Bahçeli - Yeniden yargılama - - Son Dakika
Güncel

Bahçeli - Yeniden yargılama -

Bahçeli - Yeniden yargılama -

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Devletin tüm kurum ve kuruluşları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuklarını görmeli ve anlamalıdır.

14.01.2014 13:14

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Devletin tüm kurum ve kuruluşları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuklarını görmeli ve anlamalıdır. Saray darbelerine kimse heves etmemelidir. Hükümet derhal HSYK ile ilgili düzenlemesini gözden geçirmelidir. Israr ettiği takdirde, Sayın Cumhurbaşkanı, kanun değişikliği önüne gelince aynen iade edecek ahlaki tutarlılığı göstermelidir" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin "HSYK'nın yapısını değiştirmek ve Adalet Bakanlığına bağlı bir genel müdürlük haline getirmek için geceyi gündüze kattığını" öne sürerek, hakim ve savcıların hükümetin emrine sokulmak istendiğini söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:

"Sayın Cumhurbaşkanının, HSYK ile ilgili kanun teklifinin sorun yaratması, anlaşmazlıkları alevlendirmesi üzerine devreye girmesi, gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır. Sayın Gül, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarını Çankaya'ya davet ederek bir çıkış yolu aramaya koyulmuştur. Öncelikle bu temasların sonuç vermesini, TBMM'nde uzlaşma ve sağduyunun hakim olmasının içtenlikle temenni ediyorum. Biz, parti olarak HSYK'yla ilgili düzenlemeye bakışımızı ayrıntılarıyla ifade ettik. 12 Eylül referandumundaki çizgimizi koruduğumuzu, bu çerçevede dünkü görüşlerimizde herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladık. AKP hükümetinin HSYK konusundaki ısrarından vazgeçmesini, Sayın Gül'den bu konuya samimi bir şekilde müdahil olmasını istedik. Hukuka saygı duyulmasını, 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın engellenmemesini kararlı bir şekilde teklif ettik. Başbakan Erdoğan'ın tutumundan rahatsız olduğumuzu kendilerine söyleme gereği duyduk çünkü Başbakan Erdoğan, 'örgüt uzantıları, hainler, militanlar, bildiri dağıtanlar, taşeronlar, maşalar' gibi çok ağır sözlerle savcılara sataşmakta, adaleti geciktirmektedir. Hatta Başbakanın İstanbul eski Cumhuriyet Başsavcıvekilini iki kuryesi vasıtasıyla tehdit ettiği bile açığa çıkmıştır. Hukuk devletinde bir Başbakanın görevini yapma mücadelesi veren bir kamu görevlisine mafya gibi gözdağları vermesi çetenin gerçekte kim olduğunu gözler önüne sermektedir."

-"HSYK'yla ilgili kanun teklifi, Anayasa'ya aykırı olup hakim ve savcı güvencesini ortadan kaldırmaktadır"

Başbakan Erdoğan'ın "çeteleşmiş, organize suç örgütlerinden farkı kalmadığını iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:

"Mahkeme kararını, savcının verdiği emri, adli kolluk olarak polisin yerine getirmesini engelleyenlere çete demeyeceğiz de kime diyeceğiz? Savcıların özel hayatını didik didik eden, Dubai'ye kadar dedektiflik yapan, kişisel hak ve özgürlük alanlarını alenen sabote edenlere karanlık odaklar, derin yapılanmalar, kirli eller demeyeceğiz de kime diyeceğiz? Bile bile yasa ve Anayasa'yı ihlal ederek cürüm işleyenlere kim olursa olsun suç şebekesinin failleri demeyecek miyiz? Şunu net olarak söyleyebilirim ki AKP hükümetinin HSYK'yla ilgili kanun teklifi, Anayasa'ya aykırı olup hakim ve savcı güvencesini ortadan kaldırmaktadır."

