"Cari Açık Düşüş Trendine Girdi"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Birleşmiş Milletler'in (BM) Küresel Sürdürülebilirlik Paneli'nin toplantısına katılmak için geldiği New York'ta, "Artık Türkiye'de ölçüsüz olarak para kazanmak kolay değil. Biz, rekabeti teşvik ediyoruz" dedi.

Babacan, Ritz Carlton Hotel'de gazetecilerle görüşürken salı ve çarşamba günleri Birleşmiş Milletler Binası'nda Küresel Sürdürülebilirlik Paneli'nin toplantılarına katıldığını, 22 ayrı ülkeden, 11 kadın ve 11 erkeğin de aralarında bulunduğu bir çalışma grubuyla bir rapor hazırladıklarını anlattı. Babacan, bu raporun çok önemli olduğunu belirtirken, şöyle dedi:

"OECD raporlarına göre önlemler alınmazsa, devletler politikalarında ciddi değişikliklere gitmezlerse bir süre sonra dünyada özellikle iklim dengeleri bozulacak ve küresel ısınma etkili olmaya başlayacak. Bu, yüksekliği fazla olmayan adaların ve ülkelerin ciddi şekilde tehdit altına girmesi demek. Gelişmekte olan ve fakir ülkeler yüksekliğin son derece düşük olduğu yerlerde konumlanmış durumda. Bazı bölgelerde çölleşme oluşurken, bazı bölgelerde de su baskınları ve başka doğal felaketler olmaya başlayacak."

Dünyada yüksek derecede fakirlik ve açlık varken, kaynakların nasıl yönetileceğinin ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Babacan, bütün çalışmaların çevre ağırlıklı ve iklim ağırlıklı olduğunu, bu panelde çevre ve iklim konusunun yanında işin insani, ekonomik, eğitim boyutunun da ele alındığını söyledi. Babacan, şöyle konuştu:

"BM'nin 1000 Yıllık Kalkınma Planı için 2015 yılı belirlendi. Bizim bu hazırladığımız raporun bir başka önemli fonksiyonu da 2030'a doğru giderken hangi konuları gözönünde bulundurmalıyız ve hangi hedefleri seçmeliyiz konusunu da değerlendirmiş olmamız. Raporda bunun da ipuçlarını ortaya koymuş olacağız."

Başkanlığını Finlandiya Cumhurbaşkanı Tarja Halonen ve Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma'nın yaptığı panelde, İsviçre Cumhurbaşkanı, Avusturya Dışişleri Bakanı, Hindistan Çevre Bakanı, Brezilya Çevre Bakanı'nın yanısıra akademisyen ve işadamları da yer alıyor. Babacan, şu anda 80 sayfa olan raporun Haziran ayında Rio'da yapılacak, 'Artı 20 Toplantısı'nın önemli bir girdisi olacağını bildirirken soruları yanıtladı.

Babacan, bir soru üzerine gelir dağılımındaki eşitsizliğin birçok ülkede bozulduğunu söyledi. Türkiye'nin 'istisnai bir vaka& olarak ayrılmış olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin bir yandan büyüdüğünü, bir yandan da gelir dağılımının düzeldiğini söyledi. Babacan, fakir ile zengin arasındaki uçurumun daraldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Artık Türkiye'de ölçüsüz olarak para kazanmak kolay değil. Biz, rekabeti teşvik ediyoruz. Kim daha ucuz ve daha iyi üretirse o malını satıyor. Özel vakıf ve gönüllü kuruluşlar da sosyal yardımlaşmayı iyi yönetiyorlar. Türkiye'de günlük geliri 1.5 doların altında nüfus kalmadı. 2002 yılında 4 doların altındaki nüfus yüzde 30'ken, şu anda bu oran yüzde 4. Vergi politikamız ve sosyal destek politikaları da bu konuda öneme sahip."

