Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, son dönemde yas¸anan iç ve dıs¸ kaynaklı s¸oklara ragˆmen Türkiye ekonomisinin görünümünü ve ivmesini koruduğunu belirterek, "Atılacak adımlar ve devam eden reformlarla birlikte ekonomimizin temelleri uzun vadede güçlü kalmaya devam edecektir." dedi.
Çetinkaya, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin kapanışında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin uzunca bir süreden sonra yeniden büyüme devresine girdigˆini ifade etti.
Gelis¸mis¸ ülkelerde ekonomik büyümenin tarihsel ortalamalarına yakın bir seyir izlediğini, bu görünümün bir süre devam etmesinin beklendiğini aktaran Çetinkaya, gelis¸mekte olan ülkelerde ise geçen yıl bas¸layan toparlanma egˆiliminin sürdüğünü dile getirdi.
Çetinkaya, iktisadi faaliyetteki iyiles¸meyle birlikte emtia fiyatlarında ve küresel enflasyonda da bir hareketlenmenin bas¸ladıgˆını söyledi.
Gelis¸mis¸ ülkelerde enflasyonun uzunca bir aradan sonra ilk defa hedeflere yaklas¸tığını belirten Çetinkaya, bunun da küresel ölçekte genis¸lemeci para politikalarından çıkıs¸ı beraberinde getirdiğini bildirdi.
Çetinkaya, bu durum küresel faiz oranlarında bir miktar artıs¸a yol açsa da halen faiz oranlarının tarihsel olarak düs¸ük düzeylerde seyrettigˆini gördüklerini belirterek, "Öncü göstergeler ve merkez bankaları tarafından yapılan iletişim faizlerdeki yükselis¸in yavas¸ ve kademeli olacagˆına is¸aret ediyor." diye konuştu.
"Küresel ekonomi henüz sagˆlıklı bir büyüme patikasında değil"
Gelinen noktada, "Küresel ekonomideki canlanmanın yapısal bir iyiles¸meden mi kaynaklandığı yoksa döngüsel bir toparlanmayı mı yansıttığı" sorusunu sormanın önemli oldugˆunu dile getiren Çetinkaya, şunları kaydeti:
"Büyümenin sürdürülebilir bir nitelikte olup olmadıgˆının degˆerlendirilmesi açısından bu sorunun yanıtı önemli. Verileri incelediğimizde ve bu konuda süregelen tartıs¸maları degˆerlendirdigˆimizde yapısal anlamda henüz belirgin bir iyiles¸meden bahsetmenin henüz mümkün olmadıgˆını söyleyebiliriz. Aslında son yıllarda ekonomi politikalarının genel seyrine bakıldığında bu durum çok da sürpriz olmamalı.
Destekleyici para politikalarının toparlanmada katkısı olsa da para politikasının yapısal sorunları çözemeyecegˆini çok iyi biliyoruz. Hatta para politikasının çok uzun süre as¸ırı derecede gevs¸ek kalması yapısal önlemlerin gerekliligˆinin daha az hissedilmesini ve ötelenmesini de beraberinde getirebilir. Nitekim küresel ölçekte alınması gereken önlemlerin yeterince hızlı ilerlemedigˆini ve bu durumun belirsizlik algısını besledigˆini görüyoruz. Ekonomiden sorumlu paydas¸ların bütüncül bir yaklas¸ımla ortak bir çaba göstermesi gerekiyor."
Murat Çetinkaya, kalıcı büyüme ve refah artıs¸ına ancak egˆitim, alt yapı, yönetis¸im, inovasyon ve giris¸imcilik gibi alanlarda ilerleme sagˆlanarak ulas¸ılabileceğini vurguladı.
Çetinkaya, "Özetle, küresel ekonominin henüz sagˆlıklı bir büyüme patikasında olmadığını söyleyebiliriz. Ayrıca son dönemde artan korumacılık egˆilimleri, ekonomi politikalarına dair öngörülebilirligˆin düs¸ük olması, zayıflayan ticaret ve artan jeopolitik riskler küresel toparlanmayı sınırlayabilecek unsurlar olarak önemini koruyor. Kısaca, küresel ölçekte zayıf verimlilik ve düs¸ük büyüme riski muhtemelen uzunca bir süre gündemde kalacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Verimlilik konusu ekonomi politikalarının temel ekseninde yer alıyor"
Son yıllarda küresel ölçekte verimlilik artıs¸larının tarihsel olarak düs¸ük düzeylere inmesinin gündemi mes¸gul eden bir konu olduğunu aktaran Çetinkaya, üstelik bu durumun hemen hemen bütün ülkelerde geçerli olduğuna değindi.
