Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında yaşadığımız olayların hiçbiri konusunda Türkiye olarak biz, en ufak bir kapris, en ufak bir üstünü örtme telaşında değiliz, hiç bir zaman olmadık bundan sonra da olmayacağız" dedi.
Kurtulmuş, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen "100. Yılında 1. Dünya Savaşı Belgeleri Sempozyumu"nda yaptığı konuşmasına, etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ederek başladı.
Dünyanın farklı bölgelerinden gelen arşiv temsilcilerinin burada sunduğu değerli tebliğler ve programda sergilenen arşiv malzemelerinin, dünya arşivciliğine katkı sağlamasını umut ettiğini dile getiren Kurtulmuş, "Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında yaşadığımız olayların hiçbiri konusunda Türkiye olarak biz, en ufak bir kapris, en ufak bir üstünü örtme telaşı içinde değiliz, hiç bir zaman olmadık, bundan sonra da olmayacağız" diye konuştu.
Tarihi hakikatlerin ortaya çıkarılması için arşivlerin ortada olduğunu kaydeden Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Türkiye'nin elindeki bütün arşiv bilgelerini, derdi tarihin hakikatini aramak olan herkesle paylaşmaya hazır olduğumuzu bir kere daha bütün dünyaya ilan etmek istiyorum. Kim, o süreçte ne olduysa, bunun hangi nedenlerle olduğunu, ne şekilde olduğunu ve buradan ne dersler çıkarılması gerektiğini bilmek istiyorsa buyursun tarihin bütün hakikatlerini ortaya çıkarmak bakımından Türkiye'nin arşivlerinin hepsi herkese açıktır, herkesin bilimsel araştırmasının konusu olabilir."
-"Tarih, hikaye okur gibi okunmamalı"-
Herkesin elindeki bilgileri hakikatlerin ortaya çıkması bakımından ortaya koyması temennisinde bulunan Kurtulmuş, tarihten en ufak bir korkusu, çekincesi olmayanların, 1. Dünya Savaşı döneminin ciddi bir şekilde araştırılması için kapıları açacaklarını dile getirdi.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan iken söylediği sözü anımsatan Kurtulmuş, 1915 olayları dolayısıyla hayatlarını kaybeden tüm Osmanlı yurttaşlarına taziyeler diledi.
Kurtulmuş, 1915 olaylarıyla ilgili bu tutumunun, Türkiye'nin devlet fikriyatı itibarıyla bu olayların üzerindeki hakikatin açılmasına hazır, bunları teşvik edici bir üslup içinde bulunduğunu gösteren en önemli hususlardan biri olduğunu vurguladı.
Arşivlerin ve tarihin, sadece geçmişteki olayları anlatmakla kalmaması gerektiğine değinen Kurtulmuş, "Tarih bir hikaye okur gibi ne bir yanlışlığa düşerek, bir uca giderek tarihteki kötülükler üzerinden okunmalı, ne de 'tarihimiz ne güzel şanlı tarihti' diyerek bir mefahir edebiyatı olarak ortaya konulmalıdır" ifadesini kullanan Kurtulmuş, tarihin, geçmişte yaşanan hakikatlerin objektif bir şekilde anlaşılarak, bir daha yaşanmaması için ibret alınması gereken sayfalardan ibaret olduğunu anlattı.
1. Dünya Savaşı'nın henüz yeterince tartışılmadığının, bugüne ışık tuttuğu gerçeklerin anlaşılmadığının altını çizen Kurtulmuş, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın yeni bir düzene girdiğine, imparatorlukların sona erdiğine dikkat çekti.
-"İnsanlık barışı sağlayamadı"-
Kurtulmuş, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra silahların sustuğunu ama savaşın bitmediğini ve bu nedenle 2. Dünya Savaşı'nın gerçekleştiğini kaydetti.
2. Dünya Savaşı'ndan sonra da Soğuk Savaş'ın yaşandığını anımsatan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"1945-1990 arasında silahların, füzelerin ateşlenmediği ama insanların dünyanın her yerinde gerilim ve kutuplaşma üzerinden güç devşirmeye çalıştığı, büyük güçlerin bu anlamda dünyayı paylaşmaya çalıştığı bir dönemi yaşadık. 1990'lardan sonra ne güzel artık uğrunda küresel olarak mücadele edilecek ortak bir düşman olarak Doğu Bloğu Sovyetler Birliği, komünizm kalmamıştı yeni bir dünya kurulacak zannettik ama maalesef 1990-2015, çeyrek asırlık süre içinde insanlık her türlü gücüne rağmen yine tarihten ders çıkarmadı, yine barışı sağlayamadı."
-"Dünya sistemi bir barış kurabilme noktasından son derece uzaktadır"-
Bugün bakıldığında, 1990'dan sonra fiilen savaşların bitmesi gereken bu süre içinde 25 yılda insanlığın, 2. Dünya Savaşı'nda yaşadığı kayıplar kadar kayıplarla karşı karşıya kaldığını belirten Kurtulmuş, bölgesel savaşlar, güç savaşları sonucu Ruanda'da, Balkanlar'da, Irak'ta, Afganistan'da milyonlarca insanın öldürüldüğünü söyledi.
