Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına gerçekleştirilen Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi" başlıklı projenin sonuç raporunun tanıtımı amacıyla basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda konuşan Ergün, raporun insan kaynağı ile ilgili tüm paydaşlara yardımcı olacağını belirterek, sanayi strateji belgesinin önemli unsurlarından bir tanesinin "insan kaynakları" olduğunu, bu sebeple böyle bir rapor hazırlatmaya ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Ergün, bazı bölgelerde nitelikli çalışanın yanı sıra, niteliksiz çalışan bile bulamayan sanayi kuruluşlarının bulunduğuna işaret ederek, bu sebeple de konuyu gözden geçirmek için raporu hazırlattıklarını dile getirdi.
Türkiye'nin 800 milyar doların üzerinde üretim yapan bir ülke durumuna geldiğini belirten Ergün, bu dinamizmi daha ilerilere taşımak ve orta gelir seviyesinden, üst gelir seviyesine geçmek gerektiğinin altını çizdi.
Ergün, bunu, alelade ürünlerle değil, yüksek teknoloji ile üretilen ürünlerle yapabileceklerini ifade ederek, "Türkiye üretimde yüzde 70'ler seviyesinde orta teknoloji seviyesine odaklandı. Gelir seviyesinde orta seviyede olduğumuz gibi teknolojide de orta seviyedeyiz. İleri teknolojik ürünlerin üretim içerisindeki payı henüz yüzde 5'ler seviyesinde. Bunu da önümüzdeki süreçte yüzde 25'ler seviyesine çıkarmamız gerekiyor. Buna göre de bir insan kaynağı yapısına sahip olmak lazım. Çok önemli reformlar yaptı, Türkiye hukuk ve demokrasi alanında da. Ama bütün bunlar bizi orta demokrasi, orta hukuk devleti seviyesine getirdi" diye konuştu.
Bakan Ergün, sanayi işletmelerini dolaştıklarında Bakanlık'tan taleplerini öğrendiklerini belirterek, bu talepler için bir takım adımlar attıklarını söyledi.
Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması için yapılan çalışmalarda yer aldıklarını dile getiren Ergün, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokolle Organize Sanayi Bölgesi içerisinde Meslek Lisesi kurma dönemini başlattıklarını hatırlattı.
Ergün, Türkiye'nin sosyal devlet olma özelliğinin 10 yıl içerisinde boyutlara ulaştığını kaydederek, şöyle konuştu:
"Bu sosyal devlet boyutlarının insanlarda çalışma azmini ve iradesini zayıflatıp zayıflatmadığını sorgulamaya başladık. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla da bu konuyu Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda masaya yatırdık. Çünkü bazı sosyal yardım kalemleri asgari ücretin iki katı kadar insanların sosyal yardım almasına imkan veriyor. Asgari ücretle çalışan bir insan çalıştığı için sosyal yardımlardan yararlanamazken, çalışmayan bir insanın evine asgari ücretin iki katı kadar kaynak girebiliyor. Sosyal yardım, sosyal yardım olmanın dışına çıkıyor ve insanların üzerinde bir uyuşturucu etkisi yapmaya başlıyor. Halbuki sosyal yardımların tedavi edici olması gerekir. Sosyal yardımlar uyuşturucu etkisi yapmaya başladığı zaman, onu gözden geçirmek gerekir. Biz de şimdi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile birlikte bunu gözden geçiriyoruz. Gerçekten bizim çalışma azmimizi ve irademizi zayıflatan bir noktada mı sosyal yardımlar, böyle işaretler var çünkü. Bu araştırma da bu işaretleri bir kere daha önümüze koymuş bulunuyor."
-YÖK Kanunu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda da ele alınacak-
Bakan Ergün, Yüksek Öğretim Kanunu'nda değişiklik yapılacağını hatırlatarak, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda YÖK Kanunu'nu piyasaya duyarlı bir eğitim verilip verilmediği konusunda bir değerlendirmeye tutacaklarını söyledi.
Üniversitede açılan bazı meslek gruplarının piyasada karşılığı olmadığını belirterek, bu konularda üniversite eğitiminin de gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Nüfusun gençliğinin korunması gerektiğinin altını çizen Ergün, bunun niteliğinin de artırılması gerektiğini bildirdi.
Ergün, insanların piyasada yeni oluşan işlere uygun nitelikte yetiştirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Pastaneciler bile sorun yaşıyorlar. Garsonluk yapacak çok sayıda insan başvuruyor, pasta yapacak adam başvurmuyor" dedi.
-"İşletmelerin bebek ölümlerinden kurtulması lazım"-
Firmaların yüzde 71'nin büyüme arzusu olduğuna dikkati çeken Ergün, ama bu şirketlerin büyük çoğunluğunun nitelikli çalışan bulamayacağını düşündüğü için işini büyütmek istemediğini söyledi.
Ergün, firmaların insan kaynağı konusunda bir kurumsallaşma içerisinde olmadıklarını belirterek, firmaların eş dost tavsiyesiyle işe alım yaptıklarını ve personel ihtiyacını tam olarak belirleyemediklerini ifade etti.