Türkiye'nin 2012 yılı için büyüme beklentisinin yüzde 4 olduğunu açıkladıklarını, Avrupa'daki gelişmelere göre bu rakamın aşağı ya da yukarı yönde değişebileceğini söylediklerini belirten Babacan, Türkiye'yle ilgili her kuruluşun farklı tahminlerinin olduğunu ifade etti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de ekonomik tahminlerin Merkez Bankası, Hazine ve Kalkınma Bakanlığı tarafından bilimsel çalışmalarla yapıldığını vurgularken, şu anda Avrupa'daki ekonomik durumun 'Perişan' olduğunu söyledi.

Avrupa'daki ekonomik krizi değerlendiren Babacan, siyasi ve ekonomik analizlerin içiçe geçtiği bir dönem yaşandığını belirtti. Babacan, şunları söyledi:

"Avrupa'daki ekonomik durumun düzelmesi Türkiye ve Dünya için önemli. Euro bölgesiyle ilgili atılacak somut adımlar henüz belli değil. Uluslararası Para Fonu'nun Avrupa'yla ilgili beklentileri kötü. OECD, Dünya Bankası da bu konuda farklı görüşlere sahip. Avrupa Birliği'nin değerleri, idealleri bizim de hep benimsediğimiz, savunduğumuz değerlerdir. Bu birliğin başarısızlığı demokrasinin, rekabete dayalı açık ekonomik sistemin başarısızlığı anlamına gelebilecektir. Bu kötü sonuçlar getirir. Avrupa'da şu anda bu işi yönetecek hükümetler yok."

Babacan, tek varsayım veya beklentiye göre ekonomi politikalarını oluşturmadıklarını, her türlü senaryoya hazır olduklarını bildirirken, "Farklı senaryolarda ne yapacağımızı önceden hazırlıyoruz ki hiçbir şey sürpriz olmasın. Çünkü biz dünyanın 16'ncı büyük ekonomisini yönetiyoruz. Üzerimizde bunun sorumluluğu var ve konuya ciddiyetle yaklaşıyoruz.. Türkiye'nin geldiği nokta 9 yıl boyunca hep doğruları yapmanın sonucudur. Devletin hiçbir zaman risk alanı olmaması gerekir" dedi.

Türkiye'nin enflasyon rakamlarındaki hedeflerden biraz uzaklaştıklarını ancak, bunda kaygılanacak bir durum olmadığını, rakamlarda çok büyük oynamalar olmayacağını söyledi. Türkiye'nin bir sorununun cari açık sorunu olduğunu söyleyen Babacan, bu açıktaki oranların düşüşe geçtiğini belirtti.

Türkiye'de gerektiğinde zor kararlar alan başarılı bir hükümetin olduğunun altını çizen Babacan, "Ekonomideki tek sorunumuz cari açıktı, bu doğru. Ancak onun da oranlarını düşürmeye başladık. Uzun vadede bu oran gittikçe düşecek" dedi.

'Sıfır sorun politikası' ve Suriye için uygulanan yaptırımlara da değinen Başbakan Yardımcısı Babacan, uzun vadede komşu ülkelerin ekonomik ve siyasi açıdan güçleneceklerini ticaretin yoğunlaşacağını, siyasi ilişkilerin de artacağını anlattı.

Suriye'ye uygulanan yaptırımlarda Suriye halkını etkileyecek olan yaptırımları Türkiye'nin kabul etmediğini söyleyen Babacan, Suriye'nin kendi halkına eziyet ettiğini belirtti. Suriye'nin Türkiye'den giden ürünleri daha pahalıya satacağını, bu tarz uygulamaların sonuç vermeyeceğini aktaran Babacan, Suriye ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin dünyanın geneline bakıldığında Türkiye için ihmal edilebilir derecede küçük olarak değerlendirilebileceğini söyledi.

New York'ta, finans çevreleriyle debazı toplantılara da katılacak olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yarın Türkiye'ye dönecek.