Kurtulmuş, Suriye'deki çatışmaların, 2011'in Nisan ayından bu yana 350 bin Suriyeli masum insanın ölmesine neden olduğunu belirterek, "Burada bir dünya savaşı ya da büyük güçlerin silahlarıyla birbirlerine ateş ettikleri bir meydan savaşı yok ama 350 bin masum insan bizzat kendi yönetimi tarafından varil bombalarıyla, Sarin bombalarıyla, konvansiyonel bombalarla, silahlarla öldürüldü, uluslararası camia gözünü açıp bu olayın hakikatini görmedi. Aynı şekilde Irak'ta bütün iç karışıklıklarda maalesef dünya sistemi bir barış kurabilme noktasından son derece uzaktadır" diye konuştu.
Suriye'deki krizin faturasını yaşayan, bu 4 yıllık süre zarfında yaklaşık 2 milyon mülteciyi kabul etmiş bir ülke olarak Türkiye'nin, Suriye'nin bütün acılarını yakinen hissettiğini dile getiren Kurtulmuş, uluslararası camianın Suriye'deki mülteciler sorununu çözmek bakımından bile son derece aciz kaldığını söyledi.
Türkiye'nin 4,5 yıl içinde, 5,3 milyar dolar kaynağı dost ve komşu olan Suriyelilerin acılarının dindirilmesi için harcadığını belirten Kurtulmuş, uluslararası camianın ise sığınmacılar için sadece 300 milyon dolarlık katkı sunabildiğine değindi.
Küresel bir barış sistemin kurulması için hangi bakış açısıyla bakılacağının önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, yaşanan savaşlardan ders çıkarılması gerektiğini söyledi.
-"Biz fillerin tepiştiği, çimenlerin ezildiği bir dünya istemiyoruz"-
"Biz fillerin tepiştiği, çimenlerin ezildiği bir dünya istemiyoruz. Biz yer yüzünde hakkın, adaletin, insafın, barışın hakim olduğu bir dünyayı istiyoruz" diyen Kurtulmuş, bunun ilk yolunun da haklının hakkının alındığı dünyanın kurulabilmesi, insanların bütün dünyada insan hakkıyla, onuruyla, eşitlik ilkesi içinde yaşaması olduğunu söyledi.
Numan Kurtulmuş, milletlerin hepsinin eşit olduğu bir dünya kurulmasının şart olduğunu kaydederek, Osmanlı'nın Balkanlar'da bunu gerçekleştirdiğini kimsenin diline, dinine, etnik yapısına, kültürüne karışılmadığını belirtti.
Böyle olduğu için bugün Makedonya'da günlük lisana bile yerleşen "komşu kapıcık" teriminin olduğunu anlatan Kurtulmuş, farklı dinlerden komşuların birbirlerinin evine ön kapılarından değil, bahçe kapılarını tıklayarak, "komşu kapıcıkları" marifetiyle girdiğini, birbirlerine gönüllerini, evlerini, zihinlerini açtığını aktardı.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Hiçbir insanın bir diğerinden üstün olmadığı, hiçbir devletin bir diğerinden egemenlik bakımından üstte ya da aşağıda olmadığı bir dünyayı kurarsanız dünya barışını da kurar ve asırlarca bu barışın sürmesine neden olursunuz ama 'kim güçlü kimin elinde silah var, kimin uluslararası örgütlerde hakimiyeti var o dünyayı yönetecek' derseniz bugünkü dünya ortaya çıkar. BM'de 5 ülkenin dediği olur. 195 ülke kenardan baka kalır. Ukrayna krizini çözemezsiniz, Filistin- İsrail barışını sağlayamazsınız. Dünyanın hiçbir bölgesinde insanların demokrasi, barış ve dayanışma üzerinden yeniden toplumsal yapılar kurmasını, yeniden barış tesis etmesini sağlayamazsınız."
Tüm insanların yaradılışta eşit ve bir olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Ben üstünüm, benim gücüm var, diğeri güçsüz' derseniz güçsüze hayat hakkı bırakmazsınız ve bir gün güçsüzler öyle bir ayağa kalkar ki kıyamete kadar kalacak zannettiğiniz o gücünüz elinizde kalmaz" dedi.
Akılcı, barışçıl bir dünyanın kurulabilmesi için herkesi dinde kardeş ya da yaradılışta eş bilen bir anlayışa ihtiyaç olduğunu kaydeden Kurtulmuş, aslolanın adaleti yaşatmak olduğunu dile getirdi.
Osmanlı Devleti'nin de adaletli bir yönetim anlayışıyla devleti yönettiğine değinen Kurtulmuş, insanı yaşatmayı hedef almayan hiçbir sistemin ayakta duramayacağını belirtti.
-"BM'de 5 ülke dilediği gibi artık dünyayı yönetmemelidir"-
Kurtulmuş, "Biz bütün bu tarihi gerçeklerin ortaya çıkmasını, bugün yeni bir dünyanın kurulmasını istiyoruz. Somut olarak da hep şunu tekrar ediyoruz; bugünkü BM yeniden yapılandırılsın ki yeni dünya savaşlarının kapısı açılmasın. BM bugünkü yapısıyla, paradigmasıyla devam ederse dünya yeni savaşlara gebedir. 100. yılında 1. Dünya Savaşı'ndan anlayacağımız ana ders burasıdır. BM'de 5 ülke dilediği gibi artık dünyayı yönetmemelidir. Dünya, bütün ülkelerin ortak iradesiyle yönetilebilecek ortak mekanizmayı kurmalıdır" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'a bir ferman reprodüksiyonu ve kitap hediye etti.
Son Dakika › Güncel › 100. Yılında 1. Dünya Savaşı Belgeleri Sempozyumu' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?