Suriyeliler Madende Mi Bırakıldı?

Genel Merkezi Şanlıurfa'da bulunan Kamu Şirket Personelleri Derneği (KAŞİP) Genel Başkanı Hakan Aydın, düzenlediği basın toplantısında Soma izlenimlerini aktardı. Maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına başsağlığı dileyerek basın toplantısına başlayan Aydın, konuşmasında şimdiye kadar hiç kimsenin değinmediği iddiaları gündeme getirdi.
Yaşamını yitiren işçi sayısının resmi rakamlara göre 301 olduğunu hatırlatan Aydın, sağ kurtulan çalışanlarla yaptığı birebir görüşmeler sonucu rakamların aşağıya çekildiği görüşüne vardığını belirtti.

Aydın, "İşçilerle bire bir yaptığımız görüşmeler neticesinde sayının daha yüksek olduğu bilgisini edindik. Sendikaların bu konuda kendi uzmanlarıyla olayları derinden incelemesi ve araştırması gerekiyor. Ama devletin kendi organlarıyla olayı araştırması ve bunun karşısında sendikaların kendi mekanizmalarını devreye koymaması bazı rasyonel bilgilerin saklanmasına müsaadedir. Bunu tek merkezden araştırmak yanlıştır. Resmi rakam 301 olsa da biz bu rakamın çok daha üst seviyelerde olduğunu tahmin ediyoruz" dedi.

'OLAYI İLK GÜNDEN TAKİP ETTİM'

Facianın hemen ardından Soma'ya giderek yaşananlara tanıklık ettiğini söyleyen Aydın, gördüğü manzaranın kendisinde uzun süre psikolojik bir etki bırakacağını belirtti. Yine sağ kurtulan işçilerle yaptıkları görüşmelerden notlar aktaran Aydın, madende Maden Yüksek Okulu öğrencilerinin de bulunduğu yönünde bilgiler aldıklarını söyledi.

Aydın, "KAŞİP olarak Soma'da olayın meydana geldiği ilk gün oraya hemen intikal ettik. Gördüğümüz manzara çok acıklıydı. Karşılaştığımız manzaraya yürek dayanmıyordu. Aile fertlerini kaybetmeleri nedeniyle insanlara merhem olabilecek, onların acılarını hafifletebilecek bir dil bulamıyorduk. Maden Teknik Araştırma okullarında okuyan stajyer öğrencilerinde madende olduğu söyleniyor" diye konuştu.

'TAŞERON İŞÇİLERİN KADERİ BU OLMAMALI'

Türkiye'de ne zor ve en ağır şartlarda çalıştırılan işçi kesiminin taşeronlar olduğunu da sözlerine ekleyen Aydın, "Taşeron işçinin kaderi bu olmamalı" diye ekledi.

Geçmişte yaşanan facialardan örnekler sunan Aydın, "Bir vakit Zonguldak'ta 260 insanımızı kaybettik. Ama Soma bütün acıların üstünde bir acıydı. Bu acı aslında maden ocağının yaşattığı bir acı değildir. Bu acı ihmalin yaşatmış olduğu bir acıdır. Daha fazla kar etmek isteyen bir sistemin yaşatmış olduğu acıdır. Biz böyle bir acının tekrar yaşanmasını istemiyoruz. Peki ne yapmalı? Maden ocakları ve diğer iş yerlerinde "önce can güvenliği" ilkesi hayata geçirilmeli. İş güvenliği yasalarının tam uygulanması, 1994 İRO Sözleşmeleri'nde belirtildiği gibi maden ocaklarında yaşam odalarının yapılması, buralarda her şeyden önce çalışan kişinin can güvenliğinin sağlanması gereği yeniden önem kazanmıştır. Bunun dışında bu maden ocaklarında çalışan arkadaşlarımızın örgütlü olarak çalıştırılmaları gerekmektedir. Yani bu çalışanların özlük haklarının tam olarak verilmesi gerekmektedir" dedi.