Çetinkaya, is¸ gücü verimliligˆi ve toplam faktör verimliligˆinin yakın tarihin en düs¸ük seviyelerinde seyrettigˆine dikkati çekerek, bu durumun ekonomi politikalarının s¸oklara tepki verme konusundaki hareket alanının giderek daralması anlamına da geldiğini, bu nedenle verimlilik konusunun ekonomi politikalarının temel ekseninde yer aldığını kaydetti.
Murat Çetinkaya, küresel ölçekte gözlenen zayıf verimliligˆin nedenlerine ilişkin şunları söyledi:
"Henüz net bir sonuca varılmamıs¸ olsa da verimlilikteki zayıf seyrin önemli bir bölümünün küresel kriz sonrası dinamiklerle ilis¸kili olabilecegˆi düs¸ünülüyor. Örnegˆin, kriz sonrası bilançolarda yas¸anan düzeltme bu süreci besliyor olabilir. Bildigˆimiz gibi, sagˆlıklı finansman ve verimlik arasında güçlü bir ilis¸ki var. Küresel krizden bu yana bilançolarda gözlenen düzeltme egˆilimi ve artan regülasyon özellikle gelis¸mis¸ ülkelerde finansal kurulus¸ların fon arzı kapasitesini sınırlamaya devam ediyor.
Bu durum kaynakların etkin dagˆılımına da güçles¸tirici etki yapıyor. Digˆer bir ifadeyle, yüksek verimlilik potansiyeli tas¸ıyan, ancak riskli görülen yatırımlara yeterince finansal destek sagˆlanamıyor olabilir. Ayrıca finansmana eris¸imin zorlas¸ması bazı firmaların daha düs¸ük riskli, düs¸ük getirili ve kısa vadeli yatırımlara yönelmesine neden olabilecegˆinden, bu kanaldan da bir verimlilik düs¸üs¸ü gözlenebilir."
Verimlilikle ilgili bahsedilmesi gereken bir digˆer önemli konunun da yatırımların seyri olduğunu ifade eden Çetinkaya, kriz sonrası dinamiklerin yatırımların belirgin ölçüde yavas¸lamasına yol açtığını dile getirdi.
Çetinkaya, küresel ticaretin zayıf seyri, düs¸ük talep beklentisi, ekonomi politikalarına dair belirsizlikler ve genel olarak finansmana eris¸imin zorlas¸masının yatırımları düs¸ük tutan temel faktörler olduğunu aktararak, "Bu faktörler aynı zamanda yeni teknolojilerin gelis¸tirilmesi ve adapte edilmesi için gerekli motivasyonu da azaltıyor. Buna bir de gelis¸mis¸ ülkelerde nüfusun yas¸lanması, egˆitimde ve teknolojik yeniliklerde duragˆanlas¸ma süreci eklenince dünya ekonomisi uzun süreli bir düs¸ük yatırımlar ve düs¸ük verimlilik sarmalına girmis¸ gibi görünüyor." diye konuştu.
Çetinkaya, bu sarmaldan nasıl çıkılacağına ilişkin, "Konunun birçok farklı boyutları olsa da herkesçe kabul gören husus bazı yapısal alanlarda ilerleme sagˆlanmasının gerekliligˆi. I·novasyon ve Ar-Ge'nin tes¸vik edilmesi, giris¸imciligˆi destekleyen finansman modellerinin olus¸turulması ve egˆitimde günün ihtiyaçlarıyla uyumlu bir tasarımın kurgulanması büyük önem tas¸ıyor." ifadelerini kullandı.
- "Yapısal sorunları yapısal politikalarla çözülmesi gerekiyor"
Küresel ekonominin daha sagˆlıklı ve sürdürülebilir bir patikaya kavus¸ması açısından s¸oklara kars¸ı dayanıklılıgˆın artırılmasının da son derece önemli olduğunu belirten Çetinkaya, bu konunun G-20 gündeminde de öncelikli bir bas¸lık olarak yer aldığını aktardı.
Bu dogˆrultuda fiyat istikrarına odaklı bir para politikası ve güçlü bir finansal yapının kritik önemine dikkat çekildiğine değinen Çetinkaya, şöyle devam etti:
"Bununla birlikte, sadece parasal ve finansal politikalar uzun vadede dayanıklılıgˆı sagˆlamak için yeterli degˆil. Ekonomi politikalarında ihtiyaç duyuldugˆunda güçlü bir koordinasyon olus¸turabilme kapasitesi de aynı derecede önemli. Özellikle, ekonominin s¸okla kars¸ılas¸tıgˆı dönemlerde para ve maliye politikalarının es¸ güdüm içinde hareket edebilmesinin ve bu sürecin yapısal düzenlemelerle desteklenmesinin kritik önemini küresel krizi takip eden dönemde yas¸ayarak gördük. Birçok gelis¸mis¸ ülkede, söz konusu koordinasyonun kurumsal kısıtlardan dolayı yeterince sagˆlanamaması nedeniyle para politikalarının üzerindeki yüklerin giderek arttıgˆını hep birlikte izledik."
