Oğlu IŞİD BOMBACISI OLAN BİR ANENİN İSYANI
Diyarbakır'daki HDP mitinginde bombayı alana yerleştirdiği belirlenen ve daha sonra düzenlenen operasyonla Gaziantep'te yakalanarak tutuklanan Orhan Gönder'in annesi Hatice Gönder, DHA'ya yaptığı açıklamada, ailelerin çocuklarındaki değişime ve çevresine dikkat etmesi önerisinde bulundu.
Hatice Gönder, çocuğuyla ilgili şikayetçi olduğu zaman polisin duyarlı davranmadığını ve takibini yapabilse bugün patlamaların meydana gelmesinin engellenmiş olacağını da öne sürdü. Hatice Gönder, şunları söyledi:
"Çocuğum dershaneye gidiyordu. 4-5 ay iyiydi. Gitti geldi. Hatta 7-8 ay. 7-8 aydan sonra 'Anne rüya gördüm' dedi. Namaza başladı. Namazı kıldı. Kuran'ı okudu. İlk 4-5 ay güzeldi, normaldi. 4-5 ay normal kıldı. 4-5 aydan sonra bu çocuğun hal ve hareketleri değişmeye başladı. Çocuk herkesten uzaklaştı. Çevreden akrabadan herkesten uzaklaştı. Saç sakal bıraktı. Bol elbise giydi. Süreç 1.5 buçuk sene sürdü. Ama benim oğlum kaybolmadan 6 ay önce Adıyaman emniyetine götürdüm. Ben bir kere, eşim iki kere gitti. Bir kerede çocuğumu götürdüm. Çocuğumun ifadesini aldılar. Dedim ki çocuğumun hal ve hareketleri değişiyor. Emniyet sizsiniz. Türkiye'yi yöneten sizlersiniz. Oğluma çare. Oğlumun ifadesini aldılar. Bizim yanımızda almadılar, tek aldılar. Geldik. 6-7 ay geçti. Bu çocuk ortadan kayboldu. Ben ve babası sınırlardan eve gelmedik. Hatay'dan Şanlıurfa sınırına kadar. Gittik haftalarca, karakola, savcılığa bildirmediğim yer kalmadı. Ben kendi adıma konuşuyorum. Diğer annelere bir şey diyemem. Sürekli aradım."
"TÜRKİYE'DE BÜYÜK BİR OLAY OLACAK"
Oğlunu Akçakale'de aradığını, Diyarbakır'daki bombalı saldırıdan 10 gün önce orada aşiret önderleriyle görüştüğünü anlatan Hatice Gönder, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aşiret sahibi yetkili kişiler var. Onlarla görüştüm. Dediler ki yenge sen git. Seçimden sonra biz Orhan'ı görürüz dedi. Getirtiriz dedi. Ben de geldim. Hatta bana orda birisi dedi ki; yenge bunlar konuşurken adam 72-73 yaşında yaşlı bir adam. Dedi ki; 'kızım bunlar konuşurken -adam Suriyeli- dedi ki ben duydum. Seçimden 3 gün önce de sonra da Türkiye'de büyük bir olay olacak' Gittim geldim zaten 10 gün sonra Diyarbakır'da bu olay oldu. Ben yine bilmedim. Gaziantep Emniyeti telefon etti. 'Gelin oğlunuz burada götürün' Biz de sevindik. Dedik ki çocuğumuz yakalamışlar alıp getiririz. Gaziantep'e gece 01'de gittik. Emniyet Müdürünü aradık. Dedi 'biz sizi görüştüremeyiz. Sabahı bekleyin' Sabahın 06.30'nda beni aradılar dedi. 'Çocuk Diyarbakır'da Diyarbakır'a gelin' Patlamayı Orhan'ın yaptığını bilmiyordum. Ne gördüm ne de haberim var. Benim çocuğumun Suriye'ye gittiğini devletten öğrendim. Ben Ankara'ya yazı gönderdim. Yazı bana geldi. Çocuğunuz IŞİD terör örgütüne katılma amacıyla gitmiş. Başbakanlık bana cevap verdi. Mektup gönderdi. Ben o zaman öğrendim. Benim çocuğum 18 yaşında. 30, 35 yaşlında olsa derim ki boynu altında kalsın. Gitsin ne hali varsa görsün. Cezaevinde oğlumla 2,3 kere görüştüm. 'Anne ben yapmadım bana tuzak kurdular. Ben böyle bir şey yapamam' dedi. Benim çocuğumu Adıyaman merkezde bırak Diyarbakır'a, Şanlıurfa'ya git dense gidemez. Diyarbakır ne tarafta diye sorsan bilmez. Diyor 'Anne ben yapmadım. Geldiler asker kaçağısın diye bana kağıda imza attırdılar. 3 tane polis geldi. Bana imza attırıp gittiler dedi. İkindi namazından sonra geldiler elimi kelepçeleyip götürdüler. Oteli basarak. Haberim bir şeyden yoktu' dedi. Gaziantep'te yakalıyor götürüyorlar. Bir şey söylemiyorlar. Diyarbakır'a götürüyorlar. Diyarbakır'da söylüyorlar. İşte bu bombalama olayının içindesin diye. Ben yapmadım diyor. Alagözleri sonradan öğrendik. Alagözler'den Adıyaman'da 3 aile var. Hatta Orhan'a da sordum 'Anne ben tanımıyorum' dedi. 'Ne görmüşlüğüm, ne de tanıyorum' dedi."
"DEVLET BUNU ÖNLEMEDİ"
Hatice Gönder, Adıyaman'ın küçük bir yer olduğunu vurgulayarak, "Adıyaman'da bu çocuklar gittiği zaman devlet bunu önlemedi. Önlemediyse bugün bu olayların olacağını devlet biliyor. Biliyordu." dedi. Hatice Gönder, bu konuda Ak Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın ile görüştüğünü belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ahmet Aydın ile de görüştüm. Milletvekilleri ile. Salih Fırat da gelmişti. Ahmet Aydın isimleri yazdı cebine koydu. 'Bizzat bu işle ben ilgileneceğim' dedi. Gidiş o gidiş. Benim çocuğumun Suriye'ye gittiğini devletten öğrendim. Eğer benim çocuğum, yarın bir gün orada çocuğumu örgütleyip bu tarafa gönderip bir şey olursa bunun vebalini, günahını kim verecek? Bunu söyledim. Polise, emniyet müdürüne, valiye söyledim. Yüzlerce emniyet müdürünün, valinin yanına gittim. Maraş Camii'nde örgütlendi. İslam Çay Ocağı'nda beyni yıkandı. Gaziantep Camii'nde toplanıldı. Oradan da Suriye'ye geçildi. Çocuklarına sahip çıksınlar. Benim çocuğum 'Rüya görmüşüm' dedi. 'Namaza başlayacağım' dedi. Babası dövdü. Ben kızdım. Sonra dedim ki benim oğlum 18 yaşında pırıl pırıl bir genç. Belki dedim rüya görmüştür. Belki ben oğlumun günahını vebalini alıyorum. Düştüğüm hale bak. Kanımız kuruyor, kafamızı yiyoruz."
Son Dakika › Güncel › Adıyaman'da Işid İsyanı (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?