HSYK ile ilgili 52 maddelik kanun teklifinin TBMM'ye sevk edildiğine ve Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlandığına işaret eden Bahçeli, kanun teklifine göre "Adalet Bakanının yargının tepesinde tek bilen, tek seçen ve tek belirleyen olacağını ve Başbakan Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak görev yapacağını" öne sürdü. "Devlet şerik kabul etmez diyen Adalet Bakanı, unutmasın ki hukuk da asla şekaveti ve şerirliği kabullenmeyecektir" diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"İktidar, hukuku linç etmektedir. Hakim ve savcılar, yargısız infaza uğramaktadır. HSYK'yı emrine almaya çalışan AKP hükümeti, büyük bir yanlışın içindedir. İktidar, rotayı şaşırmış, müsabaka esnasında kural değişikliğine soyunmuştur. TBMM Adalet Komisyonu'nda yaşanan ilkellikleri, havada uçuşan tekmeleri, silah gibi kullanılan pet şişelerini ve füze gibi fırlatılan tableti, milletimiz öfkelenerek izlemiştir. Olan biten tüm çirkin manzaralar, milletimiz adına utanç vericidir. Görülen gerçek şudur: Devlet organları birbirine girmiştir. 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması', AKP'nin gerçek yüzünü deşifre etmiştir. Bugünkü ağır ve tehlikeli süreçten çıkılması için mutlaka tüm devlet organları kendi anayasal sınırlarına çekilmeli ve yetki ihlaline meydan vermeyecek bir konuma gelmelidir. İkaz ve önemle bildiriyorum ki Türkiye yargı yürütme ve yasama arasındaki meydan savaşına daha fazla dayanamayacaktır. Demokrasi zarar görürse bunun altından kimse kalkamayacaktır. İktidar sorumsuz açıklamalardan, tahrik edici üsluptan, provoke edici yöntemlerden çok acil vazgeçmelidir. Bölücü terör örgütü, pusuya yatmış ve en zayıf anımızı kollamaktadır. Türkiye, devlet içindeki hizip ve infialden dolayı güç kaybına uğramakta, ekseni kaymaktadır. Herkesi uyarıyorum, bir oldubittiyle Türkiye'nin bölünme ve toplumsal çatışma girdabına sürüklenmesi, aynı anda ekonomik krize yakalanması mahvımıza neden olacaktır. Devletin tüm kurum ve kuruluşları yetki mücadelesiyle geleceğimizi riske soktuklarını görmeli ve anlamalıdır. Saray darbelerine kimse heves etmemelidir. Hükümet derhal HSYK ile ilgili düzenlemesini gözden geçirmelidir. Israr ettiği takdirde, Sayın Cumhurbaşkanı, kanun değişikliği önüne gelince aynen iade edecek ahlaki tutarlılığı göstermelidir. Başbakan Erdoğan, rüşvet ve yolsuzluğun ucu kendisine ve ailesine dokununca kıyameti kopartmak yerine, yargı önüne çıkıp paşa paşa hesap verecek cesaret ve vakarı sergileyebilmelidir."

-"Hiç kimse Türkmenlerden vazgeçmemizi beklememelidir"

Bahçeli, 2'nci Cenevre Konferansı öncesi bölgesel denklemin yeniden kurulduğunu ve kartların yeniden dağıtıldığını belirterek, ancak " AK Parti'nin illegal örgütlerin çekim alanından çıkamadığından dolayı terör unsurlarını destekleyen bir pozisyonda değerlendirildiğini" ileri sürdü. "TIR vakasının Türkiye'yi dünya aleme rezil ettiğini" iddia eden Bahçeli, "Eğer Türkmenlere yardım götürüldüğü iddiaları doğru ise hükümet bunu dahi eline yüzüne bulaştırmış, acizliğinden bunu bile paralel unsurların üzerine yıkmıştır. Yok eğer, sınırlarımızdaki terör örgütlerine yardım ve yataklık yapılıyorsa bunun adı gerçekten de ihanettir" dedi.

Suriye'de yaşayan 3,5 milyon Türkmenin iki ateş arasında hayatta kalma mücadelesi verdiğine dikkati çeken Bahçeli, MHP'nin Türkmenlerin arkasında olduğunu söyledi. Bahçeli, "Türkiye, kötü yönetimine rağmen Irak ve Suriye Türkmenlerinin elinden tutacak kadar güçlüdür. Hiç kimse Türkmenlerden vazgeçmemizi beklememelidir. Hiç kimse Türkmen kanı üzerinden hesap yapmamalıdır. Türkmenler bizim için bozulmayacak yemindir, düşmeyecek davadır, karalanmayacak şeref tapusudur. Tekbirle kafa kesen caniler ve kanlı Esad rejimi Türkmen ahının yerde kalmayacağını, Türklüğün şafağı söktüğünde nelerin olacağını iyi bilmelidirler. Başbakan Erdoğan, okyanus aşıp Kızılderililere kadar su götürmek yerine, yanı başımızdaki soydaşlarımızın feryadına insanlığı kurumadıysa kulak verecek iradeyi gösterebilmelidir" diye konuştu.

-"Türkiye'yi Başbakan Erdoğan ve zihniyetinde kurtaracağız"

Başbakan Erdoğan'ın Tokyo ziyareti sırasında "Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç olmak gibi bir hedefi yok. Türkiye sadece üzerine düşen görevi yapmak suretiyle bir yere oturtuluyor. Diğeri hırs diye tanımlanır ki, bu her zaman tehlikelidir"; "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasında ise "Türkiye'nin küresel bir güç haline dönüşmesinden rahatsız olan çevreler, içerdeki piyonlarını kullanmak suretiyle kutlu yürüyüşümüze kastettiler" ifadelerini kullandığını anımsatan Bahçeli, şu değerlermelerde bulundu:

"Türkiye'yi işte böyle gelgitleri olan, bir dediği diğerini tutmayan, Doğu'ya gidince Budacı, Batı'ya gidince Papacı, Kuzey'de Şangaycı, Güney'de İhvancı olan bir garabet yönetmektedir. Başbakan Erdoğan Japonya'da Türkiye'nin küresel ve bölgesel güç olma hedefi yok derken kimlere mesaj vermek istemiş, kimlerin gönlünü almaya gayret etmiştir? Siyasi harakirinin arifesinde olan bu zihniyet kendi küçücük aklınca Türkiye'nin ufkunu nasıl daraltacak, hedeflerini nasıl kundaklayacaktır? AKP'li vatansever milletvekili arkadaşlarım, Başbakanın bu çelişkilerine nasıl dayanmakta, oy vermiş kardeşlerim kandırılmayı nasıl hazmedebilmektedir? Türkiye, Başbakan ve AKP'ye rağmen büyük bir devlettir. Bizim hedefimiz de Türkiye'yi bölgesinde lider, küresel alanda da sözü geçen büyük bir güç yapmaktır ki, inşallah da bunu mutlaka hayata geçireceğiz. Önce Türkiye'yi Başbakan Erdoğan ve zihniyetinde kurtaracağız. Sonra da aslında bakkal bile yönetemeyecekken Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın aklının ve hayalinin alamadığı düzeylere Allah'ın izniyle Türkiye'yi çıkaracağız."

-"Türkiye, fırtınaya doğru sürüklenmektedir"

"Türkiye'nin bugünkü konusu her şeyden önce rüşvet ve yolsuzluk iddialarının aydınlatılması olmalıdır. Ayrıca devlet içinde yuvalandığı söylenen paralel yapı veya örgütle mücadele savsaklanmamalıdır" diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Başbakan bu örgüte şimdiye kadar ne yapmıştır? Arka arkaya görevden aldığı bürokratlar bu örgütün mensupları mıdır? 16 Aralık'ta fark edilemeyen bu örgüt veya çete, bir gün sonra yani 17 Aralık'ta nasıl gün yüzüne çıkmıştır? Hükümet çetelerle ittifak yaparak devlet mi yönetmiştir? Dost-modern darbe yapanların ayrıntılı bilgi ve belgesi ne zaman kamuoyuna çıkarılacaktır? Başbakan'ın elinde kimin nerede görev aldığıyla ilgili önceden hazırlanan bir liste mi vardır? Başbakan kamu görevlilerini fişlemiş ve takibe mi almıştır? Eğer durum böyleyse 12 Eylül referandumunda fişlemelerin kaldırıldığını hangi yüzle, hangi ahlakla ve hangi gerekçeyle milletimize söylemiştir? Bu aldatmaya AKP'ye oy vermiş kardeşlerim müstahak değildir. 'Yetmez ama evet'çiler bile layık olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutan sütunlar bir bir çökerse, sosyolojik, siyasal ve ekonomik kırılma hızlanırsa, ortada devletten, ortada vatandan ve ortada milletten eser kalmayacaktır. AKP hükümeti aklını başına almalıdır. Türkiye, fırtınaya doğru sürüklenmektedir. Yaşanan kriz yönetilememektedir. Kokuşmuşluk her tarafa sinmiştir. Devleti çalıştıracak, üzerindeki siyah peçeyi kaldıracak demokratik bir müdahaleye ihtiyaç vardır. Kuvvetler ayrımına bağlı kalarak, devlet organlarının uyum içinde çalışmasını sağlayacak bir inisiyatif gereklidir."