Çetinkaya, yapısal sorunların yapısal politikalarla çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, "Altyapı yatırımları, dogˆru tes¸vik mekanizmaları, kaynakları etkin dagˆıtan bir finansal sistem, is¸gücü piyasası esnekligˆi ve bes¸eri sermaye gelis¸imi gibi konular son derece önemli. Önümüzdeki yıllarda bu konuları belki de artan bir yogˆunlukla konus¸maya devam ediyor olacagˆız." dedi.
"Gelis¸mis¸ ülkelerin maruz kaldıgˆı birçok sorun Türkiye'de yas¸anmadı"
Sürdürülebilir büyüme konusundaki kaygıların devam ettigˆi bir küresel ortamda, yapısal politikaların rolünün giderek arttığına işaret eden Çetinkaya, TCMB olarak son dönemde bu alanlara daha fazla vurgu yaptıklarını söyledi.
TCMB Başkanı Çetinkaya, son yıllarda gelis¸mis¸ ülkelerin maruz kaldıgˆı birçok sorunun Türkiye'de yas¸anmadıgˆını belirterek, "Örnegˆin finansal kaldıraçların yüksekligˆi nedeniyle küresel kriz sonrası gözlenen bilanço düzeltmeleri ve bunun getirdigˆi finansmana eris¸im problemleri ülkemizde geçerli degˆil. Yas¸lanan nüfusun getirdigˆi verimlilik düs¸üs¸ü gibi bir sorunumuz da yok. Buna ragˆmen ilerleme sagˆlanmasında fayda olabilecek bazı önemli alanlar var. Fiyat istikrarını henüz sagˆlayamamıs¸ olmamız ve bununla ilis¸kili yapısal konular ilk sıralarda geliyor." dedi.
Özellikle son on yıllık dönemde elde edilen tecrübelerin fiyat istikrarına yönelik daha bütüncül bir yaklas¸ıma ihtiyaç oldugˆuna is¸aret ettiğini bildiren Çetinkaya, şunları kaydetti:
"Söz konusu bütüncül yaklas¸ımın üç önemli biles¸eni var. Birincisi, enflasyonda para politikasının kontrolü dıs¸ındaki faktörlerin tes¸his edilerek üzerine gidilmesi ve bu konuda toplumsal farkındalıgˆın artırılması. I·kincisi, ilgili kurum ve paydas¸ların katkı sunacagˆı ortak platformların olus¸turulması. Üçüncüsü ise güçlü bir iletis¸im çerçevesinde kurgulanan kararlı bir para politikası.
Ülkemizde fiyat istikrarının yapısal alanlarla etkiles¸imine dair farkındalıgˆın artırılmasında büyük fayda oldugˆunu düs¸ünmekteyiz. Bunu sadece fiyat istikrarını sagˆlama anlamında söylemiyorum. Çünkü çift taraflı bir etkiles¸im var. Birçok konu fiyat istikrarını sagˆladıgˆımız takdirde daha kolay çözümlenebilir. Finansal piyasaların derinles¸mesi, finansmanın etkin ve dengeli dagˆılımı, dolarizasyon, bilançolardaki döviz pozisyonu ve vade uyus¸mazlıgˆı gibi faktörlerin hepsi fiyat istikrarıyla bir s¸ekilde etkiles¸ime giriyor. Bu konuların aynı zamanda verimlilik ve sürdürülebilir büyümeyle de yakın ilis¸kisi var."
Çetinkaya, "Sonuç olarak, yapısal düzenlemeler fiyat istikrarına destek verdigˆi gibi, fiyat istikrarı da yapısal alanlardaki kazanımların daha hızlı elde edilmesini sagˆlıyor. Bu nedenle fiyat istikrarına yönelik çabalar ekonomik gelis¸im ve kalkınma açılarından da kritik." diye konuştu.
"Basiretli risk yönetimi kritik önem taşıyor"
Önde gelen uluslararası kurulus¸ların son dönem çalıs¸malarının, ülkelerin iç finansal kos¸ullarının küresel gelis¸melere oldukça duyarlı oldugˆu konusuna dikkat çektiğini anlatan Çetinkaya, bunun sadece gelis¸mekte olan ülkelere özgü bir durum olmadığını, gelis¸mis¸ küçük-açık ekonomilerde de benzer bir duyarlılığın söz konusu olduğunu ifade etti.