'BİR AVUÇ KÖMÜR İÇİN BİR ÖMÜR VERENLERE'

Konuşmasında 'Bir avuç kömür için bir ömür verenlere' ifadelerinin çok yanlış tamlamalar olduğunu ve bu benzetmenin insan hayatını hiçe saymak olduğunun da altını çizen Aydın, "Soma Devlet Hastanesi girişinde 'Bir Avuç Kömür İçin Bir Ömür Verenlere' şeklinde bir tabela vardı. Bu ifade daha sonra defalarca kez sosyal ortamlarda da dile getirildi. Bu slogan oldukça rahatsız edici. Bu mantıklı bir söylem değildir. Burada bu insanların emeği ön plana çıkarılmak isteniyor fakat bu söylem çalışma hayatında insan canının ne kadar geri plana atıldığını da gösteriyor ve ömür vermeyi meşrulaştırıyor" diye konuştu

BAKAN ÇELİK'E SİTEM

Aydın açıklamasında ayrıca Bakan Faruk Çelik'in sözlerini de eleştirdi. 'Madende madenin içine girmeden para alanlar var' şeklindeki iddialara karşı Bakan Faruk Çelik'in 'Ben bu konuya çözüm bulamadım' demesini eleştiren Aydın, "Çavuş sorununa devlet çözüm bulamıyorsa ortada çözüm üretecek bir merci kalmamış demektir. Bu ülkenin yargı organları vardır. Bu ülkenin çalışma hayatını düzenleyen organları vardır. Ve bu ülkenin sermaye piyasasının kar etme yanında insanların huzurunu mutluluğunu düzenleyen kurumlar olması gerekiyor. Sendikaların bir sorun olduğunda kendi uzmanlarıyla bu sorunları araştırması gerekiyor. Sadece devlet kurumlarının araştırma yapıp gerçekleri ortaya çıkarması bence bazı gerçeklerin de saklanmasına neden olabilir. Bunu tek merkezden araştırmak yanlış bir olgudur" dedi.

'YAŞAMINI YİTİREN SAYISI DAHA FAZLA'

Aydın açıklamasının sonlarına doğru ise resmi rakamlara göre 301 kişinin yaşamını yitirdiği olayda gerçek rakamların daha da üst sınırlarda olduğunu dile getirdi. Aydın, "Resmi rakam 300 kişinin hayatını kaybettiğini söylese de biz bu sayının çok üstünde olduğu bilgisini edindik. Biz bizzat oradaydık. Ama diyeceksiniz ki bunlar sözden ibaret. Bu anlamda taşeron işçilerin önce can güvenliği sağlanmalı. Yaşam odası yok. Aynı zamanda Almanya'da bu işler robotlar aracılığıyla yapılıyor. Taşeron işçilerin özlük haklarının bir an evvel yasallaşması gerekiyor. 2 yılı aşkın bir süredir bir düzenleme, iyileştirme yapılacak. Fakat bu düzenleme yılan hikâyesine döndü. Soma'dan sonra haklarımızı elde edemeyişimiz çeşitli psikolojik sıkıntılara neden oldu. Taşeron işçinin çalışma hayatında huzur kalmadı. Bu iyileştirme bir an evvel yasallaşsın. Taşeron işçilerinin maaşlarında bir düzenleme olsun" şekline konuştu.

'SURİYELİ İŞÇİLER VAR'

Aydın, son olarak madende Suriyeli işçilerin de çalıştırıldığı yönünde bilgiler aldıklarını paylaşarak konuşmasını şöyle tamamladı: "Soma Türkiye'nin yüreğine ateş düşürmüştür. Soma her taşeron içinin ciğerine bir hançer gibi saplanmıştır. Ama ikinci bir Soma yaşanmasın. Soma olayı ile birlikte biz dünya basınında da rencide olduk. Resmi rakamlar 301 olsa da bizim yerinde yapmış olduğumuz durum araştırmaları, ailelerle yapmış olduğumuz görüşmeler, çalışanla bire bir yaptığımız görüşmeler neticesinde sayının daha yüksek olduğu bilgisini edindik. Bununla ilgili bir çalışma yapma olanağımız da yok. Kayıt dışı çalışanlar arasında Suriyeli sığınmacıların da olduğu bilgisini edindik."
(Kaynak: Gazeteipekyol)