Önceki yıllarda bebek ve anne ölümlerinin çok olduğunu ancak, sağlık hizmetleri geliştikçe bu sorunların azaldığını örnek veren Ergün, "İşletmelerin bebek ölümlerinden kurtulması lazım. Bebekken ölüyor işletmeler. Girişimcilik eğitimleri ile bunu aşmaya çalışıyoruz. Anne ölümleri çok. İşletmelerin ortakları kısa zamanda biraz para kazanınca hemen yat alalım, kat alalım... Sermaye olarak onu tutacağına sermayesini başka yerlere transfer ediyor. Anne ölümünden gidiyor işletme. Küçük hastalıklardan ölüyor. Ufak bir ekonomik problem oluyor fazla stokla çalışıyor ya da mali krizi nasıl aşacağını bilmiyor, işletme bilgisizlik yüzünden ölüyor" diye konuştu.
-"Devletin sözleşme sistemine geçmemiş olması bir eksik"-
Bakan Ergün, konuşmasının ardından bir soru üzerine devletin Sözleşme sistemine geçmemiş olmasının bir eksik olduğunu vurgulayarak, "Bir kişi devlette çalışmaya başladığında işini doğru düzgün yapmadığı için 'kusura bakma arkadaş' diyecek bir mekanizması yok devletin" dedi.
Başka bir soru üzerine de Ergün, Türkiye'nin teknoloji, gelir seviyesi ve demokraside orta seviyeye gelmede çok başarılı olduğunu belirterek, "Önemli olan burada ne kadar duracağımız. Patinaj mı yapacağız yoksa gaza mı basacağız" ifadesini kullandı.
Patinaj yapmadan gitmek için işletmeleri reforme ettiklerini dile getiren Ergün, bunun için sektörlere özel strateji belgeleri hazırladıklarını, elektrik elektronik sektörünün strateji belgesinin hazır olduğunu ve kamuoyuyla paylaşacaklarını kaydetti.
-"İş gücü piyasası ile ilgili Türkiye'de yeniden yapılandırmaya ihtiyaç var"-
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tekin Akgeyik de projenin sonuçları hakkında bilgiler verdi. Akgeyik, araştırmada iş gücü piyasası ile ilgili Türkiye'de yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olduğu sonucuna vardıklarını bildirdi.
Akgeyik, bir OECD araştırmasına göre, Türkiye'de 'aşırı vasıflılık' bulunduğunu, işgücünün yüzde 35'inin sahip olduğu becerilerinin altında çalışmak zorunda olduğunu, verimsiz bir işgücü, üretmeyen bir ekonomi ve büyüme potansiyelini sınırlayan bir yapının ortaya çıktığını belirtti.
Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin tedarik süreçlerinde sorunlar yaşandığına dikkati çeken Akgeyik, işletmelerin taleplerini belirleyecek altyapılarının zayıf olduğunu vurguladı.
Akgeyik, firmaların ancak dörtte birinin insan kaynakları sistemine sahip olduğunu ifade ederek, bu sistemlerinin niteliklerinin etkinliği konusunda da çok emin olmadıklarını belirtti.
Türkiye'de işgücü piyasasında aracıların etkisiz olduğunu, şirketlerin işgücü temininde kullandıkları aracın "referans" olduğuna işaret eden Akgeyik,
"İŞKUR'un ve diğer aracı kuruluşların etkisizliği açık bir şekilde görülüyor" dedi.
Her 3 çalışandan birisinin çalıştığı işi tanıdık vasıtasıyla bulduğunu belirten Akgeyik, "Diplomaya sahip olma konusunda bir problem yok. Ancak aranan becerilerde insanın bulunamaması asıl sorun" diye konuştu.
En çok şikayet olan konunun teknik beceriler olduğunu ifade eden Akgeyik, analitik problem çözme, takım çalışması gibi becerilerde de sorunlar yaşandığını kaydetti.
Akgeyik, araştırmaya göre, yeni iş gücünün iş ahlakı ve işyeri ile ilgili uyum konusunda ciddi sorunlar yaşadığını dile getirerek, genç nesilin mavi yaka işlerde çalışmak istemediğini, masa başı ve devlet memurluğu gibi işlere daha fazla meyilli olduğunu söyledi.
Her üç firmadan birinin, sosyal yardımların insanların çalışma azmini kırdığını ifade ettiğini anlatan Akgeyik, iş beğenmeme, rahat ve kolay iş arama felsefesinin genç nesilde yaygın bir kültür olduğunu vurguladı.
Akgeyik, araştırmaya katılan şirketlerin kaygılarının yeterli nitelikte eleman bulamamak olduğuna da işaret ederek, 'Ne olursa olsun üniversite eğitimi bitir' anlayışını bir kenara bırakıp 'daha çok hangi alanlarda kendimi yetiştirebilirim' olgusunun benimsenmesi gerektiğini belirtti.
SETA Araştırmacısı Yrd. Doç. Dr. Murat Özoğlu da Türkiye'de işsizlik sorunu sürerken işverenlerin de işgücü temininde problemler yaşadığını dile getirdi.
Özoğlu, bu sorunların etkileşiminden, verimsiz işgücü, yüksek işgücü devri ve üretim kapasitesinde düşme gibi sonuçlar ortaya çıktığını ifade etti.
Projede, sanayi sektöründeki firmaların, işgücü temin ederken tercih ettikleri kriterler, işe alımlarda kullandıkları kaynak ve yöntemler, doldurmakta zorlandıkları iş pozisyonları, işgücünü tutmakta yaşadıkları sıkıntılar, işgücünde en fazla karşılaştıkları beceri eksiklikleri, işgücüne eğitim verme durumları, işgücüne verilecek ücretleri belirlerken dikkate aldıkları kriterler, işgücünün eğitimi ile ilgili düşünceleri ve geleceğe yönelik beklentileri yer aldı.
Son Dakika › Ekonomi › Bakan'dan İlginç Benzetme - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?