Çetinkaya, akademik çalıs¸maların bazı yapısal faktörlerin bu duyarlılıgˆı azalttıgˆına da dikkati çektiğini aktararak "Örnegˆin içerde güçlü ve istikrarlı bir finansal yatırımcı tabanının olus¸ması ve finansal aracılık ile sermaye piyasalarındaki derinles¸menin özellikle gelis¸mekte olan ülkelerde küresel finans s¸oklarına kars¸ı duyarlılıgˆı azalttıgˆı anlas¸ılıyor." şeklinde konuştu.
Küresel kos¸ullardaki dalgalanmalara kars¸ı duyarlılıgˆın azaltılması açısından basiretli borçlanma ve etkin risk yönetiminin tes¸vik edilmesinin de büyük önem tas¸ıdığını vurgulayan Çetinkaya, şöyle devam etti:
"Bu bagˆlamda son dönemde reel sektörün yabancı para cinsinden borçlulugˆuna ilis¸kin bazı detaylarını daha önce paylas¸tıgˆımız bir çalıs¸ma bas¸latmıs¸ bulunuyoruz. Bu çalıs¸ma Merkez Bankası olarak fiyat istikrarı konusunda kalıcı çözüme yönelik gelis¸tirdigˆimiz bütüncül yaklas¸ımı da yansıtıyor. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek ve fiyat istikrarına katkıda bulunabilecek yapısal noktaları tespit edip bu konulardaki toplumsal farkındalıgˆı artırmak çözümün önemli bir biles¸enini olus¸turuyor.
Kus¸kusuz, bu noktada basiretli risk yönetiminin yanı sıra dıs¸ dengeyi kalıcı olarak iyiles¸tirecek digˆer tedbirlerin kritik önem tas¸ıdıgˆını da vurgulamak gerekiyor. Yurt içi tasarrufların artırılması, üretimde verimlilik ve katma degˆerin desteklenmesi, emek piyasasının esnekligˆi, ithal girdi bagˆımlılıgˆının azaltılması gibi konular büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede, dün ve bugün oturumlarda gündeme gelen birçok önerinin uzun vadede verimliligˆi ve fiyat istikrarını destekleyecek nitelikte oldugˆunu söyleyebiliriz."
"Türkiye ekonomisinin olumlu ayrıs¸acagˆına güvenimiz tam"
Murat Çetinkaya, son yıllarda yas¸anan farklı nitelikteki s¸oklara ragˆmen Türkiye ekonomisinin güçlü finansal sistemi, basiretli para ve maliye politikalarıyla oldukça dirençli bir seyir izlediğini vurguladı.
Ayrıca yakın dönemde yas¸anan s¸oklar kars¸ısında ekonomi politikalarının koordinasyon anlamında güçlü bir performans sergiledigˆini de belirten Çetinkaya, "Bununla birlikte, küresel belirsizliklerin yüksek oldugˆu bir dönemden geçiyor olmamız nedeniyle, ana odagˆımızı kaybetmeden iktisadi temelleri daha da sagˆlamlas¸tıran adımlar atmaya devam etmemizde fayda oldugˆunu düs¸ünüyorum." dedi.
Çetinkaya, son yıllarda birçok alanda yapılan dogˆru tes¸hislerin uzun vadede Türkiye'nin ihtiyacı olan somut adımlarla desteklenmesinin sürdürülebilir büyüme ve refah artıs¸ı açısından büyük önem tas¸ıdığını ifade ederek, Merkez Bankası olarak bütüncül yaklas¸ımlarını korurken bu sürece katkıda bulunma gayreti içinde olacaklarını söyledi.
Murat Çetinkaya, bu çerçevede, gelecek dönemde bir yandan para politikasını fiyat istikrarı dogˆrultusunda uygulamaya devam ederken, digˆer yandan yapısal alanlarda farkındalık olus¸turarak kalıcı çözüm odaklı yaklas¸ımlarını sürdüreceklerini bildirdi.
Son dönemde yas¸anan iç ve dıs¸ kaynaklı s¸oklara ragˆmen, Türkiye ekonomisi görünümünü ve ivmesini koruduğunu belirten Çetinkaya, "Atılacak adımlar ve devam eden reformlarla birlikte ekonomimizin temelleri uzun vadede güçlü kalmaya devam edecektir. Orta ve uzun vadede ülkemiz ekonomisinin demografik avantajları, güçlü giris¸imci tabanı ve dinamik yapısıyla olumlu ayrıs¸acagˆına güvenimiz tamdır." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Ekonomi › Uludağ Ekonomi Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?