-"Yeniden yargılamayla gündem değiştirilip ayakkabı kutularının gizlenmesi söz konusu olmayacaktır"

Başbakan Erdoğan'ın "haksızlığa uğramış olanlar ve cezaevinde günahsız yatanlar var" sözlerini "suçüstü halinin itirafı" olarak değerlendiren Bahçeli, "Anlaşılan Başbakan'ın kafası, rüşvet ve yolsuzluk şokundan sonra yeni çalışmaya başlamıştır. Geçmişte darbe davalarının savcısı olduğunu haykıran Başbakan, şimdi bırakınız avukatlığı, mübaşir bile olamayacak bir siyaset çürümüşlüğünün tarafıdır" dedi.

Adil ve dürüst yargılamanın şartları oluşmamışsa yeniden yargılamanın yeni mağduriyetlere kapı aralayacağını belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

"Yeniden yargılamanın yeniden mahkumiyete yol açmayacağını, yine yıllar boyunca mahkeme safahatlarının sürmeyeceğini kim garanti edebilecektir? Yeniden yargılamanın olabilmesi için soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde önemli hataların yapıldığı, kasti ve sübjektif mülahazalarla hüküm tesis edildiği delilleriyle ortaya koyulmalıdır, fakat bugüne kadar bu çerçevede yapılan itirazlar hiç sonuç vermemişken, bundan sonra vermesi nasıl sağlanacaktır? Mahkemeye sunulmamış veya engellenmiş yepyeni delil ve tanıkların varlığı ispatlanırsa ve görülen davalar kesinleşmişse yeniden yargılama yolu açılabilecektir. Bu yürürlükteki mevzuata göre açık bir yol olup, CMK'nın 311'nci maddesi bunu konu etmektedir. Ancak bu yeni kanıt ve tanıkların bu kadar yıl yargı sürecine dahil edilmemesi, yahut edilmek istenip de görmezden gelinmesi nasıl izah edilecektir? Diyelim ki yasal bir değişiklikle yeniden yargılamanın yolu açılmış olsun. Bununla birlikte ilkesel düzeyde buna karşı olmadığımız bilinmektedir. O zaman, bu hakkı yalnızca sözde darbe davalarıyla sınırlı tutmak ne şekilde mümkün olacaktır? Yeniden yargılamanın çerçevesi terör ve bölücülük suçundan cezaevlerinde bulunanlara kadar gitmeyeceğine, İmralı canisini kapsamayacağına kim, nasıl güvence verebilecektir? Terör ve bölücülük lobisinin kışkırtmalarına kim karşı durabilecektir? Hukuka güveni sağlamak iktidarın ana görevleri arasındadır. Hukuk devletinde herkes hâkimlerin tarafsızlığına, kararlarının doğruluğuna inanmalıdır. Ne var ki asıl darbecileri bir kenara bırakırsak, çok sayıda vatansever askerimiz sözde darbe davalarında adeta hukuk katliamlarına maruz kalmışlardır. En sonunda milli orduya 'kumpas' kuruldu beyanı bunu doğrulamıştır. Milli ordumuza kumpas kuranlar kimlerdir? Kumpası düşman kuracağına göre, hükümetin işbirliği yaptığı ve düşmanca orduya saldırdığı ortakları kim ya da kimleri içermektedir? Adil yargılama yapmadıkları belli olan, sahte delillerle, ısmarlanmış tanıklarla hüküm veren savcı ve hakimlerin cezai sorumluluğu olmayacak mıdır? Ve bundan sonra adalete olan bağlılık tamamen iflas ederse, toplumsal barış ve birlikte yaşama iradesi nasıl korunacaktır? Hepsinden de önemlisi kumpas kurbanı olan kahramanlarımızı, örneğin İstanbul Milletvekilimiz Sayın Engin Alan'ı, Genelkurmay eski Başkanı Sayın İlker Başbuğ'u bir gün fazla cezaevinde tutmak hem hukuken, hem de vicdanen üstesinden gelinmesi çok zor olan bir suç olmayacak mıdır? Herkes, bilhassa hükümet bilsin ki yeniden yargılamayla gündem değiştirilip ayakkabı kutularının gizlenmesi söz konusu olmayacaktır. Yeniden yargılamayla akıllar karıştırılıp rüşvetçilerin rahat nefes alması sağlanamayacaktır. Yeniden yargılamayı fırsat gören bacanaklar, bürokratlar, Başbakan ve Bakan çocuklarından kurulu armatörler ordusu, arazi talancıları yakayı kurtaramayacaktır. Maden suyu şişelerinden dahi Türk ismini çıkaran şuursuzlar yeniden yargılama sisi altında kendilerini unutturamayacaklardır."

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Bahçeli - Yeniden yargılama - - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement