmıştır. Eğitimde temel felsefe, nitelikli eğitimin yolunu açmak, fırsat eşitliğini sağlamak, devlet güvencesiyle parasız eğitime geçiş yolunda çalışmalar yapmak, sonuç itibarı ile liyakat sahibi gençler yetiştirmek olmalıdır. Geleceğin aydınlık Türkiye'sini kurmanın da insan hak ve hürriyetlerinin egemen olduğu, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla işlediği, adaletin herkesi için tesis edildiği, laik ve demokratik bir ülkede yaşayabilmenin de tek yolu, milli eğitimdeki bu ideallerin hayata geçmesiyle mümkündür.

"KAÇAK TANIMLAMASIYLA TARİF EDİLEN SÖZDE EĞİTİM YA DA BARINMA MERKEZLERİNE, BIRAKIN MÜSAMAHA GÖSTERİLMESİNİ, DERHAL KAPATILMALIDIR"

Laik ve bilimsel eğitim ilkelerine uyumlu politikalar üretilmelidir. Devletimizin hiçbir biriminin olur vermediği, kaçak tanımlamasıyla tarif edilen sözde eğitim ya da barınma merkezlerine, bırakın müsamaha gösterilmesini, derhal kapatılmalarıyla ilgili işlemler gecikmeksizin yapılmalıdır. yargı kararına rağmen yasaklanan 'Andımız' tekrar bütün yurt sathında okutulmaya başlanmalıdır. Ailelerin belini büken ağır kırtasiye masraflarının yükü devletimiz tarafından sübvanse edilmeli, okul ve derslik sayısının yetersizliği ile sınıf mevcudiyetlerinin aşırı kalabalıklığından kaynaklanan sorunlar giderilmelidir. Öğretmen açığı, atanamayan öğretmenlere ders başı yaptırılmasıyla telafi edilmeli, okulsuz köyler ve taşımalı eğitim sisteminin sancıları ortadan kaldırılmalıdır.

"1 MİLYON 358 BİN ÇOCUK AÇLIK SINIRINDA BULUNUYOR OKULA AÇ GİDİYOR"

Biliyoruz ki; Türkiye'de İlkokul 4. sınıfların yüzde 40'ı ve 8. sınıfların yüzde 46'sı okula aç gidiyor ve tam 1 milyon 358 bin çocuk açlık sınırında bulunuyor. İYİ Parti olarak çocuklarımıza o nedenle okullarda beslenme projesi geliştirmiştik. Şimdi burada İktidara sesleniyoruz; hadi bakalım seçim döneminde, bizden kopya çekerek verdiğiniz ücretsiz yemek sözünü yerine getirin. Kısacası, öğrencilerimizdeki beslenme sorunlarının üzerine mutlaka ama mutlaka eğilinmeli, sağlıklı ve nitelikli bireyler yetiştirilmesi için eğitimimiz, dünyadaki evrensel kalite standartlarına yükseltilmelidir. Öğretmenlerin açlık sınırında, özellikle özel okullarda çalıştırılmalarının önüne geçilmeli, ebeveynlerin üzerindeki maddi manevi ekstra bir yük olan servis çilesine son verilmelidir."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Yerel İyi Parti Rize İl Teşkilatı, Valilik Önünde Açıklama Yaptı: 'Sözde Eğitim ya da Barınma Merkezlerine, Bırakın Müsamaha Gösterilmesini, Derhal... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement